Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1220 E. 2022/1240 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1220 – Karar No:2022/1240
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1220
KARAR NO : 2022/1240

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

ASIL DAVADA
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat/ Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davada Dairemizce verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nce bozma kararı verilmekle dosya Dairemizin yukarıdaki esasına kaydedilerek yapılan duruşmalı inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından dava dışı kooperatife ait inşaatların tüm silikon giydirme, cephe ve kompozit panel cephe kaplaması işlerinin davalı şirket tarafından yapılması hususunda tarafların arasında 03/03/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, işin bitim tarihinin 21/07/2014 olarak kararlaştırıldığını, davalının süresinde işi bitirmemesi nedeni ile 05/09/2014 tarihli ihtarname düzenlenerek işin 7 gün içeresinde tamamlanmasının istenildiğini, davalı tarafından ek süre talep edilmesi üzerine 10 günlük ek süre verildiğini, 18/03/2015 tarihli ihtarname ile de son kez süre verilerek işin yapılmaması halinde nam ve hesaba üçüncü kişiye yaptırılacağının bildirildiğini, bitirilmemesi üzerine işin müvekkili şirket tarafından 3.kişiye yaptırılmasına karar verildiğini, ancak öncesinde Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/128 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını ve bu dosyada alınan bilirkişi raporunda eksik işlerin tamamlanma bedelinin 142.641,25 TL olarak belirlendiğini, davalının bu rapora itiraz ederek Ankara 2. Sulh hukuk mahkemesinin 2015/5 D.İş sayılı dosyasında yaptırdığı tespitte, eksik imalat tutarının 44.118,75 TL olduğunun belirlendiğini, eksik imalat bedeline ilişkin olarak 142.641,25 TL’nin müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesine göre müvekkilinin günlük 1.000,00 TL gecikme cezası talep etme hakkı olduğunu, bu kapsamda şimdilik 1.000,00 TL gecikme cezasının da ödenmesini talep ettiklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 142.641,25 TL eksik ve hatalı imalat bedelinin ve 1.000,00 TL gecikme cezasının davalıdan faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; işin sürekli olarak elektrik voltaj düşmeleri, olağan dışı hava şartları, binanın inşaat aşamasında olması, diğer imalat ve tesisatların beklenmesi nedeni ile davacı şirketin bilgi ve onayı dahilinde gecikmeli de olsa bitirildiğini, gecikmelerin davacıdan kaynaklandığını, müvekkili şirkete sözleşmede belirtilen sürede ödemelerin yapılmadığını, işin kusursuz olarak bitirildiğini, yapılan işin bedelinin ödenmemesi üzerine, işin bırakıldığını, imalatların bir kısmının davacı tarafından söküldüğünü, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan tespitte yapılan imalatların sökülmüş olduğunun belirlendiğini, cezai şartın geçersiz olduğunu, davacı tarafın tespit raporunun kabul edilmeyeceğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/799 ESAS- 2016/693 KARAR SAYILI DOSYASINDA
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında yapılan işlerin bedelinin bir kısmının geç, bir kısmının ise hiç ödenmediğini, işin bitirilen kısmı ile hak ettiği ödemeler tutarı ve müvekkiline sözleşmeye göre ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen toplam alacağının tarafların defter ve kayıtları da celbedilmek suretiyle ve/veya mahallinde yapılacak keşif sonucu ortaya çıkacağını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının üstlendiği işi, taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen sürede ve sözleşme koşullarına uygun olarak ifa edemediğinden Ankara 50. Noterliğinin 05/09/2014 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi keşide edilerek, işin 7 gün içinde tamamlanmasının ihtar edildiğini, davacının işi tamamlamadığını, işin kalan kısmının müvekkili tarafından 3. Kişiye yaptırıldığını, davacının alacağı bulunmadığını belirterek; daha önce açılan ve aralarında hukuki ve fiili bağlantı olan Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/669 Esas sayılı dosyası ile iş bu dosyanın birleştirilmesini talep etmiş, davanın reddini savunmuştur.
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2018 tarih ve 2016/669 Esas- 2018/916 Karar sayılı kararının taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 21/04/2021 tarih ve 2019/358 Esas- 2021/429 Karar sayılı kararı ile; davalı- birleşen davada davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı- birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 21/09/2022 tarih ve 2021/4307 Esas- 2022/4260 Karar sayılı kararında özetle; “Taraflar arasında imzalanan 03.03.2014 tarihli sözleşme ile davalı ve birleşen dosya davacısı taşeron silikon giydirme cephe ve kompozit panel cephe kaplaması işinin yapımını üstlenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 14.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı taşeron tarafından sözleşme kapsamındaki imalatların eksiksiz ve ayıpsız yapılması durumunda imalatların toplam tutarının KDV dahil 748.538,05 TL olacağı, davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenici tarafından taşerona yapılan ödeme tutarının 894.383,80 TL olduğu, bu durumda davacı yüklenicinin taşerona yaptığı fazla ödemenin 894,383.80 TL-748.538,05=145.845,75 TL olduğu, davalı taşeron tarafından yapılan imalatlardaki eksik ve ayıplı iş tutarının 56.003,75 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı ve birleşen dosya davacısı taşeron vekili “Taraflar arasındaki sözleşme tarihinin 03.03.2014 olduğunu, bu tarihten önceki ödemelerin hiçbirinin dava konusu sözleşme ve işle ilgili olmadığını, taşerona yapılan ödemelerin 03.03.2014 tarihinden sonra olanların davaya konu sözleşme ve bina ile ilgili olduklarını, bilirkişilerce sözleşme tarihi baz alınarak sadece sözleşme tarihinden sonra yapılan ödemelerin dikkate alınması gerektiğini” ileri sürerek bilirkişi raporuna itiraz etmiştir.
Mahkemece alınan 10.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı ve birleşen dosya davacısı taşeronun itirazları yönünden yapılan değerlendirmede, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, yüklenici tarafından taşeron şirkete yapılan banka ve çek ödemelerinin tamamında “Yapılan ödemenin hangi işe ait olduğuna veya ne için verildiğine dair hiçbir açıklama bulunmadığı”, sözleşme tarihi 03.03.2014 sonrasında taşeron şirkete toplamda 555.670,27 TL ödeme yapıldığı, bu durumda birleşen dosya davacısı taşeronun sözleşme gereği yapması gereken imalatlara göre eksik ve kusurlu imalat bedelleri hariç 748.538,05-555.670,27=192.867,78 TL alacağı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2011 yılında başladığı tespit edilerek asıl ve birleşen dava tarihine kadar taşerona yapılan ödemeler tutarı hesaplanmıştır. Yanlar arasında düzenlenen 03.03.2014 tarihli sözleşmenin ödemelerin düzenlendiği 5. maddesinde sözleşme tarihinden önce taşerona ödeme yapıldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, sözleşmenin diğer maddelerinde de bu şekilde bir hüküm yer almamaktadır. 10.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda “Taşeron şirkete yapılan banka ve çek ödemelerinin tamamında, yapılan ödemenin hangi işe ait olduğuna veya ne için verildiğine dair hiçbir açıklama bulunmadığı” belirtilmiştir. Davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenici tarafından da sözleşme tarihinden önce taşerona yapılan ödemelerin 03.03.2014 tarihli sözleşme uyarınca yapıldığı iddia ve ispat edilmemiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince taşerona yapılan ödemeler tutarının sözleşme tarihi öncesi ödemeler de dahil edilerek 894.383,80 TL olarak kabul edilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de davalı ve birleşen dosya davacısı taşeronun bu hususa yönelik istinaf isteminin reddi doğru olmamıştır.
Diğer taraftan Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenicinin istinaf istemi kabul edilerek asıl davada eksik ve ayıplı işler bedeli yanında 1000 TL gecikme cezasının da davalı taşerondan tahsiline karar verilmiştir.
Sözleşmenin gecikme cezası başlıklı 9. maddesinde, taşeronun iş programına uymadığı ve taahhüdündeki işi süresinde teslim etmediği takdirde, iş programında teslimi geciken her gün için 1000 TL/gün gecikme cezası ödeyeceği kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 9. maddesinde düzenlenen bu ceza Türk Borçlar Kanununun 158/2 maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğindedir.
Gecikme cezası niteliği itibariyle bir müspet zarardır. Müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararlardır. Müspet zarar istenebilmesi için yüklenicinin ifada temerrüde düşmesinde iş sahibine yüklenecek bir kusur olmaması gerekir.
Başka bir anlatımla asıl davada davalı olan taşeronun gecikme cezasından sorumlu tutulabilmesi için gecikmenin tamamının davalının kusurundan kaynaklanması, gecikmede davacı yüklenicinin bir kusurunun bulunmaması gerekir. Sözleşmenin 5. maddesinde taşerona ödemelerin yapılacağı vadeler ve ödeme şekli gösterilmiş olup, ek bilirkişi raporunda açıklandığı üzere yüklenici sözleşmede öngörülen süre ve vadelerde sözleşme bedelinin bakiye 92.867,78 TL’sini ödememiştir. Bilirkişilerce tespit edilen eksik ve kusurlu imalat bedeli yüklenici tarafından ödenmeyen iş bedelinden mahsup edildiğinde dahi davalı taşeronun (192.867,78-56.003,75=136.864,03 TL) alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda yüklenici iş bedelinin tamamını sözleşmede öngörülen sürelerde ve vadelerde ödememek suretiyle işin gecikmesinde kendisi de kusurlu olduğundan, cezai şart istemesi mümkün değildir. Oysa, az yukarıda açıklandığı üzere, müspet zarar kapsamında olan cezai şartın (gecikme cezasının) istenebilmesi için taşeronun ifada temerrüde düşmesinde yüklenicinin kusurunun olmaması gerekir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceğinden mahsuplaşma yapılmaksızın asıl davada eksik ve kusurlu imalat bedeli 56.003,75 TL’yi hüküm altına almak, gecikme cezası isteminin reddine karar vermek, birleşen davada ise taşeron alacağı 192.867,78 TL’yi hüküm altına almaktan ibarettir” gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş, bozma ilamına karşı diyecekleri sorularak, Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin yukarıda açıklanan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davanın kısmen kabulüne, 56.003,75 TL eksik ve ayıplı işler bedelinin dava tarihi olan 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/799 Esas sayılı davası yönünden ise her ne kadar Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında 192.867,78 TL’nin hüküm altına alınması gerektiği açıklanmış ise de; dava dilekçesinde talep edilen miktar, yargılama aşamalarında ıslah edilmemiş olmakla taleple bağlı kalınarak, davanın kabulü ile 50.000,00 TL’nin birleşen dava tarihi olan 28/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE,
56.003,75 TL eksik ve ayıplı işler bedelinin dava tarihi olan 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.825,61 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.453,04 TL’nin mahsubu ile noksan olan 1.372,57 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 2.453,04 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan toplam 1.902,70 TL yargılama gideri ve istinaf yargılaması ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bozması sonrası yapılan toplam 93,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.995,7‬0‬ TL’nin davanın kabul oranına göre (%38,98) hesaplanan 777,92 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 14.022,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
II-Birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/799 Esas sayılı davası yönünden DAVANIN KABULÜ ile,
-50.000,00 TL’nin birleşen dava tarihi olan 28/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50 TL nispi karar ve ilam harcı için peşin alınan 853,88 TL’nin mahsubu ile noksan olan 2.561,62‬ TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 853,88 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan toplam 1.145,00 TL yargılama gideri ve istinaf yargılaması ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bozması sonrası yapılan toplam 47,05 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.192,05‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı- birleşen davada davalı vekili ile davalı- birleşen davada davacı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır