Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/138 E. 2023/1104 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/138 – Karar No:2023/1104
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/138
KARAR NO : 2023/1104

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
NUMARASI : 2018/62 E-2021/590 K

DAVACI : … -…
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan )

KARAR TARİHİ : 01.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.11.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında, Sekapark- Otogar arası Tramvay Hattı Yapım işi hususunda 01.03.2017 tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığını, Sekapark- Otogar arası tramvay hattının üst yapısı ve ray montaj işlerinin yapımını taşeron olarak müvekkilinin üstlendiğini, sözleşme süresi boyunca müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve icra takibine konu hak edişinden önceki ödemelerini de tahsil ettiğini, müvekkilinin sözleşme konusu projeyi tam olarak bitirdiğini ve son hakedişi için davalı şirkete başvurduğunu, davalı şirketin süreci uzattığını ve müvekkilinin hak edişlerinden gerçek dışı kesintiler yapmak istediğini, davalı şirketin, süreç tıkanmaması için kendi belirlediği kesintiler için müvekkilinden onay almak istediğini, ” şimdilik bu şekilde onay verin, en sonunda tekrar konuşuruz şeklinde yaklaştığını, müvekkilinin, davalı şirketçe kesinti olarak rapor edilen bu tutanaklara itirazı kayıt koymak suretiyle imza attığını, işin bitiminde müvekkili ve davalı şirketin, ücret konusunda mutabık kalamadıklarını ve bu nedenle müvekkilinin davalı şirkete makbuz kesemediğini, müvekkilinin, icra takibine konu 5 numaralı hak ediş raporuna göre 11.09.2017 tarihine kadar yapılan işin bedeli olarak 101.238,20 TL alacağı olduğunun görüldüğünü, müvekkili tarafından bu alacak miktarı hesaplanırken 49.424,00 TL malzeme/hizmet kesintisi ve 6.666,47 TL kesin hesap kesintisi yapıldığını, müvekkilinin gerçekte yapılması gereken kesintileri yaptıktan sonra davalı şirkete bu rakam üzerinden makbuz kesme talebinde bulunduğunu ve hakediş raporunu davalı şirkete gönderdiğini, fakat davalı şirketin hak ediş raporunu farklı kesintiler yaparak onayladığını, davalı şirketin kendi keyfine göre yapmış olduğu kesintiler neticesinde 37.068,50TL ödeme yapması gerektiğini müvekkili şirkete bildirdiğini, davalı şirketin asıl ödemesi gereken ücret üzerinden kayıp set selet malzemesi için 40.969,60 + rafların depoya taşınması için 5.550,00 + yevmiye kesintisi için 11.499,78 + ofis kamp hizmeti için 6.150,32 =64.169,70 TL haksız kesinti uygulamak istediğini, bu hesaba göre davalının müvekkiline yalnız bu toplam kesintiyi yaptıktan sonra kalan 37.068,50TL ödeyeceğini gösterir onaylı hakediş raporunu gönderdiğini, davalı şirketin 37.068,50 TL olarak düzenlenecek faturayı ödeyeceğini aksi takdirde ödeme yapmayacağını belirttiğini, davalının kesinti yapmak isteyerek sözleşme yükümlülüklerine aykırı davrandığını, kesintilerin dayanağı olmadığını ve itiraz hakları saklı olarak kesintilerin imzalandığını, dayanağı olmayan kesintiler içeren raporlara uygun fatura kesilmesini beklemenin hakkın kötüye kullanımı olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsiline yönelik olarak Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/21370 sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlattıkları ilamsız icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, davalının asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Zamanaşımı itirazında bulunduklarını, taraflar arasında 01.03.2017 tarihli taşeron sözleşmesinin akdedildiğini, işin yapımının başlangıçta normal seyrinde devam etmekte iken sözleşmenin ödeme şartlarına ilişkin 6. ve fatura verme ve ödeme belgesi imzalama zorunluluğuna ilişkin 14.maddelerine göre hakediş ödemesinin yapılabilmesi için diğer şartlarla beraber faturanın düzenlenmesinin taşeron açısından bir zorunluluk olduğunu, bu kapsamda taşeron tarafından kesilerek müvekkili şirkete ulaştırılmış bir faturanın mevcut olmadığını, davacının taleplerini kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için faturanın düzenlenmiş olduğu düşünülse bile davacının 25.10.2017 tarihli 5 nolu hakedişi ihtirazı kayıtsız imzaladığını, hakediş incelendiğinde davacıya ödenecek tutarın 37.068,50 TL olduğunun görüleceğini, davacı taşeronun hakedişinden kesilen kesintilerin keyfi değil tutanak ve sözleşmeye uygun olarak yapılan kesintiler olduğunu, taşeronun 5 nolu hakedişinde kesilen kesintilerin sadece 58.018,78 TL’lik kısmını ihtirazı kayıt ile imzaladığını, 55.564,00 TL’lık kısmını ise kabul ettiğini, işin 25.10.2018 tarihinde tamamlandığını, bu tarihe kadar … şantiye ofisini kullandığını, bu konuda yazılan tutanağı ihtiraz kaydı olmadan imzaladığını, işin geçici ve kesin kabulünün yapılmadığını, geçici kabul incelemesi sonucunda idarece yapılan işte kusur tespit edildiğini, taşeron … şirketinin kusurun giderilmesinin 3. bir firmaya yaptırılmasını istediğini, işin 3. bir firmaya yaptırıldığını, kusurun giderilmesi için harcanan bedelin …’a fatura edileceğini, tüm haklarını saklı tuttuklarını belirterek davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın taşeron sözleşmesinden kaynaklanan hakediş alacağına davayı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, dosyada taraf delillerinin toplanmasından sonra konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi raporu ve ek raporların alındığı, davacı şirketin ticari defterleri yönünden yazılan istinabe yazısı ile SMMM bilirkişi raporunun alındığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacının taşeron davalının yüklenici olduğu, eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu, bu bağlamda, yapılan yargılama ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, 01/03/2017 tarihinde taraflar arasında Hat Üst Yapısı ve Ray Montaj İşlerine ait taşeron sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile davacı taşeron şirketin sözleşme konusu Sekapark-Otogar arası Tramvay Hattı Yapım İşi kapsamında hat üst yapısı ile ray montaj işlerinin yapımını üstlendiği, somut uyuşmazlığın konusunu davalı yüklenici tarafından davacının 5 nolu hakediş alacağından yapılan kesintiler ve anılan hak edişinin ödenmemesinin oluşturduğunu, uyuşmazlıkta dava konusu taraflar arasındaki taşeron sözleşmesinin ihale mevzuatına dahil bir sözleşme olmadığı gibi taşeron sözleşmesinin sözleşmenin ekleri başlıklı 28.maddesi de dikkate alındığında, Yapım İşleri Genel Şartnamesinin de sözleşmenin eki olmadığı, bu durumda taraflar arasında düzenlenen hakedişler bir hesap mutabakatı niteliğinde olup taraflarca itirazsız imzalanması halinde kesinleştiğinden yapılan kesintilerle ilgili olarak davada talepte bulunulması mümkün olmadığı, ancak somut uyuşmazlıkta dosyaya sunulan hakediş itiraz belgeleri incelendiğinde davacı taşeronun hakediş kesintilerine dayanak tutanaklara itiraz ettiği sabit ise de, itirazlarının somut gerekçelerini açıklamadığının tartışmasız olduğu, bu nedenle davacının dava konusu hakediş kesintilerinin haksızlığını ve aksini ispat edemediği ortada olup mahkemece de denetime elverişli görülmekle benimsenen bilirkişi asıl ve ek raporları doğrultusunda davacının dava konusu takip tarihi itibariyle davalı yükleniciden ancak taraflar arasında ihtilafsız olan 37.068,50 TL hakediş bedeli alacağını talep edebileceği kanaatine varıldığı, açıklanan gerekçelerle davalının dava konusu icra takibine vâki haksız itirazının anılan asıl alacak ile sınırlı olarak kısmen iptaline, tarafların kötüniyeti sabit olmamakla ve alacağın likit olmadığı dikkate alındığında yasal koşulları oluşmayan kötüniyet ve icra inkâr tazminatı taleplerinin ise reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine, davalının dava konusu Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/21370 Sayılı takip dosyasına vaki haksız itirazının kısmen iptaline, takibin 37.068,50 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebindeki koşullarda işleyecek faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı vekilinin icra inkar tazminatı isteminin alacağın varlığı ve miktarının tespiti yargılamayı gerektirmekle yasal koşulları oluşmadığından reddine, davalı vekilinin kötüniyet tazminatı isteminin dava konusu icra takibinde davacının kötüniyeti sabit olmamakla reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece verilen kararın eksik ve hatalı olduğunu, mahkemenin alacak miktarını eksik hesaplayıp, davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, oysaki dava dilekçesinde belirtilen rakam üzerinden takibin devamı yönünde karar verilmesi yerine eksik rakama hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu, müvekkilinin borçlu şirketten hakediş tutanağının düzenlendiği dönemde 101.238,20 TL alacağı bulunduğunu, davalı şirketin haksız kesintilerde bulunarak müvekkilinin alacak miktarını azaltma çabası içine girdiğini, mahkemenin kararında alacak miktarına eksik hükmedildiğini, müvekkilinin icra takibi başlatmadan önce, davalı şirketten hak etmiş olduğu ücreti istediğini, ancak davalı şirketin işin sonunun gelmiş olması nedeniyle, müvekkilinden haksız kesintiler yapmaya çalıştığını, yani müvekkili tarafından icra takibi başlatılmasının sebebinin, hakediş miktarı konusunda davalı şirket ile mutabık kalınamamış olması olduğunu, davalı şirketin müvekkilinden bitirip teslim etmiş olduğu iş ile ilgili olarak, taraflar arasındaki sözleşmede bulunmayan haksız kesintiler yaptığını, normalde müvekkili tarafından hakediş miktarı belirlenip davalı tarafından onaylanmasının akabinde fatura süreci başlamakta olup, davalı şirketin 5.hakediş esnasında müvekkilinin çıkarmış olduğu hakediş listesini onaylamadığını, kendi belirlemiş olduğu rakam konusunda müvekkilini fatura düzenlemeye zorladığını, müvekkilinin de mecburen bu alacağını önce sözlü olarak sonrasında ise icra takibi yoluyla istemek zorunda kaldığını, müvekkilinin ihtirazı kayıt koyarak imzaladığı kesinti tutanaklarına binaen hazırlanmış, ediminin karşılığını oluşturmayan eksik ödeme teklifine göre müvekkilinin fatura düzenleme yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin alacağı olduğunun sözleşmeden ve yapılan işten açıkça belli olduğunu, mahkemenin müvekkilinin hakedişlerinden yapılan kesintinin ispat külfetini yanlış değerlendirdiğini ve müvekkilinin kesintilerinin haksız olduğunu ispat edemediğini belirttiğini, oysaki kesintiyi yapanın davalı olduğunu, daha önceki hakedişlerde yapmadığı kesintiyi, bu sefer neden yaptığını davalının ispat etmesi gerektiğini, mahkemenin ispat külfetini yanlış değerlendirerek davayı kısmen reddettiğini, müvekkilinin hakedişlere ilişkin itirazı kaydını koyduğunu, müvekkilinin üstüne düşeni yaptığını, her iki tarafın hesaplamasına göre de, çıplak hak edilen ücret üzerinde tarafların mutabık olduğunu, sözleşme kapsamında olması gereken bir kısım kesintiler noktasında da müvekkilinin itiraz etmediğini, ancak davalının sözleşmede olmayan ve diğer hakedişlerde yapmadığı kesintileri 5.hakedişte yapmaya çalıştığını, davalı şirketin asıl ödemesi gereken ücret üzerinden 40.969,60 + 5.550,00+ 11.499,78+6.150,32= 64. 169,70 TL haksız kesinti uygulamak istediğini, ancak bu hakedişlerin haklı olduğuna dair dosyaya hiçbir somut delil sunamadığını, yani aslında davalı şirketin müvekkiline dava konusu miktar kadar borçlu olduğunu kabul ettiğini, ancak bu rakama kendince kesintiler uyguladığını, bu halde ispat külfetinin yer değiştirdiğini, müvekkilinin sözleşme gereği kesinti yapılması gereken 157.328,67 TL’den sözleşmeye uygun şekilde yapılan kesintilerden sonraki 101.238,20 TL’yi talep ettiğini, yani müvekkilinin davalı şirketten yapılan iş ve sözleşme gereği 101.238,20 TL alacağının doğduğunu, bu rakamın iki tarafın kayıtlarında da örtüştüğünü, davalı tarafın bu rakamdan sözleşmede düzenlenmeyen ve müvekkilince onay verilmemiş şekilde kesinti yapma yoluna gittiğini, bu kesintilerin haklı kesintiler olduğunu davalı ispatlayamadığından müvekkilinin davalı şirketten 101.238,20 TL alacağı olduğu yönünde tespitte bulunulması gerektiğini, davalı şirketin hem hakedişin faturalama aşamasında hem de yargılama sırasında dilekçelerinde 5.hakediş raporunun 37.068,50 TL lik kısmı için müvekkiline borcu olduğunu kabul ettiğini, müvekkilinin en az 37.068,50 TL alacaklı olduğunun tüm bilirkişi raporlarında tespit edildiğini, davalı şirketin 5.hakediş raporunun 37.068,50 TL lik kısmı için müvekkiline borcu olduğunu kabul ettiğini, ancak buna rağmen kabul etmiş olduğu bu rakamı ödemek yerine borcun tamamına itiraz ettiğini, İcra İflas Kanunuda kısmi itiraz hususunun düzenlendiğini, davalının bu şekilde hareket etmek yerine borcun tamamına itiraz ederek kötü niyetli davrandığını, mahkemece 37.068,50 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, bu rakam üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, davalı tarafın ödeme emrine itiraz ettiği aşamadan beri, bu rakamı kabul ettiğini, yani bu rakamın aslında ihtilaf konusu olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.maddesi gereği, davacının işçilere olan borçları ödememesi halinde müvekkilinin hakedişleri( davacının alacağı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla) ödemekten kaçınma hakkının olduğunu, 31.05.2019 tarihinde Bakırköy 32. İş Mahkemesinin 2016/1464 E.-2019/405 K. Sayılı kararının icrası için başlatılan icra takibinin kapak hesabının 03.02.2021 tarihi itibariyle 678.967,80 TL olduğunu, Bakırköy 32. İş Mahkemesi’nin 2016/1464 E.- 2019/405 K.sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken hüküm kurulmasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesi ve 14.maddesi gereğince hakediş ödemesinin yapılabilmesi için diğer şartlarla beraber faturanın düzenlenmesinin taşeron açısından bir zorunluluk olduğunu, bu kapsamda taşeron tarafından kesilerek müvekkili şirkete ulaştırılmış bir faturanın mevcut olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 01.03.2017 tarihli Sekapark- Otogar arası Tramvay Hattı Yapım işi kapsamındaki hat üst yapısı ve ray montaj işlerinin taşeron tarafından yapımını konu alan eser sözleşme imzalandığı ihtilafsız olup davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
Sözleşmenin “Tanımlar” başlıklı 2.maddesinde anlaşmanın projenin gerçekleştirilmesi için işveren ile idare arasında imzalı anlaşma anlamında, sözleşmenin ise işbu sözleşme anlamında olduğu, sözleşmenin, “Sözleşmenin ekleri” başlıklı 28.maddesinde de taşeronun, anlaşma ve eklerini, (özel, genel teknik şartnameler vb.) alıp incelediğini ve işbu sözleşme ile yükümlendiği iş ile ilgili olmak üzere, tüm hükümlerini, işbu sözleşmede zikredilenler ile birlikte, aynen kabul ettiğini ve kendisini de bağlayacağını bilmekte olduğu, dolayısıyla bunlara uymaması halinde aleyhine gelişebilecek ve yüklenici tarafından uygulanabilecek yaptırımlara itiraz hakkı olmadığını ve bu sebeple yükleniciye gelebilecek talepleri rücu etmeksizin, aynen karşılamayı gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ettiği, taşeron ile ilgili iş için en son yapılmış sözleşme ve eklerinin (teknik şartnameler (idare sözleşme ekleri), birim fiyat tarifleri, keşif cetveli, malzeme zayiat tablosu ve projeler) geçerli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda davalı yüklenicinin dava dışı iş sahibi ile yapmış olduğu sözleşmenin taraflar arasındaki sözleşmenin eki olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davalı ile dava dışı iş sahibi arasındaki ana sözleşme ve ekleri getirtilerek ana sözleşme ve eklerindeki hakedişlere ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak değerlendirme yapılması, yine taraflar arasındaki davaya konu sözleşmede hakediş ödemelerine ilişkin düzenlenen maddelerdeki hükümler ve tarafların buna ilişkin iddia ve sundukları deliller de değerlendirilecek şekilde, oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi heyetinden denetlenebilir nitelikte rapor alınarak sonucunda göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen bu hususları da karşılar şekilde rapor alınıp değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, tarafların sair istinaf nedenleri ve esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.09.2021 tarih, 2018/62 E-2021/590 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 634,00 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve ödedikleri istinaf başvuru harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 01.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır