Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1076 E. 2023/235 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1076 – Karar No:2023/235

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1076
KARAR NO : 2023/235
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2022
NUMARASI : 2021/127 E-2022/64 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ : Av. … -E-TEBLİGAT
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı … A.Ş. ile yaptığı 27.06.2008 tarih 126-08-49 (Dava dilekçesinde 49 denmişse de 50 olarak anlamak gerekir) nolu sözleşme kapsamında yüklendiği edimleri tam olarak yerine getirdiğini , davalı şirketin sorumluluğunu yerine getirmediğini ve sözleşme gereği kendilerine yapılması gereken ödemenin yapılmadığını, İzmir 3. Noterliği’nin 25.07.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalının 6.003,55 Euro borcunu ödemesi istendiği halde, davalının ödeme yapmadığı, bunun üzerine davalı şirket aleyhine Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2014/23377 sayılı dosyasında başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle Ankara İcra Dairesi ve Mahkemelerinin yetkili olmadığını, davacı ile sadece kendilerinin sözleşme yapmadığını, davacı şirketin … A.Ş. nin içinde yer aldığı,… (iş ortaklığının) ile sözleşme yaptıklarını, sadece kendileri aleyhine takip yapılamayacağını ve dava açılamayacağını savunarak davanın usulden reddini, takibe konu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının dayandığı 29.08.2014 tarihli … numaralı ve 25.07.2014 tarihli … sıra numaralı faturaların esasen tek faturaya ilişkin olduğunu ve ikinci faturanın tekrar faturası olduğunu, bu faturalara itiraz edilerek davacıya iade edildiğini, davacı şirketin sözleşme gereklerini ve kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, iş ortaklığının yapamadığı işleri …. A.Ş.’ne tamamlattıklarını savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece verilen 17/09/2018 tarih ve 2015/400 Esas- 2018/669 Karar sayılı davanın reddine dair karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 28/01/2021 tarih ve 2018/1971 Esas- 2021/88 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda; alacağın dayanağının davacı şirket ile ….(iş ortaklığı) arasında imzalanmış olan “27/06/2008 tarihli 126-08-50 sayılı “Romanya/Köstence MK Hava Üssü içinde Kuracağı Akaryakıt Depolama ve Dolum tesislerinin, JP-8 Yakıt tankları ve Çeşitli Depolama ve dolum Tesislerinin JP-8 Yakıt Tankları ve Çeşitli Saha İşlerine ait Malzemelerin temini, Fabrikada İmalatı ve Testlerinin Yapılması işi ” sözleşmesi olduğu, davacının bu sözleşmeden doğan alacağının tahsili için davalı ve dava dışı sözleşmenin taraflarına karşı ….(iş ortaklığı) 29/08/2014 tarih ve A-… seri nolu fatura kestiği, ödenmemesi üzerine de iş ortaklığı taraflarından sadece davalı …A.Ş ye karşı icra takibi başlattığı, diğer iş ortaklarına karşı takip başlatmadığı, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, adi ortaklıkta mecburi takip ve dava arkadaşlığı bulunduğu, bu nedenle adi ortaklığı oluşturan her üç şirket aleyhinde icra takibinde bulunulması gerektiği, icradaki taraf teşkilinin bu aşamada mümkün olmadığından işbu dava da diğer ortağın davaya katılarak taraf teşkili sağlanmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla itirazın iptali davalarında dava şartı niteliğinde bulunan usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin olmadığı gerekçesiyle HMK 114/2-115 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf başvurusunda; öncelikle işbu gerekçeli kararın ilk paragrafında müvekkilinin unvanının yanlış yazıldığını, mahkeme kararının usul, yasa ve doktrine aykırı olduğunu, kararın kendi içinde çelişki barındırdığını, Joint Venture müessesesinin, adi ortaklık ve konsorsiyum müesseselerinden farklı olduğunu, gerek yasal hükümler gerekse doktrin çerçevesinde bir işin joint venture tarafından yapılması durumunda söz konusu işin herhangi bir kısmındaki uyuşmazlıktan meydana gelebilecek taleplerden joint venture’ın her bir ortağının ayrı ayrı veyahut hep birlikte sorumlu tutulabileceğini, alacaklının joint venture’ı oluşturan ortakların tümüne yada herhangi birine karşı yönelebileceğinin sabit olduğunu, hal böyle iken istinaf incelemesinden geçmiş ve esasa ilişkin değerlendirme yapılarak mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmiş olan dosyada yanlış hukuki değerlendirmeler ile yasa hükümleri ve doktrine tamamen aykırı olarak, açıklandığı şekilde usulden ret kararı verilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, 27.06.2008 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili talebiyle başlatılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkindir. Davacı şirket taşeron, davalı şirket ise yüklenicidir.
Dava, … … A.Ş. aleyhine açılmıştır. Mahkemece Dairemizin yukarıda belirtilen 28/01/2021 tarihli kararı ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın gönderilmesinden sonra yapılan açık yargılama sonucunda davanın dava şartı yokluğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade ermekte olup medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adî ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adî ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adî ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın (mecburi dava arkadaşı olan) bütün ortaklara karşı birlikte açılması gerekirken, davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu (ihtiyari dava arkadaşı) olduklarından, ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı dava açılabilecektir.
Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK ‘nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen nazara alınabilecektir.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 534. maddesi hükmüne göre; ortaklık sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça adî ortaklar birlikte ya da temsilci vasıtasıyla üçüncü kişilere karşı deruhte etmiş oldukları borçlardan müteselsilen sorumlu olurlar. Bu hükme göre alacağa ilişkin bu davanın adî ortakların müteselsil sorumluluğuna dayalı olarak her birine karşı açılması mümkündür ( Yargıtay 15. HD’nin 31/05/2016 tarih ve 2016/2586 E ve 2016/3097 k sayılı ilamı).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava ve takip , sözleşmenin tarafı …) iş ortaklığının üç ortağından birisi olan … … A.Ş. aleyhine açılmıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere dava, para alacağına ilişkin olup adî ortakların her birinin müteselsil sorumluluğu esas olduğundan adî ortaklardan sadece birisi aleyhine takip ve davanın açılmış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2022 tarih ve 2021/127 Esas- 2022/64 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır