Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/114 E. 2023/1102 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/114 – Karar No:2023/1102
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/114
KARAR NO : 2023/1102

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021
NUMARASI : 2017/401 E-2021/646 K

ASIL DAVADA:
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :01.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :01.11.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemli asıl ve birleşen davada mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı- birleşen davada davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili: Davalıya ait benzin istasyonun arka tarafına davalı tarafından inşa edilen binanın dış cephe yalıtımlı ve yalıtımsız doğrama sistemleri ile kompozit panel imalat ve montaj işi için taraflarca 10.06.2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği işi ifa ederek teslim ettiğini, sözleşme kapsamında toplam 822.862,67TL tutarında, ayrıca sözleşme dışı 35.119,90TL tutarında işin yapıldığını, buna karşılık davalının toplam 798.728,64TL’lık ödeme yaptığı, bakiye 68.253,88TL’nın ödenmediğini, bu alacağın tahsili için görüşmeler yapılırken davalının gerçeğe aykırı biçimde işin ifa edilmediği ve imalatın ayıplı yapıldığı iddiası ile ihtarname keşide ettiğini, oysa işin ayıplı olmadığını ve süresinde teslim edildiğini, müvekkilince bakiye alacağın ödenmesi hususunda 24.04.2017 tarihinde davalıya ihtarname keşide edildiğini, ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL yapılan iş bedelinin temerrüt tarihi olan 28.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 23.09.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle fazla haklarını saklı tutarak bilirkişi raporu doğrultusunda davadaki talebini 66.209,49TL’na yükselterek bu miktarın temerrüt tarihi olan 28.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili: Öncelikle davadaki talepleri kabul manasına gelmemek üzere zamanaşımı itirazında bulunduklarını, yine davanın, belirsiz alacak davası olarak açılamayacak davalardan olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının iddialarını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığı gibi, davacı şirketten alacaklı olduğunu, taraflar arasında, müvekkiline ait taşınmazın “ dış cephe giydirme, yalıtımlı-yalıtımsız doğrama sistemleri ile kompozit panel imalat ve montaj” işlerini yapmak için sözleşme akdedildiğini, ancak davacı sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi, sözleşmede belirlenen bir kısım işleri eksik ve ayıplı olarak yaptığını ve işleri sözleşmede belirlenen sürede tamamlamadığını, aynı zamanda sözleşmede belirlenen bazı işleri ise hiç yapmadığını, buna ilişkin olarak davacıya Ankara 33. Noterliği’nin 18.04.2017 tarih 06742 yevmiye numarası ile ihtarname keşide edildiğini ve eksik, ayıplı hatalı işlerin sözleşme koşullarında düzeltilmesinin istenildiğini, davacının bu ihtarnameyi yanıtsız bıraktığını, Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinden tespit talep ettiklerini, bilirkişi raporunun henüz oluşturulmadığını, davacının sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, bir kısım edimleri ise ayıplı olarak gerçekleştirdiğini, yine davacının halen yaptığı işleri müvekkiline teslim etmediğini, müvekkilinin bu nedenle uğradığı birçok zararı bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ve ıslaha karşı da zamanaşımı defiinde bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili: Taraflar arasında müvekkiline ait taşınmazın cephe silikonları, kompozitlerin yapılması vb. konularda sözleşme imzalandığını, davalı tarafından işin eksik ve ayıplı yapıldığından davacıya Ankara 33. Noterliği’nin 18.04.2017 tarih 06742 yevmiye numarası ile ihtarnamenin gönderildiğini ancak ihtarname tebliğ edilmesine rağmen davalı yanca herhangi bir işlem yapılmadığını, eksik ayıplı işlerin tespiti için Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/129 D.iş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, alınan bilirkişi raporu ile davacının eksik, ayıplı işlerinin giderilmesi maliyetinin 132.381,92 TL olarak tespit edildiğini, yine taraflar arasındaki sözleşmede işlerin zamanında teslim edilmemesi durumunda günlük 3.000,00 TL cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme konusu işin halen dahi teslim edilmediğini, müvekkilinin, sözleşmeden kaynaklı olan, eksik ve ayıplı işlerin bedelleri ile sözleşme uyarınca cezai şart alacaklarının tespiti ile davalıdan tahsilini talep ve dava etme zorunluluğunun doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı olarak hesaplanacak eksik, ayıplı işlerin bedelleri, cezai şart alacağı ile sözleşmeden kaynaklı tüm alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini ve dosyanın Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/401 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde dava değerini 1.000,00TL olarak göstermiştir.
Birleşen davada davalı vekili:Davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl davanın davacı tarafından eser sözleşmesi kapsamında bakiye bedelin ödenmediği iddiasına dayalı alacak, birleşen davanın eser sözleşmesi uyarınca ayıplı ve eksik işlerin bedeli ile cezai şart alacağı talebine ilişkin olduğu, Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/129 D.iş sayılı dosyasının incelenmesinde, … … Ltd. Şti. tarafından delil tespiti talebinde bulunduğu ve 03/10/2017 tarihli rapor tanzim edildiği, mahallinde keşif yapılmak suretiyle rapor tanzim edilmek üzere dosyanın mali müşavir, nitelikli hesap uzmanı ve inşaat mühendisi bilirkişi heyetine tevdi edildiği, 26/06/2018 tarihli rapor ile 25/06/2019 tarihli ek raporun ve 09/06/2021 tarihli 2. ek raporun alındığı, eksik işin sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan işleri ifade ettiği, eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek bulunmadığı, eksik işler yönünden TBK’nın 474 ve 477. maddesindeki hükümlerin uygulanmayacağı, ayıbın ise imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunması olduğu, şayet imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabileceği, davacının belirtilen ilkeler kapsamında ayıp nedeniyle talepte bulunabilmesi için öncelikle TBK 474/1 maddesine göre eserin tesliminden sonra uygun süre içinde gözden geçirerek ayıp ihbarında bulunduğunu ispat etmesi gerektiği, aksi takdirde TBK’nın 477/2 maddesi gereğince eseri mevcut haliyle kabul etmiş sayılacağı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’ni 2016/2669 Esas, 2017/2628 Karar sayılı ilamı gereğince teslim ve ayıp ihbarının tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabileceğini, Borçlar Kanunu’nun 360. maddesi hükmü gereğince, eser iş sahibinin kullanamayacağı ve nesafet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşmeye önemli ölçüde aykırı olursa, iş sahibinin o işi kabulden kaçınabildiği, eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılığın onu kabulden imtina edilecek derecede önemli değilse iş sahibinin, eserin değerindeki eksiklik oranında, ücreti indirebileceği, eğer kusurların giderilmesi büyük harcamaları gerektirmiyorsa yükleniciyi onarıma zorlayabileceği, TBK’nın 147/6. maddesine göre eser sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve 5 yıllık sürenin başlangıcının da eserin tesliminden sonra başladığı, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı anlaşıldığından davalı tarafın zamanaşımı itirazına itibar edilmediği, davalı vekilinin metrajların süresinde belirtilmediği ve ibraz edilmediğini, iddianın genişletilmesine muvafakatının olmadığını belirtmiş ise de, ilgili bilgi ve belgelerin ibrazının dosya kapsamında gerekli olduğu bilirkişi kök raporunda da belirtilmiş olduğundan HMK 141 kapsamında değerlendirilemeyecek itiraza itibar edilmediği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında 10/06/2015 tarihinde imalat ve montaj işi için sözleşme akdedildiğine ilişkin ihtilaf bulunmadığı, mahkemece alınan bilirkişi kök raporu ve ek bilirkişi heyeti raporları, taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde, keşif esnasında dinlenen tanık ifadeleri ile işin 2015 yılının 10. ayında teslim edildiği ispat edildiği, işin süresinde yapıldığı anlaşıdığından davalı/birleşen dosya davacısının cezai şart talep edemeyeceği, yapılan iş kapsamında eksik iş bulunmadığı, ayıplı imalat söz konusu ise de, süresinde ihbar yapılmadığından birleşen dosyada ayıplı işlerin bedelinin de talep edilemeyeceği, sökülen imalatlar ile mahallinde ölçülmesi sehven unutulan tonoz imalat bedellerinin KDV’li toplam tutarı 59.080.18 TL olarak hesaplandığından, davacı/taşeronun yapmış olduğu işin toplam tutarı olan 845.759,70 TL’ den yapılan ödeme düşüldüğünde asıl davada davacı alacağının 56.031,08 TL olduğu ve asıl dava davalısı yönünden temerrüdün ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün eklemesiyle 29/04/2017 tarihinde gerçekleştiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, 56.031,08 TL’nin 100,00 TL’sine 29.04.2017 tarihinden itibaren 55.931,08 TL’sine ıslah tarihi olan 23.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, asıl davada fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen Ankara 13. ATM’nin 2017/786 Esas, 2017/820 karar sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı- birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirme neticesinde verildiğini, bilirkişi heyetinin ölçüm dışında soyut veriler üzerinden hesaplama yapmasının kabul edilemeyeceğini, hükme esas alınan raporda mahallinde yapılan ölçümlere göre yüklenicinin sözleşme kapsamında ve sözleşme dışında yaptığı işlerin toplam bedelinin 786.679,52 TL olarak hesaplandığını, dava öncesi müvekkili tarafından yapılan ödeme dikkate alındığında yüklenicinin bakiye bir ücrete hak kazanmadığının ortaya konulduğunu, devamında ise dosyaya sunulan proje üzerinden, söküldüğü iddia edilen parçaların imalatları ile ölçülmesi sehven unutulan tonoz imalat bedellerinin toplamının 56.031,08 TL olduğunun belirtildiğini, öncelikle söküldüğü iddia edilen imalatların davacı yüklenici tarafından yapılıp yapılmadığının dahi belirli olmadığını, kaldı ki yüklenicinin projeye aykırı imalat yaptığının Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/129 D. İş dosyasından alınan raporla sabit olduğunu, mahkemece tamamen varsayım üzerinden kararın verildiğini, sökülen malzeme olup olmadığı somut olarak belirlenmeden bu işlerin yapılmış olduğuna karar verilmesinin hukuki olmadığını, yine delil tespiti ile sabit olduğu üzere, davacı yanın yaptığı işlemler ile eksik ve ayıplı işlerin bulunduğu, sözleşmeye göre imalatların yapılmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporu ile yerinde yapılan inceleme ile davacının herhangi bir alacağı olmadığının tespit edildiğini, mahkemece bilirkişi raporunun yanlış yorumlandığını, sözleşmede götürü bedel ile işin yapılması kararlaştırıldığından yüklenicinin bakiye bedel isteme hakkı bulunmadığını, taraflar arasında 08.06.2015 tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin ödeme başlıklı 4. maddesinin; “Sözleşme konusu sipariş verilen malzeme, imalat ve montajın keşif bedeli olan 750.536,01 TL + KDV’nin ödemesi işveren tarafından taşerona aşağıdaki şartlar dahilinde yapılacaktır.” şeklinde düzenlendiğini, taraflar arasında götürü bedel ile işin yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin davacıya 798.728,64 TL ödeme yaptığı konusunda ihtilaf bulunmadığına göre davacının ek iş bedeli talebinde bulunamayacağını, yüklenici sözleşmeye uygun ifa borcunu yerine getirmediğinden eserin teslim edildiğinden bahsedilemeyeceğini, yüklenicinin eksik ve ayıplı ifasından kaynaklanan zararlarının tespiti amacıyla Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2017/129 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı olarak eksik ve kusurlu ifanın ortaya konulduğunu, yüklenicinin ayıplı ve eksik ifada bulunduğu, dolayısıyla sözleşmedeki kararlaştırılan gibi bir teslimin gerçekleşmediği için ortada teslim edilmiş bir eser olmadığını, mahkemece savunmalarına itibar edilmediğini, yüklenici henüz edimini ifa etmediğinden Türk Borçlar Kanunu uyarınca bir teslimden söz edilemeyeceğini, dolayısıyla henüz eserin teslimi dahi gerçekleşmemişken yüklenici lehine bakiye bedele karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini delil tespiti dosyasındaki rapor ile esas davada alınan raporlar arasında açık çelişki bulunmasına rağmen mahkemenin raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurduğunu, mahkemece keşif sonucu alınan asıl ve ek bilirkişi raporuna dayanılarak sonuca varılmış ise de bu raporda belirlenen alacak ve ayıplı imalat tutarları ile davadan önce alınan tespit raporu arasında çelişki bulunduğu, bu çelişki giderilmediği gibi işin yapımı konusunda imzalanan sözleşmelerde her bir imalat kaleminin bedeli ayrı ayrı belirlendiğinden sözleşme kapsamındaki imalatın tutarının sözleşmede belirlenen fiyatlar nazara alınarak, sözleşme dışında imalat yapılmışsa bunun bedelinin de yapıldığı tarihteki mahalli rayiçlerden saptanması gerektiği halde mahkemece bu hususların dikkate alınmadığını, öte yandan banka vasıtasıyla yapılan belgeli ödemelerin bankadan sorulması gerektiğini, yüklenicinin süresinden sonra sunduğu delillerin hükme esas alındığını, yüklenicinin delil dilekçesini ibraz etmesine rağmen, tahkikat aşamasında delil listesinde sunmadığı metrajları 4.celsede sunduğunu, dolayısıyla dikkate alınmaması gerektiğine ilişkin itirazlarının mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, birleşen dosya yönünden yüklenicinin sözleşme gereği üstlendiği edimi eksik ifa ettiği için müvekkili ayıp ihbarında bulunmasına rağmen, mahkemece davanın gerekçesiz olarak reddedildiğini, müvekkili tarafından yükleniciye Ankara 33. Noterliğinin 18.04.2017 tarih ve 06742 yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek eksik ve ayıplı ifanın bir an önce giderilmesi gerektiğini belirttiğini, müvekkiline yüklenici tarafından yapılan bir teslimin söz konusu olmadığını, mahkemenin ise müvekkili tarafından keşide edilen ihtara rağmen hatalı değerlendirme ile ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle cezai şart alacağını reddettiğini, hükme esas alınan ek raporda hukukçu bilirkişi bulunmadığını, bilirkişi heyetinden hukukçu bilirkişinin sağlık sorunları nedeniyle ayrılmak istemesi üzerine 16.11.2020 tarihli ara kararla mahkemece re’sen yeni hukukçu bilirkişi seçilmesine karar verildiğini, ara kararın bu şekilde kurulmasına rağmen hükme esas alınan bilirkişi heyetinin inşaat mühendisi, mali müşavir ve hesap uzmanından oluştuğunu, mahkemenin ara karara aykırı olarak hukukçu bilirkişi görevlendirmeden karar verdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava alacak istemine ilişkin olup mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı- birleşen davada davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı- birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin tüm, asıl davaya ilişkin ise aşağıdaki hususların dışında kalan sair istinaf talepleri yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
Davalı- birleşen davada davacı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesinde ise; Mahkemesince dosya kapsamına uygun denetlenebilir nitelikte alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar doğrultusunda yüklenici ….Ltd.Şti’nin sözleşme kapsamında ve sözleşme dışı işler olarak talep edebileceği toplam alacak 845.759,70 TL olup, yüklenici tarafça davadan önce gönderilen 24.04.2017 tarihli 14103 yevmiye sayılı ihtarında ve dava dilekçesinde kendisine yapılan ödemenin 798.728,64 TL olduğu belirtilmiş olmakla toplam iş bedelinden bu miktarın mahsubu ile 47.031,06 TL üzerinden asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, iş sahibi …. Ltd.Şti. vekilinin asıl davaya ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, asıl davanın 47.031,06 TL üzerinden kısmen kabulüne dair yeniden hüküm tesisine karar verilmiş ve birleşen davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı- birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.09.2021 gün ve 2017/401 Esas- 2021/646 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
A-Asıl davada:
3-Davanın kısmen kabulü ile, 47.031,06 TL’nın 100,00 TL’sine 29.04.2017 tarihinden itibaren 46.931,06 TL’sine ıslah tarihi olan 23.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.212,69 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 31,40 TL peşin harç ile 1.130,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.161,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.051,29 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç ile 1.130,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.192,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak vekille temsil olunan davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil olunan davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 221,80 TL keşif harcı, 270,00 TL keşif yol masrafı, 193,00 TL tebligat gideri ve 1.350,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 2.034,80 TL yargılama giderinden davada kabul oranı nazara alınarak hesaplanan 1.445,31 TL’sının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça yapılan 51,50 TL tebligat giderinden davada red oranı nazara alınarak hesaplanan 14.91 TL’sının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
B-Birleşen Davada:
11-Davanın reddine,
12-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 27,90TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
13-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekille temsil olunan davalıya verilmesine,
14-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
15-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi Yönünden:
16- Asıl davada davalı tarafından asıl dava için ödenen 670,00 TL ve 288,58 TL olmak üzere toplam 958,58 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
17- Asıl davada davalı tarafından ödenen 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 88,00 TL dosya posta masrafı olmak üzere üzere toplam 250,10 TL nın asıl davanın davacısından alınarak, asıl davanın davalısına verilmesine,
18-Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada davacının istinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 269,85TL harçtan peşin ödenen 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15TL harcın birleşen davanın davacısından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
19-Birleşen davada davacı tarafından ödenen istinaf başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 01.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır