Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/97 E. 2022/1000 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/97 – Karar No:2022/1000

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/97
KARAR NO : 2022/1000

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2017/529 E-2020/382 K

ASIL DAVA VE BİRLEŞEN 2017/530 ESAS SAYILI DAVADA
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : .
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali / İtirazın İptali
(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022
Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli dava ve birleşen davada mahkemece dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen 02.09.2010 tarihli Gün Bazında Kuyu Sondaj Sözleşmesi gereğince müvekkilinin bütün işleri sözleşmeye uygun ve eksiksiz olarak tamamladığını, toplam 47 jeotermal ve kuyu sondajı işi kapsamındaki AP-21 numaralı kuyunun Ekim-Aralık 2012 döneminde açıldığını, Ekim ve Aralık ayı çalışmalarının faturalandırıldığını ve ödendiğini, ancak müvekkili şirkette yeniden yapılanma nedeniyle yaşanan durum sonucu Kasım ayı çalışmasının faturalandırılmadığını, bu nedenle 31.03.2017 tarihli 473.888 USD tutarlı faturanın kesildiğini, davalıya 12.04.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının gerekçesiz iade ettiğini, keşide edilen 26.04.2017 tarihli ihtarnameye de cevap vermediğini, Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2017/9126 sayılı takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu, oysa 2012 yılı Kasım ayında 30 gün çalışma yapıldığını, çalışma saatlerine ilişkin tutanak ile AP-21 kuyusuna ilişkin operasyon bitiş tutanağının davalı şirket tarafından onaylandığını öne sürerek itirazın iptaliyle, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı dilekçesinde delillerini hasretmediğinden yeni delil ibrazına ve hukuki işlemin miktarı itibariyle tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, davacının sözleşme kapsamında müvekkilinden alacaklı olmadığını, davalı tarafından tamamlanan ve onaylanmış olan tüm işlerin müvekkiline fatura edildiğini ve müvekkili tarafından ödendiği, davacının kendi çalışanının hatasından bahisle 5 yıl sonra Kasım 2012’ye ait işle ilgili fatura gönderdiğini, davacının sözleşmenin gün bazlı olması nedeniyle işi normal süresinden daha uzun sürede yaparak ve fazla motorin tüketerek müvekkilini zarara uğrattığını, faiz talebinin dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2017/530 esas sayılı davada davacı vekili özetle; 02.09.2010 tarihli sözleşme kapsamındaki SH-4/A numaralı kuyu sondajının Ekim 2016 – Şubat 2017 döneminde tamamlandığını, önceki aylara ait iş bedelleri ödenmekle birlikte 2017 yılı Ocak ayında yapılan 30 gün ve Şubat ayında yapılan 26 günlük çalışmanın ödenmediğini, müvekkili tarafından 27.03.2017 tarihli ve sırasıyla 341.245,70 USD ve 387.958,63 USD tutarlı faturaların düzenlendiğini, davalının faturaları gerekçe göstermeksizin 31.03.2017 tarihinde iade ettiğini, yine … isimli sondaj kulelerinin demontajı için müvekkilinin 236.000 USD tutarlı fatura düzenlediğini, davalının belirtilen faturaları 26.04.2017 tarihli ihtarnameye rağmen ödemediğini, oysa operasyon bitiş tutanağının müvekkilinin işi sözleşmeye uygun olarak tamamladığını kanıtladığını, faturaların tahsili için başlatılan 2017/ 9125 sayılı takibin haksız itiraz sonucu durduğunu öne sürerek itirazın iptaliyle, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili özetle; dava konusu kuyunun sondajında davacının kusuru sonucu takım sıkışması yaşandığını, sıkışmanın giderilemediğini, kuyunun başka bir yerde bitirildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını, SH-4/A kuyusuna ilişkin tüm hakedişlerin davacı şirkete ödendiğini, işlerin tamamının kabulünün yapıldığını, protokole bağlanarak ödendiğini, davacının normal iş şartlarına nazaran daha fazla motorin tükettiğini, maaşlarını ödemediği için davacı işçilerinin 6-7 Ocak 2017 tarihlerinde iş bıraktıklarını, işin uzamasına sebebiyet verildiğini, sözleşmenin gün bazlı olması nedeniyle davacının kötü niyetle işi yavaş sürdürdüğünü, Türkiye ortalamasında kuyu açma süresinin 40 gün olduğunu, davacının belirtilen kuyuyu 29.10.2016-26.02.2017 tarihler arasında yaklaşık 4 ayda tamamladığını, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, davacı demobilizasyon bedeli talep etmiş ise de, sözleşmede obsiyonel kuyular da dahil olmak üzere toplam 81 adet kuyu açılmasının kararlaştırıldığını, davacının bu sayıda kuyu açmadığı halde bu kuyuların açılması için sahada bıraktığı kuleler için de demobilizasyon bedeli talep ettiğini, operasyon bitiş tutanağında müvekkili şirket yetkililerinin onaylarının bulunmadığını, faiz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava yönünden, AP-21 kuyusuna ait işlerin tamamlandığı, 2012 Ekim ve 2012 Aralık aylarına ait fatura bedelinin ödendiği, arada kalan Kasım 2012 ayına ait fatura bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı, birleşen dava yönünden, SH-4/A sondaj kuyusu imalatının tamamlandığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde belirttiği işin gecikmesine ilişkin sebepler nedeniyle davacı şirkete dava tarihinden önce gönderilmiş bir uyarı bulunmadığı, işin uzun sürmesinin jeolojik vs. nedenlerden kaynaklanabileceği, davacı yüklenicinin operasyonlarını sözleşmeye uygun şekilde yürüttüğü, işin uzun sürmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, sözleşme eki protokollerde 4 adet sondaj kulesinin kullanılacağının ve demobilizasyon ücretinin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, kulelerinin demobilizasyon işlemlerinin tamamlandığı, bedelin ödenmediği, düzenlenen faturaların yapılan işlere ve sözleşmeye uygun olduğu, sözleşmenin sözleşmenin 901. ve 902. maddelerindeki düzenlemelerin kesin vade kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığından davaların kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden davacıya rağmen icra inkar tazminatına hükmedilmediği” gerekçesiyle “1-Mahkememizin 2017/529 Esas sayılı dosyasında; Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalı şirketin Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2017/9126 Esas sayılı dosyasında 473.488,00 USD alacak yönünden yaptığı itirazın iptali ile alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %3,80 oranını geçmemek üzere devlet bankalarının 1 yıllık USD cinsi mevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak üzere TAKİBİN DEVAMINA, Fazla talebin reddine, İcra inkar tazminatının reddine, ” ve “2-Mahkememizin 2017/530 Esas sayılı dosyasında; Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalı şirketin Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2017/9125 Esas sayılı dosyasında 976.047,71 USD asıl alacak yönünden yaptığı itirazın iptali ile alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %3,80 oranını geçmemek üzere devlet bankalarının 1 yıllık USD cinsi mevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak üzere TAKİBİN DEVAMINA, Fazlaya ilişkin talebin reddine, İcra inkar tazminatı talebinin reddine,” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, müvekkili lehine hüküm altına alınan vekalet ücretlerinin eksik hesaplandığı nedenleriyle dava ve birleşen davada verilen kararların kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davada, faturanın mal veya hizmetin tesliminden itibaren 7 gün içinde düzenlenmesi gerektiği, aksi taktirde hiç düzenlenmemiş sayılacağı, davacının 473.888 USD alacağı için 5 yıl sonra fatura düzenlemiş olmasının sözleşmeye açıkça aykırı olduğu, zamanında fatura düzenlenmeyerek müvekkilinin defi ve itiraz haklarının da engellendiği, dosyaya sundukları uzman mütalaasında dava konusu AP-21 kuyusunun 17 Ekim – 1 Aralık tarihlerinde sondajının yapıldığı, 46 günlük ödemenin davalı tarafça tam olarak yapıldığı görüşünün bildirildiği, TBK 104 madde gereğince dönemsellik arz eden alacakta daha sonraki alacak için fatura düzenlendiğinde ihtirazi kayıt konulmamasının örtülü kabul anlamına geldiği, birleşen 2017/530 esas sayılı davada ise müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığı, faiz oranının da hatalı ve fahiş olduğu, mahkemenin sözleşme hükümlerini incelemediği ve yorumlamadığı, sözleşmede yüklenicinin 1 aylık sürede hak kazandığı bütün günlük ücretleri zaman detayları ve kullanılan sondaj kulesi belirtilerek faturalandırması gerektiği, her bir faturanın müvekkili temsilcisi tarafından kabul edildiğinde imzalanacağı, yine faturaların hakedişler müvekkili tarafından onaylandıktan sonra düzenleneceği kararlaştırıldığı halde dikkate alınmadığı, bilirkişi raporunda dayanak gösterilen operasyon bitiş tutanağının müvekkili yetkilisi tarafından onaylanmadığı, ek protokolde kuyu derinliği ne olursa olsun 45 günlük süre öngörüldüğü, davacının tüm kuyulardaki jeolojik nedenleri bildiği, işin gecikmesinin kendi kusurundan kaynaklandığı, dosyaya ibraz edilen arama tablosundan ortalama 1-1,5 ayda tamamlanacağının anlaşıldığı, davacının davaya konu kuyuyu 4 ayda tamamladığı, müvekkilini zarara uğrattığı, gecikmenin jeolojik nedenden kaynaklandığına dair somut ve net bir veri bulunmadığı, davacının dayandığı faturaların kendi defterinde dahi kayıtlı olmadığı, uzman görüşünde dava konusu kuyular dışındaki kuyular için yapılan ek protokollerin karşılıklı sulh ve ibra içermesi nedeniyle makul bir bedel ve masraf indirimi yapılması konusunda tarafların ortak iradelerini gösterdiği, sözleşmeyi değiştiren ve yorumlayan bir uygulamada örtülü iradenin evleviyetle dikkate alınması gerektiği, Yargıtay kararları gereğince mahkemece alınan bilirkişi raporuyla, uzman görüşünün çelişmesi durumunda yeniden rapor alınması gerektiği, aksi halde adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı, takip konusu faturaların her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup, mahkemece dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda dava ve birleşen davada davacı …. Şirketi yüklenici, davalı …… Şirketi iş sahibi olup, tarafların 02.09.2010 tarihli Gün Bazında Kuyu Sondaj Sözleşmesi başlıklı eser sözleşmesini akdettikleri çekişmesizdir. Sözleşmede Aydın ilinde bulunan belirtilen ruhsatlı alanlarda kuyu sondajları yapılmasının kararlaştırıldığı, USD olarak gün bazında operasyon ücreti, bekleme ücreti, mobilizasyon ve demobilizasyon ücreti belirlendiği, yine taraflarca her bir protokolde yazılı kuyularla ilgili olarak ilki 20.02.2012 tarihli olan sekiz adet ek protokol düzenlendiği, genellikle protokolde yazılı kuyularla ilgili olarak ücret düzenlemesine yer verildiği, VII numaralı ek protokolün de belirtilen üç adet kuyuda sondaj süresinin 45 gün olarak belirlenmesine ilişkin olduğu, VIII numaralı protokolde ise yazılı dört adet kuyuya ilişkin iskontolu tutarda mutabık kalındığının belgelendiği, asıl davaya konu AP-21 numaralı kuyunun 17 Ekim ila 1 Aralık 2012 döneminde açıldığı anlaşılmaktadır.
Asıl davaya konu işler 2012 yılı 17 Ekim ila 1 Aralık 2012 dönemine ilişkin olup, davalı tarafça AP-21 kuyusuna ilişkin ödeme savunmasında bulunulduğu, ancak mahkemesince yapılan yargılamada davalının 2017 yılı ticari defterleri incelenmekle birlikte bu yıldan önceki yıllara ait defterler incelenmediği gibi, davalı tarafça cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmış olmakla yemin teklif etme hakkı da hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından taraf vekillerinin, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinaf başvurularının kabulüyle, mahkeme kararının HMK 353/1.a.6 madde gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2-) Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarih, 2017/529 E-2020/382 K
sayılı kararının HMK 353/1.a.6 madde gereğince kaldırılmasına,
3-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-) Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL + 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-) Davalı tarafça yatırılan 54,40 TL + 58.991,33 TL + 28.562,74 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harçlarının ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a madde gereğince KESİN olarak 13.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır