Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/873 E. 2023/629 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/873 – Karar No:2023/629
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/873
KARAR NO : 2023/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2021
NUMARASI : 2018/502 E-2021/163 K

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 26.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkilinin yenilenebilir enerji sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı şirketin de güneş enerjisinden elektrik üretilmesi için kurulan tesislerin inşası ve faaliyetine başlaması için her türlü hizmeti sunduğunu, tarafların … İlçesi’nde davalı tarafın “anahtar teslim” olarak tabir edilen biçimde bir güneş enerjisi santrali kurarak müvekkiline bu şekilde teslim etmesi, karşılığında da müvekkilinin 630.000,00 USD ödeme yapması hususlarında anlaştıklarını, davalının santralin kurulumu aşamasında sürekli taahhütlerini aksatmış olduğu için müvekkilinin davalı tarafla çalışmayı durdurmak istemişse de işbu bürokratik işte davalı taraftan bazı belgelere ve imzaya ihtiyaç duyulduğundan ve davalının da ısrarları ile ek protokol ile tarafların işin ve ödemelerin tamamlanması için anlaştıklarını, buna karşılık da müvekkilinin aslında kalan borcunu dahi aşar şekilde protokolde belirtildiği üzere 1 adet peşin ödenmek üzere 20.000,00 USD bedelli ve 12 adet her biri 3.140,00 USD bedelli 14/02/2018, 19/03/2018, 19/04/2018, 19/05/2018, 19/06/2018, 19/07/2018, 19/08/2018, 19/09/2018, 19/10/2018, 19/11/2018, 19/12/2018, 19/01/2019 ve 19/02/2019 vade tarihli bonoyu karşı tarafa teslim ettiğini, ancak bu süreçte, davalının müvekkilinin ana sözleşme ve ek protokol uyarınca yapmış olduğu ödemelerin yaklaşık 76.000,00 USD’ lik kısmına hiç fatura kesmeyerek müvekkilinin “Yatırım Teşvik Planları” uyarınca iade alacağı KDV tutarlarını tahsil edemeyerek zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, yine bürokratik ve mali işlemleri için müvekkilinin ihtiyaç duyduğu Yatırım Teşvik Belgesi’ni bazı bürokratik işlemler için teslim almış olan davalının, bu belgenin aslını rehin tutarak müvekkiline teslim etmediğini, ek protokolün AYETEK’ in yükümlülükleri başlıklı kısmına göre 30/04/2018 tarihinde tüm işlerin bitmiş olması gerekirken dava tarihi itibariyle halen davalının sorumluluğu altında bulunan birçok işleri ifa etmediğini, bunun yanında ana sözleşme uyarınca yapılması gereken, tel çit sistemlerinin gereği gibi kurulumu yapılmadığı için her an düşme tehlikesinin olduğunu ve panel montajları da özensiz yapıldığı için paneller stabil halde bulunmadığından her an ciddi maddi zarar tehlikesinin mevcut olduğunu, davalının kurmuş olduğu ortak dağıtım merkezinde otoprodüktörlerin role ayarlarını düzgün yapmadığını, bu nedenle dava dışı … şirketinin sürekli davalı şirketten ve müvekkilinden bunu düzeltmesini istediğini, davalı şirket bu işlemi özenli yapmadığı için sürekli elektrik kesintileri yaşandığını ve bu durumun müvekkilinin şu ana kadar 15.000,00 TL dolaylarında zarara uğramasına sebep olduğunu, davalının bir çok edimini hiç ifa etmediğini, ifa ettiği edimlerde ise özensiz davranarak ayıplı ifaya sebebiyet verdiğini, dolayısıyla müvekkilinin bu işleri bir başkasına tamamlatmak zorunda kalacak olup ciddi bir bedel ödemek durumunda kalacağını, buna rağmen müvekkilinin protokolde belirtilen 14/02/2018 vadeli 20.000,00 USD’ lik ve 19/03/2018, 19/04/2018, 19/05/2018 vade tarihli ve her biri 3.140,00 USD bedelli senetleri de ödediğini, buna ilişkin dekontların sunulduğunu, işlerin tamamlanmasıyla ilgili yapılan görüşmelerde davalının sürekli hava durumu nedeniyle işleri gerçekleştiremediğini iddia etmiş ise de, işlerin büyük bir kısmının hava durumu ile hiçbir alakası olmadığını, bu hususların davalıya anılan protokolden önce Kadıköy 20. Noterliği 29/01/2018 tarih ve 00794 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, ancak protokolden sonra dahi davalı tarafça gerekli işlemler sağlanmadığı, yapılan ödemelerin faturası kesilmediği ve müvekkiline ait resmi belgelerin iade edilmediği gerekçeleriyle Üsküdar 1. Noterliğinin 13/06/2018 tarih ve 08024 yevmiye numaralı ihtarname ve davalı şirket yetkililerine gönderilen mailler ile ana sözleşme ve eki niteliğindeki protokolün feshedildiğinin karşı tarafa bildirildiğini, buna rağmen davalının senetleri ve yapılan ödemeleri iade etmediğini ve sair hususları da yerine getirmediğini, belirterek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; menfi tespit davasının kabulüne, davalı şirket ile yapılan 12/02/2018 tarihli ek protokol ve ana sözleşme uyarınca belirlenen yükümlülüklerinin davalı tarafından kasten ve hiçbir surette yerine getirilmemiş olması sebebiyle sözleşme feshedildiğinden, müvekkilinin davalı şirket lehine keşide ettiği senetler karşılığında davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, dava konusu 19/06/2018, 19/07/2018, 19/08/2018, 19/09/2018, 19/10/2018, 19/11/2018, 19/12/2018, 19/01/2019 ve 19/02/2019 vade tarihli her biri 3.140,00 USD bedelli senetlerin iptaline, davalıya müvekkili tarafından yapılmış olan 14/02/2018, 19/03/2018, 19/04/2018, 19/05/2018 vade tarihli senetlere ilişkin toplam 29.420,00 USD’ nin davalıdan dava tarihinden itibaren işletilecek mevduat hesabına bankalarca uygulanan en yüksek faiz oranı ile istirdatına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Dava konusu elektrik santralinin aylar önce kabulünün yapıldığını, santralde elektrik üretimine geçildiğini, davacının çok büyük bir santral işinin yüzde beşine bile tekabül etmeyen küçük bir iş için kötü niyetle ve kasıtlı olarak sorun çıkarttığını, eksikliklerin giderilmesi için gelen ekiplere defalarca giriş izni vermediğini ve bu küçük eksikliklerin giderilmesini kasten engellediğini, giden ekiplerce tutulmuş tutanak ve beyannamelerin bulunduğunu, davacının sözleşme ve protokol uyarınca ödemesi gereken bedelleri süresinde ödemediğini, ödemeler zamanında yapılmadığı için müvekkilinin zarara uğradığını, inşaat sırasında şantiyeye götürdükleri fakat alınmadıkları için inşaat alanında kalan malzeme bedeli yanında davacı protokole aykırı davrandığı için cezai şart ve vade farkı alacaklarının oluştuğunu, inşaatın yürütülmesi sırasında idare binası olarak kullanılmak üzere müvekkilinin yaptığı ve halen davacının kullanmaya devam ettiği bekçi kulübesi nedeni ile de davacıdan alacaklı olduğunu, davacı tarafından yapılmış fazla ödeme olmadığı gibi halen müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine, dosyaya sunulan tüm delillerin incelenmesi neticesinde davacının müvekkili şirkete karşı borçlu olduğunun tespitine, dava konusu edilmiş olan senetlerin geçerli olduğunun tespitine, davacının istirdat talebinin reddine, kötü niyetle iş bu dava açıldığı için dava değerinin %40’ından aşağı olmamak kaydıyla davacının kötü niyet tazminatı ödemesine, taraflar arasındaki protokol gereği …’ye davacı tarafından muvafakatname verilmediği için garantörlük kapsamında davacının müvekkiline 23.901,43 TL tazminat ödemesine, taraflar arasındaki protokol gereği davacının müvekkiline 7.311 USD tutarında vade farkı ödemesine, davacının ödemelerini sözleşmeye uygun olarak yapmamasından ve girmesine izin vermediği şantiyede kalan malzemeleri kullanmasından dolayı müvekkkilinin uğramış olduğu 50.000,00 TL tutarlı ek zararını da ödemesine, davacının geçerli protokole uymadığı için protokol gereği müvekkiline tazminat olarak 100.000 USD ödemesine, verilen tüm tazminat kararlarına tarafların her ikisinin de tacir olduğu göz önüne alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranında faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davadaki talebin davalı tarafından imalatı yapılmak üzere taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi kapsamındaki işin davalı tarafından eksik ve ayıplı gerçekleştirildiği gerekçesi ile, davalıya verilen bonoların bir bölümü nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti ile birlikte ödeme yapılan bonolar yönünden ödenen miktarların davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında davacıya ait … İlçesi’nde bulunan güneş enerji santrali yapımını konu alan eser sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede tarafların yükümlülüklerinin ayrıntılı olarak belirlendiği, işin anahtar teslimi ve götürü bedel KDV hariç 630.000,00 USD bedel ile yapımını davalının üstlendiği, davacının davalının sözleşme ile üstlendiği işi sözleşme ve fen kurallarına uygun biçimde yerine getirmediğini, protokol uyarınca belirlenen borcu için toplam bedeli 57.680,00 USD olan bonoları davalıya verdiğini, bu bonolardan 29.420,00 USD bedelli olanlarını ödediklerini, toplam bedeli 28.260,00 USD olan bonolar için ödeme yapmadıklarını, tüm bonolar nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile birlikte ödeme yapılan bono bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istediği, sözleşmedeki 630.000,00 USD bedele KDV eklendiğinde iş bedelinin 743.400,00 USD olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 12/02/2018 tarihli protokol kapsamından da anlaşıldığı gibi, eser sözleşmesine konu yapının elektrik enerjisi üretimine engel olmamakla birlikte sözleşmede belirtilen kimi işlerin henüz yapılmadığının tartışmasız olduğunu, davacı taraf davalının eksik işleri tamamlamadığını söylemesine karşılık bir örneği dosyas içerisinde bulunan ve davalı yüklenici çalışanları tarafından düzenlenen tutanağa göre, davacı tarafından davalı ve alt yüklenicileri inşaat sahasına alınmadığı için işin bir bölümünün halen tamamlanmamış durumda olduğunu, sözleşmeye konu iş götürü bedelli olarak belirlendiği için tamamlanan iş nedeni ile davalı yüklenicinin alacağının işin tamamlanma yüzdesi belirlenerek ortaya çıkarılması gerektiğini, bu amaçla talimat yazılarak yerinde keşif yapılmak suretiyle düzenlenen bilirkişi raporlarında davalı yüklenici tarafından yapılmayan işlerin tüm işin % 2’sine karşılık geldiği, bu haliyle davalı tarafından gerçekleştirilen işin % 98 oranında tamamlandığı, % 2 eksik iş bedelinin ise (743.400,00 USD x 2/100 ) 14.868,00 USD olduğunun mahkemece hesaplandığı ve davacının tüm ödeme yükümlülüklerini yerine getirmiş ise davalı yükleniciden eksik iş bedeli nedeniyle ancak 14.868,00 USD’yi geri isteme hakkına sahip olduğu, davalı yüklenicinin davacıdan olan alacağının belirlendiği temel dayanağın taraflarca imzalanan 12/02/2018 tarihli protokol olduğu, bu protokol ile açıkça davalının davacıdan 23.917,43 TL ve 57.675,00 USD alacağı bulunduğunun belirlendiği, USD cinsinden borçların ödenmesi amacı ile de davaya konu bonoların davacı tarafından düzenlenerek davalıya verildiği, davacının davalıya olan borcunun sadece yukarıda belirtilen miktarlar ile sınırlı olmayıp davacı protokolde belirtilen borçlarını ödemek için düzenleyip davalıya verdiği bonolar için davanın açıldığı tarihte dahi 28.260,00 USD bedelli bonoları ödemediği için yukarıda belirtilen miktarlar dışında ayrıca 37.675,00 USD alacağın vadelere bölünmüş olmasından kaynaklanan 7.311,00 USD vade farkı alacağı ve sözleşmeye uygun ödeme yapılmamasından ve gecikmesinden dolayı davalının uğramış olduğu 50.000,00 TL zarardan da feragat edileceği açıkça düzenlenmiş olup, davacı taraf sözleşme hükümleri uyarınca dava tarihi itibari ile protokolde belirtilen 28.260,00 USD bedelli 9 adet bono nedeni ile ödeme yapmadığı için protokolün açık hükmü gereği davalının davacıdan protokol kapsamında 23.917,43TL, 57.675,00USD, 7.311,00USD ve 50.000,00 TL’den oluşan toplam 73.917,43 TL cinsinden ve 64.986,00 USD cinsinden alacağının bulunduğu kabul edildiği, davalının protokol içeriği uyarınca belirlenen ve yukarıda ayrıntıları gösterilen alacağı dışında iki ayrı nedenden kaynaklanan alacak iddiası olup bunlardan birincisinin sahada kaldığı ileri sürülen malzeme bedeli, ikincisi ise inşaatın yapımı sırasında inşa edilen ve halen davacı tarafından bekçi kulübesi olarak kullanılan yapı bedeline ilişkin olduğu, davalının inşaat sahasında kalan malzeme bedeli nedeni ile de davacıdan alacağı bulunduğunu ileri sürmekle birlikte tüm yargılama süreci içerisinde alınan raporlar dikkate alındığında davalının inşaat sahası içerisinde bıraktığı malzemenin varlığını ve bu nedenle alacaklı olduğunu kanıtlayamadığı, bekçi kulübesinin davalı tarafından imalatının yapıldığı, inşaatın devamı sırasında idare binası olarak kullanıldığı, davalının inşaat sahasından çıkarılmasından sonra ve halen de davacı tarafından fiilen bekçi kulübesi olarak kullanılması nedeniyle belirlenecek bina bedelinin davalı alacağı olarak kabulü gerektiği bu yapının değerinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda bina bedelinin 16.344,72 TL olduğu, bu bedelin binanın niteliği itibariyle piyasa fiyatlarıyla uyumlu olduğunun kabul edildiği, taraflar arasındaki götürü bedelli sözleşmenin davacı tarafından 13/06/2018 tarih ve 8024 yevmiye nolu ihtarnameyle fesih edildiği, fesih iradesini içeren ihtarnamenin 21/07/2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalı yüklenicinin işi % 98 oranında tamamlamış olması nedeni ile davacı tarafından tüm iş bedelinin ödendiği kabul edildiğinde tamamlanamayan işe karşılık gelen 14.868,00 USD yönünden davacının davalıya ödeme yapmaktan kaçınma, ödeme yapmış ise bu miktarı geri isteme hakkının bulunduğu, taraflar arasındaki protokolde açıkça davacının davalıya 23.917,43 TL ve 57.675,00 USD borcunun bulunduğu, davacı ödemelerini protokolde belirtilen şekilde ve sürede öder ise davalının ayrıca 7.311,00 USD vade farkı alacağı ve ödemelerin geç yapılmasından kaynaklanan ve 50.000,00 TL’ye ulaşan zararını talep etmeyeceği açıkça belirtilmiş olup, davacı protokolde belirtilen borçları için düzenlenen ve toplam bedeli 28.260,00 USD olan 9 adet bono bedelini dava tarihi itibari ile de ödemeyip davalıya karşı bu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği için davalının davacıdan olan alacağının protokolde belirtilen (23.917,43 TL + 50.000,00 TL gecikme zararı=) 73.917,43 TL ve (57.675,00 USD + 7.311,00 USD vade farkı alacağı=) 64.986,00 USD olduğu kabul edildiği, bunun yanında davacının davalıdan davacı tarafından bekçi kulübesi olarak fiilen kullanılan yapıdan kaynaklanan16.344,72 TL alacağının da bulunduğu kabul edildiği, davacı her ne kadar davalı adına 70.513,14 TL SGK’ya ödeme yaptığını, kendisinin de bu nedenle davalıdan alacağı bulunduğunu ileri sürmekte ise de bu alacak yönünden davacının davalı hakkında Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2020/9759 sayılı icra takibini başlattığı, davalının şikayet başvurusu üzerine bu taleple ilgili uyuşmazlığın halen Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/539 esas sayılı dosyasında çekişmeye konu olduğunun anlaşıldığı, davalının % 2 oranına karşılık gelen eksik imalatı nedeni ile davacının davalıdan olan alacağının ise 14.868,00 USD olduğu, çekişmeli talep halen yargılamaya konu edilmiş olup, bir an için 70.513,14 TL SGK ödemesi yönünden davacının haklı olduğu kabul edilse dahi davalının alacağının bir kısmı çekişmeli olan davacının alacağından daha fazla olduğu, davacı tarafından halen davalıya yapılması gereken borç ödemesi bulunduğu, bu hali ile davaya konu edilen ödenmeyen bonolar yönünden açılan menfi tespit davası ile fazladan ödendiği ileri sürülen ve istirdat istemine konu bonolar yönünden ileri sürülen taleplerin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, davaya konu bonolar için icra takiplerinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmediği için davalının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalının cevap dilekçesinde 73.901,00 TL ve 157.311,00 USD’nin davacıdan tahsili talebinde bulunduğu, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde 16.500,00TL değerinde bekçi kulübesinin bedelini talep ettiği, karşı davanın harçlandırılması yapılmadığını, fakat belirtilen tutarların mahkemece hükme esas alındığını, davanın bilirkişi raporları doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken tümden reddinin doğru olmadığını, harcı tamamlanmamış dava konusu olmayan ve davalı tarafından öne sürülen çekişmeli alacakların hükme dahil edilerek 14.686,00 USD olarak borçsuzluğun tespitine karar vermesi gerekirken davanın tümden reddinin hatalı olduğunu, bilirkişi görevlendirmesi ve raporlama sürecinde açık usul hatası yaşandığını mahkemece bu yöndeki itirazlarının kabul görmediğini, talimat dosyasından alınacak ek bilirkişi raporunun 17.02.2020 tarihli duruşma tutanağının 1 nolu ara kararı gereğince düzenlenmesi gerekirken, esas dosyanın bilirkişi heyeti için oluşturulan 2 nolu ara kararda yer alan görevlendirmeye göre düzenlendiğini, mahkemenin dava konusu uyuşmazlık tutarları üzerinden topyekün bir hesap yaparak davacının borcu bulunduğu tespitinin hatalı olduğunu, eserdeki eksiklerin giderilmesi için ek protokol tanzim edildiğini, ek protokol gereği müvekkilinin 57.680,00 USD ve 23.917,43 TL tutarında belirlenen vadelerde ödeme yapacağı, karşılığında davalı şirketin de 30.04.2018 tarihine kadar eksik ve ayıplı kısımlara dair yükümlüklerini yerine getireceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin sözleşmedeki edimini yerine getirmediğini, bunun için 13.06.2018 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, eser yüklenicisinin de edimi ifa ettiğine dair bir ispat sunamadığını, yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporları ile %2 oranında edimde eksiklik ve ayıp bulunduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin ek protokol uyarınca eksik ve ayıplı ifayı gidermesi için davalıya ihtarname ile verdiği sürenin sonuna kadar muaccel hale gelen 23.917,43 TL ve 29.440,00 USD’yi zamanında hatta günü gelmeden ödediğini, müvekkilinin 19/06/2018 tarihinden sonraki 9 adet 3.140,00 USD tutarlı senetlerden oluşan toplam 28.640,00 USD lik kısmının TBK’nın 97.madde ve devamı uyarınca eksik, ayıplı ifa nedeniyle ödemeden imtina ettiğini, nitekim belirtilen 50.000,00 TL gecikme zararı ve 7.311,00 USD vade farkı alacağının, müvekkilinin haksız yere ödemeleri yapmaması ve geciktirmesi halinde muaccel hale geleceğini, fakat davalının ilk önce sözleşmeye aykırı hareket ettiğini ve kambiyonun avantajlarını kullanarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının kendi kusuruyla ihlal ettiği sözleşme hükümleri uyarınca ayrıca bir de gecikme zararı ve vade farkı alacağının doğduğunun kabulünün mümkün olmadığını, alınan bilirkişi raporları uyarınca her iki tarafında ticari defterlerine göre müvekkilinin davalıdan en az 223.986,70 TL alacaklı olduğunu, karardaki hesapta bu borcun hesaba dahil edilmediğini, davalı şirketin sözleşme kapsamıyla yükümlülüğü olduğu inşaatta çalışan işçilerin SGK primlerini ödemediğinin yargılama sürecinde ortaya çıktığını, müvekkili şirketin yapı ruhsatı alabilmek için davalının ödemesi gereken sigorta primlerini ödemek zorunda kaldığını, davalıya karşı işbu ödeme nedeniyle Ankara 5. İcra Dairesinin 2020 / 9759 sayılı dosyasından rücuya ilişkin ilamsız icra takibinin kesinleştiğini, Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/539 E. sayılı itiraz davasının reddine karar verildiğini, dava dilekçesindeki protokoller uyarınca ödenen bedellerin faturasının düzenlenmediği iddialarının değerlendirmeye alınmadığını, faturalardaki vergi tutarının 32.620,00 USD değerinde olup, doğrudan davanın seyrine etki edecek nitelikte olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin yaptığı ödemelerin karşılığında düzenlenmesi gereken faturaların düzenlenmediğini, 76.000,00USD tutarında eksik fatura bulunduğunu, bu faturalar karşılığında müvekkilinin 13.600,00 USD KDV ve 19.000,00 USD kurumlar vergisinden oluşan 32.600,00 USD fazladan vergi ödemesi yapmak zorunda kaldığını, davalının bilirkişi raporlarından sonra öne sürdüğü bekçi kulübesinin bedeli kadar daha alacaklı çıkarılması kararının hatalı olduğunu, öncelikle usul açısından sonradan dosyaya dahil edilen inşaat sahasındaki bekçi kulübesi bedelinin davalı lehine alacak oluşturmasını kabul etmediklerini, sözleşmede ve ek protokolde bekçi kulübesine dair hüküm olmadığını, ayrıca gerçekten bir bekçi kulübesi de olmadığını, inşaat sırasında şantiyedeki işçilerin kullandığı geçici yazlık briket barakadan ibaret bir yapı olduğunu, müvekkili davacı tarafından hiç bir zaman kullanılmadığını, davalının bilirkişi raporuna itirazında öne sürdüğü ve 16.000,00 TL bedel biçilen yapı nedeniyle müvekkilinin herhangi bir borcu doğmadığını, davalının davaya konu ödenmeyen 9 adet bonoyu derhal cirolayarak danışıklı şekilde dava tarihinden hemen sonra icra takibine konu ettiğini, müvekkilinin bütün senetleri ödemek zorunda kaldığını, menfi tespite konu 9 adet senede ilişkin istirdadına karar verilmesini talep ettiklerini, davanın maktu harca tabi tutularak delil tespiti istemi gibi basit bir tespit hükmü kurulmuşken nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, davanın kabulünü talep etmekle birlikte mahkeme aksi kanaatte ise maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasında düzenlendiği ihtilafsız olan 12.02.2018 tarihli protokolde davalı tarafça yapılan imalatlar ve taraflar arasındaki sözleşme değerlendirilerek davacı borcunun belirlenmiş ve bu kapsamda davaya konu senetlerin verildiğinin anlaşılmış olmasına, davacının sözleşmeden kaynaklanan SGK ödemesine yönelik alacağı bulunduğu iddiasına ilişkin ayrıca icra takibine konu edildiğinin dosya kapsamına göre belirli bulunmasına, bu nedenle mahkemece protokol kapsamında değerlendirme yapılarak hüküm kurulmasında dosya kapsamına usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 26.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır