Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/1 E. 2023/968 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1 – Karar No:2023/968
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1
KARAR NO : 2023/968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2021
NUMARASI : 2018/372 E-2021/601 K

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirketin prefabrik işi yaptığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişki mevcut olduğunu, yapılan iş neticesinde davalı şirketin bakiye 100.067,39 TL borcunu ödemediğini, müvekkilinin, alacağın ödenmesi için davalı şirkete Gaziantep 14. Noterliği’nin 29/01/2018 tarih ve 02324 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cari hesap dökümünü gönderdiğini, davalı tarafın Ankara 24. Noterliği’nin 09/02/2018 tarih ve 06168 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde bu bedeli ödemeyeceğini beyan ettiğini, davalı tarafın eksik ve ayıp iddialarını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin, davalı aleyhine Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4086 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, her iki şirketin banka kayıtları ve ticari defterleri ile davalının müvekkiline borçlu olduğunun sabit olduğunu belirterek; davalının Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4086 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, 100.067,39 TL alacağın davalı şirketten takip tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsilini, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; tarafların, davacı tarafından şirketlerine sunulan teknik şartnamelere istinaden Hakkari Yüksekova Şantiyesi için 05/08/2017 tarihinde verilen siparişle 5 adet, Edirne Hamzabeyli Şantiyesi için 08/08/2017 tarihinde 4 adet, 08/09/2017 tarihinde 2 adet olmak üzere sandviç panel sistem prefabrik bina alımı konusunda anlaştıklarını, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş olan sözleşme gereğince davacı şirketin teslim etmesi gereken prefabrik konteynırların, sözleşme şartlarına uygun olmadığının tespit edildiğini, söz konusu prefabriklerin, kullanılmaya başlandıktan çok kısa bir süre sonra çeşitli sorunlar doğurmaya başladığını, bu nedenle davacı şirkete söz konusu ayıplı malların yenisi ile değiştirilmesi için ihtarname gönderildiğini, defalarca şifahen uyarıldığını, yapılan her türlü ihtarın cevapsız kaldığını, müvekkili şirkete teslim edilen ayıplı malların değiştirilmediğini, müvekkiline satılan ve Hakkari Yüksekova Şantiyesinde bulunan prefabriklerden birinde 06/10/2017 tarihinde çıkan yangın sonucu 100.000,00 TL’nin üzerinde zarar meydana geldiğini, yapılan incelemelerde yangının prefabrikteki elektrik aksamının davacı tarafın hatalı kurulumu nedeniyle meydana geldiğinin tespit edildiğini, oluşan hasarın sigorta şirketi tarafından karşılanmadığını, konu ile ilgili olarak Yüksekova Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/3 D. İş sayılı dosya ile müvekkili şirketin zararının tespiti talepli dava açıldığını, dosyanın bilirkişide olduğunu, sözleşmeye göre, elektrik tesisatı kurulum yükümü ve sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, davacının kusurlu kurulum (montaj) ve kötü ifası sebebiyle meydana gelen hasarın müvekkili şirketin ve çalışanlarının zarar ve mağduriyetine sebep olduğunu, Hakkari Yüksekova Şantiyesinde; 4 adet binanın asma tavan askılarında, profillerinde ve taş yünü plakalarında montaj hatası nedeniyle bozukluklar, çatı saçları arasından yer yer akmalar, işçi yatakhanesinde asma tavan üstü İzocam eksikleri, kapı kilitleri problemi olduğunu, kapıların bazıları tam kapanmadığından ciddi sorunlar yaşandığını, çatı aralarında rüzgar alan yerlerinin olduğunu, onarılmasının gerektiğini, asma tavan askılarında eksiklik olduğunu, yer yer askıların yanlış montajı nedeniyle tavanda çökmeler olduğunu, pencere etraflarında silikon yapılmayan yerler bulunduğunu, buralardan rüzgar ve toz aldığını, Edirne Hamzabeyli Şantiyesinde; oda kapı altı boşluklarının çok fazla olduğunu, kapılar zeminin oldukça üstünde oluğundan kısa kaldığını, asma tavanların rüzgarda düşmek üzere olduğunu, kapı kolları malzemesinin çok kalitesiz yapılmış olduğunu, kolaylıkla kırıldığını, camların yağmur aldığını, panellerin hiç birinde bağlantı H profili bulunmadığı gibi sorunların şantiyelerde devam ettiğini, satılanın kullanım amacı bakımından değerini ve ondan beklenen faydaları imkânsızlaştıran birden fazla önemli montaj ayıp ve kusurları olduğunu, müvekkili şirket tarafından Ankara 24. Noterliği’nin 12/12/2017 tarih ve 41845 yevmiye numaralı ve Ankara 24. Noterliği’nin 09/02/2018 tarih ve 6168 yevmiye numaralı ihtarnameleri ile ayıp ve kusurlu ifa nedeniyle 11 adet konteynerin ayıpsız yenileri ile değiştirilmesinin talep edildiğini, davacı tarafından hiçbir işlem yapılmadığını, sözleşmede belirlenen niteliğe uygun olarak konteynırların kurularak müvekkili şirkete teslim edilmediği hususu ispatlanmış olup, bu doğrultuda davacının lehine bir alacak doğmadığını, edimin gereği gibi ifa edilmemiş olması nedeniyle davacının temerrüde düştüğünü, müvekkili şirketin, sözleşmenin ifa edilmesi halinde meydana gelecek kazançtan mahrumiyeti doğrudan ve dolaylı zararlar olmak üzere pek çok maddi kaybı bulunduğunu, davacı şirketin ayıplı malların yenisi ile değiştirerek kusursuz bir şekilde ifası ve müvekkili şirkete teslimi ve bundan sonra alacağını talep etmesi gerekirken afaki bir rakam ile takip başlatması ve müvekkili şirketin bu rakamı ödemesini talep etmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek; davanın reddini, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemi olduğu, uyuşmazlık bakımından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470-486.maddeleri hükümlerinin uygulanması gerektiği, dosyada toplanan delillerle somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında davalıya ait Yüksekova ve Edirne Lalapaşa ilçesindeki inşaat alanlarındaki prefabrik konteynerlerin satımı ve montajı işlerinin yapımı hususunda eser sözleşmesinin bulunduğu, işin davacı tarafça yerine getirildiği ve prefabrik konteynerlerin kurulumunun yapılarak teslim edildiği hususlarının taraflar arasında ihtilaflı olmadığı, aradaki ihtilafın, taraflar arasındaki söz konusu eser sözleşmesine istinaden davacı tarafın edimini anlaşmaya uygun şekilde yerine getirip ayıpsız bir şekilde prefabrik konteynırları (eseri) teslim edip etmediği noktasında olduğu, davalı tarafça prefabrik konteynerlerin aradaki sözleşme koşullarına uygun olarak teslim ve montajının yapılmadığı, ayıplı ifada bulunulduğunun ve bu hususta Yüksekova Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/3 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığının iddia edildiği, davacı tarafça ise prefabrik konteynerlerin davalı tarafa tesliminin aradaki sözleşmeye uygun şekilde yapıldığının, ayıplı ifanın söz konusu olmadığının, bu nedenle bu satışlar için düzenlenen 3 farklı fatura dolayısıyla ödenmeyen bakiye 100.067,39 TL alacağı bulunduğunun ileri sürüldüğü, davalı tarafın ifanın ayıplı olduğu yönündeki iddiası bakımından durum incelendiğinde; delil tespiti dosyasında, üzerinde tespit yapılmasına karar verilen Yüksekova’daki şantiye sahasındaki prefabrik konteynerin yanmış olması nedeniyle herhangi bir tespit ve incelemenin yapılamadığı, öte yandan Edirne’de bulunan şantiye sahasındaki prefabrik konteyner bakımından ise inşaat mühendisi bilirkişi tarafından yapılan incelemede, herhangi bir sözleşme, teknik şartname ve prefabrik detay çizimin bulunmaması nedeniyle prefabrik yapıların kusurlu, ayıplı veya imalat hatasının olduğu konusunda kanaat getirilemediğinin belirlendiği, daha sonra ise davalı tarafça konteynırların Edirne şantiyesinden kaldırılarak Niğde şantiyesine kurulumunun yapıldığı, yine mahkemece re’sen belirlenen inşaat mühendisi bilirkişi … tarafından düzenlenen rapor ve ek raporlar ile taraflarca dava konusu işlere ilişkin herhangi bir sözleşme, teknik şartname, prefabrik detay çizimi vs. herhangi bir kayıt ve belgenin sunulmadığı, yapılan keşifler ve alınan raporlar ile dosya kapsamı ile de belirlendiği gibi dava konusu prefabrik konteynerlerin şantiye alanlarında olduğu, ölçümlerinin ve malzeme kalitesinin mimari projesine uygun olduğu, prefabrik yapıların kusurlu, ayıplı veya imalat hatası olduğuna ilişkin bir kanaat getiremediklerinin belirlendiği, davalının bu yönde ayıp ihbarının bulunmadığı, buna göre ispat yükü üzerinde olan davalı tarafın prefabrik konteynerlerin ayıplı olarak teslim ve montajının yapıldığı hususunu ispat edemediği, söz konusu prefabrik konteynerlerin davalı tarafa satım, teslim ve montajı dolayısıyla tarafların ticari defter ve belgeleri ile bu yöndeki kabulleri de dikkate alındığında, davalının takibe yönelik itirazının haksız olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2018/4086 Esas sayılı dosyasına davalı tarafın itirazının iptali ile takibin aynı koşullarda devamına, alacağın yargılama sonucunda belli olması ve likit olmaması nedeniyle davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili şirketin alacak tutarının her iki şirketin banka kayıtları ve ticari defterlerinde açıkça belli olmasına, kaldı ki icra takibi başlatılmadan önce davalı şirkete borca ilişkin olarak cari hesap dökümü ile birlikte ihtarname keşide edilmiş olup; bu açıdan da davalı borçlu, takip öncesinde dahi borcun varlığından ve miktarından açıkça haberdar olmasına rağmen, mahkemece verilen kararda, alacağın yargılama sonucu belli olması ve likit olmaması nedeniyle icra inkâr tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerleşik Yargıtay içtihatları ve uygulamada mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olması şartının varlığının arandığını, alacağın likit olmasından kastedilenin, alacağın varlığı ve miktarı hususunda borçlu tarafın bilgi sahibi olması, icra takibi başlatılırken üzerinde mutabık kalınan bu tutar üzerinden takip başlatılması olduğunu, icra inkâr tazminatı müessesinin düzenlemesindeki asıl amacın borçlunun, varlığını ve miktarını bildiği bir borca kötüniyetli olarak itiraz etmesi neticesinde alacaklının uğramış olduğu zararın tazminini sağlamak olduğunu, takibe konu edilen alacak tutarının borçlu tarafça da başlangıçtan itibaren bilindiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle davalı aleyhine icra takibi başlatılmış olup, takip talebinde belirtildiği tutarda alacağın mevcut olduğunu, bu hususun bilirkişi raporu ile de açıklığa kavuştuğunu, bu sebeple mahkemece icra inkâr tazminatı yönünden verilen red kararının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek; mahkeme kararının icra inkar tazminatının reddine ilişkin hüküm yönünden müvekkili lehine kaldırılarak davanın kabulüne ve müvekkili lehine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinin karara esas alınabilecek veriler içermediğini, bu raporlara itiraz edildiğini ancak mahkemece itirazlarının reddedildiğini, bu sebeple de hatalı ve hukuka aykırı olarak karar verildiğini, dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi raporunda bahsi geçen teknik şartname ve prefabrik binaların mimari, statik, elektrik ve tesisat proje çizimlerinin bulunmadığı ayrıca bu yapılara yürürlükte olan imar mevzuatı ve deprem yönetmeliklerine göre yapılması gerekli olan proje çizimlerinin bulunmadığı ve bu sebeple tespit yapılamadığı iddiasının, teknik olarak anlamlandırılması mümkün olmayan bir tespit olduğunu, bilirkişinin eksik olarak nitelendirip tespit yapmadığı bu verilerin panellerin üretim aşaması ile ilgili olup, tespiti istenilen eksik ve ayıpların yapıların malzemelerinin şantiyeye sevki, muhafaza ve montajından kaynaklandığını, aynı şekilde bilirkişi raporundaki hava açık olduğundan prefabriklerde akma olup olmadığının tespit edilemediği yönündeki beyanının hukukla bağdaşır bir veri olmadığını, bu rapora taraflarınca itiraz edilmişse de, bilirkişiler tarafından verilen ek raporda da prefabriklerin şantiye alanında bulunmadığı bu sebeple taraflar arasındaki anlaşmaya göre yapılan prefabrik yapıların eksik ve ayıplı imalat olarak değerlendirilemeyeceği yönünde beyanda bulunulduğunu, bu haliyle bilirkişilerin delilleri değerlendirmeyerek ve görevlerini kötüye kullanarak inceleme ve teknik veriye sahip olmadan, hukuki geçerliliği olmayan bir rapor hazırladıklarını, sonrasında ise, konteynerlerin şantiyede olmadığını belirttiklerini, buna rağmen prefabrik yapıların eksik ve ayıplı imalat olarak değerlendirilemeyeceği yönünde beyanda bulunduklarını, bu raporların ise dosya kapsamına esas alınarak, kararın dayanağını oluşturduğunu, bilirkişilerin hatalı ve eksik incelemelerinin müvekkili şirketin hak kaybına neden olduğunu, tüm bu hususlar gerek duruşmada gerekse rapora karşı beyanlarında ayrıntıları ile beyan edilmişse de, mahkeme tarafından beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı tarafından hiçbir veri, itiraz, dayanak sunulmamış olmasına rağmen işbu davanın kabulüne ve takibin devamına karar verildiğini, konteynerlerdeki belirtilen eksik ve ayıpların yanısıra Hakkari Yüksekova Şantiyesinde 06/10/2017 tarihinde bir prefabrikte çıkan yangın sonucu 100.000,00 TL’nin üzerinde zarar meydana geldiğini, yapılan incelemelerde yangının prefabrikteki elektrik aksamının davacı tarafça hatalı kurulumu nedeniyle meydana geldiğinin tespit edildiğini, oluşan hasar sigorta şirketi tarafından da karşılanmadığından müvekkilinin bu sebeple öncelikle davacı tarafından, sonra da bilirkişi vasıtası ile işbu karar sebebi ile zarara uğratıldığını, belirtilen hususlara ilişkin dosyada yapılmış bir inceleme bulunmadığından verilen kararın hukuki dayanağı bulunmadığını belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini, yeterli incelemenin yapılmadığına kanaat edilmesi halinde mahkeme kararının kaldırılmasını ve dosyanın tekrardan inceleme yapılmak üzere mahkemeye tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne, davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında davalıya ait Hakkari Yüksekova Şantiyesi ve Edirne Hamzabeyli Şantiyesi için toplam 11 adet sandviç panel sistem prefabrik binaların davacı tarafından imal ve montajı hususunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, bu ilişki kapsamında prefabrik binaların teslim edildiği ihtilafsız olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı yüklenici; edimin ifa edildiğini ileri sürerek bakiye iş bedelinin tahsili için yapmış olduğu ilamsız icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiş, davalı iş sahibi, edimin ayıplı ifa edildiği savunmasında bulunmuştur.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinde, işin fen ve sanat kurallarına uygun olarak teslim edildiğinin ispat külfeti yükleniciye, ayıplı yada eksik olduğunun ispat külfeti ise iş sahibine aittir.
Yargılama sırasında mahkemece mahal mahkemelerine yazılan talimatlarla inşaat mühendisi bilirkişiler refakatinde keşif yapılmış, bu bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar dosyaya derc olunmuştur. Alınan bilirkişi raporlarında davalı iş sahibinin var olduğunu ileri sürdüğü ayıplı imalatlar tespit edilememiş, davalı iş sahibince ayıp iddiası ispat edilememiştir.
Yine dosya içerisinde bulunan davalıya ait antetli kağıt üzerine düzenlenen 20/05/2018 tarihli “Tutanak” başlıklı ve davacı adına İ… tarafından imzalanan belgede, Hamzabeyli Gümrük Kapısının Yeniden Yapılandırılması işinde şantiyenin kuruluşunda davacı tarafından yapılmış olan prefabriklerdeki eksiklerin firma elemanlarınca gelinerek gerekli onarımın yapıldığı ve eksiklerin tamamlandığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle icra takip tarihi olan 03/04/2018 tarihinden sonra, dava tarihi olan 11/05/2018 tarihinden önce taraflar arasındaki sözleşme kapsamında Edirne Hamzabeyli Şantiyesine teslim edilen konteynerlerle ilgili eksik ve ayıpların giderildiğine ilişkin 20/05/2018 tarihli tutanak tutulduğunun, bu nedenle alacak miktarının yargılama sonucu belirlenmiş olduğunun anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf başvurusu yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalının istinaf başvurusu yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.835,60 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL + 1.649,60 TL olmak üzere toplam 1.708,9‬0 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.126,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraf vekillerince yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip