Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1341 E. 2023/159 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1341 – Karar No:2023/159
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1341
KARAR NO : 2023/159
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2022
NUMARASI : 2020/393 E-2022/846 K

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI
VEKİLİ
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 06/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2023

Asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davalarında, mahkemece konusuz kalması nedeniyle asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; asıl davada, müvekkilinin 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameye tabi bir kamu şirketi olduğunu, sermayesinin tamamının…’ne ait olduğunu, müvekkili ile dava dışı… Anonim Şirketi arasında 05/03/2007, 10/04/2007 ve 07/06/2007 tarihlerinde sözleşmeler yapıldığını, yüklenici firmanın anlaşmadan doğan bir kısım yükümlülüklerini yerine getirse de 07/06/2007 tarihli sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu durum karşısısında 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunun 22.maddesi uyarınca her üç sözleşmenin de fesh edilip firmaya ait toplam 477.500,00 TL teminatın irat kaydedildiğini, firma hakkında kamu ihalelerine yasaklama kararı verildiğini, kurum zararının tahsili için hakkında Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/254 Esas- 2009/157 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde 641.000,00 TL alacaklarının olduğunu belirlendiğini, hükmün kesinleştiğini; yine Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/124 Esas- 2009/88 Karar sayılı dosyasında da dava açtıklarını, yapılan yargılama neticesinde bu dosyada 48.454,00 TL alacaklarının olduğunun belirlendiğini, bu hükmün de kesinleştiğini, alacaklarını tahsil için Sivas 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/7821 Esas sayılı dosyasında ilamlı icra takibi başlatıldığını, borçlunun malvarlığına rastlanamaması nedeniyle alacağın tahsil edilemediğini, şirketin sicil kayıtlarında faal olduğu gözükmekle birlikte herhangi bir ticari faaliyetine rastlanmadığını, davalı şirketin aleyhinde hüküm kurulan ….Şirketi’nin devamı olduğunu, alacaklarının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmasından sonra kurulduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu, şirket adreslerinin ve bir kısım ortakların aynı olduğunu, her iki firmanın ihalelere sunmuş oldukları teklif mektuplarının aynı nitelikte olduğunu, aynı fabrika binasını işlettikleri ve aynı işi yaptıkları, bu durumda davalı şirketin kendilerine borçlu olan şirket yerine muvaazalı olarak kurulduğunun anlaşıldığını, borçlarını ödememek gayesinin güdüldüğünü, yerleşik Yargıtay içtihatları nazara alındığında kendilerine borçlu ….şirketinin borçlarından bu şirketin devamı niteliğinde olduğu anlaşılan davalı şirketin de sorumlu olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; mahkeme ilamlarına konu edilen 641.000,00 TL asıl alacağın 04/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 68.827,60 TL yargılama giderinin 09/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 48.454,00 TL asıl alacağın 20/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, 5.941,20 TL yargılama giderinin 16/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, birleşen dava yönünden; müvekkilinin 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameye tabi bir kamu şirketi olduğunu, sermayesinin tamamının… Müdürlüğüne ait olduğunu, müvekkili ile dava dışı… A.Ş. arasında 05/03/2007, 10/04/2007 ve 07/06/2007 tarihlerinde sözleşmeler yapıldığını, yüklenici firmanın anlaşmadan doğan bir kısım yükümlülüklerini yerine getirsede 07/06/2007 tarihli sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu durum karşısısında 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunun 22.maddesi uyarınca her üç sözleşmenin de fesh edilip firmaya ait toplam 477.500,00 TL teminatın irat kaydedildiğini, firma hakkında kamu ihalelerine yasaklama kararı verildiğini, kurum zararının tahsili için hakkında Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/254 Esas 2009/157 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde 641.000,00 TL alacaklarının olduğunu belirlendiğini, hükmün kesinleştiğini; yine Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/124 Esas 2009/88 Karar sayılı dosyasında da dava açtıklarını, yapılan yargılama neticesinde bu dosyada 48.454,00 TL alacaklarının olduğunun belirlendiğini, bu hükmün de kesinleştiğini, alacaklarını tahsil için Sivas 2.İcra Müdürlüğü’nün 2009/7821 Esas sayılı dosyasında ilamlı icra takibi başlatıldığını, borçlunun malvarlığına rastlanamaması nedeniyle alacağın tahsil edilemediğini, şirketin sicil kayıtlarında faal olduğu gözükmekle birlikte herhangi bir ticari faaliyetine rastlanmadığını, davalı şirketin aleyhinde hüküm kurulan ….şirketinin devamı olduğunu, alacaklarının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmasından sonra kurulduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu, şirket adreslerinin ve bir kısım ortakların aynı olduğunu, her iki firmanın ihalelere sunmuş oldukları teklif mektuplarının aynı nitelikte olduğunu, aynı fabrika binasını işlettikleri ve aynı işi yaptıkları, bu durumda davalı şirketin kendilerine borçlu olan şirket yerine muvaazalı olarak kurulduğunun anlaşıldığını, borçlarını ödememek gayesinin güdüldüğünü, yerleşik Yargıtay içtihatları nazara alındığında kendilerine borçlu ….şirketinin borçlarından bu şirketin devamı niteliğinde olduğu anlaşılan davalı şirketin de sorumlu olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; mahkeme ilamlarına konu edilen 641.000,00 TL asıl alacağın 04/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 68.827,60 TL yargılama giderinin 09/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 48.454,00 TL asıl alacağın 20/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, 5.941,20 TL yargılama giderinin 16/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen davada davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili; dava dilekçesinde yazılı iddiaların doğru olmadığını, zamanaşamı ve aktif husumet itirazlarında bulunduklarını, davacının dava dışı şirketten alacağından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, aralarında bağlantı bulunmadığını, dava dışı üçüncü kişiden varlığı beyan edilen alacağın müvekkili şirketin kuruluşundan evvel doğduğunu, her iki şirket arasında organik bağ bulunduğu yorumunun çok zorlama bir durum olduğunu, dava dışı şirketin devamı olmadığını, buna yönelik iddiaların soyut kaldığını, müvekkil şirket tarafından işletilen işyeri/fabrikanın bulunduğu konum itibariyle aynı bölgede yaşayan insanların çalıştığı bir yer olduğunu, daha önce işçi fabrikasında çalışan ve deneyimli olan işçilerin yeni bir şirket tarafından işletilen fabrikada çalışmak için müraacatta bulunmaları ve işlerinin de deneyimli bu işçileri işe alması hayatın olağan akışına uygun olduğunu, haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen davada davalı vekili; davacının alacağını müvekkili şirketten tahsil edemediği ve/ veya müvekkili şirket ile diğer davalı arasında organik bağ bulunduğu şeklindeki beyan ve iddialarını kabul etmediklerini, davanın haksız ve yasal mesnetten yoksun olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin feshi ve sonrasında meydana gelen ekonomik yükler nedeniyle Ar-Ge çalışmaları yapmaya, projeler üreterek ticari varlığını sürdürmeye ve ekonomik durumunu düzeltmeye çalıştığını, müvekkilinin beyannameleri, SGK kayıtları incelendiğinde, şirketin faal olduğunu, davacı yanın iddia ettiği gibi ekonomik varlığını sürdürmediği iddialarının yersiz olduğunu, asıl davada davalı … şirketi ile müvekkili arasında kuruluşundan bu güne dek devam eden ticari faaliyeti içerisinde hiçbir ticari ilişki kurulmadığı gibi aralarında herhangi bir ticaret ve alacak borç ilişkisinin, para alışverişinin de olmadığını, diğer davalı şirketin daha önce müvekkili şirketin üretim yaptığı fabrika binasını kiraladığını, müvekkilinin ve diğer davalı şirketin telefon ve faks numaralarının aynı olmasının şirketin ilk yıllarında kullandığı numaralarla muhtemelen aynı fabrika binasını kullanmış olmasından kaynaklı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan alacağın dava dışı şirketten tahsil edilememesi nedeniyle bu şirketin devamı niteliğinde olduğu iddia edilen davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, Yargıtay bozma kararı doğrultusunda davacı tarafça diğer davalı ….A.Ş. hakkında açılan davanın işbu dava ile birleştirildiği, birleştirme kararı sonrasında davalılardan… … Ltd. Şti. vekilinin davaya konu borcun ödendiğini bildirdiği, davacı tarafın da vekalet ücreti hariç hiçbir alacaklarının kalmadığını beyan ettiği, bu durumda hem asıl dava hem de birleşen davanın konusuz kaldığı, tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin belirlenmesi gerektiği, daha önce yapılan yargılamada ve bozma kararı sonrasında hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalılar arasındaki iktisadi bütünlük ve yönetimsel benzerlik nedeniyle organik bağ olduğu kanaatine varıldığı ve yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulması gerektiği belirtilerek, konusuz kalan asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Asıl davada davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece ikinci kez hükmedilen vekalet ücretinin bozmadan önceki mahkemenin 2015/6 Esas- 2017/296 Karar sayılı dosyasında tesis edilen kararın Sivas 3. İcra Müdürlüğü’nün 20176192 sayılı icra takibine konu olması nedeniyle, işbu takip dosyası alacak kalemlerinden olan 44.519,12 TL’lik vekalet ücreti, faiz ve icra vekalet ücreti de dahil olmak üzere ödendiğini, davacı yanca icra takibine konu edilerek tahsil edilen vekalet ücreti ile ilgili bir kez daha hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada alınan bilirkişi raporuna karşı itirazların sunulduğunu, mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırılan ve Yargıtay kararı ile bozulan kararın esasına girilerek inceleme yapılması ve bilirkişi raporuna itirazların ayrıntılı değerlendirilmesi gerekirken, yersiz ve hatalı gerekçe ile davanın konusuz kalmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay bozmasına uygun yargılama yapılmadığını, tarafsız, denetime elverişli, hüküm tesisine yeterli bir rapor tesis edilmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine davanın açıldığı anda davacı şirketin bir alacağının bulunmadığının anlaşıldığını, karar tarihinde duruşmada diğer davalı vekilince dava konusu alacağın istinaf aşamasında ödendiğinin beyan edildiğini ve davacı vekilince bu beyanın doğrulandığını, müvekkilinin aleyhine davanın açıldığı tarihte talep edildiği gibi bir alacağın söz konusu olmadığını, mevcut olmayan bir alacak için dava açmasında davacının hukuki bir yararı bulunmadığını, müvekkilinin davaya sebebiyet vermesinin söz konusu olmadığını, ortada olmayan bir alacak için bir dava açıldığını ve müvekkilinin aleyhine yargılama giderlerine hükmedildiğini, müvekkilinin, davacı ile diğer davalı arasında olan ödemeleri bilmesinin imkan ve ihtimalinin olmadığını, davacı yanca bu hususun gizlendiğini ancak duruşma salonundaki beyanlarında öğrenildiğini, davacının haksız olarak müvekkilinden 641.000.000 TL alacağın tahsili için açtığı davanın reddi ile bu miktar üzerinden lehlerine vekalet ücretinin hesaplanarak karar bağlanması gerekirken, yanlış ve hatalı hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen dava hakkında konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Asıl davada davacı vekili, müvekkili …. A.Ş ile dava dışı… A.Ş arasındaki eser sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/254 E- 2009/157 karar sayılı dosya ile açtığı davada 641.000,00 TL alacağının olduğunun belirlendiğini ve kararın kesinleştiğini, mahkemece hükmedilen asıl alacak ve yargılama giderlerine ilişkin Sivas 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/7821 sayılı icra dosyasıyla ilamlı icra takibi yapıldığını ancak borçlu ….A.Ş’nin malvarlığına rastlanmaması nedeniyle alacağın tahsil edilemediğini belirterek , davalı … …. A.Ş’nin dava dışı borçlu … … A. Ş ile arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek , yukarıda belirtilen ve mahkeme kararı ile kesinleşen alacağın ferileriyle birlikte tahsili talebinde bulunmuştur.
Mahkemesince , 26/04/2017 tarih ve 2015/6 E-2017/296 K sayılı ilamı ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine Dairemizin 14/05/2019 tarih ve 2017/202 E- 2019/546 K sayılı kararla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, Dairemiz kararının davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 12/02/2020 tarih ve 2019/2590 Esas- 2020/408 K sayılı ilamı ile perdenin aralanması teorisi kapsamında sözleşmenin tarafı olan şirket ile sorumlu olduğu ileri sürülen şirket arasındaki hukuki durumların ve diğer hususların incelenmesi gerekeceğinden davada yer almasının zorunlu olduğu, mahkemesince dava dışı sözleşmenin tarafı olan …..A.Ş hakkında birleştirilmek üzere davacıya dava açması için süre verilmesi ve esasa ilişkin taraf beyan ve delilleri toplandıktan sonra karar verilmesi gerektiğinden bahisle daire kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma kararı sonrası Dairemizce 24/06/2020 tarih 2020/583 E-2020/616 K sayılı kararı ile bozma ilamı doğrultusunda davacı tarafça …. Şti hakkında dava açmak üzere davacı vekiline süre verilmesi ,sonrası birleştirme kararı ile birlikte davanın esası hakkında hüküm kurulması için Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2017 gün 2015/6- 2017/296 K sayılı kararının kaldırılmasına , taraf teşekkülü de sağlanarak dosyanın esası incelenmek ve hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararı sonrası dosya Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/393 Esasına kaydedildiği , davacı vekilince kaldırma kararı sonrası ….A.Ş aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/652 Esas sayılı dosyasıyla açılan davada yapılan yargılamada 11/12/2010 tarih ve 2020/703 K sayılı kararı ile bu dosyanın asıl dava dosyası ile ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Birleştirme kararı sonrası mahkemesince yapılan yargılamadaki 05/10/2022 tarihli duruşmada, asıl davada davalı ….Şti vekilince Ankara Batı Asliye Ticaret mahkemesi’nin 26/04/2017 tarih ve 2015/6 E-2017/296 K kararından sonra davacının bu dosya kapsamıyla talep edebileceği tüm alacaklarının ödendiğini belirtmiş, aynı duruşmada davacı vekilince de istinaf aşamasındaki vekalet ücreti hariç herhangi bir alacağının kalmadığını beyan ve kabul etmiş, mahkemesince de taraf vekillerinin bu kabul ve beyanlarına göre asıl ve birleşen davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek asıl ve birleşen davada davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiş, verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Yukarıdaki açıklamalar, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin 05/10/2022 tarihli duruşmadaki beyan ve kabulü ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde , davacı vekilinin asıl davaya ilişkin dava konusu alacak, yargılama giderleri ve vekalet ücretini kapsayacak şekilde tüm alacağını tahsil ettiği ve alacağı kalmadığı yönündeki beyanı dikkate alınarak , davacı yararına yeniden vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi aynı gerekçe ve davalı … … Şti hakkında açılan birleşen davanın da taraf teşkili yönünden Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirtilen ve uyulan bozma ilamı üzerine açıldığı anlaşılmakla davalı … aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur. Diğer yandan dava açıldıktan sonra borcun ödendiği anlaşıldığından davalılar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemiş, her tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, konusuz kaldığından asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2022 tarih ve 2020/393 Esas- 2022/846 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın konusuz kalması nedeniyle asıl ve birleşen dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Asıl Davada;
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 13.051,11 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 12.871,21‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Davada kendini vekille temsil ettiren davacı ve davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Birleşen Davada;
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0‬ TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davada kendini vekille temsil ettiren davacı ve davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansı ve delil avansının kullanılmayan kısmının ilk derece mahkemesince hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi Yönünden:
7-Asıl davada davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
8-Birleşen davada davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
9-Asıl davada davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak asıl davada davalıya verilmesine,
10-Birleşen davada davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak birleşen davada davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 06/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan

Üye

Üye
Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır