Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/945 E. 2023/559 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/945 – Karar No:2023/559
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/945
KARAR NO : 2023/559

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2021
NUMARASI : 2020/461 E-2021/423 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.05.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında bakım, onarım hizmet alım işine ilişkin 04.08.2014, 11.02.2016, 27.02.2017 tarihli sözleşmelerin akdedildiğini, düzenlenen hakediş raporları ile faturaların ve cari hesap tutarlarının davalı tarafça itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, işin imalat işi olmayıp, hizmet alımına ilişkin olduğunu, aylık periyotlar halinde tamamlandığını, üstlenilen işlerin eksiksiz olarak 02.04.2018 tarihinde tamamlandığını, kesin kabullerinin 21.01.2019 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin hak ettiği tutarların ödenmediğini, 29.08.2018 tarihli iadeli taahhütlü mektupla 1.671.527,60 TL’nin ödenmesinin ihtar edildiğini, 12.02.2020 tarihinde bakiye iş bedeli, emanet kesintileri ve nakit teminatlarla birlikte müvekkili alacağının toplam 2.274.308,33 TL olduğu hususunda tarafların mutabakata vardıklarını, mutabakata rağmen ödeme yapılmadığını, 04.03.2020 tarihli ihtarnameyle ödemenin talep edildiğini, 2020/4528 sayılı dosyayla başlatılan icra takibinde iş bedeli 1.688.927,33 TL’nin 1.671.527,60 TL’sine 29.08.2018 tarihinden, 585.381 TL için ise 04.03.2020 tarihli ikinci ihtardan itibaren faiz talep edildiğini, mutabakata ve davalı tarafça düzenlenen faturalara itiraz edilmemesine rağmen icra takibine itiraz edildiğini öne sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, alacağın asıl borçludan tahsil edilmesi gerektiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, davacının sözleşmelerle üstlendiği işleri eksiksiz olarak tamamladığını ispatlayamadığını, kesin kabul yapılmadığını, faiz oranlarına itiraz ettiklerini, muacceliyet ve hesap kat ihtarnamelerinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, muacceliyet şartı gerçekleşmeden hesabın kat edilemeyeceğini, taraflar arasındaki imzalanan sözleşmenin mevzuata uygun olarak tesis edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “…taraflar arasında 3 adet bakım onarım ve hizmet alım sözleşmesi düzenlenmiş olup, sözleşmeler uyarınca davacı tarafın edimlerini yerine getirip, taraflar arasında hizmet işleri kabul tutanağı düzenlendiği, yapılan işlere konu faturaların davalı tarafa keşide edildiği, tacir olan her iki tarafın usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarının birbirini teyit ettiği, davacı şirket ticari defter ve kayıtlarında davalıdan cari hesaptan kaynaklı 1.688.927,33 TL, teminat kesintileri kaleminden 585.381,00 TL olmak üzere toplam 2.274.308,33 TL alacak kaydının bulunduğu, davalı defterinde de aynı miktar davacıya borç kaydının bulunduğu, davalının ticari defterindeki kayıtların kendi aleyhine delil teşkil ettiği, defter kayıtları ve dosya kapsamı itibariyle davalının davacıya borcunun toplam 2.274.308,33 TL olduğu kanaatine varılmakla bu miktar asıl alacağa itiraz yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça icra takibinde işlemiş faiz alacağı isteğinde bulunulmuş olup, davacı tarafından davalıya 29/08/2018 tarihinde keşide edilen ihtarname ile 1.671.524,60 TL alacağın ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 03/09/2018’de tebliğ edildiği, süre verilmediğinden bu miktar için temerrüdün 04/09/2018 tarihinde oluştuğu, davacı tarafça davalıya Ankara 24. Noterliğinden keşide edilen 04/03/2020 tarihli ihtarname ile 1.688.927,33 TL (bu miktarın 1.671.524,60 TL’si 29/08/2018 tarihli ihtarnamede belirtilen miktar olup) ile emanet kesintilerinden kaynaklı 585.381,00 TL olmak üzere toplam 2.274.308,33 TL’nin 29/08/2018 tarihli ihtarın tebliğinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili isteğinde bulunulduğu, ihtarname içeriği itibariyle 1.671.524,60 TL için atıfet olmayıp, bu miktar için 29/08/2018 tarihinden itibaren faiz istenmekle bu miktara ilişkin temerrüdün 04/09/2018 tarihinde oluştuğu, geri kalan miktara ilişkin temerrüdün ihtarın tebliğ edildiği 07/03/2020 tarihine 7 günlük sürenin eklenmesiyle 15/03/2020 tarihinde oluştuğu, bilirkişi raporunda faiz hesabında 1.671.527,60 TL için 03/09/2018 başlangıç tarihi alınmışsa da bu tarihin 04/09/2018 olması gerektiği, yine bakiye miktar için ikinci ihtar tarihi olan 07/03/2020 tarihi alınmış ise de 7 günlük sürenin eklenmesiyle 15/03/2020 temerrüt tarihinin başlangıç alınması gerektiği, buna göre yapılan hesaplamada da 1.671.527,60 * 484 * 19,50 /36500 = 432.215,82 + 105.787,09 TL = 538.002,91 TL, 585.381,00 TL için 15/03/2020 – 17/06/2020 arası (takip tarihi) işlemiş faiz 585.381,00 * 94 * 13,75 / 36500 = 20.728,90 TL olup, işlemiş faizler toplamı 558.731,81 TL hesaplanmış olup talepte nazara alınarak taleple bağlı kalınarak 554.428,04 TL işlemiş faiz alacağına itiraz yerinde görülmeyerek davanın 2.274.308,33 TL asıl alacak, 554.428,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.828.736,37 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf icra inkar tazminatı isteğinde bulunmuş olup, dava konusu alacağın dayanağı eser sözleşmesi ise de faturalar düzenlenip her iki tarafın defterinde de kayıtlı olduğu, hesap mutabakatı da yapıldığı, tacir olan her iki tarafın defterinde kayıtlı olmakla alacağın bu şekliyle likit olduğu kanaatine varılmakla takibe konu miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek” gerektiği gerekçesiyle “Davanın kabulü ile, davalının Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2020/4328 sayılı takip dosyasında itirazının 2.274.308,33 TL asıl alacak, 554.428,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.828.736,37 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, Hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 565.747,27 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, arabuluculuk şartının yerine getirilmediği, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, alacağın asıl borçludan tahsil edilmesi gerektiği, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığı, davacının sözleşmelerle üstlendiği işleri eksiksiz olarak tamamladığını ispatlayamadığı, kesin kabul yapılmadığı, icra takibindeki alacak kalemleri ile faiz oranlarına itiraz ettikleri, muacceliyet ve hesap kat ihtarnamelerinin müvekkiline tebliğ edilmediği, muacceliyet şartı gerçekleşmeden hesabın kat edilemeyeceği, ihtarnamede ödeme için müvekkiline süre verilmediği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 193.230,98 TL istinaf karar harcından yatırılan 59,30 TL + 48.308 TL harcın mahsubu ile bakiye 144.863,68‬ TL harcın davalıdan tahsili Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 11.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan
e-imzalıdır

Üye e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır