Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/976 E. 2023/693 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/976 – Karar No:2023/693
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/976
KARAR NO : 2023/693

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2018/567 E-2021/313 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.06.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili özetle; taraflar arasında akdedilen 31.08.2016 tarihli … şubesi yeni binasının inşasına ilişkin sözleşme gereğince 05.09.2016 tarihinde yer teslimi yapıldığını, kazı işlemlerinin müze müdürlüğü görevlileri denetiminde gerçekleştirildiğini, 24.10.2016 tarihinde tespit edilen buluntunun tarihi eser niteliği taşıyabileceği düşüncesiyle çalışmanın durdurulduğunu, davalı tarafın 03.11.2016 tarihli yazıyla muhafaza ve güvenlik tedbirlerinin müvekkilleri tarafından alınmasını talep ettiğini, bilahare alanın 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlendiğini, inşaata devam edilmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafça arsanın değiştirilebileceğinin belirtildiğini, taraflar arasında karşılıklı yazışmalar yapıldığını, davalının müvekkillerine yönelik ifaya ilişkin talimatlar bildirdiğini, müvekkillerinin talebi üzerine Kamu İhale Kurumundan görüş sorulduğunu, Kurumun arsanın 1. Derece Sit Alanı ilan edilmesinin mücbir sebep olarak değerlendirilebileceğine karar verdiğini, davalının sözleşmeye konu arsayı 05.12.2017 tarihinde belediyeye devrettiğini, arsa ile bağının kalmadığını bildirdiğini, sözleşmenin mücbir sebep nedeniyle feshini temin için masrafların bilgi ve belgeleriyle birlikte iletilmesinin istendiğini, yine inşaatın yapılabileceği başka bir yer gösterilmeksizin 11.12.2017 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, davalının ihaleden önce kazı çalışmalarının durdurulabileceğini öngördüğünü, sözleşmenin 33/12. maddesinde bu durumun kayıt altına alındığını, davalının kusurlu olduğunu, müvekkilinin güncel masraflarını ödemediğini, kar kaybına sebebiyet verdiğini, davalı tarafça 490.000 TL masraf ödemesi karşılığında ibra edilmesinin istenildiğini, müvekkilinin harcamalarının güncel tutarının 616.956,03 TL olduğunu, kar mahrumiyeti taleplerinin 3.555.000 TL olduğunu, bu taleplerinin yerine getirilmediğini öne sürerek şimdilik 100.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini dava etmiş, kısmi ıslah ile alacağını 2.199.777,36 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili özetle; sözleşmeye konu SEKA III. Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırlarında kalan … parselin protokol ile bedelsiz olarak müvekkiline devredildiğini, arsada 04.02.2013 tarihinde zemin etüt uygulama çalışmaları başlatıldığını, mermer parçaları bulunduğunu, müze müdürlüğüne bildirildiğini, çalışmaların durdurulduğunu, Bölge Kurulunun sondaj kazısında 2863 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir bulguya ve kalıntıya rastlanmadığını, inşaat izni verilebileceğini, çalışmaların arkeolog denetiminde yapılmasını, bulguya rastanılmaması durumunda çalışmalara devam edilmesini, aksi halde çalışmaların durdurulmasını karar altına aldığını, müvekkili tarafından proje ve ihale dosyası hazırlatıldığını, idari şartnamede arsanın SEKA III. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde bulunduğunun belirtildiğini, ihale neticesinde taraflar arasında 31.08.2016 tarihinde sözleşme akdedildiğini, 24.10.2016 tarihinde kazı çalışmaları sırasında tespit edilen buluntular nedeniyle çalışmanın durdurulduğunu, 21.02.2017 tarihinde arsanın 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildiğini, inşaat yapılamayacağının tespit edildiğini, mevcut arsada inşaat yapma imkanının kalmadığını, belediye ile arsa alternatifleri üzerinde çalışma yapıldığını, arsa belirlenmesi durumunda mevcut projenin revize edilmesi gerekeceğini, müvekkili tarafından 05.04.2017 tarihli yazıyla şantiyedeki mevcut bekçi ve konteynerin muhafaza edilmesinin istendiğini, davacı tarafın 25.07.2017 tarihli yazısıyla yeni arsa temin edilmediğini ve masraflarının arttığı belirtilerek yapılan masrafların ödenmesiyle işin tasfiye edilmesinin talep edildiğini, yine davacının talebi üzerine yapılan başvuruda Kamu İhale Kurumunun sit alanı ilanının mücbir sebep olarak değerlendirilebileceğine karar verdiğini, arsanın 05.12.2017 tarihinde belediyeye devredildiğini, müvekkilinin davacılara güvenlik tedbirlerini 11.12.2017 mesai bitiminde sonlandırmalarını bildirdiğini, ihale evraklarında ve sözleşmede taşınmazın III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olduğunun belirtildiğini, bölge kurulunun inşaat yapılmasını uygun bulduğunu, ihaleye çıkılmasında ve sözleşme yapılmasında engel bulunmadığını, bilahare arsanın I. Dereceden Sit Alanı ilan edilmesinin mücbir sebep teşkil ettiğini, sözleşmenin kurulmasından sonra kusursuz imkansızlık meydana geldiğini, menfi zararın sözleşmenin feshi halinde talep edilebileceğini, sonraki kusursuz imkansızlık nedeniyle borcun sona erdiğini, ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine istinaden talepte bulunulabileceğini, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmediğini, belirttiği masrafları yaptığını, davacıların kar mahrumiyeti talebinin yerinde olmadığını, zira işin yaklaşık maliyeti itibariyle bu değer üzerinden hesaplanan %25’lik yüklenici karı düşüldüğünde bulunan meblağın davacıların teklif ettiği sözleşme bedelinden fazla olduğunu, davacı tarafın dört ay sonra fiyat farkı talep etmesinin de bunu gösterdiğini, müvekkili tarafından 490.000 TL ödeme karşılığı ibra edilerek işin tasfiye edilmesine dair teklifin iyi niyetin göstergesi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Sözleşmeye konu inşaat yapılacak sahanın Kocaeli Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun 21.02.2017 tarihli kararı ile 1.Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmesi nedeniyle arsadaki inşaat çalışmalarına devam edilmesi olanağının ortadan kalktığı, bu halin Kamu İhale Kurumunca mücbir sebep olarak nitelendirildiği, 1. Derece Arkeolojik Sit alanlarındaki yapılaşma yasağının kesin nitelikte olduğu, bu halin davacı yönünden ifayı imkansız kıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. İhale aşamasında inşaat yapılacak alanın 3. Derece arkeolojik sit alanında kaldığının ihale katılımcısı firmaların bilgisi dahilinde olduğu, ihale dokümanında ve sözleşmenin 33.12 maddesinde konuya ilişkin gerekli bilgilendirmenin yapıldığı, bu niteliğe sahip bir taşınmazın kazı faaliyetleri sırasında ortaya çıkması muhtemel gömülü tarihi yapılar nedeniyle 1. Derece sit alanı ilan edilmesi riskinin her zaman olduğunu, davacı ve diğer katılımcıların bu riski göze alarak teklif verdikleri, ihale öncesi Kocaeli Korumu Bölge Kurulunun 25.06.2013 tarihli kararında sondaj kazılarında 2863 sayılı Yasa kapsamında her hangi bir bulguya rastlanmadığı ve inşaat izni verileceğinin belirtildiği, anılan kurul kararı doğrultusunda ihale aşamasına geçildiği, bu itibarla işin ihale edilmesinde ve inşaat alanının 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmesinde davalıya kusur atfedilemeyeceği, inşaat faaliyetine başlandıktan sonra taşınmazın 1. Derece Arkeolojik Sit alanı olarak tescil edilmesinin edimin ifasını imkansız kıldığı, sözleşmenin 24. Maddesi uyarınca işin yapım yerinin değiştirilmesinin tarafların karşılıklı anlaşması şartına bağlı olduğu, davacının mücbir sebep hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği, sözleşme akdedildikten sonra ortaya çıka imkansızlık halinin akdin varlığı ve geçerliliğine etkisinin olmayıp sadece borcu sona erdiren bir sebep olduğu, ifa imkansızlığında davalının kusuru bulunmamakla birlikte, ifa imkansızlığının ortaya çıktığı tarihe kadar davacı tarafından ifaya yönelik yapılan masrafın davalıdan tahsili gerektiği, nitekim bu konuda taraf iradelerinin örtüştüğü, davalı tarafından davacıya gönderilen 07.12.2017 tarihli yazıda yapılan giderler ait belgelerin istendiği, yapılan masraflara ilişkin davacıya 490.000 TL önerildiği (bkz. cevap dilekçesi 15.sh) ancak davacının talebinin 489.867,36 TL olduğu (bkz. 21.04.2021 t.li duruşma tutanağı) bunun dışında kusursuz imkansızlık nedeniyle kar yoksunluğuna ilişkin davalının sorumluluğu olmadığı” gerekçesiyle “Davanın kısmen kabulüne, 489.867,36 TL’nin davalıdan tahsiline, alacağın 479.867,36 TL’sine 01.12.2020 ıslah tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Fazlaya ilişkin istemin reddine” karar vermiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin ifa imkansızlığında davalının kusuru bulunmadığı ve kusursuz imkansızlık nedeniyle kar yoksunluğunda davalının sorumlu olmadığına dair gerekçelerinin hukuka aykırı olduğu, davalının ihtimal üzerine ihale yapmakla tamamen kusurlu olduğu, davalının da tacir olduğu, arsanın III. Derece Sit Alanı olduğu ve bunun I. Dereceye dönüşebileceğini bildiği, başka bir arsanın temin edilmesi halinde sözleşmenin ifa edilmesinin mümkün olduğu nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki vakıaları tekrar etmekle birlikte konaklama ve yemek giderinin 1.897,50 TL yerine 3.938,70 TL olarak, yine mobilizasyon giderinin 60.093,15 TL yerine 115.654,27 TL olarak hüküm altına alındığı, 05.04.2017 tarihinden itibaren sözleşmenin feshine kadar mobilizasyon gideri olarak gösterilen harcamalara ilişkin faturaların hükme esas alınamayacağı, davacı ortağa ait kamyona ilişkin kira bedeli 63.602 TL’nin tamamının hesaplamaya dahil edilmesinin mümkün olmadığı, All – risk sigorta poliçesinin erken sonlandırılması nedeniyle iade edilen 11.006 TL ile SGK tarafından ödenen asgari ücret destek tutarı 2.887,11 TL’nin düşülmesi gerektiği, müvekkili tarafından masraflar nedeniyle 490.000 TL ödeme teklifinin işin tasfiyesini amaçladığı, iyi niyetle yapıldığı, bu tutarın davacıya ödenmesi konusunda taraf iradelerinin uyuştuğuna dair gerekçenin doğru olmadığı, imkansızlık hali ortaya çıktıktan sonra sözleşmeyi feshedebilecekken belediye ile arsa alternatiflerini değerlendirmek için çalışma yaptığı, çalışmaların tamamlanmasının altı ay kadar sürebileceğinin davacılara bildirildiği, mutabakat sağlandığı, ancak dört ay sonra davacı tarafın tüm masrafların ödenmesiyle işin tasfiye edilmesini talep ettiği, ihtimal üzerine ihale yapılmadığı, arsanın sit alanında olduğu hususunun şartname ve sözleşmeye yazıldığı, öncesinde bölge kurulunun inşaat yapılabileceğine dair görüşünün alındığı, tüm aşamalarda davacıların bilgilendirildiği nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 33.462,84 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 8.365,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.097,13‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361.madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır