Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/777 E. 2023/682 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/777 – Karar No:2023/682
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/777
KARAR NO : 2023/682

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2021
NUMARASI : 2018/741 E-2021/382 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :07.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :07.06.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili şirket ile … adi ortaklığı arasında ticari ilişki bulunduğunu, adi otaklığın yeni unvanının … A.Ş olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı yararına “… Riskli Alanda Kentsel Tasarım Projesi, 3 Boyutlu Görsellerin Hazırlanması ve Mimari Uygulama Projeleri Yapımı” işinin üstlenildiğini, bu kapsamda 20/01/2014 tarihli ve 236.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, faturaya süresi içinde itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, müvekkilinin söz konusu işi tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen alacağının 136.000,00 TL’lik kısmının tahsil edilemediğini, borcun ödenmesi için davalıya gönderilen 23.11.2017 tarihli ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, alacağın tahsili için davalı aleyhine Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2018/2903 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın 136.000,00 TL yönünden iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 28.05.2021 tarihli duruşmada takibin 236.000,00TL üzerinden başlatıldığını, davalının yapmış olduğu 100.000,00TL ödemenin mahsup edilerek itirazın iptalinin istenildiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili: Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin 2(b) maddesinde sözleşme imzalandıktan sonra bir hafta içerisinde 100.000,00 TL, tamamlanan kentsel tasarım, mimarı projeleri ve 3 boyutlu görsellerin bakanlığa teslim edilmesi ile 100.000,00 TL, projelerin bakanlık tarafından uygun görülmesi ve mimari uygulama projeleri tamamlandığında 100.000,00 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin imzalanmasını müteakip, sözleşme gereği 100.000,00 TL ödeme yapıldığı, ancak davacının 200.000,00 TL + KDV üzerinden kötüniyetli olarak düzenlediği faturayı gönderdiğini, faturanın ilk ödeme bedeli olan 100.000,00 TL + KDV üzerinden tanzim edilmesi gerektiği halde neden 200.000,00 TL +KDV üzerinden düzenlendiği davacı tarafa sorulduğunda, sözleşmenin 2(b) maddesinde belirtilen davacı şirket tarafından hazırlanacak kentsel tasarım projelerinin, mimari projelere ait 3 boyutlu sunumların tamamlanarak bakanlığa sunulması sonucunda ödenecek olan 100.000,00 TL’ lik kısmının da söz konusu faturaya eklendiğini, bu hizmetlerin tamamlanması halinde ilgili maddeye uygun kalan 100.000,00 TL’nin de isteneceğini, faturanın bu hizmetleri de kapsadığını ifade edildiğini, müvekkili firma tarafından işin devam edecek olması ve karşılıklı güven ilişkisi nedeniyle, beklemeye geçildiğini ancak davacı tarafından sözleşme gereği verilmesi gereken hizmetlerin hiç birinin ifa edilmediğini, bu nedenle fatura içeriğinin gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından bakanlık ve ilgili kurumların kriterlerine uygun ve bu kurumlardan onay alma yetkisine sahip hiçbir plan veya proje sunulmadığını, davacının öncelikle plan ve projeleri bakanlığa usulüne uygun olarak sunmuş olduğunu ispatlaması gerektiğini, davacı tarafından şayet herhangi bir plan veya proje bakanlığa sunulmuş ise dahi sunulan proje ve planların bakanlık tarafından kabul edilmediğini ve hiçbir işlem yapılmadığını, davacının sözleşme konusu edimlerini dürüstlük kurallarına uygun olarak ifa etmediğini, davacının sözleşme konusu işi zamanında ve uygun şekilde yapmaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, arsa sahipleri tarafından müvekkili şirkete verilen vekaletnamelerde müvekkili şirketin azledildiğini, söz konusu zararlar nedeniyle dava haklarının saklı olduğunu, plan ve projelerin onay süreçlerinin takibi ve onaylarının alınması yükümlülüğünün de davacıda olduğunu, fatura konusu işin ifa edildiğini davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacı tarafından hiçbir yükümlülüğün ifa edilmediğini, icra takibine haklı olarak itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine, davacı aleyhinde % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülen alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2018/2903 sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı …. Şti. tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine, 20.01.2014 düzenleme tarihli 236.000,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak 236.000,00 TL asıl alacak, 5.586,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 241.586,41 TL’nin tahsili için 08.03.2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçlu vekili tarafından takibe, ödeme emrindeki asıl alacağa ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, davanın yasal süresi içeresinde açılmış olduğu, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporların alındığı, uyuşmazlığın, takibe konu yapılan fatura nedeniyle bakiye 136.000,00 TL(KDV dahil) alacağa davacının hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasında, davalı şirket ile dava dışı hak sahipleri arasında Ankara 58. Noterliğinde yapılan 1 Kasım 2013 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine konu … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve Bakanlar Kurulunca 22.05.2013 tarihinde riskli alan ilan edilen 7504 parsel ve aynı alandaki riskli alana tabi diğer parsellerle birlikte toplam 17 hektar alanın, Şirindere riskli alanda kentsel tasarım projesi, imar planı, imar uygulaması, mimari projeleri, betonarme, statik, elektrik, mekanik, asansor ve peyzaj projeleri projeci tarafından yapılarak ilgili kurum ve kuruluşlarda onaylatılması işine dair sözleşme imzalandığı, sözleşmenin plan ve proje bedeli başlıklı 2-a maddesinde:”Kentsel tasarım ve mimari proje yapım bedeli 500.000 TL+KDV’dir. Sözleşme kapsamındaki diğer proje hizmet bedelleri toplamı 500.000 TL+KDV’dir. İleride bu projelerden bir veya bir kaçının yapılmaması ve yaptırılmamasından tarafların anlaşarak vazgeçmesi halinde, her biri proje bedeli, TMMOB asgari proje ücretleri oranlarına göre dağıtımla tespit edilecektir.” ödeme şekli başlıklı 2-b maddesinde: “proje sözleşmesi imzalandıktan sonra bir hafta içerisinde 100.000 TL, tamamlanan kentsel tasarım, mimari projelerin ve 3 boyutlu görsellerin bakanlığa teslim edilmesi ile 100.000 TL, projelerin bakanlıkça uygun görülmesi ve mimari uygulama projeleri tamamlandığında 100.000 TL., kalan 700.000 TL’ye karşılık işbu sözleşmeye konu projeden, nitelikleri ve numarası, projeler tamamlandığında tarafların ortaklaşa tespit edeceği iki adet konut verilecektir. Projelerin tamamlanmasından sonra, projecinin talep etmesi halinde söz konusu daireleri projede yazılan bedelleri işveren tarafından ödenerek daire vermekten vazgeçilebilir. Proje hizmet bedelleri KDV’si fatura kesildigi tarihten sonra 1 (bir) ay içerisinde ödenir.” Yüklenicinin sorumluluklarını düzenleyen 3-b-1 maddesinde ise: “Projenin yapılabilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlarda onaylatılması için gerekli olan tüm belge, bilgi, vekaletname vs. evrakları zamanında projeciye vermekle yükümlüdür. Söz konusu sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde, projecinin göreceği her türlü zarar ve ziyandan sorumlu olmakla birlikte, bu sorumluluğunu yerine getirmemesinden doğan gecikmeler projecinin yapım süresine ilave edilecektir.” düzenlemelerine yer verildiği, buna göre sözleşme bedelinin toplam 1.000.000,00 TL olduğu, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı tarafından 100.000,00 TL’nin avans olarak ödendiğinin tarafların kabulünde olduğu, davacıya ödenen 100.000,00 TL avansın ise kentsel tasarım ve mimari avam projelerinin hazırlanması işine karşılık olduğu sözleşmenin 2-b maddesinden açıkça anlaşıldığı, zira sözleşmenin 2-b maddesi 2. cümle uyarınca; tamamlanan kentsel tasarım, mimari projelerin ve 3 boyutlu görsellerin bakanlığa teslim edilmesi ile 100.000,00 TL’ye daha hak kazanılacağının ifade edildiği, 6098 Sayılı TBK’nun 479. maddesi hükmü gereğince, iş sahibinin bedel ödeme borcu eserin teslimi anında muaccel olduğu, eserin parça parça teslim edilmesinin kararlaştırıldığı ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olduğu, aynı kanunun ifada sıra başlıklı 97. maddesi gereğince, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşme koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olmasının gerektiği, yani karşılıklı akitlerin de kural olarak borcun aynı anda ifa edilmesinin gerektiği, bu durumun aksinin de kararlaştırılabilir olduğu, sözleşmede önce ifaya ilişkin bir madde yoksa taraflardan birinin karşı tarafın edimini ifasını talep edebilmesi için kendisi borcunu ifa etmiş ya da ifasını teklif etmiş olması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, sözleşme hükümleri ve dosya içeriği incelendiğinde taraflar arasında parça parça teslim ve ödeme öngörülmüş olmasına göre, davacı tamamladığını ileri sürdüğü kentsel tasarım, mimari projelerin ve 3 boyutlu görsellerin bakanlığa teslime hazır hale geldiğini davalıya bildirmiş olması gerektiği, davacı tarafından bu hususta davalıya gönderilen bir ihtar bulunmadığı, kaldı ki dosyaya kazandırılan müzekkere cevaplarından da davacı tarafından onaya sunulan/teslim edilen hiçbir proje bulunmadığının anlaşıldığı, her ne kadar davacı, projenin bankalığa teslimi/onayı için davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı hak sahiplerinden vekaletname alması halinde mümkün olabileceğini iddia etmiş ve bilirkişi kurulunca da bu yönde görüş bildirilmiş ise de, sözleşmede dava dışı hak sahiplerinden alınması gereken vekaletnamelerin ne zaman alınacağına dair düzenlenme bulunmadığı gibi, davacının da sözleşme uyarınca eseri teslime hazır olduğunu bildirme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı, davalı şirketin eseri teslim almadığından işin, sözleşme ve bakanlık kriterlerine uygun olarak yapıldığı ve bakanlık onayına hazır olduğunu kanıtlama yükümlülüğünün davacıda olduğu, dava dilekçesinde yemin ve tanık deliline dayanmayan davacının teslim yükümlülüğünü dosya kapsamı itibariyle ispatlayamadığından, davalının bedel ödeme borcunun muaccel olduğundan bahsedilemeyeceği, şu durumda davacının takip tarihi itibariyle davalı şirketten alacağının olmadığı, davalının itirazında haklı olduğu anlaşıldığından davanın reddine, takipte haksız olan davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığı gibi, alacağın var olup olmadığı yargılamayı zorunlu kıldığından davalının kötüniyet tazminat isteminin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı isteminin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı tarafın itirazın iptaline konu faturayı yasal kayıtlarına işlediğini, maliyeye beyan edip bu fatura içeriği KDV’yi indirilecek KDV tutarında dahil edip, kabul etmedikleri hizmetin faturasını yasal olarak vergisel işlemlerinde kullandığını, davalı tarafından yasal 8 günlük süre içerisinde faturaya itiraz edilmemek suretiyle fatura içeriği ve tutarının itirazsız kesinleştiğini, davalının cevap dilekçesinde faturaya itiraz edilmediğini ancak bu durumun ters çevrilmiş ispat yükünü doğuracağını beyan ve kabul ettiğini, ve fakat mahkemece ters çevrilmiş ispat yükü söz konusu olmasına rağmen, fatura içeriği hizmetin verildiğini ispatlama yükünü kendilerine yüklendiğini, 3194 sayılı yasa gereği, ruhsat-proje eklerinde, % 100 vekaletname ve muvafakatname şartının olduğunu, o günkü tapu kayıtlarının ve davalının aldığını iddia ettiği vekaletname örneklerinin birebir örtüşmesi gerektiğini, vekaletnamelerde ise, proje çizdirmeye ve inşaat ruhsatı almaya izin yetkisinin özel olarak bulunması gerektiğini, proje sunumu ve ruhsat onayı için, mal sahiplerinin % 100’ünün vekaletnamesinin şart olduğunu, bu nedenle davalı yanın tüm tapu/hak sahiplerinden vekaletname alamadığını, bu nedenle müvekkili şirket tarafından yapılmış olan ve örneği dosyaya ibraz edilen projenin bakanlığa sunulmasından tesliminden söz edilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, arsa/ hak sahiplerinin tamamının vekaletnamesi olmadan ilgili bakanlığın yasal olarak projeleri incelemeye dahi alamayacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin 3-b-1 maddesine göre davalının öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiğini, davalı tarafından sözleşmeye konu yerle alakalı tapudaki arsa ve mal sahiplerinin %100’ünün katılımını sağlayıp, bakanlık işlemlerin takibi için gerekli olan tapu/hak sahiplerinin vekaletnamelerini çıkartması gerektiğini, mahkemenin vekaletnamelerin ne zaman alınacağı konusunda sözleşmede bir boşluk olduğunu düşünmüş ise bu durumda tarafların iradelerine uygun şekilde sözleşme yorumlayıp sözleşmeyi tamamlaması gerektiğini, kaldı ki davalının öncelikle vekaletnameleri tamamlaması gerektiği konusunda 3194 sayılı yasa düzenlemesi açık olmakla birlikte, sözlemenin yorumlanmasında da bu sonuca varıldığını, vekaletnameler olmaksızın projenin onaya vs. sunulamayacağına dair bilirkişi kurulu son raporunda ayrıntılı açıklamalarını da yaptığını, mahkemenin hiçbir gerekçe göstermeksizin bilirkişi kurulu raporlarını yok saydığını, mahkemenin delillerin takdirinde açık hataya düştüğünü, ters çevrilmiş ispat yükünü yok saydığını ve dosyaya sunulan kentsel tasarım, mimari proje ve 3 boyutlu görsellerin dahi mahkemece yok sayıldığını, dosyaya sunulan bu çalışmaların sözleşme niteliklerine uygun olup olmadığının mahkeme tarafından irdelenmediğini, yine TTK’nın 21/2 düzenlemesine istinaden, davaya konu fatura içeriği hizmet yasaya dayalı olarak zaten ispatlandığını, mahkemenin hizmetin yapılıp yapılmadığı konusunun tanık ve yemin gibi sair delillerle ispatlanabileceği, fakat bu delillere başvurulmadığı gerekçesinin de hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 2.maddesi gereğince söz konusu projelerde kentsel tasarım ve mimari avam projelerin sözleşmenin imzalanmasından itibaren 3 hafta, diğer projelerin kentsel tasarım ve imar planlarının bakanlıkça onaylanmasından itibaren 3 ayda hazırlanacağının kararlaştırıldığı, kentsel tasarım ve mimari proje yapım bedelinin 500.000,00 TL +KDV, diğer projelerin hizmet bedelinin de yine 500.000,00 TL +KDV olarak kabul edilmesine, ödemenin ise sözleşmenin imzalanmasından sonra 1 hafta içinde 100.000,00 TL, tamamlanan kentsel tasarım mimarı projelerinin ve 3 boyutlu görsellerin bakanlığa teslim edilmesi ile 100.000,00 TL, projelerin bakanlıkça uygun görülmesi ve mimari uygulama projeleri tamamlandığında 100.000,00 TL, kalan 700.000,00 TL bedelin de projeler tamamlandığında tarafların ortaklaşa tespit edeceği 2 konut olarak verileceğinin kabul edildiği belirtilmiş olup, bu kabuller doğrultusunda proje ve 3 boyutlu görsellerin hazırlatılması ile bakanlıkta onay işlemlerinin davacı tarafından üstlenildiği, yine sözleşmede her ne kadar projenin yapılabilmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlarda onaylatılması için gerekli olan tüm belge, bilgi, vekaletname ve sair evrakların zamanında projeciye verme yükümlüğü davalıda olduğu kabul edilmiş ve yasa gereği mal sahiplerinin bizzat veya verdiği yetkiyle başvuru yapılması gerekli ise de, davacı tarafça proje ve 3 boyutlu görsellerin hazırlandığı, yükümlüğünde olan onay için bakanlığa sunulacağı, bu nedenle verilmesi gereken vekaletnamelerin temini yönünde davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünün iddia ve ispat edilememiş olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 07.06.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır