Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1077 E. 2023/70 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1077 – Karar No:2023/70
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1077
KARAR NO : 2023/70
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2020
NUMARASI : 2016/996 E-2020/290 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; … ile davalı …. arasında yapılan inşaat sözleşmesine müteakip …. tarafından inşaat işlerinin bir kısmının dava dışı …. Şti.’ye taşeron firma olarak yaptırılması için anlaşma yapıldığını, …. Şti. ile davacı şirket arasında da “… Konut İnşaatının Asansör İmalat ve Montaj İşleri İşine” yönelik taşeronun taşeronu sıfatıyla sözleşme imzalandığını, davacı şirket ile … İnşaat arasında sözleşme yapılmasından ve davacı şirket tarafından sözleşme konusu işe başlanılmasından bir süre sonra,… İnşaat tarafından … İnşaat ile yapılan sözleşmenin feshedildiğini, ancak davacı şirketin sözleşme konusu işi… İnşaat’a karşı yerine getirmeye devam ettiğini ve sözleşme konusu işin, sözleşmede öngörülen süre ve şartlarda tamamlanarak… İnşaat’a teslim edildiğini, davacı şirket tarafından … İnşaat adına düzenlenen 31/01/2012 tarihli faturaya müteakip …. adına düzenlenen 15/06/2012 ve 05/07/2012 tarihli faturalara herhangi bir itirazda bulunulmadığı gibi bu faturaların bedelinin büyük kısmının …. tarafından davacı şirket hesabına ödenmesine devam edildiğini, davacı şirket ile … İnşaat arasındaki sözleşme bedelinin 375.000,00 TL + KDV= 442.500.00 TL olduğunu, davacı şirket tarafından da 31/01/2012 tarihli … İnşaat adına KDV dahil 149.800,80 TL 1 nolu hakediş bedeli karşılığı ilk fatura düzenlendiğini, 1 nolu hakediş bedelinin … İnşaat tarafından 16/11/2011 tarihinde 49.800,80 TL, … İnşaat tarafından 21/12/2011 tarihinde 100.000,00 TL olmak üzere müvekkili şirket hesabına ödendiğini, müteakiben davalı …. tarafından 31/01/2012 tarihinde 70.000,00 TL, 19/03/2012 tarihinde 15.000,00 TL müvekkili şirket hesabına ödeme yapıldığını, müvekkili şirket tarafından da… İnşaat adına 15/06/2012 tarihli KDV dahil 85.000,00 TL’lik ikinci faturanın düzenlendiğini, son olarak müvekkili şirket tarafından işin bitirilmesini müteakip 05/07/2012 tarihinde KDV dahil 207.699,20 TL’lik faturanın …. adına düzenlendiğini, bu faturanın karşılığı olarak… İnşaat tarafından müvekkili şirket hesabına 05/07/2012 tarihinde 40.000,00 TL, 10/08/2012 tarihinde 65.000,00 TL ve 09/05/2013 tarihinde 30.000,00 TL olmak üzere toplam 135.000,00 TL ödeme yapıldığını, KDV tevkifatının, toplam KDV üzerinden 2/10 oranında hesaplandığında, 13.500,00 TL olduğunu, ancak 2/10 KDV tevkifatı adı altında 15/06/2012 tarihinde 2.593,22 TL ve 05/07/2012 tarihinde 6.336,58 TL olmak üzere toplam 8.929,80 TL müvekkili şirket hesabına para aktarıldığını, dolayısıyla işveren inşaat firması tarafından ödenmesi gereken ancak ödenmeyen 4.570,20 TL KDV tevkifat bedelinin de müvekkili şirket tarafından ödendiğini, sonuç olarak müvekkili şirkete sözleşme konusu iş karşılığı … İnşaat Ltd. Şti. ve …. tarafından yapılan ödemenin KDV tevfikatı bedeli dahil, toplam 378.730,60 TL olduğunu, sözleşmenin KDV dahil bedelinin (aynı zamanda sözleşme konusu işe yönelik davacı şirket tarafından düzenlenen toplam fatura tutarı) 442.500,00 TL olduğu nazara alındığında, müvekkili şirkete henüz 63.769,40 TL ödemenin yapılmadığını, bu alacak aradan geçen sürede ödenmediğinden cebri icra yolu ile tahsili için Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21872 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu belirterek; davalının Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21872 Esas sayılı icra takibine itirazının iptali ile, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; icra takibindeki alacağa dayanak olarak, davacı şirket tarafından kesilmiş olan 3 adet faturanın gösterildiğini, davalıda mevcut olmayan/takip ile miktarı uyuşmayan faturaya ait takip ve açılan davanın hukuki dayanağı bulunmadığını, TOKİ Başkanlığı tarafından yaptırılan … Girişi projesi inşaatının ihalesinin davalı şirket tarafından alındığını, davalı şirket tarafından işin bir kısmının yapımı için … İnşaat Ltd.Şti. ile 08/08/2011 başlangıç – 31/12/2011 bitiş tarihli taşeron sözleşmesi yapıldığını, dava dilekçesinde belirtildiği üzere, davacının dava dışı tutulan … İnşaat Ltd. Şti. ile “asansör imalat ve montaj işi” üzerine anlaşma imzaladığını, davacının … İnşaat ile imzaladığı sözleşmeden doğan alacak ilişkisinin davalıyı ilgilendirmeyip, davalının sorumlu tutularak takip başlatılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının ikrar ettiği ve dava dilekçesinde belirttiği üzere davacı şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir akit bulunmadığını, davacının dava dışı … İnşaat Ltd. Şti. ile arasında olan sözleşme ve şartlara dayanarak hak iddia etmesinin makul ve mümkün olmadığını, bu sebeple davanın öncelikle husumet yönünden incelenerek reddedilmesi gerektiğini, davacının sunmuş olduğu davaya konu faturaların tarihleri ve işin bitim tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir sözleşme olmadığından, müvekkili tarafından davacıya öngörülen bir süre ve şart da bulunmadığını, bu durumda davacının söz konusu işleri eksiksiz bir şekilde tamamlayarak teslim etmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki eksiksiz bir şekilde tamamlanarak teslim edilen bir iş de mevcut olmadığını, ekte sunulan asansör ruhsatında asansörü monte edenin “…” olduğunun açıkça görüleceğini, sunulan belgelerde asansör/mekanik işlerin davacı tarafından yapılmadığı sabitken, davacının asansör imalat ve montaj işlerine yönelik sözleşme yaptığı ve bu iş üzerine çalışarak işi teslim ettiği iddiasının mesnetsiz bir iddiadan öteye gitmediğini, davacı tarafa bir kısım işler yaptırıldığını, bu işlere ilişkin fatura alındığını ve ödendiğini, davacı ile aralarında anahtar teslim bir iş olmadığı gibi, anahtar teslim yapılmış/teslim edilmiş bir iş de olmadığını, ayrıca davacı yanın, uyuşmazlık konusu işte çalışan işçileri ve SGK kayıtlarını bildirmediğini, davacının iddia ettiği alacak miktarının neye göre belirlendiğinin de bilinmediğini, davacının, müvekkili ile dava dışı şirket arasındaki şart ve bedele dayalı olarak fark alacağı talep ettiğini, ancak dava dışı şirketle olan sözleşmedeki işlerin tamamını davacı tarafın yapmadığını, en basit örneğinin, taraflarıyla … İnşaat Ltd. Şti. arasındaki sözleşmede asansör ruhsatının alınması koşulu varken, ruhsatın bir başka şirket tarafından alındığını ve işin başka şirket tarafından tamamlandığını, haliyle böyle bir talebin hukuk ve mantıken mümkün ve makul olmadığını, müvekkili şirket tarafından davaya konu projenin 12/06/2012 tarihinde TOKİ’ye teslim edilerek geçici kabul tutanağı ile teslim alındığını, davacının iddia ettiği ve sunduğu fatura tarihlerinin belirtilen teslim tarihinden sonra olduğunu, tamamlanmış ve teslim edilmiş olan bu inşaata teslim tarihinden sonra iş ve hizmet verildiğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, takibe konu olan faturalardan ödenmeyen bir bedel bulunmadığını, yapılan tüm işlemleri eksiksiz yürüten müvekkili şirketin elinde olmayan fatura ile icra işlemi yapılmasının yürütülen davanın haksızlığını gösterdiğini, davanın fatura alacağına konu itirazın iptali davası olduğunu, iddia edilen alacağın, dava dışı şirket ile davacı arasındaki ilişkiye dayalı olduğunu, o halde sözleşme sorumluluğu ile hukukun temel prensibi olan “alacak ve borçların şahsiliği” hususlarının irdelenmesi gerektiğini, ödenen faturaların müvekkili şirket adına olmadığı halde, diğer fatura bedellerini müvekkili şirket adına yöneltmiş olmalarının açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu durumun muavin defter ve fatura kayıtları ile kanıtlanabilir nitelikte olduğunu, bu doğrultuda davacının, talep ettiği icra inkar tazminatına hak kazanmamakla, davacının haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibi başlatmasından dolayı uğranılan zarar gözönüne alındığında müvekkili şirketin kötüniyet tazminatına hak kazanacağını belirterek; davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın konusunun, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak iddiası ile başlatılan takibe yapılan itirazın yerinde olup olmadığı ve bu kapsamda itirazın iptali ile inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı olduğu, taraflar arasında yazılı bir taşeronluk sözleşmesi olmadığının, iki tarafın da kabulünde olduğu, TOKİ’den iş alan davalı tarafın, asansör imalatı ile ilgili kısmın yapılması için dava dışı … firması ile taşeronluk sözleşmesi imzalamış olup, dava dışı firmanın işi tamamlamaması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin fiilen sona erdiği, davacının ise başlangıçta dava dışı … firmasının alt taşeronu olarak işe dahil olduğu, ancak sonrasında davacının iddiasına göre … firmasının bıraktığı işi üstlendiği, davalı tarafın bu iddiayı kabul etmediği, taraf defterlerinin incelenmesi sonucu oluşturulan bilirkişi raporunda yapılan tespitler gözetildiğinde esas itibariyle iki tarafın kayıtlarının birbirini doğruladığı, her ne kadar davacı defterlerinde takipte istenen tutar kadar davacı alacaklı, davalı defterlerinde ise davalı taraf 36.000,00 TL fazla ödeme nedeniyle alacaklı görülmekte ise de bu farkın sadece davacının dava dışı … firmasına kestiği 149.800,00 TL’lik faturanın ödenmeyen 100.000 TL’sinden davalının sorumlu olup olmadığının belirlenmesine dayalı olduğu, davacının düzenlediği 85.000,00 TL tutarlı 15/06/2012 tarihli ve 207.699,20 TL tutarlı 05/07/2012 tarihli faturaların davalı defterlerinde de kayıtlı olup her iki taraf defterinde davalı ödemesinin 320.000,00 TL olarak göründüğü, aynı iş için davacının sonradan düzenlediği yukarıda bahsi geçen her iki faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmasının ve bunların bedelinin kısmen ödenmiş olmasının dava dışı … firmasının üstlendiği işin davacı tarafça yapılması konusunda taraflar arasında zımni bir anlaşma olduğunu gösterdiği, aksi halde davacının doğrudan davalı adına düzenlediği 85.000,00 TL ve 207.699,20 TL tutarlı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmasının ve bedellerinin davalı tarafça ödenmesinin izahının mümkün olmadığı, bu nedenle mahkemece dava dışı … firması ile davalı arasında anahtar teslimi suretiyle imzalanan taşeronluk sözleşmesinin, aynen davacı ile davalı arasında da geçerliliğinin kararlaştırıldığının kabul edildiği, söz konusu sözleşmeye göre iş bedelinin anahtar teslim bedel KDV hariç 375.000,00 TL olarak belirlenmiş olup, bu tutarın KDV eklendiğinde sözleşme bedelinin 442.500,00 TL’ye ulaşacağı, davacının düzenlediği 3 faturanın toplamının da, kusur farkı hariç 442.500,00 TL olduğu, davalının toplam ödemesinin ise 320.000,00 TL olduğu, davacının dava dışı … firmasına düzenlediği 31/01/2012 tarihli 149.800,00 TL bedelli faturanın 49.800 TL’si … firması tarafından ödendiğinden bu faturadan kaynaklanan ve ödenmeyen 100.000,00 TL’nin davalı hesabına aktarılarak talep edildiği, çözülmesi gereken meselenin bahsedilen 100.000,00 TL’nin davalıdan istenilip istenilemeyeceği ya da davalının bu tutarı önceden davacıya ödeyip ödemediği olduğu, davalının ödemelerinin, kendi defterlerine bakıldığında 21/12/2011 tarihinde 100.000,00 TL, 31/01/2012 tarihinde ve sonrasındaki 5 kalem ödeme ile birlikte toplamda 320.000,00 TL olduğu, davalı tarafın 15/06/2012 ve 05/07/2012 tarihli faturaları kabul ettiği ve ödemelerin bu faturalar karşılığı yapıldığını söylediği, oysa 100.000,00 TL’lik ödemenin kabul edilen 2 faturanın tanzim tarihinden önce yapıldığı, bunun da davalının 21/11/2012 tarihli ödemesinin, dava dışı … firması adına kesilen ancak 100.000,00 TL’si ödenmeyen faturanın karşılığı yapıldığını gösterdiği, aksinin kabulü halinde zaten davalının defterinde kayıtlı toplamı 283.769,39 TL yapan faturalar karşılığı 36,000 TL fazla ödeme yaptığı ve bu tutarı davacı takip yapana kadar talep etmediği sonucuna götüreceği, ki bunun da basiretli bir tacirden beklenecek bir davranış olmadığı, davacının asansör imalatı işini tamamladığının, eksik ve ayıplı imalat bulunmadığının alının raporlardan özellikle ek rapordan anlaşıldığı, ek raporda da belirlendiği üzere davalı tarafından dosyaya sunulan asansör tesciline ilişkin belgelerin dava dışı başkaca bir işe ait olduğu tespiti karşısında davacının taşeronluk sözleşmesi kapsamında kararlaştırılan işi tamamladığı ve teslim ettiği sonucuna varıldığı, bu nedenle davalının husumet itirazının yerinde olmadığının kabul edildiği gibi takip tarihi gözetildiğinde zamanaşımı süresinin de tamamlanmadığının anlaşıldığı, neticede davacının dava dışı … firmasının üstlendiği işi yazılı bir anlaşma olmaksızın yerine getirdiği dava dışı firma ile davalı arasındaki sözleşmenin aynen ifasının zımnen taraflar arasında kabul edildiği bu durumda KDV dahil 420.000,00 TL bedelin davalı tarafça ödenmesi gerektiği, dava dışı firma tarafından 49.800,00 TL ve davalı tarafça 320.000,00 TL olmak üzere davacıya yapılan ödemenin toplamın 369.800,00 TL’ye ulaştığı, bu tutarın toplam sözleşme bedelinden mahsubu halinde davacının 72.699,20 TL alacağı kaldığı ancak sözleşmede kararlaştırılan KDV tevkifatı uygulandığında 85.000,00 TL fatura yönünden 2.593,22 TL, 207.699,20 TL fatura yönünden 6.336,58 TL mahsup edildiğinde davacı alacağının 63.769,40 TL’ye indiği, zaten davalı defterlerinde görünen, davalının 36.230,61 TL’lik alacağı, ihtilaflı 100.000,00 TL tutardan mahsup edildiğinde de aynı rakama ulaşıldığı, alınan bilirkişi raporu ve Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda belirlendiğinden ve takip konusu alacak her ne kadar eser sözleşmesinden kaynaklı olsa da takip öncesinde faturaya bağlanmış olması, yine zımni anlaşma gereği bedelin anahtar teslimi olarak kararlaştırılmış olması gözetildiğinde alacağın likit olduğu da değerlendirilerek davacı yararına icra inkar tazminatına da hükmedildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21872 sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibe davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, 63.769,40 TL’nin %20’si olan 12.753,88 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacı taraf HMK’nın 140/5. Maddesi uyarınca verilen sürede ticari kayıtlarını dosyaya sunmadığından, daha sonra sunulan ticari kayıtlar ise HMK’nın 222.maddesi kapsamında delil vasfı bulunmadığından bu deliller üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporuna dayalı olarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket ticari kayıtlarının ise mevzuata uygun tutulmuş olup, hükme esas teşkil edecek nitelikte olduğunu, bu kayıtlara göre ise davalının davacıdan 36.000,00 TL alacaklı olduğunu, bu nedenle davalı ticari kayıtları ile davacı tarafın talepleri karşılaştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğini, mahkemenin taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığı savunmalarını ve bu kapsamda husumet itirazlarını incelemediğini, dosyaya sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere dava konusu işi dava dışı … firmasının tamamladığını, asansör ruhsatlarını alarak işi bu firmanın teslim ettiğini,
Yine takibe dayanak fatura tarihlerinin 31/01/2012, 15/06/2012 ve 05/07/2012 olup, takip tarihinin ise 15/11/2016 tarihi olduğunu, bu nedenle TBK’da sayılan olağan 2 yıllık zamanaşımı gereği, davacının taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, esasa ilişkin olarak ise; dosya kapsamı, sunulan deliller ve alınan bilirkişi raporu kapsamında davacının davasını ispatlayamadığını, zira usul ve yasaya uygun olan müvekkili şirket kayıtlarına göre, 149.800,00 TL’lik bir faturanın hiç var olmadığını, daha önceki faturaların ise süresinde ve hatta fazlası ile ödendiğini, dolayısıyla davacının takibe dayanak yaptığı faturalar yönünden işi yapıp teslim ettiğini ispatlayamadığını, ayrıca, davacının dava konusu inşaata ait alt taşeron kaydı olmadığı gibi, SGK kayıtlarında da burada işçi çalıştırmadığının sabit olduğunu, kaldı ki, en baştan bu yana açıklandığı gibi, dava konusu asansör imalatının dava dışı … tarafından tamamlandığını, asansör ruhsatlarının da bu şirket tarafından alındığını, dolayısıyla, ek bilirkişi raporunda terditli olarak, davacının 22 adet asansör muayene raporunun geçici kabul ile uyumlu olduğu yorumu ile davacının dava konusu bedeli hak ettiği sonucuna varılmasının hukuken mümkün olmadığını, yine 12/06/2012 tarihli geçici kabul sonrası tarihe ait faturaya dayalı iş yapıldığının kabulünün de hatalı olduğunu, zira bu tarihte işin TOKİ’ ye teslim edildiğini, bu durumda, teslim edilen iş kapsamında davacının davalı şirkete hukuken ve fiilen mal / hizmet teslim etmesinin mümkün olmadığını, diğer yandan, kesin kabul eksikliklerine bakıldığında, davacının muayene raporu sunduğu 22 adet asansöre ait eksik ve ruhsat alınması gibi işlerinin eksik işler olarak davalı şirkete bildirildiğinin görüldüğünü, asansör ruhsatlarının da dava dışı başka bir şirket tarafından alındığı gözetildiğinde talep ve iddiaların haksız olduğunu, TOKİ kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacının Trabzon 2. Noterliği’nin 03/05/2013 tarihli noter taahhüdü ile ” … 22 adet asansörün belediyeden ruhsatlarını almayı ve kesin kabulden sonra kurulacak site yönetimine eksiksiz teslim etmeyi taahhüt ederiz.” beyanı bulunmasına rağmen, asansörleri …’ün tamamladığını, iş bedelinin de bu şirkete ödendiğini, işin TOKİ’ye teslim (geçici kabul) tarihinin 12/06/2012 olduğunu, davacının TOKİ’ ye verdiği Trabzon 2. Noterliği’nin 03/05/2013 tarihli noter taahhüdü ile asansör ruhsatlarının alınacağının ve eksiksiz teslim edileceğinin bildirildiğini, kesin kabul eksikliklerinin tamamlandığı tarihin 22/10/2015 tarihi olduğunu, asansör ruhsatlarının ise … tarafından 03/06/2015 tarihinde alındığını, kesin kabul tarihinin 31/10/2015 tarihi olduğunu, kronolojik sıralamasında dahi davacının iddia ve taleplerinin kabulünün hukuken doğru olmadığını, hükme esas bilirkişi raporunda, davacının talepleri ve yaptığını iddia ettiği iş kapsamında hiç bir hesaplama yapılmadığını, dosya kapsamında keşif incelemesi de olmadığını, hiç bir şekilde kabul olmamakla birlikte, taraflar arasında sözleşme ile fiyatlanmayan ve tarafların defterlerinde kayıtlı olmayan fatura kapsamında nasıl bir hesaplama ile 63.769,00 TL bedel çıkarıldığının belli olmadığını, kesin kabul tutanağında asansör eksiklerinin toplam olarak 18.700,00 TL bedele karşılık geldiğinin belirtildiğini, yine, tam olarak teslim edildiği iddia edilen asansörlerin ruhsatlarının da başka firma tarafından alındığını, bu durumda, eğer varsa davacının yaptığı işin bedelinin hesaplanması gerektiğini, ancak bilirkişilerce böyle bir hesaplama yapılmadığını, dava dışı … şirketine yapılan ödemenin mahsubu ile bulunan bedelin de hukuk ve somut olaya aykırı olduğunu, taraflar arasındaki ihtilafta, dava dışı … şirketine yapılan ödemelerin, kesilen faturaların inceleme konusu olmasının mümkün olmadığını, aynı mantıkla, işi tamamlayıp, asansör ruhsatı alan … şirketine yapılan ödemelerin de hesaplamaya dahil edilmediğini, bu hali ile yapılan hesaplamanın ve mahkemenin hukuk dışı gerekçesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kararın bu yönüyle de hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek; istinaf başvurularının kabulü ile, mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılmasını, davanın reddine karar verilerek, İİK. hükümlerince %20 kötüniyet tazminatı takdirini talep etmiştir.
Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 29/06/2022 tarih ve 2020/1192 Esas-2022/761 Karar sayılı geri çevirme kararı uyarınca incelenmesine gerek görülen evrakların davacı vekili ve dava dışı iş sahibi TOKİ’den temin edildiği anlaşılmakla istinaf başvurusunun esası incelenmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden ve özellikle, dava dışı iş sahibi TOKİ ile davalı yüklenici arasında düzenlenen 31/12/2012 onay tarihli geçici kabul tutanağından sonra, davacı tarafından düzenlenerek, iş sahibi TOKİ’ye verilen Trabzon 2. Noterliği’nin 03/05/2013 tarih ve … Yevmiyeli Taahhütnamesi’nden; davacının, davalının yükleniminde olan … adet konut inşaatı işinin asansör imalatlarını dava dışı …. Şti. ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında yapmaya başladığı, … İnşaat ile davalı …. arasındaki sözleşme feshedilmesine rağmen imalatlara devam ettiği, işin tamamlanarak dava dışı TOKİ tarafından geçici kabulünün yapıldığı, davalının da yapılan bu asansör imalatları yönünden, davacı tarafından kesilen faturaları kabul ederek ve kısmi ödemelerde bulunarak, davacıyı imalatı yapan âkidi olarak kabul ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalının, taraflar arasında akdi ilişki kurulmadığına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak yargılama sırasında dava dışı iş sahibi …’den temin edilen 11/06/2014 tarihli kesin kabul tutanağına göre, tutanak eki kesin kabul eksikleri listesinde, asansör imalatlarındaki eksikler için 18.700,00 TL bedel tespit edildiği, davacı tarafından Trabzon 2. Noterliği’nin 03/05/2013 tarihli taahhütnamesi ile asansörlerin ruhsatlarının kendisi tarafından alınacağının ve kesin kabulden sonra kurulacak olan site yönetimine eksiksiz olarak teslim edileceğinin taahhüt edildiği, buna rağmen, kesin kabul eksiklerinin kendisi tarafından giderildiğinin ve ruhsatların kendisi tarafından alındığının iddia ve ispat edilemediği, bu durumda Mahkemece, iş sahibi … tarafından yapılan kesin kabulde asansör imalatına ilişkin tespit edilen 18.700,00 TL eksik iş bedelinin davacının tespit edilen bakiye hakediş bedeli olan 63.769,40 TL’den mahsubu gerekirken, belirtilen eksik imalat kalemleri bedeli mahsup edilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin icra inkar tazminatı verilmesine yönelik istinaf nedeninin incelenmesinde ise; itirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07/06/2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı taşeron, iş bedelinden bakiye alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilâmsız icra takibine davalı yüklenici borçlunun haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı ise, taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığını, ayrıca asansör ruhsatlarının davacı tarafından alınmadığını, işin eksik yapıldığını savunmuştur. Yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar toplanıp, bilirkişiden raporlar alınmış, Dairemizce yapılan inceleme sonucu da yukarıda açıklanan gerekçe ile işin kesin kabul eksiklerinin davacı tarafından tamamlanmadığı kabul edilmiştir. Bu durumda dava, konusu itibariyle yargılamayı gerektirir özellik arzetmektedir. Takibe konu edilen alacak likit değildir. Bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Davalının kötüniyet tazminatı talebi yönünden ise, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerler; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21872 sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibe davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin 45.069,40 TL üzerinden devamına, şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2020 tarih ve 2016/996 Esas- 2020/290 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21872 sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibe davalının yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 45.069,40 TL üzerinden DEVAMINA,
-Davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğinec alınması gereken 3.078,69 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.089,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.989,66 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.089,03 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 206,70 TL dosya masrafı, tebligat ve posta gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.735.90 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına (%70,67) göre hesaplanan 1.226,76 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 54,40 TL tebligat gideri ile 6,50 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 60,9‬0 TL yargılama giderinden davanın red oranına (%29,33) göre hesaplanan 17,86 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11-Davalı tarafından yatırılan 1.090,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
12-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 66,50 TL dosya posta masrafı olmak üzere toplam 215,1‬0 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır