Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1248 E. 2023/145 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1248 – Karar No:2023/145

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1248
KARAR NO : 2023/145

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2020
NUMARASI : 2019/727 E-2020/414 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/02/2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalılar …A.Ş. ve … A. Ş. tarafından oluşturulan İş Ortaklığının, … A. Ş. tarafından yapılan ihale sonucunda Gülnar (Mersin) İçmesuyu İnşaatı Yapım İşi ihalesini üstlendiklerini, davalı …. A.Ş. & …. A.Ş. İş Ortaklığı’nın yüklenici, …. Şti.’nin Alt Yüklenici olduğu (MERSİN) İçmesuyu İnşaatı Yapım İşine ilişkin Alt Yüklenici Sözleşmesinin taraflar arasında 17/12/2018 tarihinde imzalandığını, daha sonra davalıların fiyat farkı ödenmesi maddesinden vazgeçilmesini şirket yetkililerinden talep ettiklerini ancak bu talebin alt yüklenici sözleşmesine aykırı ve müvekkil şirketin zararına olacağından kabul edilmediğini, davalıların oluşturduğu iş ortaklığı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, müvekkili şirkete ödenmesi gereken tutarların kalemler halinde bildirilmesine rağmen ödemediği gibi sözleşme gereğince verilen … Bankası tarafından düzenlenen 16.01.2019 tarih ve 50.000,00 (ellibin) TL bedelli kesin teminat mektubunun da iade edilmediğini, 1 ve 2 nolu hak edişler nedeniyle şimdilik 1.000,00’er TL, 1 ve 2 nolu hak edişteki fiyat farkı nedeniyle şimdilik 500,00’er TL, motorin bedeli için şimdilik 1.000,00 TL, teminat mektubu için şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen ihtarname tarihi olan 29/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avansa faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dav alılar vekili; davanın, davacı tarafından müvekkil şirketlere karşı kısmi alacak davası olarak açıldığını ve dava dilekçesi ile iddia ve talep olunan miktarın 208.144,90 TL olduğu gözetilerek, davada yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiğini, müvekkili şirketlerin, davacı şirkete herhangi bir borcu olduğunu kabul etmemekle birlikte alacaklara karşı zamanaşımı definde bulunduklarını, müvekkili şirketlerin …. A.Ş. & …. A.Ş. İş Ortaklığı’nın yüklenici, …. Şti.’nin Alt Yüklenici olduğu (MERSİN) İçmesuyu İnşaatı Yapım İşine ilişkin Alt Yüklenici Sözleşmesinin taraflar arasında 17/12/2018 tarihinde imzalandığını, davacı şirketin sözleşmede belirtilen şartlara ve hükümlere uygun olarak söz konusu işleri gerçekleştireceğini kabul ve taahhüt ettiğini, 11/02/2019 tarihinde tespit edilen imalatlara göre davacı şirket tarafından yalnızca 300 mm çapında 1071,40 metre duktil boru ile iletim hattı döşemesi yapıldığının görüldüğünü, projenin gereken sürede tamamlanabilmesi için davacı şirket tarafından yapılan imalatların 10(on) gün içerisinde günlük, 140 metreye çıkarılması gerektiği yasal sair hakları saklı kalmak kaydıyla ihtaren bildirildiğini, ancak imalat miktarının günlük 140 metreye çıkarılmadığını, 17/12/2018 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin müvekkil şirketlerin yer aldığı iş ortaklığı tarafından haklı nedenle feshedilmeden önce, taraflar arasında 11/02/2019 tarihinde 1 nolu Hakediş raporu, 20/03/2019 tarihinde ise 2 nolu hakediş raporu hazırlandığını ve imzalandığını, davacı şirketin, 17/12/2018 tarihli alt yüklenici sözleşmesi nedeniyle muaccel hale gelmiş herhangi bir hakediş alacağı bulunmadığını, ayrıca davacı tarafından düzenlenen faturaların hakedişlere uygun olmadığını belirterek; davalı müvekkil şirketler aleyhine açılan davanın usule ve esasa ilişkin nedenlerle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın, davalı şirketlerden toplamda 208.144,90 TL alacaklı olduğunu belirterek davayı alacağın bir bölümü olan 5.000,00 TL üzerinden açtığı, 22.06.2020 tarihli duruşmada, taraflarca kısmi dava olarak açılan davada talebin 208.144,90 TL olduğunun belirtildiği, alacağın belirginleştiği, ancak Harçlar Kanunu gereğince yasal sürede gerekli harcın tamamlanmadığı, davacı vekilince 29.06.2020 havele tarihli dilekçe ile yasal harcın yatırılmasına ilişkin ara karardan dönülmesini talep ettiği, bu durumda dava konusu edilen alacağın gerçekte belirli bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına ve kısmi davaya konu edilemeyeceği, davacının, alacağını küçük parçalara bölerek her parça için ayrı kısmi dava açmasında korunmaya değer bir hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle, hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; davacı müvekkil şirketin, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklıktan 17.12.2018 tarihli “Alt Yüklenici Sözleşmesi”den kaynaklanan alacağı için Mersin 2. Noterliği aracılığıyla 29.07.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla toplam 208.144,90 TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesini talep ettiğini ancak davalıların bu ihtarnamede belirtilen miktarı belirtilen sürede ödemediğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL için davanın açıldığını, mahkeme gerekçesinin Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve yürürlükteki HMK hükümlerine aykırı olduğunu, açılan davanın belirsiz alacak davası değil kısmi dava olduğunu, HMK’nın 109/2 fıkrasının 11/04/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 01/04/2015 tarih ve 6644 sayılı kanunun 4.maddesi ile yürürlükten kaldırıldığını, kısmi dava açma yasağını kaldıran yasa hükmünün gerekçesinde de kısmi dava açmanın Anayasa’nın 36, HMK’nın 24 ve AİHS’nin 6.maddesi gereğince bir hak olduğunun açıkça belirtildiğini, müvekkili şirketin davalılardan olan 208.144,90 TL alacağından 5.000,00 TL’lik kısmını dava etmekle kısmi dava açma hakkını kullandığını, mahkemenin müvekkilinin alacağın küçük parçalara bölünerek her parça için ayrı kısmi dava açmasında korunmaya değer bir hukuki yararı olmadığı şeklindeki gerekçesinin doğru olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin eser sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir (Yargıtay HGK 17.10.2012 gün, 2012/9-838 Esas 715 Karar sayılı ilâmı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s. 320).
Nitekim Hukuk Genel Kurulu 2014/15-439 Esas 2016/207 Karar sayılı ilâmında da , bir kimsenin kısmî bir dava açıp açmadığı ancak dava dilekçesinden, davacının talep sonucundan anlaşılır. Davacının davasını açıkça kısmî dava olarak nitelendirmesine gerek yoktur, alacağın yalnız bir kesiminin dava edildiğinin anlaşılması yeterlidir. Özellikle davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak” veya “şimdilik alacağın belirli bir miktarını dava ettiğini” belirterek açtığı davalar kısmî dava niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Somut olayda da; davacı müvekkil şirketin, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklıklıkla arasındaki 17.12.2018 tarihli “Alt Yüklenici Sözleşmesi”deki işleri taşeron olarak yaptığını, sözleşmenin davalılar tarafından haksız olarak feshedildiğini , bakiye nakediş ile fiyet farkı , motorin bedelinin ödenmediğini ve teminat mektubunun iade edilmediğini ileri sürerek , 1 nolu hak ediş için şimdilik 1.000,00 TL, 2 nolu hak ediş için şimdilik 1.000,00 TL, 1 nolu hakediş fiyat farkı için şimdilik500,00 TL, 2 nolu hakediş fiyat farkı için şimdilik 500,00 TL, Motorin bedeli için şimdilik 1.000,00 TL, teminat mektubu için şimdilik 1.000,00 olmak üzere fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL’nin işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalılar vekili, zamanaşımı nedeniyle davanın öncelikle usuldun reddine, esastan ise, davacının işi süresinde eksiksiz olarak ifa etmediğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını ve feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki akdi ilişkinin feshedildiğini belirterek alacak kalemlerini açıklamış ve sonuç kısmında “fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla” dedikten sonra alacağın 5.000,00 TL’lik kısmının tahsiline karar verilmesini talep ettiği gibi davalı tarafın cevap dilekçesinden de davacı alacağının taraflar arasında tartışmalı hale geldiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu haliyle davacı tarafından kısmi dava açıldığı anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda davacı taşeronun kısmi dava açmakta hukuki yararının olmadığından söz edilemez. Bu sebeple, mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 109/1. maddesi gereği davaya bakılıp sonuçlandırılması gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle usulden davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.4-6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2020 tarih ve 2019/727 Esas- 2020/414 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 03/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır