Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1085 E. 2023/143 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1085 – Karar No:2023/143
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1085
KARAR NO : 2023/143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2019
NUMARASI : 2018/745 E-2019/681 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Banka Teminat Mektubunun İadesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan banka teminat mektubunun iadesine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen 17/09/1999 tarihli sözleşme çerçevesinde davalıya verilen muhatabı ….A.Ş. lehdarı …. Ltd. olan garantör … A.Ş. tarafından tanzim edilen 28/09/1999 tarih ve … nolu kesin teminat mektubunun sözleşmeye ve veriliş amacına aykırı biçimde halen davalının uhdesinde bulunduğunu, davalı tarafından çeşitli tarihlerde garantör bankaya yönelik tazmin istemleri doğrultusunda garantör bankaca isteminin derhal yerine getirilmiş olup, anılan teminat mektubunun verilmesine dayanak sözleşmenin 24.maddesi çerçevesinde tazmini gereken bir risk kalmamasına ve esasen artık garantör bankaya başvuru olanağı bulunmamasına rağmen anılan teminat mektubunun müvekkiline iade edilmeyip, sözleşme hükümlerine aykırı biçimde ve dayanaktan yoksun bir şekilde komisyon vs. giderlerin ödenmesine neden olunduğunu, teminat mektubunun iadesi için keşide edilen ihtarnameye de 18/10/2018 tarihinde olumsuz yanıt verildiğini, müvekkilinin, haksız tazminlere ve haksız yere komisyon ödemlerine ilişkin istirdat hakkını saklı tuttuğunu belirterek; muhatabı davalı ….A.Ş. lehdarı davacı …. Ltd. olan, dava dışı garantör … A.Ş. tarafından tanzim edilen 28/09/1999 tarih ve … nolu teminat mektubunun hükümsüzlüğünü, iptalini ve müvekkiline iadesini, komisyon ve haksız yere ödenmesine neden olunan bedellerin davalıdan istirdadı istemlerinin saklı tutulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında 17/09/1999 tarihinde, müvekkilinin, dava dışı iş sahibi … A.Ş. nezdinde taahhüt ettiği Erzurum-İmranlı Doğalgaz Boru Hattı Projesi işi kapsamında yer alan ve 140+000 km. ile proje sonu olan 302 +231 km.leri arasında kalan boru hattı kesiminin tüm özel geçişler dahil, hat borusu ve kesen boruların temini hariç olmak üzere davacı tarafından anahtar teslimi olarak yapılması ve idareye kabulünün yaptırılmasının sağlanması işi konusunda “ Uzman Ekip Anlaşması” imzalandığını, sözleşmenin 24.1 maddesi gereğince sözleşme bedelinin % 6’sı tutarında, Amerikan Doları cinsinden süresiz, şartsız, ilk talepte ödenecek kesin teminat mektubunun müvekkiline verildiğini, sözleşme kapsamında işlerin davacı şirket tarafından yapımı sırasında, davacı şirket işçilerinin, iş kazası geçirdiğini ve bu iş kazaları nedeniyle hem işçiler ve aileleri ve hem de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, müvekkili şirket aleyhine de tazminat davaları açıldığını, bu davalardan bir kısmının halen derdest olduğunu, bu yargılamalar sonucu hükmedilen miktarları, davacı şirketin kendisinin ödemeyip, mevcut teminat üzerinden ödenmesini istediğini ve buna muvafakat ettiğini, kendisinden habersiz hiç bir ödeme yapılmadığını, 21/09/2018 tarihli ihtarnameye kadar, davacı şirket tarafından kadar müvekkili şirket aleyhine her hangi bir yazı gönderilmediğini, bu nedenle müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 32. maddesine göre, davacının kendi personeli ve işçilerinin herhangi bir kazaya uğraması veya yaralanması veya bu kişilerin mal, teçhizat ve aletlerine bir zarar gelmesi halinde öngörülen tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin halen, davacı şirket işçilerinin geçirdiği kazalar nedeniyle davalara muhatap olduğunu ve 19 yıldır tazminat ödeme riski ile karşı karşıya kalmaya devam ettiğini, ihtilaf konusu teminat mektubunun, davacı şirketin sözleşmesel risklerine karşılık alındığını, devam eden davalar nedeniyle müvekkilinin halen ödeme riskiyle karşı karşıya kalmakta olduğundan, mektup konusu riskin ortadan kalkmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, taraflar arasında tanzim edilen eser sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalıya verilen teminat mektubunun iadesi ve ödenen komisyon bedellerinin tazmini talebinden ibaret olduğu, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme, teminat mektubu, Refahiye İş Mahkemesi dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, eser sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya banka teminat mektubu verildiği, sözleşme uyarınca koşulları gerçekleşen miktarlar yönünden teminat mektubunun kısmen nakde çevrildiği, işin tamamlanarak teslim edilmesine rağmen geriye kalan 74.587,80 TL teminat mektubunun talebe rağmen iade edilmediği, sözleşmeye göre, iş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatından kaynaklanan tazminatların davacı şirkete ait olacağı, ayrıca SGK ilişiksiz belgesi ibraz edildiğinde kesin teminat mektubunun iade edileceği düzenlenmiş olup, işin yapılarak teslim edildiğinin taraflar arasında ihtilafsız olduğu, ancak dava dışı işçinin uğradığı iş kazası nedeniyle SGK’dan mahkeme kararıyla tazmin ettiği geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davacı ve davalıdan rücuen tahsili talebi ile SGK tarafından Refahiye Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, bu nedenle sözleşme kapsamında kesin teminat mektubunun iade koşulları gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; Mahkemece uyuşmazlığın sözleşme hükümleri yeterince irdelenip denetime elverişli bir şekilde değerlendirilmediğini, uyuşmazlık tümüyle hukuki mahiyet arz etmesine rağmen konusunda ne şekilde uzman olduğu dahi dosya kapsamı ile anlaşılamayan ve görev tanımına dahi bağlı kalmayan yetersiz bilirkişi raporu benimsenip hükme dayanak yapılmasının usule, sözleşme hükümlerine ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamı ile de sabit olduğu üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin 24.maddesi uyarınca teminatın iadesi koşullarının yıllar önce (2004 yılı) oluştuğunu, bu hususun davalının da kabulünde olduğunu, öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin 38. maddesine göre kesin hakedişin de yapıldığını, mahkemece davaya konu banka teminat mektubunun davalının uhdesinde kalmasının ne yasal ne de sözleşmesel hiçbir dayanağı kalmadığının gözden kaçırıldığını, mahkemenin kabulünün aksine, dava konusu teminat mektubunun, iş kazalarının teminatı olarak verilmediğini, mahkemece sözleşmedeki yazılı riskin, yetersiz bilirkişi raporundan esinlenmek suretiyle ve yorum yoluyla değiştirildiğini ve yazılı şekilde iş kazalarını da kapsar şekilde genişletildiğini, diğer yandan dava konusu teminat mektubunun davalı vekilinin savunmasında belirtiği ve mahkemenin kabul ettiği üzere sözleşmenin 32. maddesi kapsamındaki risklerin teminatı olarak da verilmediğini, müvekkili şirketçe davalı şirkete SSK ilişiksiz belgesi ibraz edilmesine, anılan sözleşmenin 38. maddesi hükmünce kesin hakedişin dahi yapılmasına ve dava konusu teminat mektubunun veriliş amacı sözleşmede açıklıkla taraflarca belli edilmesine rağmen, banka teminat mektubunun hukuki mahiyetine ve taraflarca imzalanan sözleşme hükümlerine rağmen mektup riskinin ortadan kalkmadığının savunulmasının akde aykırılık teşkil ettiğini, teminat mektubunun garanti sözleşmesi olarak belli edilmiş riski garanti ettiğini ve verildiği gaye dışında kullanılamayacağını, sözleşmenin amaca uygun biçimde ifa edilmiş olup sözleşmede dava konusu banka teminat mektubu verilmesine neden olan yazılı riskin ortadan kalktığını, teminat mektubunun iadesi koşulunun oluştuğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, esas hakkındaki talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, teminat mektubunun iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen kararına karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 01/06/2022 tarih ve 2020/953 Esas- 2022/633 Karar sayılı geri çevirme kararı uyarınca Mahkemece, davalı vekilinin süreli vekaletname eksikliği ikmal edilerek, dosyanın esası incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşmenin “İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı ve İş Kazaları” başlıklı 25.maddesinin son bendinde iş yerinde, gerek müteahhide, gerekse taşerona ait işçi, personel, makine, taşıma araçları vb.nin sebep olacakları veya kendileri yada 3.şahısların uğrayacakları her türlü kaza, hasar ve ziyanların sorumlusunun tamamen müteahhit olacağının, her türlü maddi-manevi tazminat ile bunların her türlü cezai ve hukuki sonuçlarının müteahhide ait olacağının ve itirazsız yerine getirileceğinin, hiçbir şekilde şirkete rücu edilmeyeceğinin kararlaştırılmış olmasına, her ne kadar sözleşmenin “Teminatlar” başlıklı 24.maddesi kapsamında davacı tarafça SGK ilişiksiz belgesinin davalı tarafın 15/02/2002 tarih ve Erz.01.240/2002-94 sayılı yazısında belirtildiği üzere sunulduğu anlaşılmışsa da, sözleşme kapsamında davacı tarafça verilen 1.140.000,00 USD bedelli teminatın davada talep edilen miktar dışındaki kısmının da iş kazaları nedeniyle açılan davalar kapsamında nakde çevrilerek mahsup edildiğinin, halen de devam eden iş kazası nedeniyle tazminat davası olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır