Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1109 E. 2023/158 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1109 – Karar No:2023/158

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1109
KARAR NO : 2023/158
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2022
NUMARASI : 2021/14 E-2022/195 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı şirketten masa takvimi, masa sümeni siparişi alıp tarafların anlaştığı satış sözleşmesinin gerçekleştirildiği, buna göre %50 hemen, %50’sinin iş tesliminde peşin ödemeli olduğu, müvekkiline peşin ödemeli işle ilgili 23/12/2016 tarihinde kısmi … aracılığıyla kredi kartı ile ödeme yapıldığı, 26/12/2016 tarihinde masa sümeni, masa takvimi ve bir kısım imalatın davalıya teslim edildiğini, bakiye ödeme talep edilmesine rağmen davalının bakiye 5.841,10 TL yi ödemediğini ve 26/12/2016 tarihli faturayı teslim almadığını, imal edilen diğer malları ödeme yapmaksızın teslim almak istediğini, 27/12/2016 günü ödeme yapılması durumunda hazır imalatın teslim edileceği elektronik posta yolu ile bildirildiğini ancak davalının ödeme yapmadığı gibi malları da teslim almadığı, bedelinin ödenmesi için Ankara 18. İcra dairesinin 2017/3721 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı ile davalı müvekkili arasında masa takvimi, masa sümeni alımı hususunda sözleşme yapıldığını, buna göre bir kısım kapora ödenip geriye kalanın da malların tesliminde ödenmesi ve ürünlerin 17/12/2016 tarihinde teslimi konusunda anlaşma sağlandığını, nitekim davacı şirketin 14/12/2017 tarihinde e-mail yoluyla müvekkilinin onayını alıp onayın alınmasından sonra baskıya geçileceğini belirttiği, davacı teslimatı önce 18/12/2016 tarihinde daha sonra 19/12/2016 tarihine erteleyip teslimat yapmadığını en son 26/12/2016 tarihinde hazır olacağını söylendiğini, ürünleri almak için gidildiğinde şirket yetkililerince sadece 60 adet ürünün hazır olduğunun belirtildiğini, ürünleri inceleyen müvekillinin önceki senelerde siparişlerde yapılan hataların tekrar yapıldığını gözlediğini, karşı yan tarafından ödeme yapılmadığı için ürünlerin teslim edilmediği iddia edilse de gerçekte ürünlerin teslim edilmediğini, davacı tarafından yapılan teslimatın çok az olup peşinatın bedelini karşılamadığını, ürünlerin yılbaşı hediyesi olarak istendiğini, siparişin haftalar önceden bildirildiğini, 27/12/2017 tarihinden sonra teslimatın kabul edilmesmesinin hayatın olağan akışına uygun bir karar olması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece 05/03/2018 tarih ve 2017/538 Esas- 2018/122 Karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 21/10/2020 tarih ve 2018/1134 Esas- 2020/1017 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafından sözleşme kapsamında imal edildiği belirtilen ürünlerin hazır olup olmadığı ve nitelikleri tespit edilip incelenmek suretiyle ve teklifteki birim fiyatlarına ilişkin olarak bilirkişi tarafından yerinde tespit edildiği üzere 50 lik 19 paket toplam 950 adet masa takvimi ,50 lik 16 paket toplam 800 adet masa sümeninin bulunuduğu, 26.12.2016 tarihinde yazılan iş teslim tutanağı ile 200 adet masa sümeni 60 adet masa takviminin önceden teslim edildiği ve toplamda iş siparişinin tamamının üretildiği, fatura bedellerinin rayice uygunluğuna ilişkin olarak ürünlerin fiyatlarının 2016 yılına uyumlu olduğu, 1000 adet masa takvimi faturasında yazan bedelin 2.895,00 TL olduğu ve 1000 adet masa sümeni faturasında belirtilen bedelin 3.750,00 TL olduğu, belirtilen fiyatların o günkü değerlerle teyit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3721 Esas Sayılı dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 5.841,10 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, asıl alacağın %20’si oranında olan 1.168,22 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davacı ile davalı müvekkili arasında TBK m.470 vd. kapsamında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu, bu ilişki çerçevesinde 05.12.2016 tarihli teklif üzerine masa sümeni ve masa takvimi siparişinde anlaşma sağlandığını, söz konusu sipariş teklifinin 05.12.2016 tarihinde yapıldığını ve davalı müvekkili tarafından 14.12.2016 tarihinde baskıya başlanması için onay verildiğini, sipariş konusu masa sümeni ve masa takviminin müvekkili tarafından müşterilerine ve iş ortaklarına yılbaşı hediyesi olarak yaptırılmak istendiğini, nitekim, siparişin amacı nedeniyle de teslim tarihinin ilk olarak 17.12.2016 olarak kararlaştırıldığını, müvekkilinin hizmet sektöründe faaliyet gösteren turizm firması olarak müşterilerine her yıl masa takvimi – sümen vb eşantiyonları ürettirip dağıtığını ve bunu reklam ve tanıtım amacıyla yaptığını, ticari teamüle göre bu tarz ürünlerin yeniyıl başından önce tamamlanmasının ve müşterilere bırakılmasının esas olduğunu, teslimat tarihinin davacı tarafından önce 18 Aralık tarihine ,daha sonra da 19 Aralık tarihine ertelendiğini fakat davacının bu tarihler içerisinde de bir teslimat yapmadığını, yılbaşı öncesi dağıtılması gereken sipariş konusu malların tesliminin gecikmesi nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu ancak işin yapılacağına dair güven ve iyiniyetle ürünlerin teslimini 26.12.2016 tarihine kadar beklediğini, müvekkil şirket yetkililerinin 26.12.2016 günü matbaaya gittiklerinde de ürünlerin bir kısmını teslim aldıktan sonra kendilerine kalan ürünlerin hazır olmadığı ve teslim edilemeyeceğini söylendikten sonra davacı taraf çalışanlarınca müvekkili şirket yetkilisine suça konu fiillerde bulunulduğunu, teslim alınan bu ürünleri inceleyen müvekkilinin, teslimatın tam olmamasının yanında teslim için hazır olan ürünlerde de daha önceki sene siparişlerde bulunan hataların bu seneki siparişte de mevcut olduğunu tespit ettiğini, iş bu tarihe kadarki süreçte de sözlü konuşmalar haricinde taraflar arasında dosyada mübrez e posta yazışmaları yapıldığını, buna göre müvekkili şirket tarafından davacı tarafa gönderilen e postada davacı tarafın teslim tarihini geçirdiğini ve teslimatı zamanında yapamadığını kanıtladığını, müvekkili tarafından verilen sipariş konusu masa sümeni ve masa takvimi yılbaşı hediyesi olarak dağıtılmak amacıyla yaptırıldığını, siparişlerin hazır olması gereken tarihin 17 aralık olmasına rağmen davacının bunu zamanında tamamlayamadığını, müvekkilinin ise en son 26 aralık tarihine kadar beklediğini, son olarak bu tarihte de siparişin tamamının hazır olmadığının görülmesi ve davacı taraf çalışanlarınca müvekkili şirket yetkilisine karşı suça konu eylemlerde bulunulması neticesinde teslimat için kararlaştırılan süreden çok sonra bir tarih olan 09.01.2017 günü ürünlerin hazır olduğu söylenmişse de ifa zamanından sonra hazırlandığı sabit olan ayrıca davacı şirket yetkililerinin müvekkili şirket yetkilisine karşı suça konu fiillerde bulunulması sebebiyle süresinden çok sonra hazırlanan ürünlerin haklı olarak teslim alınmadığını, yılbaşı hediyesi olarak dağıtılması planlanan bu ürünlerin yılbaşı geçtikten sonra ticari teamül gereği dağıtılmasının bir anlamı olmayacağından teslimin de bir manası kalmadığını, TBK’nın 471/1 madde hükmüyle yüklenicinin işi yaparken gözetmesi gereken yükümlülüklerin belirtiltiğini, bu hükümden de anlaşılacağı üzere edimini yerine getiren yüklenicinin iş sahibinin haklı menfaatini gözetme, sadakat ve özenli şekilde ifa yükümlülüğü bulunduğunu, yüklenici durumunda bulunan davacının yılbaşı hediyesi olarak yaptırılan ürünlerin bu amaçla sipariş verildiğini bilmesine rağmen basiretli davranmayıp zamanında teslim yapmamasının TBK’nın 471.maddesi uyarınca edimini işsahibinin haklı menfaatini gözetmeden, sadakat ve özenle ifa etmediğini gösterdiğini, TBK’nın 473.maddesi kapsamında iş sahibinin işe zamanında başlanmaması, işin gecikmesi ya da gecikme yüzünden yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceğinin açıkça anlaşılması hallerinde iş sahibine sözleşmeden dönme hakkı verildiğini, yüklenici durumunda olan davacı işe zamanında başlamadığını ve ifası kabul edilemeyecek şekilde edimini yerine getirmediğini, bu nedenle davalı müvekkilinin de teslim almadığı ve artık almasının da manası kalmayan ürünlerin bedelini haklı şekilde ödemediğini, TBK’nın 473.madde kapsamında davalı müvekkilinin sözleşmeden dönme hakkı bulunmadığını, bu durum hakkında 05/03/2018 tarih 2017/538 E- 2018/22 K sayılı ilk derece mahkemesinin kararında da aynı şekilde görüş bildirilerek davanın reddine karar verilmişse de, istinaf incelemesi neticesinde haklı karar kaldırılarak yeni hükümle bu sefer haksız olarak davanın kabulüne karar verilmişse de iş bu kararın da hatalı olduğundan kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin 26.12.2016 tarihindeki kısmi teslimatta teslim almış olduğu ürünlerin ödemesini teslim tarihinden önce yani 23.12.2016 günü gerçekleştirdiğini, bu hususun davacının da kabulünde olduğunu, davacı tarafın ise teslim etmediği ürün miktarı üzerinden teklif formundaki bedellerden farklı olacak şekilde fatura düzenlediğini ve bu bedeli müvekkilinden istediğini, davacı tarafın 2016 yılında yapılması gerekli işi yapmadığını, iş tarihinden sonraki bir tarihte fatura kesmelerinin de imalatları zamanında tamamlayamadıklarını kanıtladığın, işbu durumun TBK’nın 479.maddesine aykırılık teşkil etmekteyse de gerekçeli kararda bu hususlara değinilmeyerek haksız ve hukuksuz bir karar verildiğini, davacının haksız ve hukuksuz eylemleri neticesinde müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, bu tarz ürünleri dağıttığı müşteri çevresinde itibar kaybına uğraması yanında bir amacı da reklam olan bu tarz uygulamalar neticesinde 2017 yılı itibariyle masa takvimi ve sümeni dağıtımı yapılamadığından ötürü müşteri ve reklam kaybına uğradığını, bilirkişi raporunda toplam iş siparişinin tamamının üretildiğinin belirtildiğini ancak davacının 27.12.2016 tarihli e-mail üzerine üretimi tamamlanan ürünleri zamanında teslim edemeyen davacının bu ürünlerin bedellerinin tamamını istemesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı şirket yetkilileriyle ceza kovuşturmasına konu olacak şekilde karşılıklı ihtilaf yaşandığını ve gecikmiş bir teslimat ortadayken bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ürünlerin tamamının üretildiğinden hareketle müvekkili davalının tüm sipariş ücretini ödemeye maruz bırakılmasının hukuka ve hakkaniyete uygun düşmeyeceğini, TBK’nın 473.maddesinde belirtildiği üzere iş sahibinin hükümde sayılan hallerde sözleşmeden dönme hakkı bulunduğunu, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin bu hususta emsal kararlarının olduğunu, hükme esas alınmış olan bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişinin somut olay açısından teknik inceleme yapmaya ehil olmadığını, hazırlanan raporunda hükme esas alınacak unsurları taşımadığının açık olduğunu, kanuna ve içtihatlara aykırı olarak tesis edilmiş mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, itirazın iptali davasında borçlunun inkâr tazminata mahkum edilebilmesi için, öğretide ve Yargıtay kararlarında genellikle kabul edildiği üzere, “Alacaklının ilâmsız icra takibi yapması, borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması, itirazın iptali davasının süresi içinde açılmış olması, alacaklının talepte bulunması, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi ve takip konusu alacağın miktarının belirlenebilir (likit) olması” şartların birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçeli kararında “teklifte belirlenen bedeller ile faturadaki bedeller arasında farklılık olduğu” hususu ile takip konusu alacağın belirli olmadığının belirtildiğini, işbu halde müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve mahkemece icra inkar tazminatının yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirket yetkilisi Şahin Nilçinovin’in katılanı olduğu Ankara 17. ASCM’nin 2017/778E – 2019/908 K sayılı dosyasında davacı şirket yetkililerinin dava konusu işle alakalı olarak suça konu fiillerinden dolayı sanık olarak yargılandığını ve tehdit, hakaret ve basit yaralama suçlarından cezalandırılmalarına karar verildiğini, suça konu fiillerinin mevcut durumla değerlendirmesi gerekmekteyken mahkeme dosyasına kazandırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nun 341/2 maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01/01/2022 tarihinden itibaren 8.000,00 TL’dir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kesinlik sınırı, alacağın tamamına göre belirlenir. (HMK madde 341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda talebin kabul edilen veya edilmeyen bölümü 8.000,00 TL’yi geçmeyen taraf istinaf yoluna başvuramaz. (HMK madde 341/4)
HMK’nun 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili olarak ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda, olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili, aynı yasanın 352. maddesi gereğince istinaf mahkemesince de bir karar verilmesi mümkündür.
Somut olayda, davanın kabulü ile Ankara 18.İcra Müdürlüğü’nün 2017/3721 sayılı dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 5.841,10 TL üzerinden devamına karar verildiği, miktar itibariyle kararın karar tarihi itibariyle 8.000,00 TL olan kesinlik sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 352. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 352. maddesi gereğince usulden reddine,
2-Davalı tarafça yatırılan 80,70 TL + 19,05 TL olmak üzere toplam 99,05 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 346/2. maddesi gereğince 1 hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 06/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdıre-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır