Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/946 E. 2023/595 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/946 – Karar No:2023/595
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/946
KARAR NO : 2023/595

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2020/195 E-2021/427 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/06/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkiline ait … adresindeki iş yerinin inşaat işi için davalı şirket ile anlaştıklarını, iş bedelinin 1.500.000,00 TL olarak belirlendiğini, 100.000,00 TL’sinin peşin verildiğini, 475.000,00 TL ve 150.000,00 TL değerinde iki araç ile kalan bölüm için 60-90-120-150-180-210-240 gün vadeli çekler verildiğini, bunların toplam değerinin inşaat maliyeti kadar olduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen edimleri yerine getirmiş olmasına rağmen, yüklenici davalının inşaatı terk ettiğini, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/70 D.İş sayılı dosyası ile; sözleşmeye göre yapılan iş, yapılmayan iş kalemleri, yapılan iş neticesinde hak edilen miktar ve kalan miktar ile bunların yüzdelerinin tespitinin bilirkişi tarafından yapıldığını, bilirkişi raporunda sözleşmeye göre yapılan iş kalemleri toplamının 1.577.835,87 TL, yapılmayan iş kalemleri toplamının 821.271,47 TL, işin yapılmaması ve buna bağlı olarak inşaat maliyetlerindeki fiyat farkı nedeni ile uğranılan zararın 102.686,85 TL, tamamlanan işin yüzdesinin %47,96, yapılmayan işin yüzdesinin %52,05 olarak tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmeye konu olan bedelin tamamının ödenmiş olduğunu ve edimlerin eksiksiz olarak yerine getirildiğini, ancak karşı tarafın edimlerini yerine getirmediğini belirterek; sözleşmenin iptali ile ödemiş oldukları fazla bedel, maliyet artışına bağlı zararları ile uğradıkları eksik imalat, gecikmeden kaynaklanan her türlü zararlarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin sözleşme tarihi olan 10/08/2018 tarihinden itibaren ticari faizi birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın yetkili mahkemede açılmamış olup, yetkili mahkemenin Ankara mahkemeleri olduğunu, iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, sözleşme kapsamında müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, ancak işveren davacının müvekkili firmaya herhangi bir ödeme yapmadığını, anlaşma konusu araçların devrini yapmadığını, müvekkilinin iyiniyetli olarak ödeme yapılacağı ümidiyle kendi imkanlarıyla işi tamamladığını, davacının, ödeme vaadiyle işi müvekkili firmaya tamamlattırıp herhangi bir bedel ödemeksizin akaryakıt istasyonu sahibi olma gayesinde olduğunun anlaşılması üzerine müvekkilinin sözleşmede yer alan hakkı kullanılmak suretiyle ihtarname keşide edilerek iş bedelleri ile ilave iş bedeli ve sözleşmede yazılı cezaların faiziyle birlikte ödenmesinin talep edildiğini, davacı borçlu tarafından ödeme yapılmadığını, tespit raporuna itiraz ettiklerini, bu nedenle temerrüde düşenin karşı taraf olduğunu, kendilerinden herhangi bir talepte bulunamayacaklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Dava ilk olarak … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, bu mahkemenin vermiş olduğu 12/02/2020 tarih ve 2019/905 Esas-2020 Karar sayılı yetkisizlik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiş, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıdaki esasına tevzi edilmekle, yargılamaya bu mahkeme tarafından devam olunmuştur.
Mahkemece; davanın, taraflar arasında düzenlenen 10/08/2018 tarihli eser sözleşmesinin haklı nedenle feshi ve fazla yapılan ödemenin iadesiyle, eksik iş nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, davacı vekilinin delil olarak; taraflar arasındaki sözleşmelere, … Belediye Başkanlığı’nda bulunan yapı ile ilgili tüm işlem dosyaları ve projelere, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/70 D.İş sayılı dosyasına, Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10633 sayılı doyasına, tarafların ticari defter ve kayıtlarına, Beyoğlu 53. Noterliği’nin ihtarnamesine, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık, isticvap ve yemine, davalı vekilinin ise ; aynı deliller yanına Ankara 54. Noterliği’nin 28033 yevmiye sayılı ihtarnamesine, keşif , bilirkişi incelemesi, tanık ve yemin deliline dayandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmayan eser sözleşmesi kapsamında tarafların edimlerini yerine getirip getirmedikleri, bu kapsamda davacının dava konusu ettiği kalemlere ilişkin alacak talebinin yerinde olup olmadığı ve miktarına ilişkin olduğu, taraflar arasındaki 10/08/2018 tarihli sözleşme incelendiğinde; işverenin davacı, müteahhidin davalı, sözleşme konusunun; …/… adresindeki 1132 ve 1133 parsellerde muhkim davacının işletmeciliğinde bulunan akaryakıt istasyonunda, aşağıda tanımlanan işlerin yapımına ilişkin olduğu, 3. Maddesinde işverenin yükümlülüklerinin sayıldığı, bunlardan birinin sözleşme ile oluşturulan ödeme planına göre ödemeleri yapmak olduğu, 4. Maddesinde, belirtilen işlerin toplam bedelinin KDV hariç 1.500.000,00 TL olduğu, işverenin sözleşmenin imzalanması ile birlikte 100.000,00 TL’yi nakit olarak ödeyeceği, ayrıca belirtilen marka ve model ve diğer bilgileri yazılı 2 adet aracın (anlaşılan bedelleri 475.000,00 TL +150.000,00 TL olan) 10/08/2018 tarihine kadar satışını vermek üzere teslim edileceği, geri kalan tutarın %60 kısmını sözleşmenin imzalanması ile birlikte 60-90-120-150-180-210-240 gün vadeli çekleri müteahhide teslim edeceğinin, geriye kalan %5’inin yine çeklerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, talimatla alınan bilirkişi raporundan sonra davacı vekilince sözleşme gereğince ödeme ve ödeme yerine geçen edimlerin yerine getirildiği belirtilmiş ise de, buna ilişkin iddiasını ispata yarar belgeler sunulmadığı, davalı vekili rapora karşı beyanında; müvekkili tarafından işin büyük çoğunluğunun yapıldığını, davalı bedel ödeme edimini yerine getirmediği için bir kısım işin eksik bırakıldığını, bilirkişilerin tespit ettiği eksik ve ayıplı işler tutarından daha fazla hak edilmiş iş bedelinin olduğunu, sözleşme bedelinin tümünün ödenmediğini, ayıplı ve eksik iş bedelinin kendilerinden talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddinin talep ettiği, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, taraflar arasındaki sözleşme, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yaptırılan delil tespiti dosya kapsamı ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak hazırlanan mali müşavir bilirkişi raporu ile mahkemece oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapor hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi kapsamında iş bedelinin 1.500,000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, yine ödemelerin şeklinin belirlendiği, davalının işin 1.294.605,00 TL’lik kısmını yaptığı, bakiye kısmını yapmadan işi bıraktığı, davacının sözleşme bedelinin tamamını ödediğini ispat edemediği gibi kendi ticari defterlerinde de bu işe ilişkin ödemeye dair kayıtların yer almadığı görülmekle, davacının davalıya yaptığı işten fazla ödeme yatığını ispat edemediği gibi sözleşme kapsamında ödeme edimini yerine getirdiğini ispat edemeyen davacının davalıdan fazla ödeme vs. alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; sözleşmeye göre iş bedeli olarak belirlenen 1.500.000,00 TL’nin 100.000,00 TL’sinin peşin verildiğini, 475.000,00 TL ve 150.000,00 TL değerli iki araç ile kalan bölüm için 60-90-120-150-180-210-240 gün vadeli çekler verildiğini, bunların toplam değerinin inşaat maliyeti kadar olduğunu, … … plakalı araçların devrinin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin kontrol edilebileceğini, bu kadar açık bir ödeme olgusunun ispatlanamadığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davalının da ödeme konusunda bir itirazı olmadığından, mahkemenin bu hususu re’sen dikkate alamayacağını, çek bedellerinin tamamının müvekkilinden icrai takiple tahsil edildiğini, hatta bu hususta yaptıkları müracaatlar ve açtıkları davaların sonuçsuz kaldığını, (Ankara 12. İcra Müdürlüğü 2021/9338 Esas – Ankara 10. İcra Müdürlüğü 2019/10633 Esas) mahkemenin verdiği tedbir kararlarının dahi icra takiplerine engel olamadığını, iyiniyetli 3. kişilere ciro edilerek teslim edildiği için müvekkilinin icra takiplerine maruz kaldığını ve ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, hatta takiplerin durdurulmasına ilişkin taleplerinin 27/07/2020 tarihli ara karar ile reddedildiğini, mahkemenin bizzat kendi verdiği karar nedeni ile ödemelere vakıf olmasına rağmen böyle bir karar vermesinin mümkün olmadığını, ödenmeyen bir çek bedeli kalmamış olup, müvekkili aleyhine bu çekler nedeni ile açılan takiplerin Uyap üzerinden getirtilmesi halinde gerçek ortaya çıkacak iken bu dosyaların getirtilmemesi nedeni ile davalarının reddedildiğini, sözleşmenin 4. maddesi hükmü karşısında bedelin peşin olarak alındığının kabulü gerektiğini, bunun aksini iddia edenin ise bunu ispatlaması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede taraflarının bedeli peşin verdiği ve vermeden inşaatın başlamayacağının açıkça yazıldığını, davalının da buna itiraz etmediğini ve bedeli bir çek bedeli hariç aldığını kabul ettiğini, çek bedeli ile ilgili ve sınırlı olmak üzere itirazda bulunduğunu, bu çek bedelinin de ödendiğini, bu durumda bedelin ödenmediğinden artık söz edilemeyeceğini, ödeme olmasa davalının ihtarname göndererek bunu istemesi gerektiğini bunu da yapmadığını çünkü bir alacağı olmadığını, mahkeme tarafından ödemeye ilişkin bir araştırmaya girişilmediğini, mahkeme aksi kanaatte bile olsa, davalının bu yönde bir iddiası olmasa bile ödeme konusunda re’sen bir inceleme yapmak isterse ödemeleri incelemesi gerektiğini, mahkeme kararında tarafların ticari defterlerinde ödemeye ilişkin hüküm bulunmamasını gerekçe olarak gösterdiğini, ancak bunun tek başına değerlendirilebilecek bir olgu olmadığını, zira davalının ödemelere ilişkin bir itirazı olmadığını, ödemenin alındığının açıkça sözleşmeye yazıldığını, sorunun davalının işi bırakıp gitmesinden ibaret olduğunu, fiili durumun, söz konusu alanın nerede ise yarısının yapıldığını gösterdiğini, nitekim Yargıtay’ın tazminat hesaplamalarında mali kayıtların esas alınamayacağını ve gerçek durumun araştırılması gerektiğini ortaya koymakta olduğunu, dava açılmadan önce alınan tespit raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmemesinin de eksiklik olduğunu, zira bedeller arasında yarım milyon TL gibi bir fark olduğunu, bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, bilirkişilerin kendileri tarafından görülmeyen, ancak tespit raporunu düzenleyen bilirkişi tarafından görülen inşaattaki eksiklikler konusunda nasıl olup da gören bilirkişinin tespitlerini hatalı bulduklarını gerekçeleri ile açıklamaları gerektiğini, denetlenebilir ve hükme esas alınabilir nitelikte olmayan bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınması gerektiğini, işin tam olarak yapılıp teslim edildiğini davalının ispatlaması gerektiğini, davalının böyle bir ispatı olmadığını, bu anlamda işin yapılan miktarını bile yaptırdıkları tespit ile ispatlamış olduğunu, bu hususun şu anda önemi bulunmasa da kaldırma kararından sonra önemli bir ayrıntı olarak öne çıkacağını, kısa bir paragraflık veya birkaç satırlık bir gerekçenin gerçek anlamda gerekçe olarak değerlendirilemeyeceğini, kararın gerekçesinde tarafların dayandığı olgular, elde edilen deliller beraberce değerlendirilerek sonuca varılması gerektiğini, bu anlamda gerekçeli karar haklarının da ihlal edildiğini belirterek; kararın istinaf incelemesi ile kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sözleşmenin feshi ile ödenmiş olan fazla iş bedeli, maliyet artışına bağlı zararlar ile eksik imalat ve gecikmeden kaynaklanan her türlü zararlarının tespiti ile tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında davacının işletmeciliğinde bulunan akaryakıt istasyonunda sözleşmede kararlaştırılan işlerin yapımına ilişkin 10/08/2018 tarihli sözleşme imzalandığı ihtilafsız olup, davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Sözleşmenin 4. Maddesinde sözleşme bedeli KDV hariç 1.500.000,00 TL olarak belirtilmiş, aynı maddede, kararlaştırılan iş bedelinin 100.000,00 TL’sinin nakit ödeneceği, ayrıca marka ve modeli, tarihi, plakası ve şase numarası belirtilen 2 aracın toplam 625.000,00 TL bedel kabul edilerek devredileceği, kalan tutarın %60’lık kısmının sözleşme imzalanması ile birlikte 60-90-120-150-180-210-240 gün vadeli çeklerin müteahhide teslim edileceği, geri kalan %5’lik kısmına da işin teslimi ile hak kazanılacağı ve bu bedelin de 30 günlük vadeli çek ile ödeneceği kabul edilmiştir.
Davacı vekili tüm iş bedelinin ödendiğini, davalı ise kendisine ödeme yapılmadığını ileri sürmüş, mahkemece davalının işin 1.294.605,00 TL’lik kısmını yaptığı, bakiye kısmını yapmadan işi bıraktığı, davacının sözleşme bedelinin tamamını ödediğini ispat edemediği gibi kendi ticari defterlerinde de bu işe ilişkin ödemeye dair kayıtların yer almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmede iş bedeline mahsuben devredileceği belirtilen araçların markası, modeli, plakası ve şase numarası belirtilmiş olmakla ve davacı tarafça dava dilekçesinde ilgili kurumlardaki tüm evraklara delil olarak dayanılmış olmakla, bu araçların davalıya devredilip devredilmediğinin tespit edilebilmesi için davacıdan HMK’nın 31.maddesi uyarınca beyan alınarak, bildirilecek olan kurumlardan araştırma yapılması, sözleşme kapsamında vadeli olarak verileceği belirtilen çeklere ilişkin de bu çeklerin bilgileri sorulmak suretiyle ödeme iddiasına ilişkin delillerin toplanması ve yine dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olmakla, ödeme iddiası yönünde davacıya yemin teklif etme hakkı da hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir (281/3). Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir (HMK 282/1).
Raporu serbestçe değerlendirme yetkisi, hakimin, bilirkişinin yerine geçerek hakimlik mesleği dışında özel ve teknik bilgi gerektiren bir durumda şahsi bilgisi ile karar verebileceği anlamına gelmez. HGK’nın 04/02/2009 tarihli 2008/4-823 Esas 2009/50 Karar sayılı kararında da hakimin kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulu yerine koyamayacağı, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisi ile sonuca gidemeyeceği, o konuda bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi teknik bilgiyi gerektirdiği takdirde, hakim bu çelişkiyi giderecek rapor almalıdır. Bu şekilde çelişkiyi gideren rapor almaksızın raporlardan birini esas alarak karar verilmesi halinde hakimin özel ve teknik bilgi gerektiren bir durumda şahsi bilgisi ile karar verdiği gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşme kapsamındaki işlerin tamamımın bitirilmediği tarafların kabulünde olup, davalı sözleşme dışı iş de yaptığı iddiasında bulunmuştur. Yapılan işin miktarı noktasında uyuşmazlık bulunmakta olup, davacı iş sahibince dava açılmadan önce … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/70 D.İş sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporuna davalı yüklenici tarafından itiraz edilmiş, mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi heyeti raporuna ise, taraf vekillerince itiraz edildiği gibi, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu ile mahkemesince dosya üzerinden alınan bilirkişi heyeti raporunda imalat miktarlarına ilişkin farklı tespit ve hesaplamalar bulunduğu anlaşılmıştır.

Davadan önce yaptırılan tespit sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporu arasında çelişki bulunmakta olup, bu durumda, Mahkemesince taraf delilleri toplanarak, alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için ek rapor alınması, kanaat oluşturulamaması halinde yeni bir heyetten çelişki giderilecek şekilde rapor alınarak yapılan işin bedelinin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2021 tarih ve 2020/195 Esas- 2021/427 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

5-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır