Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1132 E. 2022/1286 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1132 – Karar No:2022/1286
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1132
KARAR NO : 2022/1286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2021
NUMARASI : 2013/509 E-2021/101 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/01/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasındaki sözleşme ile davalının, müvekkilinin yüklenimindeki işin “Soma Termik Santrali 3. ve 4. Ünitelerinin Elektrofiltreleri Ve Gaz Kanallarını da İçeren Bağlantılı Ekipmanlar, Baca Gazı İçindeki Kül Partikül Konsantrasyonunun Çevre Regülasyonlarında Belirtilen 50 Mg/Nm3 Sınır Değerine Düşürülmesi Amacıyla Yenilenmesi İşini” üstlendiğini, sözleşmenin 5.maddesinde iş programına atıfta bulunularak iş süresinin 136 gün olarak verildiğini, yer tesliminin 26/09/2012 tarihinde yapıldığını, taşeronun yüklenimindeki kısım süresinde bitirilmediğinden, müvekkilinin de edimini süresinde ifa edemediğini, Ankara 32.Noterliği’nin ihtarı ile davalıya 10 gün ek süre verildiğini ve bu sürede bitirilememesi halinde sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, buna rağmen davalının 21/02/2013 tarihinde şantiyeyi terk ettiğini, bunun üzerine Ankara 32.Noterliği’nin 22/02/2013 tarihli ihtarnamesi gönderilerek sözleşmenin feshedildiğini, davalının sözleşmeye bağlı kalacağı ve işi tamamlayacağı düşüncesi ile müvekkili şirket tarafından avans ödemesi, işçiler için yemek ödemesi ve davalının işçilerinin müvekkilinin şantiyesinde çalıştıkları süreye denk gelen maaş ödemeleri kapsamında fazladan 209.719,03 TL ödeme yapıldığını belirterek; davalı şirkete sözleşmeye istinaden ödenen ve karşılığında mal veya hizmet alınmayan 209.719,03 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; işteki gecikmenin, işin yapılması ve sözleşme ile ilgili olmayan ilave işler yaptırılması, zamanında teslim edilmeyen yurt içi ve yurt dışı malzemeler ile verimsiz çalışmalar, davacı ve ortağı… şirketi tarafından yapılan proje değişikliklerinden kaynaklandığını, 4 adet filtre yapımı için anlaşıldığını 2 adet filtrenin Eylül-Şubat arası kış aylarında %40’a varan verim kaybıyla tamamlandığını, davacının işin ikinci kısmını kötü niyetli olarak engellediğini, müvekkilinin temsilcisinin, şantiye şefi ve işçilerinin önünde galiz küfürlerle şantiyeden kovulduğunu, işi geciktirenin müvekkili olduğunu bildiren ve oluşa uygun olmayacak şekilde 16/02/2013 tarihinde iş bitirilmiş gibi düzenlenen tutanağın imzalatılmaya çalışıldığını, şantiye şefinin reddetmesi nedeni ile işçilere 45 günlük ödeme yapılırken, şantiye şefine ödeme yapılmadığını, bir kısım işçilerin davacı şirket bünyesinde çalışması için teklifler yapıldığını, davalı işçileri çalıştırılmayıp, davacının kendi işçilerine işlerin yaptırılmaya çalışıldığını, bunların görüntülendiğini, iş çıkışının hileli bir şekilde yapıldığını, feshin fiilen yapıldığını, ihtarnamenin göstermelik yapıldığını ve haksız olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmeye aykırılık nedeni ile alacak istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında bila tarihli eser sözleşmesi yapıldığı, işin geç teslim edildiği ve işin bir kısmı tamamlandıktan sonra davalının 11/02/2013 tarihinde iş sahasını terk ettiği, karşılıklı ihtarnameler sonucunda, davacı tarafça sözleşmenin feshedildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın, sözleşmenin kimin kusurlu eylemi ile sona erdiği, gecikmenin kimden kaynaklandığı, davacının yapmış olduğu ödemelerin davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı noktasında toplandığı, davalı tarafça yapılan işin miktarının, keşfe rağmen işin davacı tarafça tamamlanmış olması nedeni ile değerlendirilemediğinden; davalıya yapılan ödemelerin de ancak talimat mahkemesi aracılığı ile alınan bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere; davacı defterleri, burada kayıtlı davalı faturaları ve iş sahibinin hakedişleri incelenerek belirlenebildiği, davalıya yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerin ibraz edilmediği, davacı kayıtlarına işlenen davalı faturalarına ilişkin ödemeler düşüldükten sonra, davacının yapılan işe ilişkin davalıya ve davalı işçileri ile davalı adına SGK’ya 615.839,93 TL fazla ödeme yaptığının belirlendiği, davalının da miktara itirazının bulunmadığı, ancak bu ödemelerin fazla ödeme niteliğinde olduğunu kabul etmediği, davalının kayıtlı faturalar dışında iş yaptığına ilişkin savunmasını alacağın miktarı gözetildiğinde usulüne uygun delillerle ispat edemediği, bu nedenle bilirkişilerin sözleşmenin birim/götürü bedel olduğunun belirlenemediğine ilişkin beyanları karşısında bu hususun açıklatılmasının dosyaya yenilik katmayacağı değerlendirildiğinden araştırılmadığı, yine davalının proje değişikliği yapıldığına ilişkin savunmasını da elverişli delille ispat edemediği,
sözleşmenin feshinin hangi tarafın kusuru ile gerçekleştiğine ilişkin itiraz bulunduğu, davalının bir kısım işi tamamladıktan sonra 21/02/2013 tarihinde iş sahasını terk ettiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, her ne kadar davalı tarafça, davacının kusurlu eylemleri nedeni ile terkin gerçekleştiği savunulmuş ise de, ispata elverişli bir delil sunulamadığı, ancak yapılan keşif neticesinde, bu tarih itibari ile davacının üstlendiği yükümlülüklerin %83,83’ünün iş sahasında yerine getirildiğinin bildirildiği, gecikmelerde davacı kusurunun bulunduğu kabul edilebilecekse de davalının iş sahasını terk etmesi üzerine sözleşmenin feshedildiği, işin kalanının davacı tarafından tamamlatıldığı, bu durumda davalıya fazladan ödenen iş bedelinin ve davalı işçilerine ve onlar adına SGK’ya tamamlanan kısım için yapılan ödemelerin davalıdan iadesinin talep edilmesinin yerinde olduğu, bu yönüyle bilirkişi raporlarına itibar edilmediği, davacının dava dilekçesinde müddeabihi Türk Lirası üzerinden talep ettiği, defterlerinde ise Euro cinsinden alacak belirlendiği için davacı vekiline bu hususta beyanının açıklatıldığı, bu aşamada Türk Lirası cinsinden alacak taleplerinin bulunduğunu bildirdiği, alacak ticari işten doğduğundan avans faizi talebinin yerinde görüldüğü gerekçesiyle; davanın kabulü ile 209.719,03 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; esasen sözleşme kapsamında olmayan, müvekkili şirketin haricen üstlenmiş olduğu ilave işler ve işlere harcanan işçilikler, geç teslim edilen malzemeler neticesinde oluşan aksamalar, işin yapımı esnasında proje değişikliğine gidilmesi neticesinde oluşan zararlar ve sair hususlar nedeniyle sözleşmenin feshedilmesinde davacı tarafın kusurlu olduğunu, bu hususun dosyada alınan tüm raporlarda ve müvekkili tarafından gönderilen ihtarname cevaplarıyla da sabit olduğunu, bu nedenle dava konusu yüklenilen işin tamamlanmamasında davacının kusurlu olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği yapılması gereken işin müvekkili tarafından fesih tarihine kadar %83,83’ünün tamamlandığının tespit edildiğini, 14/04/2017 tarihli ek bilirkişi raporuna göre; işin toplam bedelinin 1.694.478,00 TL olduğunun, bu bedelin müvekkili tarafından tamamlanan %83,83’lük kısmı hesaplandığında 1.420.480,00 TL hakedişinin olduğunun, davacı tarafından müvekkili şirkete ticari defter kayıtlarından edinilen bilgi ve belgelere göre 1.273.633,28 TL ödeme yapıldığının, davacı şirketin bu haliyle müvekkili şirkete 146.846,72 TL ödemesi gerektiğinin sabit hale geldiğinin, böylelikle davacı tarafın davalı müvekkiline borçlu olduğunun tespit edildiğini, yine dosyada alınan bilirkişi raporları ile davacının fesihte kusurlu olduğunun sabit hale geldiğini, buna rağmen mahkemece iş bu raporlara itibar edilmeyerek salt davacının defter kayıtlarında alacağının olduğundan bahisle hukuki gerekçeden uzak bir anlatımla davanın kabulüne karar verildiğini, ispat yükü davacıda olmakla davacının bu haliyle iddiasını ispatlayamadığını, buna rağmen mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına itibar etmeden hukuka aykırı olarak davanın kabul edildiğini belirterek; usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmak suretiyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödemenin istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 13/09/2022 tarih ve 2022/804-819 Esas-Karar sayılı geri çevirme kararı uyarınca davalı vekilince eksik istinaf harçlarının tamamlanarak, dosyanın esası incelenmek üzere dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen tarihsiz yazılı sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı taşerondur.
İş bu davada davacı yüklenici, davalı taşeronun sözleşmeye bağlı kalacağı ve işi tamamlayacağı düşüncesi ile fesihten önce fazladan yaptığını ileri sürdüğü avans ödemelerini, işçiler için yemek ödemesini ve davalının işçilerinin müvekkilinin şantiyesinde çalıştıkları süreye denk gelen maaş ödemelerini talep etmiştir. Davalı taşeron, işi geciktirenin davacı olduğunu, iş çıkışının hileli bir şekilde yapıldığını, feshin fiilen yapıldığını, ihtarnamenin göstermelik yapıldığını ve haksız olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle taraflar arasındaki sözleşme kapsamındaki işin tamamlanmadan feshedildiğinin anlaşılmasına, davalı tarafça sözleşme kapsamında yapmış olduğu işin miktarını, kesmiş olduğu faturalar dışında, yasal delillerle kanıtlayamamış bulunmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 14.325,91 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL + 3.552,17 TL olmak üzere toplam 3.611,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.714,44‬ ‬TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,

3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır