Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/830 E. 2023/612 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/830 – Karar No:2023/612
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/830
KARAR NO : 2023/612

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : 2019/627 E-2019/1231 K

ASIL DAVADA:
DAVACI : …
VEKİLİ
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın iptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :24.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :24.05.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili; Taraflar arasında, ihalesi müvekkili şirkette kalan İstanbul’daki bir kısım okulların güçlendirilmesi işinin yapımı hususunda tedarikçi ve uygulamacı sözleşmesi imzalandığını, davalı taşeronun sözleşme gereğince yapması gereken işleri eksik ve ayıplı yaptığını, işi zamanında bitirmediğini, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini ve davacı adına kalan işlerin tamamlandığını, fazladan hak edişler düzenleyerek müvekkilinden alması gerekenden çok fazla para aldığını, hatalı imalatların müvekkili tarafından düzeltildiğini, davalının müvekkili şirket yetkilisi ile çalışanlarına şiddet uyguladığını, buna ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmaların bulunduğunu, yapılan hesaplamalara göre tüm bu nedenlerle davalıya 550.000,00 TL’den fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olarak şimdilik hakediş fazlası ödenen 200.000,00 TL’nın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemenin kısmi dava açılamayacağına dair 19/04/2012 celsedeki ara kararı ile 550.000,00TL dava değeri üzerinden eksik harcın tamamlanması için verilen mehil üzerine davacı tarafça 10/07/2012 tarihinde 550.000,00 TL dava değeri üzerinden harç tamamlanmıştır.
Asıl davada davalı vekili; Hakedişlerin tamamının karşılıklı mutabakatla alındığını, her iki tarafın imzasının olduğunu, yapılan hak edişlere ilişkin olarak faturaların kesildiğini, kesilen faturaların şirket kayıtlarına geçtiğini, davacı tarafından faturalara bu güne kadar herhangi bir itirazda bulunulmadığını, fazla hak ediş yapıldığı iddiasının kötü niyetli olduğunu, işlerin zamanında ve tam olarak yapıldığını, geciken bir kısım işlerin ise davacı şirketçe sözleşmenin 13. maddesinde belirtilen hakedişlerin ödeme sürelerine uyulmamasından kaynaklandığını, son yapılan mutabakat hak edişlerinde fiziki gerçekleşme oranlarının %100 olduğunu, buna rağmen davacının halen itiraz ettiğini, taraflar arasında 15/01/2010 tarihinde yapılan iki ek sözleşmeye istinaden yapılan hakediş raporlarında 01/03/2010 tarihi itibariyle ödenecek net tutarların yazıldığını, bu hak ediş raporlarına göre her iki pakete göre ödenecek tutarın toplam 2.118.487,84 TLolduğunu, ancak yapılan ödemeler ve mahsuplar göz önüne alınarak müvekkilinin 1.900.106,71 TL alacağı kaldığının tespit edildiğini, davacının 01/03/2010 tarihinden sonra bu alacağı ödemiş olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının bunu ödememek için gerçeğe aykırı fatura düzenleyerek borcunu ödemekten imtina ettiğini, müvekkilinin sözkonusu faturaya süresinde itiraz ettiğini, müvekkilince iş tamamen bitirildikten sonra davacının kötüniyetle sözleşmeyi feshettiğini bildidiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili;Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında davalı şirkete yapılan işlerin toplam tutarının 5.055.319,84 TL olduğunu, yapılan imalatlara karşılık kesilen faturaların bedelleri hususunda taraflar arasında uyuşmazlığın bulunmadığını, tarafların birlikte düzenleyip imzaladıkları hakediş faturaları esas alınarak müvekkili şirketin faturalarını kestiğini ve faturaların usulüne uygun olarak her iki şirketin kayıtlarına işlendiğini, müvekkilinin alacağına karşılık davalıdan banka yoluyla 458.000,00 TL, çekle 2.179.860,82 TL, nakit 236.415,21TL olmak üzere yapılan tahsilatlar toplamının 2.874.276,03 TL olduğunu, … tarafından kesilen faturalar 276.764,24 TL, All Risk Sigortası 4.172,71 TL’nın mahsubu sonucunda müvekkili şirketin yapılan işler bedelinden tahsil edilemeyen bakiye 1.900.106,71TL alacağının bulunduğunu ve bu alacağın tahsili için Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2013/14067 sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeni ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/513 esas sayılı dosyada açılan davanın reddedildiğini ve bu nedenle kesin hüküm bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu alacağa ilişkin karşı tarafla herhangi bir mutabakatının bulunmadığını, hakedişlerden yapılan kesintilerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın kesin hüküm ve esastan reddine, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl davanın taraflar arasında yapılan tedarikçi ve uygulamacı sözleşmesi gereğince davalıya hakedişlere dayalı olarak fazla verildiği iddia edilen paranın tahsiline ilişkin alacak, birleşen davanın davacı yüklenicinin taraflar arasında yapılan sözleşme nedeniyle yapmış olduğu işlerden dolayı oluşan alacağının tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, iş yapımında davacı-birleşen davada davalının işveren, davalı- birleşen davada davacının yüklenici, dava dışı …’nin asıl iş sahibi olduğu, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, eser sözleşmesinde yüklenicinin yapımını üstlendiği eseri fen ve sanat kurallarına sözleşme hükümlerine ve amacına uygun olarak imal edip, iş sahibine teslim etmekle, iş sahibinin de teslim aldığı eserin bedelini ödemekle yükümlü olduğu, deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edilerek 01/04/2014 tarihli raporun alındığı, bilirkişi heyetinin dosya üzerinde yapmış olduğu inceleme ve araştırmada, taraflar arasında yapılan sözleşmeler ve ek sözleşmeler daha önce dosyaya sunulan özel inceleme raporu, …’nin 21/12/2012, 24/01/2012 tarihli yazıları, hak edişler üzerinde yapmış oldukları incelemede davalı tedarikçinin 2 adet sözleşme ve 2 adet ek sözleşme ile davacı … Ltd. Şti.’nin dava dışı idareye karşı yükümlülüğünde bulunan WB3-GÜÇL.ONAR-40 paket nolu, WB3-GÜÇL.ONAR-44 paketleri kapsamında bazı okulların güçlendirilmesi işlerini anahtar teslimi yapımını üstlendiğini, WB3-GÜÇL.ONAR-40 nolu pakette işe başlama tarihinin 08/09/2009 olup 83 günlük teslim süresinin sona erdiği tarihin ise 30/11/2009, fiyat farkı ek sözleşmesinde işe başlama tarihi 15/01/2010 olup 60 günlük teslim süresinin sona erdiği tarihin ise 15/03/2010 olduğu, WB3-GÜÇL.ONAR-44 numaralı pakette sözleşme süresinin 120 gün olarak kararlaştırılmış olduğu, işverenin vereceği işe başlama talimatı ile sürenin başlayacağı belirtilmiş ise de bu tarihin hangi tarih olduğunun mahkemece tespit edilemediği, fiyat farkı ek sözleşmesinin ise işe başlama tarihinin 15/01/2010 ve 60 günlük teslim süresinin sona erdiği tarihin ise 15/03/2010 olduğunun mahkemece tespit edildiği, bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, tarafların rapora yönelik itiraz ve beyanlarının değerlendirildiği, 2013/862 E. Sayılı dava dosyasının dosya ile birleştirilmesi üzerine bilirkişi heyetine dosyanın tevdii ile, birleşen dosya yönünden rapor aldırılmasına karar verildiği, tarafların hem kök rapora yönelik itiraz ve beyanlarının değerlendirildiği, hem de birleşen dava dosyası yönünden tarafların iddia ve beyanları ile her iki tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptıklarını, bilirkişi heyetinin … şirketinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapmış oldukları incelemede; defterlerin kapanış onaylarının bulunmadığını, delil olup olmayacağı hususunu mahkemenin takdirine bırakarak, 2009 yılında tutulan defterlere göre …’nın toplam tutarı 2.936.832,01TL olan 10 adet fatura düzenlendiği, 1.659.276,74TL tahsilat yapıldığı, 31/12/2009 tarihi itibariyle 1.277.555,27TL alacaklı olarak görüldüğü, 2010 yılı defterlerine göre …’nın toplam tutarı 2.175.233,05TLlik 2 adet fatura düzenlediği buna karşılık 1.360.579,21TL tahsilat yapıldığı, bunların sonucu olarak defter kayıtlarında 31/12/2010 tarihi itibariyle 2.092.209,11TL alacaklı göründüğü, defterlere göre bu miktar üzerine alacaklı görünmekte iken haricen yaptırdığı özel inceleme raporuna göre 1.900.106,71TL alacaklı çıkmış olduğu, bu raporu dava dosyasına delil olarak sunduğu, …’in ticari defter ve kayıtlarının ise kök raporda incelendiği, taraf defterlerinin faturalar yönünden uyumlu olduğu, taraflar arasındaki faturaların analiz edilmesinde …’nın toplam KDV hariç (5.245.423,274TL/1,18) 4.445.273,96TLlik fatura düzenlediği, yani bu miktarlık iş yaptığını iddia ettiği, …’in de bu faturaları defterine itirazsız kaydederek kabul etmiş olduğu, taraf defterlerinde yapılan inceleme sonucunda … ‘nın 2.843.091,51TLlik tahsilat yaptığını tespit ettiklerini, ayrıca …’nın kayıtlarında yer alıp … şirketinin kayıtlarında yer almayan ödemelerin de bilirkişilerce tespit edildiği, tespit edilen bu miktarın 346.849,21TL olduğu, tespit edilen miktar ile karşı tarafın ticari defterinde olup da …’nın defter ve kayıtlarında yer almayan ödemelerin de tespit edildiği, bu ödemelerin 1.069.727,52TL olduğu, …’nın defterlerinde kayıtlı bulunan ve …’in kayıtlarında yer almayan 346.849,21TLlik tutarın varlığının kabul edilmesi gerektiğini, zira …’nın bu tutarı tahsil ettiğini kaydetmiş olduğu, …’in kayıtlarında bulunan 1.069.727,52TLnin … şirketinin bu ödemeleri yaptığını kanıtlamasının gerektiğini tespit ettiklerini, bilirkişilerin her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarını baz alarak 2 farklı hesaplama yaptıklarını, neticeten taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme konusu işlere dair faturalar konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığını, uyuşmazlık konusunun fatura bedellerinin ödenmesi konusunda olduğunu tespit etmiş olduklarını, bilirkişi kurulu raporunun usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, tarafların rapora karşı itiraz ve beyanları değerlendirilerek, aynı bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek 2. ek raporun aldırıldığını, bilirkişi kurulunun 12/10/2016 tarihli ek raporunda, … şirketinin 349.363,35 TL alacağının bulunduğunu, önceki ek raporda … şirketinin, açıklandığı üzere SSK primleri, muhtasar vergiler ile kendisine fatura edilen demir, beton ve laboratuvar gibi ödeme ve giderlerin kendisi tarafından yapıldığını kanıtlayabilirse alacağının 1.097.252,84 TL, aksi halde alacağının 88.193,22 TL olduğunun tespit edildiğini, ancak … şirketinin gerek kök, gerekse de önceki ek raporda etraflıca açıklanan konularda itirazlarını yineleyerek herhangi bir delil veya belge sunmadığını, bu sebeple alacaklı olduğu tutarın 88.193,22 TL olduğunun kabulü gerektiğini bildirmiş olduğunu, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda fazladan ödenen miktarın 258.000,00TL olduğu, asıl davada tespit edilen 258.000,00TL alacak üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davada ise icra takibine itirazın kısmen iptali ile takibin tespit edilen 88.000,00TL üzerinden yürütülmesine karar verilerek, icra inkar ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği, karara karşı her iki tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğu, Ankara 27. Hukuk Dairesince 2017/1325 esas, 2019/931 karar ve 10/10/2019 tarihli kararla kararın HMK 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, mahkemece yeniden alınan esas üzerinden yargılamaya devam edilmiş olduğu, yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında alınan 2. bilirkişi ek raporuna göre; iş sahibi tarafından yükleniciye 349.363,35 TL fazla ödeme yapıldığı, sözleşmeler kapsamında yapılan fazla ödemeleri iş sahibinin talepte haklı olduğu, yüklenici tarafından sözleşmeler kapsamında yapılan işler nedeniyle 88.193,22 TL alacağının bulunduğu, SSK primleri , muhtasar vergiler ile kendisine fatura edilen demir, beton ve laboratuvar ödeme ve giderlerin kendisi tarafından karşılandığının yüklenici tarafından ispat edilmediği, sonuç olarak fazla ödeme nedeniyle iş sahibinin 349.363,35 TL, yüklenicinin hak ediş nedeniyle 88.193,22 TL alacağının bulunduğu, aynı sözleşme kapsamındaki alacakların mahsubu sonucunda iş sahibinin bakiye alacağının 261.170,13 TL kaldığı ve bu alacağını talebinde haklı olduğu, yüklenicinin alacağının kalmadığı kanaatine varılmakla asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair hüküm kurulduğu gerekçesiyle, asıl davada davacı … şirketinin davasının kısmen kabulü ile 261.170,13 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, birleşen davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı- birleşen davada davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle:İstinaf incelemesi sonucunda mahkeme kararının kaldırıldığını ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmiş ise de denetlenebilmesi mümkün bir gerekçeli kararın yine kurulmadığını, diğer yandan, birleşen davanın reddine dair verilen karar sonucu itibariyle isabetli ise de; hiç alacağı bulunmadığı halde davalı-birleşen dosya davacısı lehine alacak hesaplanarak asıl davada davacı müvekkili şirketin alacağından düşülmesi hatalı olduğu gibi, asıl dava açısından davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, karşı tarafın müvekkili şirketten hiç bir alacağı bulunmadığını, aynı hukuki ilişki dolayısıyla bir kimsenin aynı zamanda hem alacaklı hem borçlu olmasının mümkün olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davacı müvekkilinin alacağının eksik hesaplandığını, bilirkişi kök raporunda taraflar arasındaki alacak-borç durumu belirlenirken hakedişlerden tespit edilen iş tutarından yasal kesintiler ile müvekkili tarafından davalıya yapılan ödemeler düşülerek müvekkilinin 726.170,19TL tutarında alacaklı bulunduğunun tespit edildiğini, davalıya yapılan ödemeler dışında davacı müvekkili tarafından davalıya düzenlenen 31.10.2009 tarihli 215.971,29TL, aynı tarihli 60.792,95TL ve 08.03.2010 tarihli 357.956,84TL bedelli olmak üzere toplamları 634.721,08TL tutarlı 3 adet faturanın bulunduğunu, bilirkişi kurulunca davacı müvekkili alacağı hesaplanırken bu faturaların hesaplanan iş tutarından düşülmesi gerekirken düşülmediğini, müvekkilinin alacak hesabında dikkate alınmadığını, diğer yandan 2.ek bilirkişi raporunda bu 3 adet faturadan 08.03.2010 tarih ve 357.956,84 TL tutarlı faturanın karşı tarafa tebliğine ve fatura içeriği malzemelerin teslimine dair bir belgenin dosyaya sunulmadığı ve ayrıca makbuzla ödendiği iddia edilen 18.850,00 TL tutarlı ödemeler kanıtlanamadığından bahisle müvekkilinin alacak hesabında dikkate alınmayan 357.956,84 TL tutarlı faturanın müvekkili alacağından düşüldüğünü, sözü edilen rapora müvekkili tarafından yapılan ödemelerin eksik hesaplandığı, belirtilen fatura tutarının müvekkili hesabından indirilmesinin hatalı olduğu, hakedişlerde yer alan tüm kesintilerin hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği ve sair hususlar sebebiyle itiraz edildiğini, mahkemece söz konusu itirazlar değerlendirilmeksizin karar verildiğini, bu sebeple müvekkili lehine eksik alacağa hükmedildiğini davanın kabulü gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı- birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece, istinaf mahkemesi kararı sonrasında herhangi bir başkaca inceleme yapılmaksızın ve gerekçe gösterilmeksizin karar verildiğini, bilirkişilerce düzenlenmiş raporların birbiriyle çelişkili olduğu ve bu çelişkiler giderilmeden karar verildiği ve bu şekilde hatalı hüküm kurulduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında tutarsızlıklar ve düzenlenen hesaplama kalemleri arasında rakamlarda büyük farklılıklar bulunduğunu, usulüne uygun alınmadığını ve taraflarca düzenlenmiş kayıt ve defterler doğruca incelenmeksizin düzenlenen bilirkişi raporlarının kabulünün mümkün olmadığını, 10.03.2017 tarihli özel inceleme raporunun hukuki uyuşmazlığın nasıl sonuçlanması gerektiğine ilişkin usul ve yasaya uygun ve denetlenebilir bir rapor olarak mahkemeye kanaat bildirdiğini, mahkemece bilirkişi raporlarının tartışılmadığını, hangi raporun hükme esas alındığı belirtilmediğini ve uzman raporunun göz ardı edildiğini, bilirkişi raporlarında hatalı şekilde eksikliğinden bahsedilen, müvekkili şirketin ticari defterlerinde açılış ve kapanış tasdikleri bulunmakta ve böylelikle bu defterlerin delil kuvvetine haiz olduğunu, defteri kebir ve envanter defteri yevmiye defterinin birer yansımaları olduğu için kapanış tasdikine gerek olmadığını, düzenlenen ve kabul edilen faturaların her iki taraf defterlerinde birbirini tasdik edecek şekilde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, ancak bu tespit ile çelişki arz edecek şekilde raporun devamında bilirkişilerce … faturalara dair itirazı yerindedir şeklindeki tespitin çelişkili ve hatalı olduğunu, oysa ki faturalar ve fatura konusu miktarlara ilişkin herhangi bir itirazın söz konusu olmadığını ve bu durumun da taraf defterleri açısından birbirleriyle uyumlu olduklarının açıkça görüldüğünü, müvekkilinin 40 ve 44 nolu sözleşmeler gereğince yapacağı işleri %100 fiziki gerçekleşme seviyesi ile teslim ettiği hususunun sabit olduğunu, müvekkilinin üstlendiği işlerin hakediş raporlarını dahi … şirketinin proje müdürü tarafından düzenlenerek imza altına alındığının da sabit olduğunu, bu sebeple karşı tarafın kendi düzenlediği bu hakediş raporlarına itiraz edilmediği gibi işin %100 yapılıp teslim edilmediğine ilişkin itirazının gerçek dışı olduğunu, yine müvekkiline ödenmeyen teminat kesintisinin hakediş miktarlarından düşülmesinin de hatalı olup işin tamamlanmasından sonra müvekkiline ödenmesi gereken 164.801,76TLödenmemesine rağmen hakediş miktarlarından düşüldüğünü, bilirkişi raporunda bu hususlara ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, ayrıca bilirkişilerce düzenlenen raporda, davacı yetkilisinin düzenlediği hakediş raporlarının da müvekkiline yapılan ödeme tutarları düşülerek düzenlenmiş olduğu hususu gözardı edilmek suretiyle belirlenen rakamlar üzerinden müvekkiline yapılan ödeme tutarlarının ikinci kez mahsup edilerek hesaplamanın yanlış yapılmasına sebebiyet verildiğini, ek raporda yer alan … şirketinin kayıtlarındaki ödemelerin gerçek dışı olup, evraklar üzerinde yapılacak incelemede ödemeler ve hesaplamalardaki sahteliklerin anlaşılacağını, sahtecilik iddiası ve yazı incelemesi yapılması gerektiği hususunun mahkemece göz ardı edildiğini veya dikkate alınmadığını, … şirketinin kayıtlarında 29.09.2010 tarihli müvekkili … adına düzenlenmiş bulunan tahsilat makbuzunun aslında 6.000,00TL’lik bir ödemeye ilişkin olarak düzenlenmiş olduğu halde, (başına 53 sayısı eklenmek suretiyle) 536.000,00TL’lik bir ödeme yapılmış gibi gösterildiğini, belge üzerindeki yazılar ve rakamlarda gözle görülür şekilde yazı karakter farklılığının anlaşıldığını, söz konusu makbuz üzerinde yazı incelemesi yapılması gerektiğini, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/154 E sayılı dosyası ile yargılanan müvekkili şirket yetkilileri hakkında verilen 08.05.2017 tarihli beraat kararının da davacı-birleşen davada davalının dosya kapsamında iddia ettiği eylemlerin gerçekleşmediğine karine olduğunu, müvekkili şirket yetkililerinin … şirketi yetkililerini tehdit ettiklerine yönelik iddiaların gerçek dışı olduğunun karara bağlandığını, böylelikle … şirketi yetkililerince gerçek dışı beyanlarda bulunduklarının ve kötü niyetli olduklarının aşikar hale geldiğini, bilirkişilerce kesinleşmiş hakedişlere göre faturaların düzenlenerek … teslim edilmiş olması karşısında hesaplamaların KDV hariç tutularak yapılan hesaplamanın yanlışlığının ortada olduğunu, bilirkişilerce düzenlenmiş bulunan 3 raporda da faturalar ve işin toplamı için düzenlenen faturalar sabitken ve değişmiyorken 3 farklı sonuç ortaya konulmasının hatalı olduğunu, … tarafından kesilen iade faturalarının noter aracılığı ile iade edilmiş olması nedeniyle hesaplamada dikkate alınmaması gerektiği halde alınarak hesaplama yapıldığını, müvekkilince açılan alacak davasına karşı açılmış olan karşı davanın huzurda asıl dava olarak görülen dava olduğunu, müvekkilince açılmış olan davanın ise eksik harç süresinde yatırılmadığı için usulden reddedilmiş olduğunu, davacının işveren, müvekkilinin taşeron olup, olağan koşullarda işverenin; sözleşme konusu işin %100 tamamlanmış ve her hakedişten %5 kesinti yapılmış olduğu dikkate alındığında fazladan ödeme yapılmış olma iddiasının fiziken de mümkün olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava alacak, birleşen dava itirazın iptali istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 17/05/2017 tarih 2013/95 E-2017/464 K sayılı kararı ile; asıl davanın kısmen kabulü ile 258.000,00TL’nın davalı …… Ltd. Şti.’nden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, birleşen 2013/862 E. sayılı davanın kısmen kabulü ile davalı ….. Ltd. Şti.’nin Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14067 sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 88.000,00TL üzerinden yürütülmesine, fazla istemin reddine, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatına ilişkin taraf taleplerinin reddine karar verilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 10/10/2019 tarihli, 2017/1325 E, 2019/931K sayılı kararında özetle;”… mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 258.000,00TLnin davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca nasıl varıldığı gerekçede açıklanmamıştır. Belirtilen ilkelere göre mahkemece ulaşılan sonucun gerekçe kısmında açıkça ortaya konulması ve denetiminin sağlanması zorunludur. Kurulan hüküm bu şekliyle usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiş, mahkemesince dava dosyası 2019/627 esasına kayıtla yargılamaya devamla hüküm kurulmuştur.
Asıl davada davacı yüklenici fazla ödemenin tahsili isteminde bulunmuş, birleşen davada ise davacı taşeron bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptalini talep etmiş olup mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle asıl ve birleşen davanın, dava açıldığı tarihteki şartlar itibariyle değerlendirilmiş bulunmasına ve taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yapılan iş ve ödemelerin fazla ödeme iddiasıyla açılan asıl davada mahsupla belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’.nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada; davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın asıl davanın davacısından alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada; davalıdan alınması gereken 17.840,53TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.445,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.395,23 TL harcın asıl davanın davalısından alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada; davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı ile 162,10 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 342,00TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 282,70TL harcın birleşen davanın davacısından alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada; davalıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın birleşen davanın davalısından alınarak Hazine’ye irat kaydına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödenen istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 24.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır