Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1004 E. 2023/848 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1004 – Karar No:2023/848
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1004
KARAR NO : 2023/848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2022
NUMARASI : 2015/38 E-2022/529 K

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -E-TEBLİGAT

DAVALI :
VEKİLİ : Av. … -E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin hakim ortaklarından olan …’un, kılavuz başı olarak inşaat işleri yaptığını, çoğunlukla Ankara’da …semtinde inşaatlarda kalıp, demir ve beton işlerinin işçiliklerini yapmak üzere müteahhitlerle anlaşmalar yaptığını, bu işleri de Ordu ve Samsun illerinden gelen işçilerle birlikte yürüttüğünü, davalı kooperatifin üyelerine konut tahsis etmek amacı ile … parselin malikleri ile yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yaptığı inşaatın işçiliklerini 2004 yılından itibaren …’a kılavuz başı olarak verdiğini, …’un 16 Bloktan oluşan inşaatların hafriyat hariç tüm diğer kalıp, demir ve beton işçilikleri ile çatılarının yapılması işlerinin işçiliklerini bir kısmı için yazılı sözleşme yaparak, bir kısmı için ise şifahi anlaşma yaparak yaptığını, 30/06/2009 tarihli taşeronluk sözleşmesinin 3.madesinde belirtilen “İnşaatların Fiziki Durumu” başlığı altında açıklanan fiziki gerçekleşmelerin 2004 yılından itibaren işbu sözleşme tarihine kadar geçen sürede tamamen …’un kılavuz başı olarak bulduğu hemşerisi olan işçilerle yapmış olduğu işler olduğunu, kooperatif yöneticilerinin …’dan, kendi yakınlarının ortağı olduğu, …. Şti. ünvanlı şirketin hisselerini devir alıp, şirketin sahibi olarak şirket adına işleri yapmasını talep ettiklerini ve …’un şirket hisselerinin tamamına yakınını devraldığını, müdürü de olduğu bu şirketle kooperatif arasında 30/06/2009 tarihli sözleşmenin imzaladığını ve bu şekilde kalan işlere başladığını, davacı şirketin sözleşmede kararlaştırılan tüm işleri yapıp teslim ettiğini, halen teslim edilen konutlarda oturulduğunu, sözleşmede olmayan bazı işlerin de ek iş olarak davacı tarafça yapıldığını, sözleşmede kararlaştırılan bedelin büyük bir kısmının davacıya ödendiğini, ancak sözleşmeden sonra devam eden J ve L nolu bloklara malzemeli olarak yapılan işlerin hiçbirinin bedelinin ödenmediğini, davacının yaklaşık 4.000.000,00 TL alacağı kaldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nin, 06/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini arttırarak toplam 2.297.983,12 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili kooperatifin davacı yükleniciye karşı herhangi bir borcunun olmadığını, … ile müvekkili kooperatif arasında 15/03/2003 tarihli “Karşılıklı İş Anlaşmasıdır” başlıklı (KDV hariç) 38.600,00 YTL bedelli, 23/01/2007 tarihli “Götürü Bedel Karşılıklı İş Anlaşmasıdır” başlıklı 1.187.776,00 YTL bedelli sözleşmeler yapıldığını, davacıya imalatın bedellerinin, üye ve kooperatif senetleri ile ödendiğini, 20/03/2008 tarihli “Götürü Bedel Karşılıklı İş Anlaşmasıdır” başlıklı (KDV, SSK ve mali giderler kooperatife ait olmak üzere) 861.600,00 YTL bedelli iş anlaşmasının ise, davacının talebi üzerine çalışanı … ile imzalandığını ve işin bedelinin davacıya verilen kooperatif ve üye senetleri ile ödendiğini, davacı şirket ile 30/06/2009 tarihinde akdedilen KDV dahil 3.408.465,00 TL tutarlı taşeron sözleşmesi, 30/12/2009 tarihli J ve L Bloklarında yapılan imalatlarla ilgili KDV dahil 1.193.250,00TL tutarlı sözleşme ve daha sonra 28/06/2010 tarihli KDV dahil 3.805.000,00 TL tutarlı taşeron sözleşmeleri ile kooperatif binalarında davacı tarafından yapılan tüm işlerin belirtildiğini ve bunların bedellerinin davacıya ödendiğini, davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını, yine kooperatife yapılan son işte (30/12/2009 tarihli ve 2009/39 sayılı karar ile yapılan) iş tutarının %32 oranında iskontaya tabi tutulduğunu, bu husustaki taahhütname ile iskonto sonrası kalan miktarın ödendiğine dair ibranamenin dosyaya sunulduğunu, davacı ile aralarında yapılan tüm işlerin bedellerinin kooperatifin defterlerinde ve cari hesaplarında yer aldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin 5 adet sözleşmeye dayanmakta olup, bu sözleşmelerin; 30/06/2009 tarih ve 2009/13 karar sayılı “Taşeron Sözleşmesi”, 30/12/2009 tarih ve 2009/39 karar sayılı J ve L bloklarla ilgili “Sözleşme”, 28/06/2010 tarih ve 2008/13 karar sayılı “Taşeron Sözleşmesi”, 28/06/2010 tarih ve 2008/13 karar sayılı “Karşılıklı İş Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ve 01/08/2010 tarihli “Taşeron Ek Sözleşmesi” olduğu, 30/12/2009 tarihli sözleşme bedelinin ödemesine ilişkin olarak düzenlendiği belirtilen 10/01/2010 ve 25/08/2011 tarihli iki adet adi yazılı şekilde düzenlenen belgenin, ….Ltd. Şti. kaşesi olmadan şirket adına imzalandığı, 10/01/2010 tarihli “30/12/2009 tarih ve 2009/39 sayılı karara istinaden verilen “Taahhütname” başlıklı belgede, yüklenici ….. Ltd Şti. tarafından sözleşme tutarında KDV dahil %32 oranında iskonto yapılmasının kabul edildiği, 25/08/2011 tarihli “30/12/2009 tarih ve 2009/39 sayılı karara istinaden verilen “İbraname” başlıklı belgede ise, her biri 156.000,00 TL/daire bedelle 4 adet zemin kat daire, 175.000,00 TL bedelle 1 adet normal daire olmak üzere toplam 767.000,00 TL ve kalan 12.478,00 TL’nin nakit olarak alındığının belirtildiği, aynı şekilde 28/06/2010 tarihli sözleşme bedelinin ödemesine ilişkin olarak düzenlendiği belirtilen bir adet 10/10/2011 tarihli ve bir adet tarihsiz adi yazılı belgenin, …. Ltd Şti adına şirket kaşesi olmadan şirket adı altına imza atılmak suretiyle imzalandığı, bunlardan tarihsiz belgede; 28/06/2010 tarihli sözleşmedeki 463.160,00 TL tutarındaki pis su, temiz su, yağmur suyu alt yapı işinin imalatından vazgeçildiği ve sözleşme tutarında KDV dahil %32 oranında iskonto yapılmasının kabul edildiği, 10/10/2011 tarihli “28/06/2010 tarih ve 2010/13 sayılı karara istinaden verilen “İbraname” başlıklı belgede ise; her biri 182.000,00 TL/daire bedelle 11 adet normal kat dairenin (toplam 2.002.000,00 TL), kalan 270.451,20 TL’sinin nakit olarak alındığı, ayrıca sözleşme harici olarak … yüklenici tarafından satılan 190 daire içi armatür tefrişine (klozet, küvet, duş teknesi, duşakabin, ayaklı lavabo, tüm bataryalar ve bağlantı malzemeleri) ait alacaklarının nakten ve senet olarak alındığının ifade edildiği, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, sözleşmeler, ibraname ve taahhütname başlıklı belgeler ile hüküm kurmaya elverişli son bilirkişi heyetinin hazırladığı rapor ve ek rapor birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında yukarıda belirtilen 5 adet eser sözleşmesinin imzalandığı, davacının işi yapıp teslim ettiği, iş bedelinin bir kısmı için öngörülen dairelerin teslim edilmediği, ödeme için verilen bir kısım senetler bedelinin ödenmemesi nedeniyle iade edildiği, yine ibraname ve taahhütname başlıklı belgelerde, şirket kaşesinin bulunmaması, sözleşmede açıkça yetki verilmedikçe sözleşme bedelinin tek taraflı irade beyanı ile değiştirilemeyeceği, yine yapı yaklaşık birim maliyetleri tebliğine göre birim fiyatın %10’unun müteahhitlik kârı ve %15’inin genel gider olmasına rağmen, %32 iskonto beyanının TBK nun 28. maddesi kapsamında edimler arasında aşırı oransızlık yarattığı ve bunun C. Savcılığı kovuşturma dosyası kapsamında şirket adına imza atan yetkili kişinin beyanları nazara alındığında kötü niyetli işlemler neticesinde oluşturulduğu ve gerçek irade beyanını yansıtmadığı dikkate alınarak, geçersiz kabul edilmesi gerektiği, davacının 01/08/2010 tarihli taşeron ek sözleşmesi içinde kalan ve bedeli 398.000,00 TL olan işlerin önceki sözleşmeler kapsamında yapıldığı ve bu sözleşmede yer almasının mükerrerlik oluşturduğu, davacının 01/08/2010 tarihli sözleşme dışında kalan önceki sözleşmeler nedeniyle davalı kooperatiften bakiye 42.751,32 TL alacağı bulunduğu, yine 01/08/2010 tarihli taşeron ek sözleşmesi kapsamında yapılan (önceki sözleşmelerde yer aldığından mükerrer olan kalemlerin mahsubu neticesinde) ve karşılığı ödenmeyen imalat bedeli olarak 392.000,00 TL ile ibraname ve taahhütname başlıklı şirket kaşesi olmadan tek taraflı beyan ile oluşturulan iş bedelinden yapıldığı iddia edilen %32 oranındaki tenzilat tutarları nazara alınarak davacıya ödenmeyen tenzilat tutarları ( 30/12/2009 tarihli sözleşme nedeniyle 1.193.350,00 – 811.478,00 (%32 tenzilat miktarı )= 381.872,00 TL ve 28/06/2010 tarihli sözleşme nedeniyle 3.805.000,00 – 2.587.400,00 (%32 tenzilat miktarı) =1.217.600,00 TL olmak üzere toplamı (381.872,00 TL + 1.217.600,00 TL =)1.599.472,00 TL’nin ödenmediği, davacının, davalıdan alacak toplamının (42.751,32 TL + 392.000,00 TL+1.599.472,00 TL=) 2.034.223,32 TL olduğu, ayrıca davacı tarafından, dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürücü nitelikte bir ihtarname vs. sunulmadığından, dava dilekçesindeki miktar yönünden dava ve ıslahla arttırılan miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren, tarafların tacir olduğu kabul edilerek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 2.034.223,32 TL’nin 100.000,00 TL’sine dava tarihi olan 01/08/2013 tarihinden itibaren, bakiye kısmının ise ıslah tarihi olan 06/01/2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi kapsamında değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; … tarafından, … olarak davalı kooperatife ayrıca iş yapıldığını, davalı tarafından yapıldığı kabul edilen ödemeler içinde …’un dava konusu 5 adet sözleşme ile alakası olmayan işlerinin ödemesinin de bulunmakta olup, davada davalının yaptığı ödemelere dahil edilmesinin hatalı olduğunu, sözleşmelerden sonra da dairelerin klozetleri, küvet, duş teknesi, duşakabin, ayaklı lavabo, tüm bataryalar ve bağlantı malzemeleri ile, yine ek olarak 190 adet kalorifer peteklerinin malzemeli olarak monte edildiğini, bu imalatların diğer sözleşmeli işler bittikten sonra 2011 ve 2012 yıllarında malzemeli olarak yapıldığını, bu imalat bedellerinin de 5 sözleşmeye yapılan ödemeler olarak kabul edilmesinin gerçeğe aykırı olduğunu,müvekkilinin halen 4 milyonun üzerinde davalıdan alacağı olduğunu, gerçek ödemenin ve gerçek alacağın denetlenebilir hale getirilmesi için muhakkak bunların belgeleri ile tek tek çıkarılması gerektiğini, ödeme iddiaları denetlenmeden, ödenip ödenmediği ayırt edilmeksizin alacaktan düşülmesinin hatalı olduğunu, müvekkiline iş bedeli olarak verildiği kabul edilen dairelerin hangileri olduğunun belirlenmesi ve tapu kayıtlarının celbi gerektiğini, yine müvekkili şirkete 2.042.215,00 TL’lik bono verildiğinin ve bonoların ödendiğinin varsayıldığını, 31/12/2010 tarihli tutanaktan anlaşılacağı gibi sözleşmelere karşılık alınan toplam 2.042.215,00 TL bedelli senetlerin herhangi bir ödeme alınmadan kooperatifin kurucusu, …’e teslim edildiğini, ama bunlar da sanki “bedel olarak” ödenmiş gibi hesaba dahil edildiğini, oysa ödeme yapılmadığını, ödeme varsa ticari defter ve kayıtlarda bu ödemelerin kayıtlarının olması gerektiğini, bu bonoların herhangi bir ödeme alınmadan iade edildiğini, hatta davalı kooperatif tarafından bu bonolara ilişkin defterlerinde çıkış (yani kayıt) bile yapılmadığını, ayrıca bonoların TBK 133.maddesi uyarınca ifa uğruna verildiğini, ifa uğruna verilen bonoların ödenmemesi halinde borçtan düşülemeyeceğini, bu hususta da bir araştırma yapılmadığını, 28/06/2010 tarihli ve 2010/13 karar nolu sözleşmede iş bedelinin, 680.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığını, KDV eklenecek yerde, KDV içinde imiş gibi değerlendirme yapıldığını, “KDV hariç” ibaresinin bulunmadığı durumlarda bile Vergi Usul Kanunu’na göre KDV eklenmesi gerektiğini, 28/06/2010 tarih ve 2010/13 karar nolu sözleşmenin “cezai şart” bölümünde işverenin taahhütlerini yerine getirmediği takdirde %20 tazminat ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, işveren halen ödemeleri yapmadığına göre %20 cezai şart konusunun tartışılıp hesaba dahil edilmesi gerektiğini, 01/08/2010 tarihli Ek Taşeronluk Sözleşmesinin 4.maddesinde iş bedelinin 790.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, 4.maddenin son cümlesinde de “ödemelerin gününde yapılmaması halinde de Aylık Gecikme Bedeli %3 olarak uygulanacaktır” şartı olduğunu, hesaplamalar yapılırken sözleşmenin bu maddesi hükmünün de dikkate alınması gerekirken, bu husus dikkate alınmadan yapılan hesaplamaların da hatalı olduğunu, yine iş bu sözleşme “Taşeron Ek Sözleşmesi” olarak belirlendiğine göre, %3 gecikme bedelinin diğer eki olduğu sözleşmeleri de kapsaması gerektiğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece HMK hükümlerine aykırı düzenlenen ve yok hükmünde olan bilirkişi raporlarının olduğu gibi kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının dava dilekçesinde 30/12/2009 ve 28/06/2010 tarihli sözleşmelerdeki imzaların şirketlerine ait olmadığını belirttiği halde, sonradan bu sözleşmeler ile ilgili talepte bulunarak ve müvekkili kooperatifle 5 adet sözleşme yaptığını ileri sürerek davasını ıslah etmesine rağmen, sonradan miktar yönünden de ayrıca bir kez daha ıslahta bulunmasının birden fazla ıslah yapılamayacağı kuralına göre hukuka aykırı olduğunu, davacının müvekkili kooperatif ile olan sözleşmeler sebebiyle, 01/08/2010 tarihli sözleşme dışındaki sözleşmelerden dolayı bakiye 42.751,32 TL alacaklı olduğu kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davanın 01/08/2013 tarihinde açıldığını, uyuşmazlığın bu tarih itibariyle mevcut duruma göre çözümlenmesi gerektiğini, tarafların birbirini doğrulayan 2012 yılı sonu ticari defter kayıtlarına göre davacının 123.248,68 TL fazla tahsilat yaptığının sabit olduğunu, bu tarihten sonra davacının 10/05/2013 tarihinde 13.000,00 TL tutarlı 2 adet ve 01/01/2014 tarihinde 153.000,00 tutarlı 5 adet senet iade ettiği ve müvekkili kooperatif tarafından 12.000,00 TL tutarlı 31/01/2013 vadeli ve vadesi belirtilmeksizin 6.500,00 TL tutarlı senetlerin ödemesi yapıldığı belirtilerek, iade edildiği belirtilen senetlerin ödendiğinin kooperatif tarafından ispatlanamadığı hukuki yargısı ile kooperatifin 42.751,32 TL borçlu olduğuna hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yine dosyada müvekkili kooperatif yetkililerinin imzasını içeren bir senet iade tutanağı olmadığını, davacının senetleri iade ettiğini ispatla mükellef olduğunu, mahkemenin ispat külfetini tersine çevirerek, davacının kapanış tasdikli olmayan kayıtları ve kooperatif yetkililerinin imzaları olmayan belgeleri iade gibi kabul ederek, müvekkili kooperatifin 42.751,32 TL borçlu olduğuna dair kararının bu yönü ile de hukuka aykırı olduğunu, davacının 01/08/2010 tarihli taşeron ek sözleşmesi kapsamında, önceki sözleşmeler ile mükerrer kalemlerin mahsubu neticesinde (790.000,00 TL – 398.000,00 TL=) 392.000,00 TL alacağı olduğunun kabulünün de hukuka aykırı olduğunu, öncelikle, davacı tarafından 16/11/2015 tarihli dilekçesi ekinde sunulan 01/08/2010 tarihli Taşeron Ek Sözleşmesi başlıklı ve 790.000,00 TL tutarlı Tamirat ve Tadilat sözleşmesinin, mükerrerliği yanında, müvekkili kooperatif yetkili temsilcileri tarafından imzalanmadığından Kooperatifler Kanunu’nun 55. ve Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 46. maddeleri hükümleri uyarınca kooperatifi borç altına sokmasının hukuken mümkün olmadığını, mahkemece bu yönde yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının ibraz ettiği 01/08/2010 tarihli sözleşme içeriği tamir/tadilat/elden geçirme ve diğer işlerin; 30/06/2009, 30/12/2009 ve 28/06/2010 tarihli sözleşmeler ile taahhüt edilen ve de eksiksiz ve kusursuz olarak teslimi gerekip, henüz teslim tarihi gelmemiş kabulü yapılmamış aynı işler olup, bundan dolayı da 01/08/2010 tarihli taşeron ek sözleşmesinin mükerrer olduğunun açıkça görüldüğünü, bu maddi gerçekliğe rağmen mahkemenin 01/08/2010 tarihli sözleşmeden dolayı hangi kalem iş için ne kadar bedel olduğu dahi belirlenmeden müvekkili kooperatifi (hem de bilirkişi ek raporunun kabul edilen mükerrer iş kalemini dahi kabul etmeyerek) 392.000,00 TL borçlu çıkaran kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin İbraname ve Taahhütname başlıklı belgelerin davacı şirketi bağlayıcı olmadığı ve müvekkili kooperatifin 1.599.472,00 TL borçlu olduğuna ilişkin kabulünün de hukuka aykırı olduğunu, öncelikle davacının tacir olup, TTK’nın 18.maddesine göre basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, söz konusu 4 adet belge üzerinde de davacı şirketin ünvanı ve yetkilisinin imzası bulunduğunu, işbu belgelerin davacı şirketi bağlayıcı nitelikte olduğunun izahtan vareste olduğunu, yine taahhütnamelerin ve ibranamelerin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 21.maddesi gereğince gabin (aşırı yararlanma) halinin olmadığının da açık olduğunu, bu maddeye göre mutazarrırın 1 sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabileceğini, bu müddetin aktin inikadından itibaren cereyan edeceğini, Ticaret Sicil Gazetesi özetleri ile 20/07/2009 tarihi itibariyle 750 hisse sahibi …’nın hissesini …’a devir ettiğinin, 01/11/2011 tarihinde 250 hisseli …’ün hissesini …’a devrettiğinin ve 01/11/2011 tarihi itibariyle …’un, şirket müdürü olarak şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunun sabit olduğunu, 28/06/2010 tarih ve 802.000,00 TL (KDV dahil) tutarlı sözleşmenin ve 01/08/2010 tarihli sözleşmenin mükerrer sözleşmeler olduğunu, işbu sözleşmelerde mükerrer olarak gözükmesine rağmen kooperatifin asansör işinin 05/08/2011 tarihli sözleşme ile ….Şti. tarafından, mermer kaplama işlerinin … Ltd. tarafından, 190 dairenin petek- klozet – batarya vs. montaj işinin 15/06/2011 tarihli sözleşme ile … tarafından, tuğla imalatı, baca ve barbekü yapılması, kalkan duvar ve asansör dairesi tuğla imalatının … tarafından yapıldığının, kooperatif kayıtları ve sözleşmeler ile sabit olduğunu, müvekkili kooperatif tarafından 01/06/2014 tarihinde yönetim değiştirildikten sonra, TMMOB İnşaat Müh. Odası Ankara Şubesine yaptırılan tespitte, 2013 yılı Yapı Yaklaşık Maliyet Cetveli esas alınarak diğer sözleşme yapılan işler de dahil olmak üzere müteahhit kârı dahil imalat bedelinin 13.903.730,10 TL olduğunun, ancak kooperatifçe ödenen meblağın (sözleşme ve işler tutarının) 19.075.403,62 olduğunun, müvekkili kooperatifin yaklaşık olarak 5.000.000,00 TL zarara uğratıldığının tespit edildiğini, bu somut koşullarda, aynı iş ile ilgili mükerrer sözleşme akteden, tam ve kusursuz olarak teslimi taahhüt ettiği işler ile ilgili olarak henüz teslim tarihi gelmeden ve işler yapılmadan, aynı işler için bedel talep eden davacının, taahhütname ve ibraname başlıklı belgeleri imzalarken, zor durumda olma hallerinin ne olduğunu, deneyimsizlik ve düşüncesizlik olarak kabul edilen ve bundan yararlanılan hususların neler olduğunun belli olmadığını, bu husus bilirkişi raporlarında da belirtilmesine rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, 01/07/2012 tarihinden önce yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nda ibra sözleşmesi ile ilgili bir hüküm bulunmadığını, ancak ibra müessesinin olduğunun ve borçlunun borcunu ifa etmesinin sonlandığı durumu ifade ettiğinin izahtan vareste olduğunu, ibraname belgelerinin kooperatif tarafından kabul edildiğini, işbu ibranamelere konu sözleşmeler ile ilgili olarak da alacak/borç ilişkisinin sona erdiğini, davacının ibraname başlıklı belgeler ile herhangi bir indirim yapmadığını, davacının indirim yaptığı belgelerin Taahhütname başlıklı belgeler olup, taahhüdün tek taraflı bir işlem olduğunu ve tek taraflı bir beyan ile tamamlanacağını, bu sebeple davacı tarafından 30/12/2009 tarihli ve 28/06/2010 tarihli sözleşmelere istinaden verilmiş olan taahhütnamelerin, davacıyı bağlayıcı nitelikte olduğunu, taahhütname içerikleri ile de sabit olduğu üzere sözleşme bedelinin tek taraflı irade beyanı ile değiştirilmediğini, hatta davacının işbu bedel ile ilgili olarak vermiş olduğu taahhütname ile kendisi yönünden varılan anlaşmanın sınırlarını belirlediğini, bu koşullarda sözleşme bedelinin tek taraflı değiştirildiği, davacı yönünden TBK’nın 28.maddesi gereği edimler arasında aşırı oransızlık olduğu kabulünün hukuka ve maddi gerçekliğe aykırı olduğunu, Ankara C. Başsavcılığı’nın 2014/58744 Sor. 2014/38190 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında da; müştekinin rızası ile imzaladığını beyan ettiği belgelerin düzenlenmesinde bir suç unsuru bulunmadığının, belgelerin hukuken geçerli ve davacı şirketi bağlayıcı nitelikte olduğunun belirtildiğini, dava açıldıktan ve müvekkili tarafından davaya cevap verildikten sonra, 21/04/2014 tarihinde yapılmış bir suç duyurusunda müşteki ve şüphelilerin beyanları alındıktan sonra gerekli incelemeyi yaparak verilmiş bir yargı kararı söz konusu iken bu dosya içeriği ve yargılaması yapılan davada taraf sıfatı olmayan, mükerrer sözleşmeler akteden hatta şikayetine esas ibraname ve taahhütnamelerden sonra, yeni sözleşmeler akteden müştekinin 21/04/2014 tarihli beyanı esas alınarak, yetkili merciin tesis etmiş olduğu kararın yok sayılmasının da hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki işlemlerin tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca gabin veya zorlama gibi durumlarda aktin inikadından sonra 1 yıl içerisinde, sözleşmenin feshi ve verilenin geri istenebilmesi gerektiğini, ancak 10/01/2010 tarihinden sonra yeni sözleşmeler akteden ve 10/10/2011 tarihli belge ile bu tarihten önce taahhüt ettiği indirime esas tüm alacaklarını aldığını beyan eden davacının irade sakatlığı iddiasıyla taahhütname başlıklı belgelere esas indirime yönelik 01/08/2013 tarihli davası ile talepte bulunmasının hak düşürücü süre yönünden hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tarafından tesis edilmiş olan kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle mahkemece yapılan incelemenin sadece taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler ve bu sözleşmeler kapsamında yapılan ödemelere ilişkin olmasına, gecikme bedeline ilişkin dava dilekçesinde talep olmadığı gibi, kararlaştırılan cezai şartın ifaya ekli cezai şart olup, işin teslim edildiğinin anlaşılmasına, 28/06/2010 tarihli sözleşmelerdeki bedellerin KDV’li olarak sözleşmelerde gösterilmiş olmasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin incelenmesinde;
Mahkemesince 01/08/2010 tarihli sözleşme dışında kalan diğer sözleşmeler nedeniyle davacı yüklenicinin bakiye 42.751,32 TL, 01/08/2010 tarihli sözleşme kapsamında ise önceki sözleşmelerle mükerrerlik teşkil eden kalemler dışında 392.000,00 TL alacağı olduğu, ibraname ve taahhütname başlıkla belgeler kapsamında da yüklenici şirket kaşesi olmadan tek taraflı beyan ile iş bedelinden %32 oranında tenzilatın dikkate alınmadığı belirtilerek 1.599.472,00 TL olmak üzere toplam 2.034.223,32 TL davacı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosyada bulunan 10/01/2010 Tarihli “30/12/2009 Tarih 2009/39 Sayılı Karara İstinaden Verilen Taahhütname” başlıklı, 25/08/2011 Tarihli “30/12/2009 Tarih 2009/39 Sayılı Karara İstinaden İbraname” başlıklı, tarihsiz “28/06/2010 Tarih 2010/13 Sayılı Karara İstinaden Verilen Taahhütname” başlıklı, 10/10/2011 Tarihli “28/06/2010 Tarih 2010/13 Sayılı Karara İstinaden Verilen İbraname” başlıklı taahhüt ve ibranamelerin davacı şirketin yetkilisi ve temsilcisi olduğu anlaşılan … tarafından imzalandığı, imza incelemesi ve Ankara C.Başsavcılığı’nın 2014/58744 Sor.- 2014/38190 Karar sayılı soruşturma dosyasında vermiş olduğu şikayet dilekçesinde de bu belgelerin kendisi tarafından imzalandığına yönelik beyanı dikkate alındığında, %32 tenzilatın gabin kapsamında aşırı yararlanma olarak kabul edilerek yüklenici alacağına eklenmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre; 2012 yılında tarafların ticari defter kayıtlarında davacı taşeronun 123.248,68 TL borçlu olduğu, bu miktardan tarafların kabulünde olduğu anlaşılan 13.000,00 TL senet ödemesinin mahsubu ile davalı alacağının 110.248,68 TL olduğu, davacı tarafça bedeli ödenmediği ve davalıya iade edildiği belirtilen 153.000,00 TL bedelli senetler yönünden ise, bu senetlerin bedel ödenmeksizin iade edildiğine yönelik herhangi bir delil ve belge sunulmadığı ve yasa gereği, borç ödenmesi amacıyla verilen senedin borçluya iade edilmiş olmasının, senet bedelinin ödendiğine karine teşkil etmesi gerekeceği kuralının aksinin bu nedenle ispatlanamadığı kabul edilerek, tarafların ticari defterleri kapsamında 01/08/2010 tarihli sözleşmeden önce düzenlenen sözleşmelere ilişkin olarak davacının 110.248,68 TL borçlu olduğunun kabulü gerekirken, 153.000,00 TL toplam bedelli senetlerin de iade edildiğinin kabulü ile davacının 42.751,32 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesi de doğru olmamıştır.
Yine 01/08/2010 tarihli 790.000,00 TL bedelli sözleşmeye ilişkin olarak mahkemesince alınan 09/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda, bu sözleşme kapsamında mükerrerlik teşkil eden işler belirtilerek 398.747,00 TL’nin iş bedelinden mahsubunun gerekeceği ve itiraz üzerine alınan 09/12/2019 tarihli ek raporda da asıl rapora ek olarak 24 daireye ait PVC doğrama bedeli 50.442,00 TL’nin de mahsubu ile davacı taşeronun bu sözleşme kapsamındaki toplam alacağı 340.811,00 TL olarak kabulü gerekirken, ek rapordaki bu mükerrer imalat bedeli dikkate alınmaksızın, bu sözleşmeden kaynaklanan iş bedelinin 392.000,00 TL olarak kabulü de doğru olmamıştır.
Tüm bu açıklamalar kapsamında davacının taraflar arasındaki 01/08/2010 tarihli sözleşme kapsamında toplam 340.811,00 TL alacağı bulunduğu, buna karşılık alınan bilirkişi raporları ve ticari defter kayıtlarına göre önceki sözleşmeler yönünden 110.248,68 TL borcu bulunmakta olup, bu borcun mahsubu ile bakiye 230.562,32 TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 230.562,32 TL alacağın 100.000,00 TL’sine dava tarihi olan 01/08/2013 tarihinden, 130.562,32 TL’sine ıslah tarihi olan 06/01/2019 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 2/2 maddesi kapsamında değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 tarih ve 2015/38 Esas- 2022/529 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-230.562,32 TL alacağın; 100.000,00 TL’sine dava tarihi olan 01/08/2013 tarihinden, 130.562,32 TL’sine ıslah tarihi olan 06/01/2019 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 2/2 maddesi kapsamında değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.749,71 TL karar ve ilam harcının 1.707,75 TL peşin harç ile 37.537,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 39.244,75‬ TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 23.495,04‬ TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından ödenen 15.749,71 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 425,50 TL posta gideri, 13.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 14.199,8‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.424,23 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 35.278,72 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 202.371,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
12-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcının peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 189,10 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
13-Davalı tarafından yatırılan 80,70 TL + 34.658,75 TL olmak üzere toplam 34.739,45‬ TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
14-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
15-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 17/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdıre-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır