Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/779 E. 2023/391 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/779 – Karar No:2023/391
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/779
KARAR NO : 2023/391

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2021
NUMARASI : 2019/491 E-2021/528 K

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 06/07/2018 tarihinde, “… Mahalleleri Kanalizasyon ve Yağmursuyu Şebekesi Projesi İşine Ait Arazi Çalışmaları, Hesap, Proje, Detay ve Metraj Hazırlanması ve … ile …A.Ş. Genel Müdürlüğünce Tasdikinin Sağlanması” işi ile ilgili sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme gereği üstlenilen tüm edimleri yerine getirdiğini, projenin teslim edildiğini ve yapılan işe ilişkin 01/03/2019 tarihli ve … seri nolu fatura tanzim edilerek davalı şirkete gönderildiğini, akabinde taraflar arasında 24/04/2019 tarihli mutabakatname düzenlenerek, “davacı şirketin ticari kayıtlarında, borçlusu davalı şirket olan, dönemi Mart 2019, belge sayısı 1, mal ve hizmet tutarı KDV hariç 254.250,00 TL şeklinde fatura olduğu” belirtilmekle, davalı şirket tarafından bu mutabakatnameye “mutabıkız” şeklinde cevap verilerek takibe konu fatura içeriğinin davalı şirket tarafından onaylandığını, davalı şirketin ilk aşamada toplamda 88.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını, faturaların kalan bedelinin ödenmemesi üzerine ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen ödenmeyen fatura bakiyesi nedeniyle davalı şirket aleyhine Ankara 32. İcra Müdürlüğü’nün 2019/8297 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, icra takibinden sonra davalı tarafından 18/07/2019 tarihinde 100.000,00 TL, 12/09/2019 tarihinde 63.694,00 TL olmak üzere toplam 163.694,00 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin, borcun muaccel olmadığına yönelik beyanının gerek icra takibi öncesi, gerekse icra takibi sonrası ödeme yapılmış olması karşısında gerçeği yansıtmadığını, tarafların muhasebe defter ve kayıtları incelendiğinde davalı şirketin müvekkili şirkete halen 48.312,00 TL borçlu olduğunun netlik kazanacağını, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek; davalının Ankara 32. İcra Müdürlüğü’nün 2019/8297 Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptalini, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatı takdirini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olduğu, davalı tarafa dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için ihtarlı davetiye tebliğ edildiği, süresinde defter ibrazında bulunulmadığı, dosya içerisinde toplanan deliller, icra dosyası, fatura örnekleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında 06/07/2018 tarihinde, “… Mahalleleri Kanalizasyon ve Yağmursuyu Şebekesi Projesi İşine Ait Arazi Çalışmaları, Hesap, Proje, Detay ve Metraj Hazırlanması ve … ile …A.Ş. Genel Müdürlüğü’nce Tasdikinin Sağlanması” işine ilişkin imzalanan sözleşme kapsamında ticari ilişki bulunduğu, davacının yaptığı iş karşılığında 2018 ve 2019 yıllarında davalı adına faturalar düzenlendiği ve ödenmediğinden bahisle 212.015,00 TL asıl alacak, 11.666,63 TL faiz olmak üzere toplam 223.681,63 TL’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibine giriştiği, davalı yanın takipten sonra 163.694,00 TL ödeme yaptığı, davacının iş bu ödemeyi mahsup etmek suretiyle 48.321,00 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini istediği, davalı yanın, icra takibine itiraz dilekçesine göre, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini inkâr etmediği, ancak takibe konu alacağın muaccel olmadığından bahisle borca itiraz ettiği, bu halde, fatura muhteviyatı hizmetin davalıya verildiğinin, davalının kabulünde olduğu, davacının ticari defterlerinin incelenmesinden; dava tarihi itibariyle davacının, davalıdan 48.321,00 TL alacağının kaldığının belirlendiği, davalının ise, ticari defterlerini ibraz etmek üzere verilen 2 haftalık kesin süreye rağmen defterleri ibrazdan kaçındığı, davalının, basiretli bir tacir olarak, ticari defter ve kayıtlarını incelemeye açık halde bulundurmak ve denetlemeye hazır etmekle yükümlü olduğu halde, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, buna karşın, davacı yana ait ticari defterlerin incelenmesinde; takibe dayanak yapılan faturaların defterlere işlenmiş olduğunun, davacının, davalıdan dava tarihi itibariyle iptali istenen miktar kadar alacaklı olduğunun anlaşıldığı, davacı yanın ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı ve defter ve kayıtların birbirlerini doğruladığı, davacı yana ait ticari defterlerin, 6100 sayılı HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca davalı yan ticari defterlerini ibrazdan kaçındığından, davacı lehine delil olarak kabul edildiği, öylece, davacının davalıdan 48.321,00 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile; davalının itirazının 48.321,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takip konusu alacak likit olup, davalı itirazında haksız olduğu gerekçesiyle de, hüküm altına alınan 48.321,00 TL alacağın %20’si oranında inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; müvekkiline yapılan tebligatların tamamının usulsüz olduğunu, zira müvekkili firmanın adresinin, şirket genel kurulunun 25/10/2019 tarih ve 2019/003 sayılı kararı ile değiştirildiğini ve bu değişikliğin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce 12/11/2019 tarihinde tescil edilerek 15/11/2019 tarihinde yayınlanan … sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin 492 ve 493. Sayfalarında ilan edildiğini, ayrıca Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulmuş bulunan bütün ticaret şirketlerinin, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına verilen TC Kimlik Numarası ve bu numaralara bağlanmış olan Mernis adresleri gibi, Mersis numaraları da bulunmakta olup bu numaralara bağlı yasal adresleri bulunduğunu, bu adreslerin mahkeme, icra dairesi ve benzeri kamu kurumlarının tebligat sistemlerine doğrudan bağlı olup bu adreslere yasal tebligatların yapıldığını, müvekkilinin Mersis numarasının, mahkeme kayıtlarında da yer aldığını, Mahkemece, Tebligat Kanunu’nun 35. madde hükümlerine başvurmadan önce Mersis numarasının bağlı olduğu adrese tebligat çıkartılması gerektiğini, mahkemenin 8 defa Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yaptığını yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebligat yapılmasının yasanın özüne aykırı olduğu gibi, müvekkilinin savunma haklarını da engellediğini, bu nedenle, öncelikle tebligatların usulsüzlüğü çerçevesinde mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, esasa ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı şirketin, müvekkili tarafından yapılacak projenin tasdikinden sorumlu olduğunu, aynı sözleşmenin “Ödeme Şekli” başlıklı 4. maddesine göre de iş bedelinin kalanının projenin onaylandığında ödeneceğini, davacı tarafından icra takibine başlanan 20/06/2019 tarihinde borcun muaccel olmadığını, zira, ekte sunulan belgelerden anlaşılacağı üzere sözleşmeye konu olan yağmur suyu ve kanalizasyon projesinin, …’nün 29/07/2021 tarihli yazısı ile onaylandığını, kaldı ki, kamu kurumlarında yapılan taahhüt işlerinde ana yüklenici tarafından bütün alt yüklenicilere yapılan ödemelerin, ilgili kamu kurumu tarafından ana yükleniciye yapılan ödemelerden sonra yapılageldiğinin de ticari bir teamül olup, bu sözleşmeden önce de davacı ile, müvekkilinin kamu kurumlarından aldığı yaklaşık 5 ayrı proje işinde müşterek çalışma yapıldığını ve bu çalışmaların tamamında ödemelerin, kamu kurumundan müvekkiline ödeme yapılmasının akabinde gerçekleştiğini, proje yapılıp teslim edildikten sonra projenin yaklaşık %20 tutarındaki bir kısmının onaylanmadığını, onaylanmayan bu kısma ilişkin müvekkili tarafından iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiğini, bu iade faturası ile birlikte iade tutarında müvekkilinin davacıya borcu da kalmadığını, kaldı ki, davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan sözleşme şartlarının yerine getirilip getirilmediği ve ödemeye ilişkin şartların da gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde hiç bir araştırma yapmadan eksik incelemelere dayalı hüküm kurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; Mahkemenin usulsüz tebligatlara ve eksik incelemeye dayalı kararının bozularak kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 06/07/2018 tarihli sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Davacı taşeron, iş bu sözleşme kapsamında bakiye iş bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, tahsili için yapılmış olan icra takibine itibarın iptalini talep etmiş, davalı tarafça davaya cevap verilmemiş, mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı yükleniciye dava dilekçesinin gönderildiği tebligatın, davalının … adresinden, taşındığı gerekçesi ile bilâ tebliğ iade edildiği, mahkemece davalının açık adresinin tespiti için Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazı yazıldığı, müdürlüğün 11/11/2019 tarihli yazı cevabında, davalı şirket adresinin … olduğunun bildirildiği, aynı yazıda davalı şirket KEP adresinin … olduğunun, Mersis Numarasının ise … olduğunun belirtildiği, mahkemece bu adres tespiti yapıldıktan sonra yargılama boyunca davalıya tüm tebligatların Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre gönderildiği ve bu şekilde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesine eklemiş olduğu Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 15/11/2019 tarih ve … sayılı örneğinden, davalı şirketin 12/11/2019 tarihinde yeni adresini … olarak tescil ettirdiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 31/05/2022 tarih ve 2022/5822 Esas-2022/8237 Karar sayılı kararına göre;7201 Sayılı Yasanın 7/a maddesinin 1. fıkrasının 7. bendine ve yine Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/1-h maddesine göre elektronik tebligat adresi bulunan şahıslara elektronik tebligat yapılması yasa ve yönetmelik maddeleri gereğince zorunlu olup, mahkemece Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta, davalı şirketin şirket adresi bildirildiği gibi KEP adresi olarak da … numarasının bildirildiği, bu durumda mahkemece bu adrese dava dilekçesinin ve aşamalardaki diğer tebligatların yapılması gerekirken, yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak ve davalının savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle inceleme yapılarak esas hakkında karar verilmesinin doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2021 tarih ve 2019/491 Esas- 2021/528 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan 1.050,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır