Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/848 E. 2022/771 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil Olmadığı Takdirde Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar … ve … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin Ankara… parselin paydaşı olduğunu, müvekkilinin ve dava dışı diğer paydaşlar ….. arasında 18.06.2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede 20 no’lu bağımsız bölümün yüklenicilere ait olacağının kararlaştırıldığını ancak yüklenicilerin edemini zamanında yerine getiremeyeceğini beyan etmesi nedeniyle arsa sahipleri olan …, …, … ve müvekkilinin yüklenici ile bir araya gelerek 16/03/2007 tarihli protokol düzenlediklerini, bu protokole göre tarafların 18/06/2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshettiklerini, yüklenici ile yapılan sözleşmede iskân ruhsatı alınması şartına bağlı olan ve yükleniciye verilmesi kararlaştırılan 20 no’lu bağımsız bölüme yönelik hakkından yüklenicinin kayıtsız şartsız vazgeçtiğinin, bu dairenin mülkiyetinin arsa sahiplerine bırakıldığının, yüklenicinin 20 no’lu bağımsız bölüme yönelik hiçbir hak talebinde bulunmayacağının, arsa sahiplerinin 20 no’lu bağımsız bölümü istedikleri kişiye satıp bedelini inşaatın eksikliklerini tamamlamada kullanacağının kararlaştırıldığını, prokotolün imzalanmasından sonra bir kısım mülk sahipleri ve arsa sahiplerinin inşaatın tamamlanması için müvekkili ile anlaştığını ve bu konuda 30/04/2007 tarihli protokolün imzalandığını, protokolün 21.maddesine göre binanın elektrik, su borcu, iskân giderlerinin daire sahiplerine ait olacağı, 20 no’lu bağımsız bölümün satışı bedelinden bu borçların ödeneceği hükmünün bulunduğunu, ancak müvekkilinin düzgün iş yaptığını gören arsa sahiplerinin iskan dahil tüm yasal işlemlerin müvekkli tarafından yapılması karşılığında 20 no’lu bağımsız bölümü müvekkiline vermeyi teklif ettiklerini, müvekkilinin de bu talebi kabul etmesiyle müvekkili ile arsa sahiplerininin tamamının vekaleti kendisinde bulunan ve 20 no’lu bağımsız bölümün tapuda maliki gözüken …’ın vekili … arasında protokol düzenlendiğini ve protokole göre inşaatın bitimi için davacı …’e vekalet verilerek budan sonra tüm iskana ait borçların davacı tarafından üstlenilmesine ve 20 no’lu bağımsız bölümün iskan alındıktan sonra davacıya satılacağının kararlaştırıldığını, protokolün imzalanmasından sonra resmi kurumlardaki işlerin takibi için arsa sahipleri …, … ve …’ın 19/06/2007 tarihli vekaletname verdiklerini, vekaletnamenin verilmesinden sonra yüklenicinin borçlarından dolayı Ankara 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2006/349 esas sayılı dosyası ile arsa sahipleri aleyhine dava açılarak 20 no’lu bağımsız bölümün talep edilmesi gibi iddia ve davalardan kaçınmak için bağımsız bölümün bulunuduğu apartmanda diğer dairenin sahibi olan davalı …’e müvekkili tarafından iskân ruhsatı alınmasına kadar devredildiğini, tescil işleminin 20/06/2007 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin tüm eksik işleri tamamladığını ve kat maliklerinin bağımsız bölümlerde oturmaya başladığını, tapu maliki gibi görünen davalı …’in kendisine ait bağımsız bölümü satıp apartmandan ayrılmak istemesi üzerine arsa sahiplerinin 20 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydını davalı … adına 13/05/2009 tarihinde tescil ettirdiğini, tapu kaydı kendisine devredilen …’in 20 no’lu bağımsız bölümün müvekkiline ait olduğunu kabul ederek müvekkili ile protokol imzaladığını, protokolde tüm bu aşamaların özetlenerek iskan alınması durumunda 20 no’lu bağımsız bölümün mülkiyetinin davacıya devredileceğinin taraflarca kabul edildiğini, müvekkilinin iskan ruhsatı almak için gerekli tüm işlemleri yaptığını ve belediyeye başvurduğunu, iskânın 14/04/2010 yılında alındığını, bu nedenle de 20 no’lu bağımsız bölümün tescilinin gerektiğini ancak davalı …’in 20 no’lu bağımsız bölümü sözleşme hükümlerine aykırı olarak apartman sakini olan kötü niyetli diğer davalılar … ve … adına tapuda satış göstererek tescil ettirdiğini, davalılar … ve …’nın müvekkili ve eşi …aleyhine Ankara 16. asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/42 esas sayılı dosyası ile men’i müdahale ve ecrimisil davası açtıklarını, bu davalıların 20 no’lu bağımsız bölümün müvekkiline iskan alındığında devredileceğini bilen kişiler olduğunu, bu nedenle bunlar adına yapılan tescil işleminin muvazaalı olduğunu, bu davalıların müvekkilinin ikametindeki 20 no’lu bağımsız bölümün su aboneliğini de iptal ederek müvekkilini mağdur ettiğini, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu ileri sürerek, 20 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın gerçek bedelinin tespit edilerek dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … duruşmadaki beyanında; dava dilekçesinde açıklanan hususların doğru olduğunu, davaya bir itirazı olmadığını, yüklenicinin borçları nedeniyle bağımsız bölümün anlaşmalı olarak kendi adına tescil edildiğini, daha sonra apartmandan ayrılacak olması nedeniyle bağımsız bölüm tapusunu davalı …’e devredip oradan taşındığını beyan etmiştir.
Davalı … duruşmadaki beyanında; dava konusu 20 no’lu bağımsız bölümün gerçekte davacıya ait olup, dava dilekçesinde belirtilen hususların doğru olduğunu, …’in apartmandan ayrılması nedeniyle bağımsız bölüm tapusunun kendisine devredildiğini, aynı apartmanda kendisine ait başka bir daire olduğunu, kendisine ait dairenin kullanım şeklini değiştirmek istediğini, o dönemde apartman yöneticisi olan davalılar … ve … 20 no’lu bağımsız bölüm tapusunun kendilerine devredilmesi koşulu ile buna müsade edeceklerini söylemeleri üzerine dava konusu daireyi … ve … üzerine devrettiğini, aslında bu dairenin davacıya ait olduğunu, apartmandaki inşaat eksiklerinin giderilmesi amacıyla davacıya verildiğini beyan etmiştir.
Davalılar … ve … vekili; dava konusu bağımsız bölümün … tarafından müvekkillerine devir işleminin bedel karşılığı yapıldığının resmi senet ile sabit olup aksinin yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, 20 no’lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğu kabul edilse bile açılan davanın haksız olduğunu, zira apartmandaki eksik inşaat işlerinin tamamlanması ve iskan raporunun alınması konusunda davacı ile bir anlaşma yapıldığını, davacının söz konusu anlaşmanın gereklerini yerine getirmediği gibi bu amaçla apartman sakinlerinden makbuz karşılığı topladığı 70.000,00 TL parayı da kullanması gereken yerlere kullanmadığını, bu nedenle iş takibi için davacıya verilen vekaletnamelerin iptal edildiğini, protokoldeki taahhütlerini yerine getirmeyen davacının 20 no’lu bağımsız bölümde bedelsiz oturmaya devam etmesi nedeniyle apartman sakinleri tarafından davacıya uyarı yazısı gönderildiğini, binanın iskanının davacı tarafından değil 14.04.2010 tarihinde müvekkili … tarafından alındığını, nihayetinde davacı aleyhine Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/42 esas sayılı dosyası ile el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 20/09/2016 tarih ve 2014/697 E-2016/600 K sayılı kararının davalılar … ve … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2018 tarih ve 2017/326 E- 2018/189K sayılı kararı ile açılan davanın tapu iptal ve tescil davası olması , dava konusu bağımsız bölümde tüm paydaşların mülkiyet hakkının bulunması ve bu bağımsız bölümün arsa sahiplerinin haklarının teminatı niteliğinde olması karşısında verilecek kararın, belirtilen tarihsiz sözleşmede adı geçen diğer arsa sahibi paydaşı olan … ve …‘ın hakkını etkileyeceği, bu durumda … ve …’ın davada taraf olarak yer almalarının zorunlu olduğu , dava dışı diğer arsa sahibi … ve …’ın davaya muvafakat vermeleri yahut taraf olarak davada yer almaları için davaya dahil edilmesi gerekirken, taraf teşkili yapılmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalılar … ve … vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, Daire kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalılar vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, Dairemizin 2017/326 E-2018/189 K sayılı kararında belirtildiği şekilde dava konusu bağımsız bölümde hakkı bulunan davacı ve davalı … dışındaki diğer arsa sahibi olan … ve …’ın davada taraf olarak yer alması zorunlu olduğundan …’ın dahili davalı olarak adına tebligat çıkarılarak yargılamaya katılmasının sağlandığı, diğer arsa sahibi …’ın vefat etmesi nedeniyle dosyaya sunulan veraset ilamına göre mirasçıları adına dahili dava dilekçeleri tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlandığı ve arsa sahipleri ile yüklenici arasında yapılan 18.06.2002 tarihli kat karşılığı inşaat özleşmesinin taraflarca düzenlenen 16.03.2007 tarihli feshname ile feshedildiği, fesihi müteakip inşaatın kalan kısmının bitirilmesi amacı ile arsa paydaşı … ile davacı arasında protokol tanzim edildiği, protokolde 20 nolu bağımsız bölüm mülkiyetinin devri karşılığında inşaatın kalan kısmının bitirilmesi, tüm borçlarının ödenmesi ve iskan ruhsatının alınması işinin davacıya verildiği, bilahare protokole diğer arsa sahiplerince muvafakat edildiği böylelikle protokolün tüm arsa paydaşları açısından geçerli hale geldiği, davacının, inşaatın kalan kısmının tamamlanmasına yönelik taahhüdünü yerine getirdiği, 09.07.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre iskan harcı, cins tashih işlemi, su abonelik işlemleri, alt yapı işlemleri ve gerekli diğer işlemlerin davacı tarafından takip edilerek sonuçlandırıldığını ve davalılar … ve …’nin ise aynı binada kat maliki oldukları, 06.09.2009 tarihli kat malikleri kurulu kararında imzalarının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede görüldüğünü, dosya kapsamında davacının binadaki eksik işleri bitirmesi halinde 20 no’lu bağımsız bölümün adına tescil edileceğine ilişkin bir protokolden bahsedildiğini, ancak yargılama sürecinde de defalarca belirtildiği üzere öncelikle söz konusu protokol tapuda pay devrini içerdiğinden resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğunu ve bu hususun kanunda açıkça belirtildiğini, ancak buna rağmen mahkemenin söz konusu protokol kanunda düzenlenmiş geçerlilik şartlarını taşımamakta olmasına rağmen protokolü kanuna açıkça aykırı olarak geçerli kabul ederek hüküm kurduğunu, söz konusu protokolde yalnızca …’a vekaleten …’ın imzası bulunmakta olup diğer arsa sahiplerinin hiçbir şekilde imzasının bulunmadığını, …’a da tüm arsa sahiplerince hiçbir yetki verilmediğini, bu sebeplerle tarafları dahi tam olmayan bir protokolün geçerli sayılmasının anlaşılamadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında protokolde imzası bulunmayan arsa sahiplerinin evrak içeriğinde belirtilen koşullarda sözleşmeye icazet verdiklerine kanaat getirildiğini, protokolün geçerli şekilde kurulmadığını, arsa sahiplerinden …’ın söz konusu anlaşmaya muvafakatinin olup olmadığının açıklığa kavuşmadığını, ancak mahkemenin muvafakata dair hiçbir yazılı belge ya da başkaca bir delil bulunmamasına rağmen ‘muvafakati varmışçasına’ kanaat getirdiğini, paylı mal üzerindeki tasarruf işlemlerinin yapılması tüm paydaşların oybirliğine bağlı olduğunu, davacının mevcut protokoldeki yükümlülüklerine yerine getirmediğini, davacının iskan alması gerektiğinin ve bu iskan için kendisine gereken masrafların verildiğinin tanıklarla da kanıtlandığını, davacının iskan için kendisine verilen 70.000,00 TL’yi de hiçbir yerde kullanmadığını ve hala kendi uhdesinde tutmakla birlikte bir de 20 no’lu bağımsız daireyi almaya hak kazandığını, söz konusu dairenin değerinin yaklaşık 70.000,00 TL – 80.000,00 TL olduğunu belirterek davanın reddiyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar … ve … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Dairemizin 08/03/2018 tarih ve 2017/326 E- 2018/189 K sayılı ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, kararının kamu düzeninden olan taraf teşkilinin sağlanmasından sonra esas hakkında hüküm kurulması gerektiğine ilişkin olup, yargılama giderlerinin mahkemece esasa ilişkin yapılacak yargılama sonunda davadaki haklılık durumuna göre değerlendirilerek hüküm altına alınacağının ve aleyhine hüküm kurulan tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılacağının tabi bulunmasına göre davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalılardan alınması gereken 5.464,80 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.366,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.098,6 TL harcın davalılar … ve … ‘den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalılar … ve … üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 30/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
…..