Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/129 E. 2023/1256 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/129 – Karar No:2023/1256
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/129
KARAR NO : 2023/1256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2021
NUMARASI : 2020/540 E-2021/877 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacının müteahhidi bulunduğu iki ayrı binadaki asansör kurulum ve montaj işlerinin yapıldığını, davacıya 40.000,00 TL’lik bir adet fatura düzenlendiğini, 2 adet asansör yapımı için 80.000,00 TL karşılığı anlaşıldığını, borca karşılık ise … Parselde bulunan 21 no’lu bağımsız bölümün … adına tescil edildiğini, böylelikle taraflar arasında borç-alacak ilişkisi kalmadığını, 21 no’lu dairenin 135.000,00 TL değerinde olduğunu, icra takibine konu edilen cari hesap ekstresine imza atılmadığını, ticari defter ve kayıtların incelenmesi halinde 2 adet asansör kurulumunun yapıldığının, bedelinin 80.000,00 TL olduğunun ve karşılığında 135.000,00 TL değerindeki dairenin verildiğinin anlaşılacağını, davacıya icra takibinin iptal edileceğinin söylenerek oyalandığını ve iyi niyetinin suistimal ediliğini, keşif, bilirkişi incelemesi ve tanıkların dinlenmesi halinde davacının borçlu olmadığının anlaşılacağını ileri sürerek, davacının borçlu bulunduğu Ankara 32.İcra Müdürlüğü’nün 2020/2310 E. Sayılı dosya borcu ve bu dosya borcuna dayanak yapılan cari hesap ekstresi adlı usulsüz tanzim edilen belge içeriği ile 15.03.2018 gün ve Seri A 851262 No’lu faturadan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ve adı geçen icra takibinin tüm eklentileri ile birlikte iptali, icra dosyasına ödenen miktarların, ödendikleri tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdadına, icra dosyasındaki tüm hacizlerin fekkine, davalının, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, takibin tedbiren dava bitinceye kadar, teminatlı ya da teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin asansör montaj, kurulum, revizyon ve bakım alanlarında faaliyet göstermekte olup, davacının müteahhitliğini yaptığı binalara da davacının isteği doğrultusunda asansör montaj ve kurulum işlemlerini tamamlayarak davacıya teslim ettiğini, taraflar arasında bu hususta herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, davacı yanca da müvekkil şirketin üzerine düşen edimini eksiksiz olarak yerine getirdiği hususunun dava dilekçesindeki beyanlar ile ikrar edildiğini, müvekkil şirket tarafından yapılan ve teslim edilen işler karşılığında keşide edilen faturaların davacıya teslim edildiğini, ticari defter ve kayıtlara işlendiğini ancak davacının borcunu ödemediğini, icra takibine konu edilen cari hesap ekstresinin, taraflarca imzalanması gereken bir belge olmadığını, bu belgenin müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarındaki, davacı ile hesap ilişkilerini gösteren ve müvekkil şirketin davacı/borçludan kalan bakiye alacak tutarını gösteren bir belge olduğunu savunarak, davanın reddine, davanın haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davalının sözlü anlaşma ile üstlendiği davacının müteahhitliğini yaptığı binalara iki adet asansör kurulum ve montaj işinin tamamlandığının her iki tarafında kabulünde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının yaptığı iş bedelinin ödenip ödenmediği, ödendi ise nasıl ödendiği ve ödemenin geçerli bir ödeme olup olmadığına ilişkin olduğu, tapu kayıtları incelendiğinde, … parsel sayılı taşınmazdaki 21nolu bağımsız bölüm meskenin 14.06.2016 tarihinde kat irtifakı tesisi yoluyla tamamının dava dışı … adına tescil edildiği, …’nın bu taşınmazı 25.04.2017 tarihinde davalı şirket yetkilisi …’in kardeşi …’e sattığı, onun da daha sonra16.05.2018 tarihinde dava dışı 3.kişiye sattığı, …’in davalı şirketin ortaklarından birisi iken şirketteki payını 23.06.2015 tarihinde kardeşi …’e devrederek şirket ile ilişiğini kestiği, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin ise 2018 yılında yapıldığı, davacının … adına konut satış faturasını 20.12.2018 tarihinde kestiği ve 31.12.2018 tarihi itibariyle de işi bırakma nedeniyle mükellefiyet kaydının silindiği, tarafların sunduğu ödeme belgeleri ve ticari defter kayıtları incelendiğinde, taraflar arasında yapılan sözleşme gereği davalının edimlerini yerine getirdiği, tarafların birbiriyle uyumlu defter kayıtlarına göre davalı şirketin davacıdan 133.000,09-TL alacaklı olduğu, davacı defter kayıtlarına göre ise davacının dava dışı …’ten 136.350,00-TL alacaklı olduğu, taşınmazın tapuda satışı tarihinde davalı şirketle ilgisi bulunmayan …’e taşınmaz devrinin davacıyı borçtan kurtaran ve davalıya yapılmış ödeme sayılamayacağı, kaldı ki …’e taşınmaz satan kişinin davacı değil dava dışı … isimli şahıs olduğu, bilirkişi tarafından dosya kapsamına uygun ve yargısal denetime elverişli olarak yapılan hesap neticesi davacının davalıya yapılan iş karşılığı 133.000,09 TL ödemede bulunması gerektiği, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibinin bu miktar üzerinden başlatıldığı ve davalının alacağını karşılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; mahkeme kararının eksik inceleme ve araştırma sonucu verildiğini, müvekkilinin Altındağ 8. Noterliğinin 23.03.2015 gün ve 6413 yevmiye numaralı sözleşme ile … parseldeki binanın, Altındağ 8. Noterliğinin 16.01.2015 gün 1099 yevmiye numaralı sözleşme ile de … parseldeki binanın yükleniciliğini üstlendiğini, müvekkilinin söz konusu binalara kurulacak olan 2 adet asansörün yapımı için dava dışı …’ in ve …’in sahip olduğu davalı şirket ile toplam 80.000,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını, bu anlaşma çerçevesinde dava tarihi itibariyle şirket yetkilisi olan …’in talebi ve yönlendirmesi ile kurulacak olan (asansörlerin yapımına hiç başlanmadan evvel) asansörlerin bedeline karşılık gelmek ve ilerde mahsuplaşmak kaydıyla, sözleşmeye göre davacı …’a isabet eden … nolu bağımsız bölüm, arsa sahibi … tarafından kardeşi dava dışı …’e teminat olarak bila bedel 25.04.2017 tarihinde devredildiğini, söz konusu dairenin devrinden sonra, daire bedeline karşılık belirtilen parsellere dava dışı kardeşler tarafından 2 adet asansörün kurulum ve montajının yapılarak tamamlandığını, kurulum aşamasında … parseldeki asansörün montaj bedeli olarak 02.08.2016 gün ve 107060 sıra numaralı 37.000 TL’lik, kurulum aşaması sırasında ve kurulum aşamasından sonra olmak üzere … parseldeki asansörün montaj bedeli olarak 18.09.2017 gün ve 082047 sıra numaralı 30.000 TL’lik kesilen faturaların da bu mahsuplaşma ile ödendiğini, ancak kurulum ve montaj için toplam 80.000 TL’lik anlaşma yapılmasına rağmen girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle de sonradan 15.03.2018 gün ve seri A 851262 nolu 40.000 TL’lik olmak üzere üç adet fatura kesildiğini, 15.03.2018 tarihinden sonra başkaca herhangi bir mal alım satımı veya fatura kesimi gerçekleşmediğini, ticari ilişkinin bu tarih itibariyle sonlandırıldığını, … parselde yapılan binanın asansörünün de 15.03.2018 tarihinden önce bitmesi sonucu tarafların alacak verecek konusunda bir araya gelerek mahsuplaştığını, müvekkili tarafından asansör kurulumu başlamadan önce …’e teminat olarak verilen 21 nolu meskenin 16/05/2018 tarihinde … isimli kişiye 135.000,00 TL’ye satıldığını ve bu satımdan sonra taraflar arasında herhangi bir borç ve alacak ilişkisi kalmadığı yönünde anlaşıldığını, … ile … arasında gerçekleşen 135.000,00 TL’lik satış bedeline karşılık 20/12/2018 günlü 162 nolu faturanın müvekkili tarafından kesildiğini, bu tarih itibariyle de taraflar arasında alacak – borç ilişkisi kalmadığını, gerekçe de dikkate alındığında 2015-2018 yılları arasında hiç kimsenin karşılığında bir bedel almadan “veresiye mal” veya “hizmet” vermeyeceğinin açık olduğunu, davalının 2020 yılına kadar hiçbir para almadığını iddia ettiğini, davalının şirket yapısı, sermayesi, vereceği hizmete karşılık tedarik ettiği malzeme fiyat ve miktarı ile Türkiye’nin ekonomik koşulları, ticari ilişkinin başlangıç ve bitiş (2015-2018 arası) tarihleri, tapunun dava dışı …’e devredilme tarihi, davacı tarafından devredilen daire nedeniyle fatura kesim tarihi, ticari kuralların uygulanmasında daha çok gelenek ve görenekçi ticaret yapısının tercih edilmesi ve tarafların sosyo-ekonomik durumları ile sosyal statüleri gibi vb durumları dikkate alındığında, davalının kardeşi …’e devredilen ve … tarafından 2018 yılında nakite çevrilen 21 numaralı dairenin yapılan iş ve hizmetin karşılığı olarak verildiği ve mahsuplaşıldığı hayatın olağan akışına uygun olduğunu, tek başına tarafların ticari defterlerindeki kayıtların incelenmesi ve buna göre yapılan mahkeme yanlış gerekçelendirmesi, maddi vakıaların nasıl geliştiği, ne yönde ilerlediği ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin aydınlatılması noktasında son derece yetersiz kaldığını, hukuk düzeninin kötü niyetle gerçekleştirilen işlemleri korumayacağını, müvekkilinin davalı nezdinde herhangi bir borcunun bulunmadığını, mahkemece maddi vakıalar aydınlatıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken, salt ticari defterler doğrultusunda yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulmasının doğru olmadığını, davaya konu somut olaya ilişkin beyanlarının kronolojik olarak incelenip, delillerin toplanmasını müteakip tanıklar dinlendikten sonra, davalının tüm iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun görüleceğini, yalnızca eksik inceleme, sınırlı tespitleri olan bilirkişi raporu davaya konu somut olayı (maddi vakıa) aydınlatmaktan son derece uzak olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağı bile bilirkişi raporu ve mahkeme kararı gerekçesinde doğru tespit edilemediğini, davaya konu borcun kaynağı olduğu iddia edilen cari hesap sözleşmesinin geçerli olmadığına ilişkin itirazlarının tamamen değerlendirme dışı tutulduğunu, bu sebeple yalnızca eksik ve sınırlı incelemeler içeren, dava konusu maddi vakıaları aydınlatmaktan son derece uzak bilirkişi raporunun esas alınarak haklılığını iddia eden davalı iddiasının da gerekçelendiremediğini, çünkü davalının somut olayın en başından beri kötüniyetle hareket ettiğini, yalnızca … ve …’in kardeş olmaları, aynı zamanda …’in şirketin eski ortağı olması, davalı şirket ile davacı arasında asansör sözleşmesinin yapılmasının akabinde işe başlanmadan hemen önce …’in davacı müvekkile isabet eden 21 nolu gayrimenkulü arsa sahibi olan …’dan bedelsiz olarak teminat amacıyla almış olması, tapunun …’dan bedeli mukabilinde alındığına dair herhangi bir açıklama yapamamış olmaları, alacak borç ilişkisi sona erdikten sonra da … isimli kişiye satması, bedelini banka yoluyla tahsil ettikten sonra aynı daireye konu satış bedelini içeren satış faturasının davacı müvekkiline kestirilmiş olması, bu bedelin müvekkile iade edildiğine dair herhangi bir izahat getirilmemiş olması, aradan 2 yıl geçtikten sonra herhangi bir ihbar veya ihtarda da bulunmaksızın doğrudan kötü niyetle icra takibine başlanılmasının, müvekkilinin çeşitli sözlerle oyalanıp, hulus ve saffetinden bilistifade edilerek takibin kesinleştirilmesi, taraflar arasındaki görüşme ve konuşmalar ile tapu devrinin nasıl gerçekleştiği ve neyin karşılığı olduğuna dair dilekçede adı geçen tanıklar huzurunda defaatle tekrarlanmış olması gibi gerçekleşen somut olaylar bütün olarak ele alındığında, davalının tüm iddialarının hayatın olağan akşına aykırı olduğunu, davacının anılan faturalardan dolayı davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, “ödedim” savunmasının doğruluğu noktasında kuşku olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan icra takibinden sonra açılann menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında iki adet asansörün yapımına ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, sözleşmedeki edimin ifa edildiği tarafların kabulünde olup, buna göre davacı vekili, müvekkilinin yükleniciliğini yaptığı binalara kurulacak olan 2 adet asansörün yapımı için dava dışı … ve …’in sahip olduğu şirket ile toplam 80.000 TL üzerinden sözleşme kurulduğunu belirterek, iş bedelinin … nolu bağımsız bölümün …’e devredilerek ödendiğini iddia etmiş, davalı taraf ise, sözleşme kapsamında düzenledikleri fatura bedellerinin başka bir anlatımla iş bedelinin ödenmediğini, bu nedenle davacı aleyhine icra takibinde bulunduklarını belirtmiş olmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın, ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden … ve …’in davalı şirket ortağı oldukları ancak …’in 2015 yılında hissesini devretmiş olmakla davaya konu sözleşme ve tapu devrinin yapıldığı tarih itibariyle davalı şirketin ortağı olmadığı, davacı tarafça da söz konusu devrin davalı şirketin talimatı ile …’ye yapıldığı hususunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
HMK’nın 200 vd. maddeleri gereğince, somut olaydaki sözleşme bedeli dikkate alındığında, ödemenin tanıkla ispatı mümkün değil ise de, davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olup, mahkemenin delilleri toplama yükümlülüğü kapsamında davacıya söz konusu tapu devrinin sözleşme kapsamında iş bedelinin ödenmesi ifası kapsamında yapılıp yapılmadığı hususunda yemin teklif etme hakkı bulunduğundan bu hakkın hatırlatılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yemin hakkı hatırlatılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2021 tarih ve 2020/540 Esas- 2021/877 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 08/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır