Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/998 E. 2021/1171 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2017
NUMARASI …..

KARAR TARİHİ : 21.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.12.2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tespit ve muarazanın men’i ile menfi tespit istemlerine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında 26/08/2008 tarihli … Anlaşması uyarınca tüm mali yükümlülük ve ödemelerin davacı …. tarafından gerçekleştirilen ……. yapılması işi ile çift devre 2×2272 mm elektrik iletim hattı tesisi işinin gerçekleştirildiğini, bu tesislerin yapımı için dava dışı Siemens firması ile sözleşmeler kurulduğunu, tüm tesisin bizzat davalı şirket denetimi ve onayı altında yapıldığını, keşif ve sonrasındaki tesis yapımına ilişkin sözleşmelere dayalı olarak davacı tarafından ödenen bedeller toplamı olan 8.865.985,46 TL + KDV’nin davalı şirkete fatura edildiğini, davalı şirket tarafından vergi dairesine ödenecek olan faturanın KDV tutarının nakden davacıya gönderilerek vergi dairesine yatırıldığını, yapılan tüm tesislerin mülkiyetlerinin … Anlaşması uyarınca davalı tarafa devredildiğini, anlaşma uyarınca davacı tarafından yapılan tüm giderlerin sistem kullanım bedelinden mahsup edilmek suretiyle davacıya geri ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yapılan imalatların geçici kabulünün 11/08/2009 tarihinde davalı tarafça onaylandığını, davalı tarafın EPDK’nın 28/04/2010 tarih ve 2536 sayılı Kurul kararı uyarınca “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi” çerçevesinde yatırım tutarına göre KDV dahil 2.373.393,71 TL iade faturası düzenleyerek yazı ekinde davacıya gönderdiğini, tesisin davacıya maliyetinin 12.000.000,00 TL’yi aştığını, yeni metodolojinin bu işe uygulanma kabiliyetinin bulunmadığını, bu nedenle gönderilen faturanın noter ihtarnamesi ile iade edildiğini, 362.043,11 TL KDV’nin derhal iade edilmesinin ihtar edildiğini ileri sürerek, mahsuplaşmaya esas bedelin davalı tarafından itirazsız şekilde kabul edilen 8.865.985,46 TL ile davalının talebi uyarınca fazladan yapılan imalatlardan kaynaklanan 2.271.555,69 TL olmak üzere toplam 11.137.541,15 TL olarak tespitine, iade edilen faturalardan dolayı fazla ödendiği iddia edilen KDV toplamı 362.043,11 TL’den borçlu olmanın tespitine, taraflar arasındaki muarazanın men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; taraflar arasında kurulan 26/08/2008 tarihli … Anlaşması m.3.9 uyarınca Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, taraflar arasında muarazanın giderilmesini gerektiren bir hususun bulunmadığını, davacı tarafından menfi tespit veya istirdat davası açılması gerekirken muarazanın meninin talep edilmesi nedeniyle davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki 26/08/2008 tarihli … Anlaşması genel hükümler kısmı 23.maddedeki mevzuata uyum başlıklı kısımda düzenlenen “bu anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişiklikleri taraflar için bağlayıcıdır” hükmü gereğince söz konusu metodolojinin yeni metodolojinin yayımına kadar müvekkili kurumla … anlaşması imzalamış tüm kullanıcılar için uygulandığını, geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı tespit metodolojisinin EPDK’nın 28/04/2010 tarih ve 2536 sayılı kurul kararı ile onaylanarak yürürlüğü girdiğini, bu çerçevede idarece yapılan hesaplamada yatırım tutarının 6.854.634,86 TL olarak belirlendiğini, bu kapsamda davacıya 03/06/2015 tarihinde geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı tespit metodolojisi hesaplaması sonucunda ortaya çıkan 1.936.953,21 TL fark +348.651,58 TL %18 KDV olmak üzere toplam 2.285.604,79 TL iade faturası düzenlendiğini, ayrıca 09/07/2009 tarihinde yapılan geçici kabul sonrası devralınarak fiilen kullanılan ve mülkiyeti idareye ait olan ……. Tesisi işi için yapılan hesaplamada ortaya çıkan fark ve KDV alacağı için fatura düzenlenerek davacıya gönderildiğini, ilave bu faturalar nedeniyle toplam KDV alacağının 362.043,11 TL olduğunu, davacı yanın fazla yapılan iş nedeniyle alacağı olduğu hususunun gerçek dışı olduğunu, davacının faize ilişkin taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın hem esas hem de usul yönünden reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, dosya üzerinden bilirkişi kurulu marifetiyle kök ve ek rapor alındığı, davacı ve davalı tarafın yaptığı … Anlaşması uyarınca dava konusu trafo merkezinin davacı OSB tarafından yapılması ve imalat bedelinin mahsuplaşma yoluyla tahsili konusunda anlaştıkları, sözleşme uyarınca mahsuplaşmaya esas yatırım tutarının belirlenmesinde projelerin baz alınacağı, yatırım maliyetinin hesaplanacağı ve geri ödemeye esas alacak tutarının belirleneceği kararlaştırıldığından EPDK’nın daha sonradan yürürlüğe giren kararının uygulanmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle davacı taraf yatırım tutarını ve dava konusu KDV tutarından borçlu olmadığını talep etmekte haklı olduğu, davacı tarafın taraflar arasında kurulan sözleşme hükümlerine uygun olacak şekilde gerekli imalatları yaptığı, imalat bedelini mahsuplaşma yoluyla talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile bilirkişi kurulu tarafından hesaplanan mahsuplaşmaya esas 11.096.768,77 TL+ bu tutarın KDV’si olduğunun tespitine, davacı tarafın 362.043,11 TL KDV’den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilince iş ve işlemlerin usul ve yasalar çerçevesinde yapıldığını, ve muarazanın giderilmesi hususunun sözkonusu olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin idare olmadığını, düzenleme yetkisine …’nun sahip olduğunu, anonim şirket olması sebebiyle … TTK hükümlerine tabi olup, tacir olduğunu, …’ın elektrik piyasasında kamu gücü kullanan kamu tüzel kişisi olarak değil, eşit taraf konumunda olan bir şirket olarak faaliyet gösterdiğini ve taraflar arasındaki tüm sözleşmelerin, özel hukuk sözleşmeleri olduğunu, davacı yanın TMK’nın 2.maddesine aykırı davrandığını, yapmış olduğu sözleşmenin üzerinden 7 sene geçtikten sonra dava yoluyla haksız ve yersiz talepte bulunduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve bunu hükme esas alan yerel mahkemenin, geri ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı tespitini değerlendirirken hukuki yanılgıya düştüğünü, taraflar arasında uygulanması gereken hükmün açık olduğunu ve bu hükmün taraflar arasında imzalanan 26.08.2008 tarihli … anlaşmasının genel hükümler kısmı 23.maddesinde; mevzuata uyum başlıklı “bu anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişiklikleri taraflar için bağlayıcıdır.” hükmü olduğunu, davacı ve davalı şirketlerin, özel hukuk hükümlerine tabi olarak akdettikleri bir sözleşmeyle bağlı olduğunu, dayanağı yasal ve kanuni olan düzenleme çerçevesinde sözleşmeyi uygulamakla mükellef olduklarını, taraflar arasında muarazanın giderilmesini gerektiren bir durumun bulunmadığını, bu konuda hukuki yararı bulunmadığını, mahkemece taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu belirtilerek yapılan değerlendirmede davacının taleplerinin reddi gerektiğini, zira taraflar arasında yapılan işten kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacının talebinin yapılan işten değil, sözleşmeden kaynaklandığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tespit, muarazanın men’i ile menfi tespit istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 782.751,44 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 195,688,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 587.063,44 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
…..