Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1034 E. 2023/175 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1034 – Karar No:2023/175
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1034
KARAR NO : 2023/175

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2022
NUMARASI : 2020/568 E-2022/201 K

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :09.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :09.02.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında imzalanan 11/07/2014 tarihli sözleşme ile müvekkilinin … HES projesinin türbinlerinin sağlanmasını üstlendiğini, sözleşme bedelinin 1.850.000,00 USD olduğunu, bu bedelden 1.665.000,00 USD’nin ödendiğini, kalan 185.000,00 USD’nin ödenmediğini, bu bedelin tahsili için davalıya gönderilen Ankara 30.Noterliğinin 24.05.2019 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesine karşılık davalının Ankara 16.Noterliğinin 31.05.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle kesin kabul koşulunun yerine gelmediği, imalatlardaki eksik ve ayıplar nedeniyle talebin haksız olduğu, paranın akreditif olarak bankada hazır bulunduğunu bildirdiğini, davalının bu beyanı gözetildiğinde müvekkilinin davalıdan 185.000,00 USD alacağı ve alacağının likit olduğu hususlarının tartışmasız olduğunu, davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının borcun eksik ve ayıp işler nedeniyle ödenmediği iddiasında bulunarak takibe itiraz ettiğini, ancak müvekkilinin alacağını talep edene kadar davalının sözleşmeye konu türbinler ile ilgili ayıp ihbarında bulunmadığını, TTK’nun 23/c maddesi gereği malın ayıplı olması halinde açık ayıplarda iki gün, gizli ayıplarda sekiz günlük ihbar sürelerde ihbarla yükümlülüğünün olduğunu, diğer durumlarda Türk Borçlar Kanununun 223.maddesinin uygulanacağını, müvekkilinin alacağını talep edene kadar böyle bir iddianın gündeme getirilmediğini, ürünlerin ayıplı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, mahkeme tarafından ilgili kurumlardan test ve kontrol raporları, ön kabul, geçici kabul ve kesin kabul belgeleri ile nihai raporlar, hakediş ve ödeme belgeleri v.s.celp edildiğinde davalının müvekkili şirketin sağladığı türbinler vasıtasıyla elektriğin üretildiği, sisteme verildiği ve davalının türbinlerden istifadesinin sabit olduğunun görüleceğini, davalının yıllardır istifade ve gelir elde etiği HES yatırımında müvekkilince sağlanan türbinleri kullandığını, santralin ticari faaliyete başlamasının üzerinden 12 ay geçmekle kabulünün tamamlandığını, buna mukabil borca itirazında belirttiği hususlara dair tacir olarak yerine getirmesi gereken muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediği, müvekkiline ayıp ihbarında bulunmadığını ve haklı alacağın tahsilini geciktirmek üzere kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini belirterek davalının Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2020/7826 sayılı dosyasında icra takibine (185.000,00 USD’lik) itirazının iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Davacının 11.07.2014 tarihli sözleşmeye uygun şekilde edimini ifa etmediği için kesin kabul yapılmadığını, hidroelektrik santralındaki eksikliklerin tespit edildiğini, bu hususun davacı tarafından düzenlenen ve imzalanan tutanaklarla sabit olduğunu, 31.05.2019 tarihli noter ihtarnamesi ile noksanlık ve hatalar sebebiyle üretim ve enerji kaybının olduğunun davacıya bildirildiğini, eksik ve ayıplı imalatlar nedeniyle şirketin planlanan enerji üretiminde aksaklığın olduğunu ve dolayısı ile zarara uğranıldığını, ayıpların açık ayıp olmadığını, ayıp öğrenilir öğrenilmez BK. 223 kapsamında derhal ayıp ihbarında bulunulduğunu, sözleşmenin 8.maddesi uyarınca santralın ticari faaliyete başlamasının üzerinden 12 aylık garanti süresi geçmeden davacıya gerek ihtarname ve gerekse mail yazışmaları yoluyla ayıp ihbarının yapıldığını, müvekkilinin sözleşme ve mevzuat kapsamında tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının bakiye alacağının bankada akredite olarak hali hazırda bulunduğunu, ancak akredite paranın alınabilmesi koşulunun kesin kabul olup, kesin kabul yapılmadığı gibi davacının kesin kabul için yapılan davet çağrılarına da sessiz kalmış olduğunu, yine davacı yanca kurulan türbinlere ilişkin proje bilgileri ve şifreleri müvekkili davalıya vermediğinden en ufak arızalarda üçüncü şahıslar tarafından giderilemediğinden işin aksamasına neden olduğunu ve hak kaybına uğranıldığını belirtilerek davanın reddine ve davacı aleyhinde en az %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın taraflar arasında imzalanan sözleşmeye konu trübünlerin sağlanması nedeniyle, ödenmeyen bakiye sözleşme bedeline yönelik yapılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine, İ.İ.K.nun 67.maddesine göre açılan itirazın iptali davası olduğu, davanın yasal bir yıllık süresi içinde açıldığı, davanın taraflar arasında 11/07/2014 tarihli … HES projesi türbinlerinin sağlanmasına ilişkin imzalanan sözleşmeden kaynaklanan, ödenmeyen sözleşme bakiye bedeline ilişkin alacağa yönelik yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davası olup, taraflar arasında sözleşmenin varlığı, sözleşme konusu ürünlerin davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edildiği ve sözleşme bedelinin davaya konu 185.000 USD’lik kısmının ödenmediği konularında anlaşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki anlaşmazlığın, davacı firmanın edimini eksik ve ayıplı olarak yerine getirip getirmediği, bu bağlamda davalı firmanın bakiye sözleşme bedelini ödeme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı, mahkemece alınan SMMM bilirkişi raporu ile makine mühendisi, inşaat mühendisi ve sözleşme-hesap uzmanı bilirkişilerden oluşturulan bilirkişi heyet raporunun usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli, gerekçeli ve hüküm vermeye elverişli olduğu görülerek hükme esas alındığı, bilirkişi raporları tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında imzalanan 11/07/2014 tarihli satış sözleşmesinde, davaya konu … HES projesine ilişkin ayıplı olduğu iddia edilen bir kısım türbinin evsaf ve miktarlarının sözleşmede tanımlandığı, davaya konu … HES projesine ilişkin türbinlerin evsaf ve miktarlarının sözleşme şartlarına uygun olduğunun tespit edildiği, 11/07/2014 tarihli satış sözleşmesi 13.maddede;” …) tüm ekipmanın tasarımının yeni, modern, onaylanmış, en yeni tiplerde ve son deneyimler ışığında geliştirilmiş olacağını alıcıya beyan ve taahhüt eder. Tedarikçi herhangi bir parça ya da ekipmanın; a) Teknik şartnameye uygun olmaması, b) Tasarımın kusurlu veya hatalı olması ya da, c) Usulüne uygun şekilde normal kullanıldığı ve bakım yapıldığı halde, hangisi daha önce dolarsa sevkiyat tarihinden itibaren üç yıl içinde ya da ticari işletime alınma tarihinden itibaren iki yıl içinde işçilik veya malzeme kusuru göstermesi durumunda söz konusu parça ya da ekipmanı, alıcının yazılı talebi üzerine masrafları kendisine ait olmak üzere, kendi personelini sahaya göndererek gecikmeksizin onaracak veya değiştirecektir.” denildiği, dosyaya sunulan ” eksiklikler hakkındaki raporu” incelendiğinde; mevcut olduğu iddia edilen eksiklik ve kusurların bir kısmının davalı … … A.Ş. tarafından yaptırıldığı, düzenli çalışmadığı ve bazılarının yıllık bakımlarda tespit edildiği iddia edilen malzeme ve sistemlerin santralın ticari işletmeye alınış tarihi itibariyle garanti süresi içerisinde meydana geldiğine dair bir delil sunulmadığı, yine bilirkişi heyetince incelemesi yapılan keşif tarihinde var olan eksiklik ve kusurların ise garanti süresi içerisinde mevcut olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığının belirlendiği, davalının iddiasında yer alan arızalı olduğu belirtilen bazı malzemelerin, davalı tarafından tespit edilen ve davaya dayanak gösterilen ayıp ve kusurların türbinlerin yük altında çalışan aksamıyla ilgili olduğu, sistemin çalışmasına bağlı olarak zamanla aşınabilecek veya malzeme yorgunluğundan kaynaklı olarak işlevinin zayıflayacağı, ya da malzeme kalitesinden kaynaklanabileceği, sürekli çalışan sistemde gerektiğinde ve periyodik olarak kontrollerin yapılarak bozulması, deforme olması veya aşınması nedeniyle değiştirilmesi gereken parçalar ortaya çıkabileceğinden ayıp olarak nitelendirilemeyeceğinin anlaşıldığı, davaya konu ayıplı olduğu iddia edilen ve türbinlerin evsaf ve miktarları, sözleşmede tarif edilen ürünlerle uyumlu olduğu, açık ya da gizli ayıbın bulunmadığı ve ihbar sürelerine ilişkin bir değerlendirme yapılmasının sonucu etkilemeyeceğinin anlaşıldığı, davaya konu … HES projesine ilişkin hem DSİ , hem de TEDAŞ tarafından kabullerin yapılmış olması, 2017 yılı kabul protokolüne göre % 105 verimlilik testini geçtiği hususu ve 15.12.2016 tarihinden 26.01.2021 tarihi dahil her ay … … AŞ tarafından EPİAŞ’a düzenlenen faturalar ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen 18.12.2020 tarih ve 40492 sayılı yazı ekinde yer alan CD deki geçici kabul tutanağında keşif icrasında yapılan tespitler gereği davalı tarafından ileri sürülen hususların ayıp olarak nitelendirilmeyeceği hususu da dikkate alındığında davacı tarafından 11.07.2014 tarihli satış sözleşmesi gereği edimlerini yerine getirdiğinin tespit edildiği, davaya konu proje kapsamında geçici kabulün yapıldığı noktasında duraksama bulunmamakla birlikte kesin kabul noktasında ise TEDAŞ Toroslar Bölge Müdürlüğü tarafından sunulan 17.12.2018 tarihli kesin kabul tutanağı, 11.07.2014 tarihli satış sözleşmesi’nin 8/2 maddesinde yer alan ‘’Kesin Kabul ticari işletme başlangıç tarihinden itibaren 12 ayın sonunda yapılacak olup, ilgili tutanak alıcı tarafından tedarikçiye verilecektir’’ düzenlenmesi gereği davalı tarafından dosyaya ibraz edilen 15.12.2016 ila 26.01.2021 tarihi dahil her ay davalı tarafından EPİAŞ’a düzenlenen faturalar da göz önüne alındığında işletmenin faaliyete geçtiği ve sözleşme şartının yerine geldiği ve kesin kabulün yapılmış sayılacağının kabulü gerektiği, bu nedenlerle davalının satış sözleşmesi gereği bakiye 185.000,00 USD ödemekle yükümlü olduğu kanaatine varıldığı, belirtilen gerekçelerle; davalının icra takibine itirazının haksız olduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile, davalının 185.000 USD asıl alacağa yönelik itirazın iptaline karar vermek gerektiği, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmiş ise de, davalının iddialarının gerçeği yansıtmadığı, projenin idarece kesin kabulü yapılarak faaliyete geçtiği, bu durumda teslimde eksik ve ayıplı ürün bulunmadığının sabit olduğu ve davalının bakiye sözleşme bedelini ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, davalının garanti süresi içindeki ürünlere ilişkin iddiasının da bakiye sözleşme bedelini ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, böylece davalının likit olan borca haksız olarak itirazda bulunduğu belirlenmekle İ.İ.K.’nun 67/2. maddesi gereğince alacağın %20’si oranında 282.809,50 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının 2020/7826 sayılı icra dosyasında 185.000 USD asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile, asıl alacağa takip tarihinden itibaren USD mevduata kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, İİK’nun 67/2.maddesi gereğince alacağın %20’si oranında 282.809,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece, taraflar arasında 11.07.2014 tarihinde imzalanmış olan sözleşmenin ödemeler başlıklı 9.maddesinin gözden kaçırıldığını, söz konusu maddenin d/son bendine göre en son ödenecek tutar olan %10’luk kısıma dair 185.000,00 USD’nin tesisin çalıştığı yıl içerisinde yapılacak geçici kabul ile tespit edilen ve tesisin çalışma süresinde çıkan hatalı, eksik, ayıplı işlerin tutanak altına alınarak, bu eksikliklerin giderilmesi sonucunda iki taraf arasında yapılacak kesin kabulden sonra, davacı tarafın kesin kabul evrakını paranın akredite edildiği bankaya ibrazı mukabilinde alacağını, davaya konu bankaya akredite edilen ve toplam tutarın %10’u olan 185.000,00 USD’lik ödemenin akdedilen sözleşme uyarınca taraflar arasında kesin kabul işleminin yapılmasından sonra, davacı tarafça bankadan kesin kabul evraklarını ibraz ile tahsil edileceğini, davacı şirketin yüklenmiş olduğu işleri tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmediğini, kendisinin de geçiçi kabul evrakının altına imza atarak kabul ettiği eksiklikleri gidermediğini ve müvekkili şirket tarafından yapılan kesin kabul davetine icabet etmemiş olduğundan dolayı kesin kabul yapılamadığını, davacının toplam tutarın %10’u olan 185.000,00USD’lik tutarı alamamasının sebebinin kesin kabulü yapmaması olduğunu, kesin kabul yapılmasından imtina eden davacı şirketin işbu dava ile alacak talep etmesinin hukuki yararı olmadığını, söz konusu rakamın önceden müvekkili şirket tarafından bankaya akredite edilmiş olup, halen de banka hesabında söz konusu tutarın akredite halde bulunduğunu, davacı şirketin taraflar arasında yapılmış olan kesin kabul sonucu düzenlenen tutanağın bankaya ibrazı ile söz konusu ödemeyi alabileceğini, ancak davacının işbu davayı ikame ederek alacağı alma yoluna girmiş olmasının tamamıyla kötüniyetli ve hem sözleşme hem de mevzuat hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, tüm bunlara ek olarak davacı tarafından da müvekkiline yöneltilmiş sözleşmeye aykırılık yapıldığı veya kesin kabul yapılmasından imtina edildiği iddialarının mevcut olmadığını, geçici ve kesin kabul yönteminin sadece kamu kurumlarınca yapılan ihaleler için değil, özel hukuk hükümlerine tabi firmalar arasındaki işler için de geçerli olduğunu, yani özel şirketlerde de geçici veya kesin kabul tutanağını onaylama yetkisi olan birisinin gerekli onaylamayı yapmasının yeterli olup bunun dışında başka bir şart aramaya da gerek olmadığını, bu bağlamda sözleşmede taraflar arasında dava konusu ödemenin alınması için kesin kabul şart koşulduğundan dolayı işin bitirilmiş sayılması için ön koşul olarak sadece müvekkili firma tarafından kesin kabulün yapılması gerektiğini, mahkeme ilamında belirtilen kurumların yaptığı kabullerin işbu dava bakımından bir sonucu bulunmadığını, nitekim DSİ’nin yaptığı geçici kabul inşaat işlerinin, TEDAŞ’ın yaptığı geçici ve kesin kabul enerji nakil hattının kabulü olduğunu, EPİAS’ın verilerinin ise enerji satış işlerini yapan kurumun verileri olduğunu, tüm bunlara ek olarak taraflar arasındaki sözleşmede, belirtilen kurumlar tarafından yapılan kabullerin müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılacak kesin kabul anlamına geleceğinin kararlaştırılmadığını, sonuçta mahkeme ilamındaki tespitlere katılmalarının mümkün olmadığını, davacı şirketin kesin kabulden imtina etmesi ve davacı şirket edimini tam anlamıyla sözleşmeye uygun şekilde yerine getiremediği için kesin kabul işleminin yapılamadığını, geçici kabul yapılırken karşılıklı olarak tespit edilen eksikliklerin taraflarca imza altına alındığı halde davacı şirket tarafından eksikliklerin giderilmediğini, davacı tarafın edim konusu mal olan tribünlerin montajı esnasında yapılan eksiklerden ve kullanılan ekipmanların sözleşmeye aykırı şekilde kalitesiz olmasından dolayı, müvekkili şirkete ait HES’te 2017 yılı elektrik üretiminde çok büyük kayıplar yaşandığının dosyaya sunulan belgelerden açıkça görüldüğünü, o süre zarfında eksikliklerin tespit edildiğini ve müvekkili şirket tarafından yüksek maliyet karşılanmak üzere ekipman ve parçalarda zorunlu değişiklikler yapıldığını, ancak dosyadaki bilirkişi raporunda basit bir değerlendirme ile parçaların zaman içerisinde bozularak, deforme olarak ve aşınması sebebiyle değiştirilmesi gereken parçalar ortaya çıkabileceğinden ayıp olarak değerlendirilemeyeceği tespitinde bulunulduğunu, ancak bilirkişi heyetinin uzmanlıkları göz önüne alındığında tesisi anlayabilmelerinin tamamen olanaksız olduğunu, dolayısıyla öne sürdükleri ayıp beyanlarının gereği gibi anlaşılabilmesi için elektrik mühendisi tarafından tesisin incelenmesi gerektiğini, bilirkişi raporundaki tespitlerin aksine müvekkili şirket tarafından ilk yıl içinde oluşan ayıplar için defaten davacı şirket yetkililerinin çağrılmasına rağmen davacı yanca hiçbir yetkili gönderilmediğini, sonrasında Türkiye’de davacı şirketin temsilcilerinin santrale getirildiğini ve eksikliklerin en kısa zamanda tamamlanacağının belirtildiğini ve tutanak tutulduğunu, ancak bu tutanağa rağmen de söz konusu eksikliklerin giderilmediğini, ihtarname çekilip ayrıca mail yoluyla bildirimde bulunulmasına rağmen eksikliklerin ve ayıpların giderilmesine yönelik davacı yanca geri dönüşlerde bulunulacağı söylenmesine rağmen belirttikleri tarihte santrale gelmediklerini, sonrasında Haziran ayında gelmelerine karşın hiçbir ekipmanlarını, yedek parçalarını getirmediklerini ve santralde bulunan ekipmanlarının ise kullanılamaz halde olduklarının müvekkili şirketçe tespit edildiğini, üretimin tam kapasite olduğu ancak ekipmanların kalitesiz olması ve sözleşmeye uygun olmamasından dolayı oluşan enerji kayıplarına dair aylara ait föylerde kayıp elektrik miktarının hesaplandığını, 20/11/2020 tarihinde davacı tarafa iletilen raporda ve aynı tarihli maillerde açıkça söz konusu eksikliklerin bildirildiğini, ayrıca 04/09/2018 tarihli davacı şirket yetkilisinin de katıldığı teknik gezi raporunda eksikliklerin birlikte tespit edildiği ve davacı şirketin eksikliklerin tamamlanması için taahhütte bulunduğunun görüldüğünü, ancak söz konusu taahhütlere rağmen hiçbir onarımın davacı şirketçe yapılmadığını, 27/01/2020 tarihli davacı yüklenici firmanın eksiklikleri konulu raporda görüleceği üzere 2017 yılı tespitleri başlığı altında 14/06/2017 tarihinde … HES ile Hydrotu firması yetkilisi arasında imzalanan …- … HES Kabul Protokolünden bahsedildiğini ve protokol kapsamında belirlenen eksikliklerin davacı şirket tarafından giderileceği hususunda mutabık kalındığını, raporun devamında ise yıl bazında ortaya çıkan eksikliklerin ve müvekkili şirketçe karşılanan maliyetlere yer verildiğini, işbu raporda açıkça görüleceği üzere davacı şirketin yüklendiği edimi gereği gibi ifa etmediğini, bunun sonucunda ise üretim kapasitesinin düştüğünü ve müvekkili şirketin ek maliyetler ile yüz yüze kaldığını, tüm bunlara ek olarak Ankara 57. Noterliği’nin 31/05/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bir daha sorunların bildirildiğini ancak yine karşı taraftan cevap gelmediğini, davacının TTK hükümlerine dayanarak ihbar önellerine uyulmadığını iddia ettiğini, ancak mailler, ihtarnameler, eksiklik raporları ve davacı ile birebir imzalanan geçici kabul evrakının dahi davacı tarafın iddiasını haksız çıkarttığını, sözleşme konusu tribün ediminin davacı tarafça eksik ve ayıplı şekilde ifa edildiğini, söz konusu eksik ve ayıpların ise, elektrik üretimini çok olumsuz etkilediğini ve müvekkilinin büyük maddi kayıplarına sebep olduğunu, bu ayıpların sonradan ortaya çıkmasının gizli ayıp şeklinde olduğunu, dolayısıyla muayene külfetinin söz konusu olmayacağını, kullanım sonrası ortaya çıkabilecek bir gizli ayıbın bulunması ve 8 günlük süre içerisinde incelemede de tespit edilememesi halinde TBK madde 223 hükmünde açıkça ayıbın ortaya çıkması durumunda hemen bildirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, müvekkili şirketçe de bu hükme uygun olarak hareket edildiğini, hatta söz konusu tribünlerde eksik ve ayıbın olduğunun davacı şirketçe de kabul edildiğini, içinde elektrik mühendisi bulunan bilirkişi heyetine keşif icra ettirilmesi ile akabinde yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekirken mahkemece karar verilmiş olmasının hukuken hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 11/07/2014 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 98.127,76 TL istinaf karar harcından peşin alınan 24.535,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 73.592,76 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 09.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır