Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1425 E. 2023/264 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1425 – Karar No:2023/264
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1425
KARAR NO : 2023/264
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2022
NUMARASI : 2022/956 E-2022/1105 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :08.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :09.03.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili şirketin, çeşitli alanlarda kullanılan kumlama tesis ve ekipmanlarını kendi geliştirdiği üstün know-how’ı ile imâl etmekte ve satmakta olduğunu, bu kapsamda taraflar arasında manuel kumlama tesisinin imâl ve satımı konusunda 15.06.2021 tarihli 97.500 Euro bedelli sözleşme akdedildiğini, davalı yanca sözleşmenin imzalanmasından bir hafta sonra 22.06.2021 tarihinde 29.250 Euro tutarında avans ödemesi yapıldığını, manuel kumlama tesislerinin kurulumunun, satıcıdan hariç olarak alıcının da sahanın hazırlanması başta olmak üzere birçok şart ve yükümlülüğünü yerine getirmesi ile başarıya ulaşabileceğini, bu nedenle, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1 maddesinde tarafların işbu sözleşmenin konusuna dair mümkün olan en üst düzeyde işbirliği içerisinde çalışacaklarının kararlaştırıldığını, Teklif Formunun “ 3-Teklif Kapsamı Dışında Kalan Konular” başlıklı maddesinde ve buna paralel olarak Satış Sözleşmesi 5- Minimum Gereksinimler, Teslimat Esasları ve Tarafların Diğer Yükümlülükleri ” başlıklı maddesinde son derece yalın biçimde müvekkilinin sözleşme maddeleri haricinde hiçbir taahhüdü olmadığı belirtildikten sonra özellikle nelerin kapsam dışında kaldığı hususunun bir kez daha olası tereddütlere yer vermeyecek şekilde açıkça sıralandığını, ancak davalı yanca sahanın tesliminden kumlama tesisinin montajına kadar kendilerince ifa edilmesi gereken yükümlülüklerin neredeyse hiç birisinin yerine getirilmediğini ve ayrıca sözleşme hükümleri uyarınca yapılması gereken ödeme borcunu ifa etmediğini, davalı yanın bütün bu olumsuz tavrına karşılık, müvekkilinin uhdesindeki işleri tam ve eksiksiz biçimde tamamlayarak davalı yana teslim ettiğini, dolayısı ile, davalının sözleşmeden kaynaklı olarak 97.500 Euro sözleşme bedelinden ödenen 29.250 Euro avans ödemesinin mahsubu sonrası bakiye 68.250 Euro tutarında borcunun bulunduğunu, detayları belirtilen zemin imalatına ait gerekli statik hesaplamalar, çukur açma işlemleri için gerekli çizim ve modellemenin, yönlendirme saçlarına ait gerekli çizim ve modellemelerin müvekkili tarafından yapıldığını, sözleşme dışı işlerin bedelleri toplamının 11.000 Euro olduğunu, ancak şimdilik 30.000,00TL talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik sözleşmeden kaynaklı bakiye 68.250 Euro’dan şimdilik 3.000 Euro alacağın fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca aylık %5 oranındaki vade farkı ve ek olarak TTK. 1530/2 maddesi uyarınca belirlenecek olan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek TTK. 1530/7 maddesi uyarınca hesap edilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkili tarafından sözleşme dışı işler olarak yerine getirilen ve fakat karşılığı ödenmeyen zemin imalatına ait gerekli statik hesaplamalar için şimdilik 10.000,00TL, çukur açma işlemi için gerekli çizim &modellemeden ötürü şimdilik 10.000,00TL, yönlendirme saçlarına ait gerekli iki adet çizim & modellemeden ötürü şimdilik 10.000,00TL olmak üzere sözleşme dışı işler nedeniyle şimdilik toplamda 30.000,00TL’nın ayrı ayrı temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesine göre, taraflar arasında doğabilecek tüm uyuşmazlıklar bakımından İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının üstlendiği işi ayıplı ve eksik olarak ifa ettiğini, ayrıca işi süresinde teslim etmediğini ve halen geçerli bir teslim/kabul işlemi yapılmadığını, davacının, teklif, sözleşme ve mevzuatı ihlal ettiğini, müvekkilinin, tespit raporunun düzenlenmesinin ardından davacının üstlendiği işteki ayıpların tamirini üçüncü kişilere davacının nam ve hesabına yaptırmak durumunda kaldığını ve zarara uğradığını, müvekkilinin tamir süresince üçüncü şahıslardan kumlama hizmeti satın almak durumunda kaldığını ve bu nedenle de zarara uğradığını, davacının iddialarının aksine, taraflar arasında düzenlenen geçerli kabul belgesi bulunmadığını, davacının sözleşme dışı ifada bulunduğuna dair iddialarının somut olayın gerçeklerine aykırı olduğunu, davacının vade farkı talebinin ve döviz türünden alacak talebinin reddi gerektiğini, eksik, kusurlu ve geç ifa nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlara ilişkin olarak davacı aleyhinde İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/380E. sayılı dosyasında açtıkları davanın derdest olduğunu belirterek, davanın yetkisizlik ve zamanaşımı nedeniyle reddine, aksi kanaat halinde davanın söz konusu 2022/380E. sayılı dava ile birleştirilmesine, esas bakımından ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dayanağı 15/06/2021 tarihli satış sözleşmesinin 12. maddesinde; “….İş bu sözleşmenin uygulanmasından, icrasından veya bu sözlemeden kaynaklananan veya bu sözleşmeyle ilişkili olan tüm uyuşmazlıkların İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” şeklinde düzenleme yapıldığı, tarafların ise tacir olduğu, davalının süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu, 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesinde “Tacirler, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeleriyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesine yer verildiği, yetki sözleşmesinin (şartının) bulunması halinde bu durumun nazara alınması (süresinde sunulacak cevap dilekçesiyle itirazda bulunmak koşuluyla) ve kesin yetki kuralı kapsamında değerlendirilmesi ve bu halde davanın HMK. 17. maddesi uyarınca yetki şartında belirlenen yer mahkemesinde görülmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta tacir olan taraflar arasında akdedilen 15/06/2021 tarihli satış sözleşmesinin 12. maddesinde kararlaştırılan (yetki şartında bildirilen) İstanbul Anadolu (Nöbetçi) Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili olmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ç maddesine göre dava şartlarından olup, aynı kanunun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddi gerektiği gerekçesiyle, yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, yasal sürede başvurulması halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Dosyaya sunulan emsal ilamdan da görüleceği üzere HMK’nun 10. maddesine göre sözleşmelerden doğan davalarda yetkinin özel yetki kuralı olduğunu ve bu nedenle eldeki davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, taraflar tacir olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 17.maddesi uyarınca yetki şartının geçerli olduğunu, ne var ki, yetki sözleşmesi ya da sözleşmeye konulan yetki şartı ile belli bir veya birden fazla mahkemenin yetkili kılınması hususunun kesin yetki olarak değerlendirilemeyeceğini, zira kesin yetki hallerinin 6100 sayılı HMK’nın yetki ile ilgili hükümlerinde açıkça belirtildiğini, oysa HMK’nın 17.maddesinde tarafların, yetki sözleşmesine rağmen sözleşmede belirtilen mahkeme dışındaki kanunda yetkili olduğu hükme bağlanan mahkemelerin de yetkilerinin devam edeceğini kararlaştırabileceklerinin öngörüldüğünü, dava konusunun sadece tahsil edilemeyen sözleşme bedeline yönelik olmadığını, ayrıca sözleşme dışı yapılan ancak ücreti ödenmeyen işlere de yönelik olduğunu, yani uyuşmazlığın bir kaleminin de sözleşme kapsamında olmayan konular olduğunu, bu nedenle sözleşmedeki yetki şartının teşmili ve genişletilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşmedeki yetki şartının HMK’nın 17.maddesinde düzenlenen münhasır yetki niteliğinde olduğu, taraflar tacir olup, davalı tarafın süresinde yetki itirazında bulunduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere 08.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan
Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır