Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/164 E. 2023/824 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/164 – Karar No:2023/824
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/164
KARAR NO : 2023/824

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.09.2021
NUMARASI : 2019/632 E- 2021/582K

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI-KARŞI DAVACI :
VEKİLİ : AV. … -(E-Tebligat)

ASIL VE KARŞI
DAVANIN KONUSU : İtirazın iptali – Menfi Tespit/ İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 12/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davalı- karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında davalı işletmesinde olan …HES projesi iletim hattı ve servis yolları üzerinde meydana gelen toprak kaymaları sonucu yapılacak mevcut zemindeki kayan bitkisel toprakların temizlenmesi, stabilize nakliyesi, serme ve sıkıştırma işlerini konu alan 02.01.2018 tarihli sözleşme imzaladığını, müvekkilince sözleşmede belirtilen tüm işlerin eksiksiz yerine getirildiğini ve davalıya 21.05.2018 tarihinde 746.237,31 TL ve 15.07.2018 tarihinde 360.065,20 TL miktarlı olmak üzere iki adet fatura kesildiğini, söz konusu faturalara davalının itiraz etmediğini ve ticari defterlerine kaydettiğini ve faturalara karşılık müvekkiline kısmi ödemeler yapıldığını, bakiye alacağın tahsili için Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/13532 sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının icra takibine itirazının iptaline ve en az %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının arabuluculuk dava şartının olduğu bir uyuşmazlıkta takibe itirazdan sonra arada arabuluculuğa gidilmesinin dava şartının ihlali olduğunu, esas bakımından da davanın haksız olup, 15.07.2018 tarihli fatura karşılığı yapılması öngörülen bir kısım işlerin yapılıp tamamlanmadığını, bunların müvekkilince yaptırılmak zorunda kalındığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre işin bitim tarihinin 31.12.2018 olduğunu, dava konusu faturaların bu tarihten çok sonra düzenlendiğini, dolayısıyla faturaların defterlere işlenmiş olmasının işlerin yapıldığı anlamına gelmeyeceğini belirterek asıl davanın reddine ve asgari %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiş, karşı davada ise, müvekkili şirketin işi kendi imkanlarıyla tamamlatmak zorunda kaldığını, karşı tarafça müvekkili aleyhine haksız olarak icra takibi başlatıldığını, faturaların karşılığı olmadığı gibi karşı davalıya ödenen 520.000,00 TL tutarında karşı davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, karşı davalı tarafından düzenlenen 21.05.2018 tarihli 746.237,31 TL ve 15.07.2018 tarihli 360.065,20 TL miktarlı faturaların işleme konulduğu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/13532 sayılı dosyasından dolayı müvekkilinin karşı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konulan miktar için asgari %20 oranında kötüniyet tazminatının karşı davalıdan tahsiline, söz konusu faturalara istinaden karşı davalıya yersiz olarak ödenen 520.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davalı vekili;Zamanaşımı, hak düşürücü süre ve esas bakımından karşı davanın reddini savunmuş ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında 21.01.2018 tarihinde Sivas Divriği ilçesinde bulunan …HES projesi iletim hattı ve servis yolları üzerinde meydana gelen toprak kaymaları sonucu yolların temizlenmesi, stabilize nakliye ve serim işlerinin sözleşmede belirtilen birim fiyatlar üzerinden yapım işine ilişkin sözleşme imzalandığı, birim fiyatlar ve iş kalemlerinin sözleşmede belirtildiği ve tüm imalatın 31.12.2018 tarihine kadar tamamlanacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin varlığı ve birim fiyatlar konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalı vekilinin sözleşme kapsamında yer alan (beton, kazı, dolgu, mıcır nakliyesi, serilmesi vs.) işlerin tamamlanmadığını, eksik bırakılan işlerin müvekkili tarafından kendi imkanları ile yapılıp tamamlandığını savunduğu, davalı iş sahibi eksik iş iddiasında bulunmuş ise de sözleşme kapsamında eksik bırakılan iş kalemlerinin hangileri olduğu, miktar ve metraj olarak ne olduğunun belirtilmediği, varlığı iddia olunun eksik işlerin miktar ve mahiyetinin dava tarihi itibariyle de tespitinin mümkün olmadığı, zira davalı vekilinin beyanına göre eksik işlerin davalı tarafça tamamlatıldığı, konuyla ilgili olarak cevap dilekçesinde aynen “….15.07.2015 tarih ve 15741 nolu faturada karşılığı yapılması öngörülen işler yapılıp tamamlanmamış ve müvekkil şirket bu ileri kendi imkanları ile yapıp tamamlamak zorunda kalmıştır.” dendiği, o halde faturada belirtilen işlerin tamamlandığının tartışmasız olup uyuşmazlığın işin hangi tarafça yapıldığı olduğu, alacağın varlığına ilişkin olarak davacı tarafından dosyaya sunulan faturalar incelendiğinde 21.05.2018 tarihli 746.237,31 TL bedelli faturanın “servis yollarının temizlenmesi, reglajı ve stabilize dolguya hazır hale getirilmesi” açıklamasını içerdiği, 15.07.2018 tarihli 360.065,20 TL bedelli faturanın “Beton, kazı, dolgu, mıcır nakliyesi ve serilmesi, demir” açıklamasını içerdiği, davalı tarafça faturaların sözleşmede belirtilen işlere ilişkin olmadığı veya faturaların sözleşmeye aykırı tanzim edildiği şeklinde bir savunma yapılmadığı, faturaların davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davalının fatura içeriğine itiraz etmediği ve mevcut hali ile ticari defterine kaydettiğinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, işin eksik bırakılan kısmına ilişkin davalı tarafça davacıya her hangi bir ihtarname keşide edilmediği veya nama ifa yoluyla yapılacağının bildirilmediği, öte yandan işin eksik bırakıldığına ilişkin her hangi bir delil tespiti yapılmadığı ve bunların miktar ve mahiyetinin ne olduğunun açıklanmadığı ve işin eksik bırakılan kısmının işveren davalı tarafından ikmal edildiğine dair delil ibraz edilmediği, işin hangi tarafça ikmal edildiği veya davalı tarafından üçüncü bir kişiye ikmal ettirildiğinin keşfen saptanacak bir husus da olmadığı, davacı tarafından 08.10.2019 tarihinde Ankara 26.İcra Müdürlüğünün 2019/13532 sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde 770.272,51 TL asıl alacak 198.936,23 TL işlemiş faiz olmak üzere 969.208,74 TL’nını davalıdan tahsilinin istendiği, takip dayanağı iki adet fatura tutarı toplamının 1.106.302,51 TL olduğu, takip konusu yapılan iki adet fatura tutarının toplamınn 1.106.302,51 TL olduğu, faturaların her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, fatura açıklamalarının sözleşme ile üstlenilen işe uygun olduğu, bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın tahsilat tutarı ile ilgili olduğu, mahkemece hükme esas alınan 11.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporundaki açıklamalar doğrultusunda yapılan ödeme tutarının 520.000,00 TL olarak saptandığı, tahsilat tutarı dikkate alındığında takip tarihindeki ödenmemiş fatura tutarının 586.302,51 TL olup bu miktar için takibin devamına karar verilmesi gerektiği, takip talebinde her ne kadar takip öncesi işlemiş faiz alacağı da bulunuyorsa da, takip ve dava dosyasında borçluyu temerrüde düşüren her hangi bir bildirime rastlanmamış olup takip öncesi temerrüdün varlığının kanıtlanamadığı, takip konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve takip konusu faturalara davalı tarafından itiraz edilmediği, faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturalara mahsuben ödenen tutarların izlenebildiği ve bakiye alacağın hesaplanabilir olduğu nazara alınarak itirazın iptaline karar verilen alacak yönünden icra inkar tazminatı yönünden yasal koşulların oluştuğu, davanın reddedilen bölümü için alacaklının açıkça kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, karşı davada; davalı-k.davacı vekili icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ve davacı- karşı davalıya yapılan ödemenin istirdadına karar verilmesini istediği, borca itiraz nedeniyle duran takibe yönelik itirazın iptali davası eda davası niteliğinde olup taraflar arasında görülmekte olan eda davası varken aynı alacağa ilişkin tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, fazla ödenen tutarın istirdadı istemi bakımından ise yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davacıya yapılmış fazla ödeme bulunmadığının istirdat isteminin de yerinde olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, asıl davada davanın kısmen kabulüne, Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/13532 sayılı takip dosyasında davalının itirazının 586.302,51 TL asıl alacak için iptaline, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibine konu faturaların ödenip- ödenmediği ve/veya tarafların defterlerine kayıtlı olup- olmadığı olmadığına ilişkin olmayıp bu nedenle ek bilirkişi raporunda taraflarca uyuşmazlık konusu olmayan hususların tekrarından ibaret kaldığını, bilirkişi raporunun uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmadığını ve bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın talep ettiği faturaya dayalı alacak için, fatura içeriği işleri yapıp kendilerine teslim ettiği hususunun ispat mükellefiyeti kendilerinde olup, fatura konusu işlerin müvekkilince 3.kişilere yaptırıldığını ispat edilmesine gerek olmadığını, işin tesliminin karşı tarafça kanıtlanması gerektiğini, faturaların müvekkili şirket kayıtlarına girmiş olmasını dayanak gösteren karşı yanın iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, zira, dayandıkları faturaların 21.05.2018 ve 15.07.2018 tarihli olup, taraflar arasında yapılan 02.01.2018 tarihli sözleşmeye göre işin bitim tarihi 31.12.2018′ olup henüz işin bitim tarihi gelmeden kesilen dava konusu faturaların tarihleri itibariyle şirketin muhasebe kayıtlarına kaydedilmesinden daha doğal bir şeyin olamayacağnı, faturalar kaydedildiği gibi, kısım kısım ödemeler de yapılmış ise de yıl sonunda yapılmadığı görüldüğünden, ödemelerin de iadesinin istenildiğini, karşı yanın müvekkili şirketi sürekli oyaladığı gibi, nihayetinde icra takibine giriştiğini, bu hususların da irdelenmemiş olmasının bilirkişir raporunun yeterli olmadığını, hükme esas alınamayacağını gösterdiğini, diğer yandan tarafların defter kayıtlarının birbirini tutmuyor olmasının uyuşmazlığın aslını çözmek için gerekli olmamakla beraber, banka kayıtları ile müvekkili şirket kayıtları birlikte değerlendirildiğinde istirdatını istediklerin bedelin 520.000,00 TL olduğunun ek raporla da tespit edildiğini, bu ödemelere karşın, üstlendiği işin gereklerini yerine getirmeyen, ancak işi yapacağı yönünde sürekli zaman kazanan karşı tarafın nihayetinde işi yapmayacağını kesin olarak bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin de ödemeleri durdurduğu gibi, mevcut işleri başka kişilere yaptırdığını, faturaların karşılığı olmadığı gibi karşı tarafın ödenen 520.000,00 TL tutarında da sebepsiz zenginleştiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava itirazın iptali, karşı dava menfi tespit/istirdat istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine dair verilen karara karşı, davalı- karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık …HES projesi iletim hattı ve servis yolları üzerinde meydana gelen toprak kaymaları sonucu yapılacak mevcut zemindeki kayan bitkisel toprakların temizlenmesi, stabilize nakliyesi, serme ve sıkıştırma işlerini konu alan 02.01.2018 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunup yerleşik Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere eser sözleşmesi ayakta olduğu sürece ve işin tamamlanmış olması durumunda, işin yüklenici tarafından yapılıp teslim edildiği karine olup, işin tamamlanmış olmasına rağmen yüklenicinin işi eksik bıraktığı, başkasına işin tamamlattırıldığının iddia edilmesi halinde, yazılı eser sözleşmesinin aksinin üçüncü kişilerden alınan belgeler ve tanık beyanlarıyla ispatlanmış sayılamayacağı, davalı-karşı davacı iş sahibinin iş eksik bırakıldığı için işin başkasına yaptırılacağına dair çekilmiş bir ihtarı veya işin eksik bırakıldığına dair yaptırdığı delil tespiti bulunmadığı gibi sözleşme ayakta ve iş tamamlanmış ise işin sözleşme ilişkisi devam eden yüklenici tarafından tamamlandığının kabulü gerektiğinden ve söz konusu karinenin aksinin mevcut deliller kapsamında davalı-karşı davacı tarafından ispatlanamadığının anlaşılmasına (Yargıtay 15. HD 15/06/2017 tarih ve 2016/3587 E-2017/2569 K) ve takibe dayanak faturaların davalı-karşı davacı defterlerinde kayıtlı olmasına göre davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince asıl dava için alınması gereken 40.050,32 TL istinaf karar harcından peşin alınan 10.015,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 30.035,32 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince karşı dava için alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,10 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harçlarının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır