Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1051 E. 2022/1242 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1051 – Karar No:2022/1242
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1051
KARAR NO : 2022/1242

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2022
NUMARASI : 2004/77 E-2022/164 K

ASIL DAVADA:
DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA KONUSU : Menfi Tespit, Teminatın İadesi, Tazminat
(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

BİRLEŞEN ANKARA 9.ASLİYE TİCARET MAH.’NİN 2005/197 E -273 K SAYILI DAVADA:
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
DAVA KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 14.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davada mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı- birleşen davada davalı ……Ltd.Şti. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili: Taraflar arasında …Kalıcı Konutlar Teknik Alt Yapı Tesisi 2.Kısım 4.Bölge inşaatı işinin yapılması hususunda 23/06/2000 tarihinde sözleşme imzalandığını, müvekkilince … Şubesinin 115.300,00 TL(yeni TL ile) bedelli ve … nolu teminat mektubunu kesin teminat olarak davalıya verdiğini, müvekkilinin yüklenmiş olduğu işi 15/05/2001 tarihi itibariyle sözleşme ve şartnamedeki şartlara uygun olarak tamamladığını, 05/10/2001 tarihinde geçici kabul yapıldığını, 11/10/2001 tarihinde ise işin geçici kabulünün onaylandığını, … Bankasınca 25-29/11/2002 tarihleri arasında yapılan kesin kabul incelemeleri sonucunda 12/12/2002 tarihli kesin kabul tutanağının düzenlendiğini, davalının 21.05.2003 tarihli 3242 sayılı yazısı ile kesin hesap raporunun onaylanarak müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, geçici/ kesin kabul ve kesin hesap mutabakatlarıyla belgelendiğini, … Bankası Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 45.maddesinde kesin teminatların geri verilmesi hususunun düzenlendiğini ve teminatın iadesi şartlarının oluştuğunu, müvekkilinin Sosyal Sigortalar Kurumuna olan borçlarını ödediğini, 23.01.2004 tarihinde 54 sayılı ilişiksiz yazısını aldığını, davalı kurumun teftiş kurulu tarafından yapılan inceleme ve tahkikat sonucunda sözleşme ve eki şartnameler gereği kesin depo mesafesi kadar nakliye işlemi haricinde taşınmayarak kazı nakliye farkından 350.020,18 TL (yeni TL ile) 2001/2862 sayılı kararname fiyat farkından 16.038,70 (yeni TL ile) olmak üzere toplam 366.058,88 TL (yeni TL ile) fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini ve 31.12.2003 tarihli yazıyla 40’ın üzerinde yüklenici ile birlikte müvekkiline borç çıkartıldığını, söz konusu yazıda ifade edilen iddiaların hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin ve diğer yüklenicilerin işi tamamlamasından itibaren 2 yıl geçtikten sonra depo alanındaki toprağın miktarının ölçülmesinin mümkün olmadığını, zira zamanla toprağın çökmesi, rüzgar ve yağmur gibi doğal sebeplerle azalması ve başkaları tarafından oradan alınarak dolgu malzemesi olarak kullanılmasının mümkün olduğunu, nitekim iş sahibi davalının dahi bazı yerlerde dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere toprağı tekrar taşıdığını, birçok yüklenici gibi müvekkilinin de bu suretle talimat üzerine çeşitli yerlere taşıma yaptığını, ayrıca inşaat alanında az miktarda toprak yığını görülmesinin de iddiaların doğruluğunu göstermeyeceğini, zira aynı alanda üst yapı yüklenicilerinin de inşaat faaliyetlerinden dolayı çıkan artıkları inşaat alanlarına boşalttıklarını, bir an için gerçekten bir kısım toprağın daha yakın mesafelere taşınmış olsa bile aynı yerde aynı işi yapan 40’ın üzerinde yüklenicinin hangisinin boşalttığı ve ne kadar boşalttığının nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığını, davalının hiçbir somut delile dayanmadan borç talebinde bulunduğunu, teminat mektubunun iade edilmemesi nedeniyle de müvekkilinin zarara uğradığını, teminat mektubu için komisyon ödediği gibi ticari kredisinin daraldığını, teminat limitinin sınırlandığını belirterek, davalıya sözleşme gereğince verilen … Şubesinin 115.300,00 TL (yeni TL ile) bedelli ve … nolu teminat mektubunun müvekkiline iadesine, müvekkilinin davalıya 366.058,88TL ( yeni TL ile) tutarında borcunun bulunmadığının tespitine, teminat mektubunun iade edilmemesi sebebiyle müvekkilinin uğradığı veya uğrayacağı zararlara karşılık olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL (yeni TL ile) tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili: Davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, taraflar arasında 23.06.2000 tarihinde sözleşme akdedildiğini, Teftiş Kurulu Başkanlığının 16.12.2003 tarihli olurlarında genel olarak kazı artığı malzemelerin taşınmadığı veya cüzi bir miktar taşınarak taşınmış gibi gösterildiği, kesin depo mahalline taşındığı iddia edilen kazı artığı miktarlarının milyon m3 (16,50 milyon m3) leri aşan boyutlara varması nedeniyle hazırlanan tahkikat raporunda banka çalışanları hakkında görevlerine yerine getirmekte kusurlu davranmaları nedeniyle disiplin cezası verilmesi ve haklarında suç duyurusunda bulunulması, banka hakkı yönünden de 28.373.543,00 TL (yeni TL ile) fazla ödemenin yasal faizi ile birlikte yüklenicilerden tahsil edilmesinin istenildiğini, haksız kazanç elde eden 44 yükleniciden söz konusu miktarları ödemeleri için süre verilerek yazı yazıldığını, bunlardan davacı şirketin toplam 179.920,672 m3 kazı artığı malzemeyi kesin depoya taşımadığını, 366.058,88 TL (yeni TL ile) haksız kazanç elde ettiğinden banka alacağının tahsilinin istenildiğini ve bunun için davacıya 31.12.2003 tarihli 9097 sayılı yazının yazıldığını, ancak davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşmenin eki Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 38.maddesi gereğince ve sözleşmenin 13/6 maddesi gereğince müvekkilinin fazla ödemeyi yüklenicinin tüm hak ve alacaklarından ve teminatından tahsil hakkına sahip olduğunu, sözleşme eki kanalizasyon inşaatlarına ait özel ve teknik şartnamenin 26.ve içme suyu inşaatlarına ait özel ve teknik şartnamenin 9.maddesinde kazı artığı malzemelerin kesin depo yerlerine taşınmasının öngörüldüğünü ve kontrol mühendisi tarafından gösterilen yerden başka (kesin depo yerinden başka) bir yere yapılan taşımaların bedelinin ödenmeyeceği hükmüne yer verildiğini, bu hükümler doğrultusunda daha önce kesin depo yeri yüklenicilerle birlikte kontrol teşkilatı tarafından yerel yönetimlerle irtibata geçilerek belirlendiği halde kazı artığı malzemeleri bu belirlenen yere yani kesin depoya taşınmadığının teftiş heyetince tespit edilerek tutanaklara bağlandığını ve görüntüleri çekilerek CD’lere kaydedildiğini, kısımlara ayrılarak 8 ayrı yükleniciye yaptırılan …kalıcı konutları teknik altyapı inşaatlarında toplam 3.269.921 m3 kazı artığı malzemenin kesin depo yerlerine taşınmaması hususunda kontrol teşkilatı üyeleri haklarında Adapazarı Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, yine söz konusu inşaatlarda faaliyet gösteren 8 ayrı firmadan biri olan davacı şirketin de taşıdığı miktar da içinde olmak üzere yaklaşık 3.369.921 m3 kazı artığı malzeme için ödeme yapıldığını, bu miktar kazı artığı malzemenin dökülmesi için de tek bir kesin depo yeri belirlendiğini, buranın … Belediyesi sınırları içerisinde yer alan …mevkii olduğunu, belediye başkanının …Kalıcı Deprem Konutları teknik altyapı tesisleri inşaatından kazı artığı malzemelerin getirilmediğini, eski kum ocağı olan bu alana … (Merkez) Kanalizasyon ( 40 iş) inşaatlarından kazı artığı malzemenin getirildiğini ifade ettiğini, 3.369.921 m3 dahil olmak üzere yaklaşık 5 milyon m3 kazı artığı malzeme olması gerektiğini, müfettişlik nezaretinde uzman heyetçe yapılan incelemede kesin depoda bu kadar malzemenin bulunmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla davacının kazı artığı malzemenin işin yapımı sırasında kesin depo mahalli olarak tutanağa bağlanan mevkiye taşındığına yönelik beyanlarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili: Taraflar arasındaki …2. kısım, 4.bölge, Kalıcı Konutları Teknik Altyapı İnşaatı işine ilişkin akdedilen 23.06.2000 tarihli sözleşme kapsamında davalı yüklenici tarafından kazı artığı malzemenin kesin depo yerine taşınmadığını, bu hususun banka teftiş kurulu başkanlığının 15.12.2003 tarihli fezlekesiyle tespit edildiğini, kontrol teşkilatı üyeleri haklarında suç duyurusunda bulunulması üzerine Sakarya C. Başsavcılığının 2004/870 numarasıyla Sakarya Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını, davalı yüklenicinin 179.920,672 m3 kazı artığı malzemeyi kesin depoya taşımadığını, 366.058,88 TL(yeni TL ile) haksız kazanç elde ettiğini, bu miktarın iadesinin 31.12.2003 tarihli yazı ile istenildiğini, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, şartname ve sözleşme hükümleri gereğince bu borcun davalının bankadaki hak ve alacaklarından bloke edildiğini, müvekkili bankaca dava konusu mahalde kazı artığı ile ilgili olarak Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/193- 131 D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, bilirkişi raporu ile kesin depo yerinde kazı artığı malzemenin bulunmadığının belirlendiğini, söz konusu kazı artığı malzeme kesin depoya dökülmediği için kazıdan çıkan atıkların inşaat mahallinden çıkarılması ve bir yere dökülmesi gerektiğinden hareketle hakkaniyete dayalı olarak yükleme, boşaltma ve şantiye mesafesi kadar bir bedelin müvekkilince alacaktan minha edildiğini, fiilen çalışma alanının dışına çıkarılan kazı artığı malzeme için daha önce ödenen şantiye içi nakliye mesafesi kadar kazı nakli bedelinin ödenmesi işleminin 11.08.2004 tarihli olurla iptal edildiğini, bu nedenle kazı malzemesinin şantiye içi nakli bedeli olan 77.434,93 TL’nin (yeni TL ile) 30 gün içerisinde ödenmesinin 26.08.2004 tarihli yazı ile davalıdan istenildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, bu miktarın davalının müvekkili bankadaki istihkakından 19.10.2004 tarihinde bloke edildiğini, borcun faizine mahsuben de 30.451,60 TL’nin (yeni TL ile) bu işle ilgili nakit teminat alacağından tutulduğunu, açıklanan nedenlerle davalının kazı artığı naklinden dolayı müvekkili bankaya olan borcunun ana parasının istihkaklarından bloke edilmesinden dolayı ana paranın faizinin sözleşme ve şartname hükümleri gereğince tahsili için iş bu davanın açıldığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının müvekkili bankadaki alacaklarından bloke edilen ana borcunun toplam faizi ve %5 toplam BSMV’si olmak üzere 518.931,63TL (yeni TL ile) alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 31.01.2005 havale tarihli ıslah dilekçesinde birleşen davada alacağın sehven yanlış hesaplandığını belirterek 518.931,63TL alacağı 611.206,33TL üzerinden ıslah ettiğini bildirmiştir.
Birleşen davada davalı vekili: Taraflar arasındaki sözleşme konusu işin yapıldığının kesin kabul ve kesin hesap mutabakatları ile sabit olduğunu, mutabakat metni ortadan kalkmadıkça sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün bulunduğunun ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, hukuki ilişkinin sona erdiğini, aradan 2 yıla yakın bir zaman geçtiğini, doğal sebeplerle bile ispat imkanının kalmadığını, 40‘dan fazla yüklenicinin iş yaptığı yerde her bir yüklenicinin ne kadar toprağı nereye döktüğünü ispat zorunda bırakılmasının hakkaniyete uygun olmadığını, davacının dava dilekçesinde yer alan iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl ve birleşen dava konusu uyuşmazlığın, davacı-birleşen davada davalı şirketin kalıcı konutlar alanında yaptıkları alt yapı çalışması sonucu ortaya çıkan kazı malzemesi artığının taraflar arasındaki sözleşmenin kanalizasyon inşaatlarına ait özel ve teknik şartnamenin 26.maddesi ile içme suyu inşaatlarına ait özel ve teknik şartnamenin 9.maddesi kapsamında kontrol mühendisi tarafından gösterilen yerden (kesin depo mahalli) başka bir yere taşınıp taşınmadığı, asıl dava konusu banka teminat mektubunun iade koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, dosyada asıl davacı yüklenici şirketin kesin depo mahalline kazı artığı malzemeyi taşıdığını, aradan geçen 3 yıl sonra taşıma olgusunun toprak zemindeki doğal etkiler sonucunda oluşacak değişikliklere bağlı olarak tespit edilemeyeceğini ve somut delil sunulmadığını ileri sürdüğü, davalı-birleşen davacı bankanın ise yüklenici şirketin hakediş ödemeleri içerisinde bedelini tahsil etmesine rağmen kazı artığı malzemeyi nakletmediğini iddia ettiği, konu ile ilgili olarak dava konusu ihale yönünden uygulanması gereken sözleşme eki niteliğindeki Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 38.maddesinin 1-2 bentlerinde kesin hesaptan sonra dahi müteahhidin her ne sebeple olursa olsun borcunun bulunduğu anlaşıldığı takdirde müteahhidin bu borcuda ödemek zorunda olduğu belirtilmiş olup ayrıca müteahhidin borcunu işlem anında geçerli ticari faiz ve gider vergisi ile birlikte ödeyeceğinin öngörüldüğünü, dosyada asıl dava yönünden değerlendirme yapıldığında ise, yüklenici şirketin asıl davalı bankaya karşı kazı artığı malzemeyi kesin depo mahalline naklettiğini ve hak edişleri içerisinde kendisine yapılan ödemenin haklı ve hukuka uygun bir ödeme olduğunu toplanan delillere göre kanıtlayamadığı, asıl davalı bankanın dava konusu banka teminat mektubunu davacı yükleniciden alacaklı olduğundan iade etmemekle haklı olduğu, bu itibarla da asıl davanın haklılığının kanıtlanamadığı kanaatine varılmakla asıl davanın reddine karar vermek gerektiği, diğer taraftan dosyada asıl davada davacı şirket tarafından kazı artığı malzemenin kesin depo mahalline taşındığı konusunda işin geçici ve kesin kabulünün yapılmasını ve bu hususta taraflar arasında mutabakat mevcut olmasına delil olarak dayanıldığı, ancak davacı şirketin yüklenici konumunda olduğu, sözleşme konusu eseri tamamlayarak işi eksiksiz şekilde ifa ve davalı bankaya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu, kazı artığı malzemenin sözleşme konusu sahada yüklenici tarafından yapılan çalışma sonrasında sahada bırakılmayarak kontrol mühendisi tarafından kendisine bildirilecek kesin depo mahalline nakledilmesi, asıl davacı yüklenici yönünden sözleşme kapsamında asli bir edim niteliğinde olduğu, bu durumda yüklenici şirketin kesin depo mahalline kazı artığı malzemeyi taşıdığını yine usulüne uygun deliller ile kanıtlamak durumunda olup işin geçici ve kesin kabulünün yapılmış olması sözleşmenin eki niteliğindeki Kanalizasyon İnşaatlarına Ait Özel ve Teknik Şartnamenin 26.maddesi ve İçme Suyu İnşaatlarına Ait Özel ve Teknik Şartnamenin 9.maddesi kapsamında da yükleniciyi sorumluluktan kurtarmayacağı, dosyaya sunulan Sakarya 2.ASHM kanalıyla mahallinde teknik inceleme ve ölçümler yaptırılarak alınan teknik rapordaki yukarıda değinilen tespitler ile yine davalı banka teftiş raporundaki tespitler birlikte dikkate alındığında, asıl davacı yüklenici şirketin kazı artığı malzemesi miktarı olarak teknik raporda tespit edilen 178.047.934 m3 malzemeyi kesin depo mahalline taşıdığını usulüne uygun deliller ile kanıtlayamadığının sabit olduğu, bu durumda mahkemece de benimsenerek hükme esas alınan ikinci bilirkişi heyeti ikinci ek raporu doğrultusunda ana para borcunun faizi ve BSMV’si ile birlikte bakiye 611.206,33 TL(yeni TL ile) alacağın birleşen davada davalı yükleniciden tahsili ile birleşen davada davacı bankaya verilmesi gerektiği kanaatına varıldığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden davanın ıslah talebi gözetilerek kabulü ile, dava konusu 611.206,33 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı-birleşen davada davalı ……Ltd. Şti.vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkilinin yüklenmiş olduğu işi, 15/05/2001 tarihi itibariyle sözleşme ve şartnamedeki şartlara uygun olarak tamamladığını ve 05/10/2001 tarihinde geçici kabulünün yapıldığını, 11/10/2001 tarihinde geçici kabulünün onaylandığını, … Bankası Genel Müdürlüğünün 25-29/11/2002 tarihleri arasında yapılan kesin kabul incelemeleri sonucunda hazırlanan 12/12/2002 tarihli kesin kabul tutanağı düzenlendiğini, karşı taraf … Bankasının 21.5.2003 tarih ve 3242 sayılı yazısı ile kesin hesap raporunun onaylanarak müvekkiline gönderildiğini, buna göre müvekkilinin sözleşme ile yüklenmiş olduğu taahhüdü, sözleşme ve şartname hükümlerine göre tam olarak yerine getirmiş olduğunun geçici kabul, kesin kabul ve kesin hesap mutabakatları ile belgelendiğini, bu işlemlerin karşılıklı mutabakat metinleri olduğunu, artık bu mutabakat metinleri hukuken ortadan kalkmadıkça müvekkilinin sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünün bulunduğunun ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, zamanla toprağın çökmesi, rüzgar ve yağmur gibi doğal sebeplerle azalması ve başkaları tarafından oradan alınarak dolgu malzemesi olarak kullanılmasının mümkün olduğunu, nitekim iş sahibi … Bankasının dahi bazı yerlerde dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere toprağı tekrar taşıdığını, birçok yüklenici gibi müvekkilinin de bu suretle talimat üzerine çeşitli yerlere taşıma yaptığını, ikinci olarak inşaat alanında az miktarda toprak yığını görülmesinin de iddiaların doğruluğunu göstermeyeceğini, zira aynı alanda üst yapı müteahhitlerinin de inşaat faaliyetlerinden dolayı çıkan artıkları inşaat alanlarına boşalttıklarını, bir an için gerçekten bir kısım toprağın daha yakın mesafelere taşınmış olduğu varsayılsa bile aynı yerde ve aynı işi yapan kırkın üzerinde yüklenicinin hangisinin boşalttığının ve ne kadar boşalttığının nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığını, bu ve benzeri nedenler nazara alındığında iş sahibi bankanın iddialarının gerçeğe ve hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davalı … Bankasının geçici kabul, kesin kabul ve kesin hesap mutabakatları ile sona ermiş olan hukuki ilişki sonrasında işbu iddiasını ispat etmek için tespit davası açması gerekirken, karşı dava açarak ve hiçbir somut delile dayanmadan ödenmiş olan iş bedelini talep ettiğini, zira öncelikle davalının iddialarının aksinin yine kendi belgeleri ile ortada olduğunu, bu belgelerin geçerliliğinin ortadan kalkmadığını, bu durumda hukuki ilişkinin sona erdiğini ve aradan çok uzun zaman geçmiş iken, sırf doğal sebeplerle bile ispat imkanı kalmamış olmasına rağmen geriye dönerek kırktan fazla müteahhidin iş yaptığı bir alanda, her bir müteahhidin ne kadar toprağı nereye döktüğünü ispat zorunda bırakılmasının hukuki olmadığını, bu sebeple ispatı mümkün olmamakla beraber, davalının öncelikle kendi iddialarını ispat edeceği bir dava ile geçici kabul, kesin kabul ve kesin hesap mutabakatlarını ortadan kaldırması gerektiğini, müvekkilinin yüklenmiş olduğu işin alt yapı kazı ve nakliye işi olduğunu, başka ifade ile inşaat sahasının tesviyesi ve çıkan toprağın iş sahibi tarafından belirlenen yere taşınması işi olduğunu, iş sahibi … Bankasının anılan yazıda ifade ettiği iddiaları hukuka ve gerçeğe aykırı olduğu gibi fizik kurallarına ve hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin ve diğer yüklenicilerin işi tamamlamasından itibaren 2 yıl geçtikten sonra depo alanındaki toprağın miktarının ölçülmesinin mümkün olmadığını, dosyada alınan bilirkişi raporlarının en erkeninin ise, işin tamamlanmasının üzerinden 4 yıl sonra alındığını, zira işin tamamlanmasının ardından geçen 22 yıllık süreçte gerek işbu dosyada, gerekse de diğer yüklenicilerin açmış olduğu dava dosyalarında alınan bilirkişi raporlarında idarenin iddiasındaki gibi net ve gerekçelendirilebilecek bir tespitte bulunulamadığını, dilekçe ekinde sunulan ve Yargıtay tarafından da onanmış olan emsal karardaki gibi, diğer yükleniciler lehine kararlar verildiğini, savcılık ve ceza mahkemelerinin soruşturma ve kovuşturmalarında da idare iddialarını ispat eden maddi bir olgunun yer almadığını, müvekkili şirket yetkilisi …’nun, ceza dosyasında beraat ettiğini ve bu kararın Yargıtay tarafından onandığını, gerekçeli kararda hatalı olarak belirtildiği gibi, müvekkili şirket yetkilisi bakımından bir suç tespiti ve bu suçun zaman aşımına uğradığından bahisle bir düşmenin de söz konusu olmadığını, yıllarca kesinleşmesi beklenen işbu ceza dosyasında, mahkemenin sadece 5 memura ceza verdiğini, bu memurlar hakkındaki hükmün ise, temyizen itirazlar sonucu Yargıtay tarafından zaman aşımı nedeniyle düşme kararı ile neticelendirildiğini, müvekkiline ait işin kesin kabul tutanağında ise işbu memurlardan hiçbirisinin imzasının bulunmadığını, Yargıtayın, zamanaşımı süresi dolmadan önce işbu cezaları onayacağı düşünülse bile, ne müvekkili şirket temsilcileri ne de kesin kabul tutanağını imzalayan idare yetkililerinin herhangi bir suça karışmadığını, ifade edilen bu durumun dosyada dikkate alınmadığını, ayrıca idare tarafından, şaibeli kabuller verildiğinden dolayı, kesin ve geçici kabul tutanaklarının iptali amacıyla tesis edilen bir idari işlem ya da yargı başvurusunun da yapılmadığını, geçerliliği tartışmasız olan bir kesin kabul tutanağı karşısında mahkemenin işin eksik veya hiç yapılmamış olduğundan bahisle bir karar kurduğunu, kararın gerekçelendirilmesi noktasında ise ispat yükünün kendileri üzerinde olduğununun belirtildiğini, halbuki ceza dosyasında da işbu hukuk dosyasında da tesviye işinin gerektiği gibi yapılmadığı hususunun sadece iddia olarak kaldığını, idarenin kontrol memurlarının onayını almış bir iş de ispat yükünün nasıl müvekkili üzerinde olduğu ve tamamlanmasının üzerinden yıllar geçmiş bir işin, mutabakatlar haricinde müvekkilince nasıl ispat edilebileceğinin anlaşılamadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava menfi tespit, teminatın iadesi ve tazminat, birleşen dava alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı – birleşen davada davalı ……Ltd.Şti. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Asıl davada yüklenici şirket vekili tarafından menfi tespit ve tazminat isteminin yanı sıra müvekkilince davalıya sözleşme gereğince verilen … Şubesinin 115.300,00 TL (yeni TL ile) bedelli ve … nolu teminat mektubunun iadesine, karar verilmesini de talep etmiştir. 26/01/2004 tarihli “Sayman Mutemedi Alındısı”ndan davacının teminat mektubunun iadesi talebi dışında kalan menfi tespit ve tazminat talepleri yönünden dava değeri olarak gösterdiği toplam 367.058,88TL(yeni TL ile) üzerinden dava tarihi itibariyle 4.955,29 TL peşin nispi harç yatırdığı, teminat mektubuna yönelik yatırması gereken peşin nispi harcı yatırmadığı ve bu harcın yargılama sırasında mahkemece de tamamlatılmadığı, teminat mektubunun iadesi talebinin para ile değerlendirilebilen işlerden olduğu halde harçlandırılmadığı anlaşılmıştır.
492 sayılı Harçlar Yasası’nın 16. maddesi gereğince değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Aynı Yasa’nın 28. maddesinin (a) bendinde karar ve ilam harcının dörtte birinin peşin, geri kalanın kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği hükmü yer almıştır. Yine aynı Yasa’nın 32. maddesinde yargı harçları ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz.
Harçlar Yasası’ndaki düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan görevi gereği mahkemelerce re’sen dikkate alınır.
492 sayılı Harçlar Yasası’nın 16. maddesi gereğince teminat mektubunun iadesi isteminin dinlenebilmesi için teminat mektubu miktarı üzerinden nispi harcın yatırılması gerekir.
Bu durumda mahkemece öncelikle iadesi talep edilen teminat mektubu bedeli olan 115.300,00 TL üzerinden tarifeye göre hesaplanacak nispi ilam harcının dörtte biri tutarındaki peşin harcın yatırılması için asıl davada davacı tarafa Harçlar Yasası’nın 30. maddesine göre süre verilmesi, harç eksikliğinin davacı tarafından bu şekilde tamamlanması halinde yargılamaya devamla davanın sonuçlandırılması gerekirken harç ikmali sağlanmadan yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı-birleşen davada davalı ……Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.nun 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı-birleşen davada davalı ……Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.03.2022 gün ve 2004/77 Esas -2022/164 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun olarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı-birleşen davada davalı ……Ltd.Şti tarafından ödenen 80,70 TL ve 10.437,90 TL olmak üzere toplam 10.518,60 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı-birleşen davada davalı ……Ltd.Şti. tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harçları ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 14.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır