Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/909 E. 2022/4 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Alacak ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 19/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ; Taraflar arasında düzenlenen 29.12.2003 tarihli 2000 adet bilgisayar ve …. satın alma için yapılan sözleşme ile eki bakım-onarım sözleşmesi uyarınca davalının yükleniminde olan ve davalı tarafa bildirilen arızaların giderilmesi ve tamir işlemlerinin bir kısmını sözleşmede belirtilen süre içinde yapmadığını, bu nedenle davalıya sözleşme gereğince 139.930,42 USD ceza kesildiğini, 25/09/2009 tarihli yazıyla bildirilen ceza tutarını davalının ödemediğini, davalının düzenlenen ceza tutarlarına haksız itiraz ettiğini, müvekkili tarafından davalı aleyhine işbu sözleşmeden kaynaklanan ve değişik dönemlere ait kesilmiş aynı nitelikteki cezalara ilişkin olarak Ankara 17.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/402 esas sayılı dosyasında devam eden başka bir davanın daha bulunduğunu ve her iki dosyanın birleştirilmesini talep ettiklerini belirterek davalı adına kesilen toplam 139.930,42 USD cezanın davalının ödemesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek ……1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini, taraflar arasında imzalanmış sözleşme gereğince davacının bir arıza durumunda müvekkili şirkete derhal bildirim yapması gerektiğini, davacının öncelikle davalı şirkete arıza bildirimlerini usulüne uygun olarak yaptığını ispatlamak zorunda olduğunu, davacı şirketin iddia ettiği arızalara dair müvekkili şirkete bildirimlerin yapılmadığını, davacı tarafın tek taraflı olarak müvekkilinin bilgisi ve onayı dışında hazırlamış olduğu ceza tablolarında çelişkiler olduğunu, davacı yanca belirlenmiş cezaların fahiş olduğunu, davacı yanca iddia edilen arızaların bir kısmının meydana geldiği kabul edilse dahi (iddiayı ve davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla) arızaların müvekkili şirkete bildirildiğinin, arızanın gerçekten meydana gelip gelmediğinin, arızanın giderilmesinin istendiği tarih ve saatlerin davacı tarafın mesai saatleri içerisinde olup olmadığının, davacı tarafın zararın büyümesine sebebiyet verip vermediğinin, ceza hesaplamalarının sistem bedeli üzerinden değil arızalı mause, klavye veya değiştirilmesi kolaylıkla yapılabilecek parçaların birim değeri üzerinden yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini, dolayısıyla müvekkili şirkete ulaştığı ispatlanan bildirimler için ceza hesaplaması yapılacaksa bunun parça birim fiyatı üzerinden hesaplanması gerektiğini, davacı tarafından müvekkilinin onarım bakım sözleşmesine uygun hareket edilmediği ve bildirilen arızaların ve tamir işlemlerinin belirtilen sürede yapılmadığı iddiasıyla açılan davanın Ankara 17.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/402 esas sayılı dosyasında devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince;Davanın, taraflar arasındaki satın alma ve eki bakım onarım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup uyuşmazlığın davalının sözleşme ile üstlendiği davacı tarafça bildirilen arızaların giderilmesi ve tamir işlemlerinin bir kısmını sözleşmede belirtilen süre içinde yapıp yapmadığı, sözleşme kapsamında arızaların bildirilmesi, giderilmesi ve tamir işlemleri hususunda tarafların usul, süre ve benzeri yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri bu bağlamda davacının cezai şart isteminin yerinde olup olmadığı ve temerrüt hususlarına ilişkin olduğunu, taraflar arasında 29.12.2003 tarihinde imzalanmış olan ….Sözleşmesinin satım sözleşmesinin eki olduğunu, Bakım -Onarım Sözleşmesinin “Kapsam” başlıklı II maddesinde; “Bu sözleşme ile satın alınan sistemlerin garanti süresi veya bakım-onarım sözleşmeleri süresince kesintisiz hizmette kalmasını sağlamak amacı ile firmaca verilmesi gereken her türlü arıza onarım hizmetlerinin düzenli olarak verilmesi ve sistemin kesintisiz olarak çalışır halde tutulması için, firma tarafından yapılacak olan tüm parçalı arıza onarım hizmetlerini kapsar. PC’lerin işletim sistemi arızaları da donanım arızaları kapsamında değerlendirilecektir.” ,”Donanım Arızalarının Tamiri ve Bakımı” başlıklı III.1.1 maddesinde “İlgi sözleşme kapsamında satın alınan cihazlarda bir arıza oluşması durumunda … durumu derhal (telefon, fax, vb.) yüklenici firmaya bildirecektir. Arızalı cihaz yerinde ve firmaca “Hizmetin Sağlanma Süresi” maddesinde belirtilen süre içinde mesai saati gözetmeksizin, arızalı cihazı tam çalışır hale getirecektir”, “Sarf Edilen Malzeme” başlıklı III.3 maddesinde “Sistemlerin bakım ve onarım işinde sarf edilecek tüm malzeme (printer şeritleri hariç) ve teçhizat ile kullanılan alet ve edevat tamamen yüklenici firmaca temin edilecek olup, bu hususta …’den hiçbir ücret talep edilmeyecektir.”,”Hizmetin Sağlanma Süresi” başlıklı IV.1. maddesinde “Donanım arızalar için arıza giderme süresi, …’ce firmanın çağrı merkezine faks ile arızanın bildirildiği andan, firmanın arızalı cihazı teslim aldığı … birimine cihazı tam çalışır halde teslim ettiği ana kadar geçen süredir ve bu en fazla 48 saattir. Bu sürenin aşılması durumunda ceza hükümleri uygulanacaktır.”,”Ceza Hükümleri” başlıklı V. maddesinde “Arıza Giderme Süresi; ” Hizmetin Sağlanma Süresi” maddesinde belirtilen arıza giderme süresidir.. Hizmetin, şartname maddelerinde tarif edildiği süreler dışına sarkması veya hiç verilmemesi durumunda “Cezalı Süre” oluşur..Arıza bildirimi alındıktan sonra, firma tarafından arızaya “Hizmetin Sağlanma Süresi” maddesinde belirtilen koşullar ve süreler içerisinde müdahale edilip sorun giderildiğinde veya yerine emanet (konsinye) bir cihaz konularak sistem sorunsuz olarak çalışır duruma getirildiğinde, … herhangi bir ceza uygulaması yapmayacaktır. Ancak, emanet (konsinye) olarak konulan cihaz en geç 15 gün içerisinde arızası giderilen cihazla veya 11.1.3 maddesi gereğince yeni cihazla değiştirilecektir. Aksi takdirde cezalı süre oluşacaktır. Hizmetin Sağlanma Süresi maddesinde belirtilen süre içerisinde arızası giderilemeyen cihazın yenisiyle değiştirilmesi söz konusu olduğunda firma tarafından önerilen yeni cihazın … tarafından onay verilmesine müteakip yeni cihaz, yerine çalışır halde teslim edilecektir.Cezalı Süre=Arızanın bildirildiği andan tam çalışır halde teslim alındığı ana kadar geçen süre (saat) – Arıza Giderme Süresi Ceza Bedeli – Arızalı Cihaz Satın Alma Bedeli/ 250 * Cezalı Süre” şeklinde olacaktır.”düzenlemelerinin mevcut olduğunu, tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi olunduğunu, bilikişi kurulunda yer alan elektrik elektronik mühendisi bilirkişinin ayrık görüşü ve taraf itirazları üzerine ikinci bilirkişi heyetinden rapor alındığını, ikinci bilirkişi heyeti raporunda davacının davalıdan talep edebilceği ceza tutarının 15.833,56 USD olduğu, hesaplanan tutarın TBK’nın 52. maddesi gereği borçlunun ekonomik mahvına sebep olacağı kanaatine varılması halinde indirme gidilebileceğinin bildirildiğini, ikinci bilikişi heyeti raporunun denetme ve hükmü kurmaya elverişli bulunduğundan taraf vekillerinin itirazları yerinde görülmeyerek hükme esas alındığı, tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 29/12/2003 tarihli sözleşme kapsamında davacının ihtiyacı olan 2000 adet bilgisayar ve 700 adet Türkçe MS Word ürününün davalı yanca temin edilerek verileceği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, anılan sözleşmenin 41.1 maddesine göre davacıya teslim edilecek ürünlerin teslim tarihinden itibaren üç yıl garanti kapsamında olduğu, davalı tarafça teslim edilmesi gereken malzemelerin 26/05/2004 tarihinde teslim edildiği, buna göre garanti süresinin 26/05/2007 tarihinde sona erdiği, 29/12/2003 tarihli sözleşmenin ayrılmaz eki olan bakım onarım sözleşmesinde, davalı yanca yapılacak olan bakım ve onarımların ne şekilde ve nasıl yapılacağının, sözleşme kapsamında satın alınan cihazlarda meydana gelecek arızanın davacı tarafından derhal (telefon, fax, vb.) davalıya bildirileceği, arızalı cihaz yerine davalı tarafça “Hizmetin Sağlanma Süresi” maddesinde belirtilen süre içinde mesai saati gözetmeksizin yeni cihaz verileceği, donanım arızaları için arıza giderme süresinin davacı tarafça faks ile arızanın bildirildiği andan, firmanın arızalı cihazı teslim aldığı … birimine cihazı tam çalışır halde teslim ettiği ana kadar geçen süre olacağı ve bu sürenin 48 saat olduğu, bu sürenin aşılması durumunda ceza hükümlerinin uygulanacağının hüküm altına alındığı, davalının garanti süresi içerisinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen 95 kalem cihazın bakım ve onarımlarını sözleşmede belirtilen süre içerisinde gidermediği, bu nedenle davacının bu kalem cihazlar yönünden gecikme cezası talebinin yerinde olduğu, hesaplanan gecikme cezasının sözleşme bedeli ve diğer hususlar nazara alındığında TBK’nın 52. maddesi uyarınca tenkise gerek bulunmadığı, davacının davalıyı davadan önce temerrüde düşürmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.833,56 USD ‘nin 05/12/2012 dava tarihinden işleyecek, 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Davalı firmanın, müvekkili idarece kendisine bakım-onarım sözleşmesi hükümlerine göre bildirilen arızaların giderilmesi ve ve tamir işlemlerinin bir kısımın sözleşmede belirtilen süre içinde yapmadığını ve bu nedenle davalı firma adına ceza hükümleri gereği 139.930,42 USD ceza kesildiğini ve 25/09/2009 tarih ve … sayılı yazı ekinde kesin kabul raporu ile birlikte 4 sayfadan ibaret ceza tablosunun gönderildiğini, ancak davalı firma tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığını, arıza bildirimlerinin Acil Çağrı Merkezi’nin (… …) Tel no: 0212 3406000 yapılması hususunun tekrar tekrar bildirilmesine rağmen bildirimlerin … … yapılmayıp firmanın şube faksına gönderildiği iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, tüm arıza bildirimlerinin firmanın iddia ettiği üzere şube faksına değil, dava dosyasına sundukları 14/09/2004 tarihli yazısında belirtilen…. faksa yapıldığını, müvekkili tarafından faksların ulaştığına dair davalı firmadan teyit alınmadığı iddiasının da haksız olduğunu, zira her arıza bildiriminden sonra faksın anlık teyidinin alındığını, her arızaya ait teyit sistem gereği farklı sayfalardan değil aynı sayfaya alındığını, davalı tarafın çekilen faksların çoğunun mesai saati dışında olduğu, arıza bildirim tarihi ve saati olarak tek taraflı düzenlenebilecek ve her zaman oluşturulabilecek nitelikteki faks metninde yazılı tarih ve saatin dikkate alındığı, bu nedenle faks bildirimleri olmadan geçerli delil niteliğinde olmadığına dair iddialarının da haksız olduğunu, müvekkili idarenin mesai saatlerinin 08:30 ile 17:30 arasında olup arıza kayıtlarının Başmüdürlükler tarafından Genel Müdürlüğe aktarılıp ve Genel Müdürlükten de ilgili firmanın faksına arıza kaydının bildirilip arıza bildirim tarih ve saatinin arızanın Genel Müdürlükçe firmaya bildirildiği tarih ve saat olarak kabul edildiğini, firmaya bildirim tarih ve saatinin dosyaya sunulan ceza tablolarından da görüldüğü üzere mesai saatleri içersinde olduğunu, davaya esas söz konusu cezanın firmanın ilk cezası olmayıp, firma ile devam eden diğer davalarına esas cezalar incelendiğinde görüleceği üzere firmanın projeyi düzgün bir şekilde işletemediğini, firmanın arızalı cihazlara bu kadar geç müdahale etmesi neticesinde iş ve işleyişin aksadığını, müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkili tarafından davalı firma yetkililerine işin bir an önce ve sözleşme hükümlerine uygun olarak tamamlanması için projeye ait her türlü aksaklığın bildirildiğini ancak firma yetkililerince geri dönüşlerin olmadığını, davalının işi sözleşme hükümlerine uygun şekilde ifa etmediğini belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının iddialarını ispat edemediğini, bu sebeple davanın tümden reddi gerektiğini, davacının mahkemece verilen kesin süre içerisinde belge asıllarını sunmadığı gibi belge asıllarının bulunduğu adresi de bildirmediğini, dosyaya sunulan CD içerisinde ise, formlar olarak tanımlanan ve faks metinleri olduğu iddia edilen fotokopi metinler dışında delil niteliğine haiz belge bulunmadığını, davacı tarafın dosyaya sunduğu hiçbir belge üzerinde müvekkili şirkete veya yetkilisine dair imza veya kabule dair beyan bulunmadığını, dosyaya hiçbir belge aslı sunulmamış olmasına rağmen fotokopiden ibaret ve her zaman hazırlanabilecek faks metinlerinin delil olarak kabul edildiğini ve hususa ilişkin itirazlarının değerlendirilmeden mahkemece hüküm kurulduğunu, açıklanan sebeplerle ispat edilemeyen davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın tek taraflı hazırladığı tabloların bilirkişi raporunun dayanağı yapıldığını, halbuki tabloların delil vasfının bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin III.1.1. maddesinde düzenlendiğini, buna göre; “İlgili sözleşme kapsamında satın alınan cihazlarda bir arıza oluşması durumunda … durumu derhal (telefon, faks vb.) yüklenici firmaya bildirecektir.” hükmü bulunduğunu, davacının sözleşmenin bu hükmü uyarınca arıza bildirimlerini müvekkili şirkete usulüne uygun olarak yaptığını ispatlamak zorunda olduğunu, ancak, davacı tarafa belge asıllarını sunması için süre verilmesine ve belge asılları sunulmamasına rağmen, fotokopi belgeler dayanak alınıp, bildirim tarihi ve arıza tarihi üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, davacının tek taraflı olarak, müvekkili şirketin bilgisi ve onayı dışında hazırlamış olduğu tablolarla, bir takım …. Tarihi olarak tarihler belirlediğini ve buradan hareketle ceza hesaplaması yoluna gittiğini, müvekkili şirket adına sunulan belgelerin ise raporlarda değerlendirilmediğini, davacı tarafından yapıldığı iddia olunan arıza bildirimleri “Arıza Çağrı Merkezi” olarak adlandırılan yere bildirilmediğini, davacının sonradan ve/veya her zaman oluşturulması mümkün olan, müvekkil şirkete ulaşıp ulaşmadığı belli olmayan faks metinleri üzerinden tablolar hazırlamış olduğunu ve bilirkişi raporunda bu tablolara bağlı kalarak hesaplama yapılmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bilirkişi raporunda ceza tutarları belirlenirken iddia edilen arızalarla ilgili fahiş hesaplamalar yapıldığını, piyasa şartlarında çok daha uygun fiyata bulunabilecek cihaz bedelleri için, herhangi bir emsal olmadan ve dayanak gösterilmeden 10 USD ceza değeri belirlenmesinin dayanaksız ve belirlenen ceza tutarları afaki olduğunu, davacının, cezai şartı bir zenginleşme aracı olarak kullanmaya, haksız uygulama ile haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacının derhal (piyasadan kolaylıkla) temin ederek bedelini müvekkilinden talep edebileceği parçalar için bile (mouse, klavye vb) hareketsiz kalarak zararın büyümesine yol açtığını, davacı tarafın müvekkil şirkete yazılı olarak arızalarla ilgili hiçbir ihtar göndermemiş, kendi kendine ceza tabloları hazırladıktan sonra ihtar göndermiş olduğunu, var ise bile ihtar göndermeyip zararın büyümesi karşısında hareketsiz kalarak zararının artmasına yol açan ve/veya hakkını kötüye kullanan kişiyi kanunun himaye etmesinin mümkün olmadığını, davada reddedilen tutarın 124.096,86 USD olup kararda müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücreti tutarının hatalı olduğunu, karar tarihindeki kur ve yürürlükteki ücret tarifesine göre düşük hesaplandığını belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup davanın kısmen kabulüne dair mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında, 2000 adet bilgisayar ve 700 adet Türkçe MS Works(son sürüm) temini işine ilişkin 29/12/2003 tarihli sözleşme ile bakım onarım sözleşmesinin akdedildiği ihtilafsız olup davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Sözleşmenin 41.1 maddesine göre davacıya teslim edilecek ürünlerin üç yıl garanti kapsamında olduğu, bakım- onarım sözleşmesinin “Hizmetin Sağlanma Süresi” başlıklı IV.maddesi gereğince donanım arızaları için arıza giderme süresinin …’ce firmanın çağrı merkezine faks ile arızanın bildirildiği andan, firmanın arızalı cihazı teslim aldığı … birimine cihazı tam çalışır halde teslim ettiği ana kadar geçen süre olacağı ve bu sürenin 48 saat olduğu, bu sürenin aşılması durumunda ceza hükümlerinin uygulanacağı, V. maddesinde uygulanacak cezanın hesaplanması yönteminin gösterildiği, hükme esas bilirkişi raporundan 26/05/2004 teslim tarihine göre 3 yıllık garanti süresinin 26/05/2007 tarihinde sona ermiş olduğu, bakım ve onarım sözleşmesi gereğince arıza bildiriminde 48 saatlik sürenin geçirilmesi halinde gecikme cezasının uygulanması gerektiği, mause ve klavyenin kullanıma bağlı olarak arızalanabileceği, dosyaya kazandırılmış olan arıza bildirim formları(taraflarca sunulan formlar karşılaştırılmak suretiyle) esas alınarak yapılan hesaplamada mause ve klavye arızaları nedeniyle geçen süre dikkate alınmayıp bu cihazların bire bir yenisiyle değiştirileceği kabulune göre arıza bedelinin belirlendiği, diğer monitör ve kasa arızalarıyla ilgili olarak ise gecikilen günler için yapılan ceza hesabında maksimum ceza miktarının cihaz bedelini aşmayacak şekilde hesaplandığı, garanti süresi geçtikten sonra davalıya bakım ve onarıma verilmiş olan cihazlarla ilgili (monitör, kasa, mause ve klavye) gecikme cezasının hesaplanmadığı, bakım ve onarımı davalı tarafça geç gerçekleştirilen arızalar için davacının davalıdan 15.833,56 USD gecikme cezası talep edebileceği belirlidir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle mahkemece dava tarihindeki kur üzerinden vekalet ücreti hesaplanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamış olmasına ve taraf vekillerinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılmış olmasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2- Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3- Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 1.942,10 TL istinaf karar ve ilam harcının peşin alınan 44,40 TL ve 4.292,00TL olmak üzere toplam 4.336,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.394,30 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödenen istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır