Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/776 E. 2023/462 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/776 – Karar No:2023/462
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/776
KARAR NO : 2023/462

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2018/601 E-2021/474 K

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/05/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı tarafın … Belediye Başkanlığının “IP Santral Sisteminin Kurulması Mal Alım” işlerinin montaj ve işçiliği işinin ihalesini aldığını ve almış olduğu ihale işinin montaj ve işçilik işlemlerinin müvekkili tarafından yapılması için 147.500,00 TL ile anlaşma sağlandığını, müvekkili şirketin edimlerini yerine getirdiğini ve buna ilişkin olarak davalı şirkete montaj ve işçilik ücreti alacağı olarak 14/06/2018 tarih ve… seri numaralı 147.500,00 TL bedelli fatura kesildiğini, davalı tarafa gönderildiğini, söz konusu fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8757 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hak ve alacak talepleri saklı kalmak kaydıyla itirazın iptalini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ile dava dışı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile “IP Telefon Santral Sistemi Kurulması Mal Alımı” işine ilişkin 13/02/2018 tarihinde sözleşme imzalandığını, davacı şirketi ile IP Santral Sistemi Kurulması Mal Alımı İşinin montaj ve işçiliğinin tamamının yapılması hususunda anlaşma sağlandığını, davacı yanca henüz daha işin başlangıç safhasında takip konusu faturanın müvekkili şirkete iletildiğini, ancak fatura münderecatında yer alan “montaj ve işçilik” hizmetinin tamamının süresinde yapılmaması nedeniyle müvekkili şirket tarafından tamamlandığını, müvekkili şirket nezdinde davacı şirketin herhangi bir alacağının bulunmaması nedeniyle 03/07/2018 tarihli ve … numaralı iade faturası düzenlendiğini ve ihtarname ile davacı şirkete gönderildiğini, davacı yanın kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını belirterek; davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali, icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olduğu, somut olayda taraflar arasında, davalının yüklendiği … Belediye Başkanlığının “IP Telefon Santral Sisteminin Kurulması Mal Alım” işlerinin, montaj ve işçiliğinin bir kısmının davacı tarafından 147.500,00 TL bedelle yerine getirilmesi konusunda sözlü anlaşma bulunduğu, davacının 14/06/2018 tarihli 147.500,00 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalıya tebliğ ettiği, davalının tebliğ aldığı fatura içeriğine 8 günlük süre içinde itiraz etmediği gibi faturayı ticari defterlerine işlediği, akabinde davacı tarafından işin yapılmadığını ileri sürerek iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği ancak davacının iade faturasını kabul etmediği, taraflar arasında akdî ilişkinin mevcudiyeti sabit olmakla beraber yazılı bir eser sözleşmesi bulunmadığı, tacir olan tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre; davacının defterlerinde davalının 147.500,00 TL borçlu gözüktüğü, davalı defterlerinin de bunu doğruladığı, davalı tarafça 03/07/2018 tarihli 147.500,00 TL’lik iade faturası düzenlenmiş ise de davacının bu faturayı iade ederek itiraz ettiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahip olduğu, aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı,(Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) bu hükmün, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirdiği, bu karinenin, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koyduğu, diğer anlatımla, faturanın, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabileceği, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olmasının, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesinin TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklandığı, eldeki davada; davalı kendisine daha önceden tebliğ edilen ve gerçekleştirildiği ileri sürülen imalâtlarla ilgili davacının gönderdiği faturaya 8 gün içinde itiraz etmediğinden içeriğinin kesinleştiği, bu durumda fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin ispat yükünün ise davalı borçluda olduğu, davalı borçlunun defterlerine kaydettiği 31/12/2011 tarihli iade faturasını davacının kabul etmediği, iade faturasının, davacı faturasından çok sonra düzenlenmiş olduğundan, davalıyı borçtan kurtarmayacağı ve alacağı tartışmalı hale getirmeyeceği, kaldı ki, taraflar arasında sözlü de olsa anlaşmanın olduğunun tarafların kabulünde olup, kural olarak, sözleşmenin yürürlükte olduğu süre boyunca yapılan imalatların sözleşme ile işi yapmayı üstlenen tarafça yapıldığının kabul edileceği, bu açıklamalardan, taraf ticari defterlerine göre; davacının davalıdan 147.500,00 TL alacaklı olduğunun anlaşılmış olup, davalının fatura konusu işin davacı tarafından yapılmadığını ispat edemediği, her ne kadar davalı tarafından işin kendisi tarafından yapıldığı savunulmuş ve … Büyükşehir Belediyesi ve SGK’dan celp edilen kayıtlara dayanmış ise de; işin toplam bedelinin 2.249.817 TL olduğu nazara alındığında, davacı tarafından yapılan işin sözleşmenin küçük bir kısmına ilişkin olduğu, kalan işlerin ise pek tabi davalı tarafından yerine getirildiği, bu bakımdan davalı tarafından dayanılan kayıtların fatura içeriğinin aksini ispata yeterli görülmediği, yanısıra davalının cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı görülmüş olup, bu delile dayanıp dayanmayacağının davalı vekilinden sorulduğu, davalı vekili 19/03/2021 tarihli celsede davacıya yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği, şu halde; davacının defterlerinde davalının 147.500,00 TL borçlu gözüktüğü, davalı defterlerinin de bunu doğruladığı, davalı tarafça 03/07/2018 tarihli 147.500,00 TL’lik iade faturası düzenlenmiş ise de davacının bu faturayı iade ederek itiraz ettiği, davalının fatura konusu işin kendisi tarafından yapıldığını, usulüne uygun delillerle ispat edemediği, davacının davalıdan icra takibinde gösterilen 147.500,00 TL asıl alacak yönünden alacaklı olduğu, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmediği, likit alacak olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalının Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8757 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 147.500,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin; 147.500,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek devamına, takip konusu alacağın %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmeye konu işi hatalı yorumladığını, zira müvekkili ile dava dışı iş sahibi … Büyükşehir Belediyesi arasındaki sözleşmenin konusunun IP Telefon Santral Sistemi Kurulması ve Mal Alımı İşi olup, malın temin edilmesi ve temin edilen malların montaj ve kurulumunun yapılmasının taahhüt edildiğini, davacı ile ise, işin montaj işçiliği için anlaşıldığını, işin, tüm montaj /kurulum işlemlerinin davacı tarafından yapılması gerekmekte iken davacının hiç bir işlem gerçekleştirmediğini, davacı taraf işe süresinde ve zamanında başlasa idi müvekkili şirketin … Büyükşehir Belediyesinde 1 personel dahi çalıştırması gerekmeyeceğini, dolayısı ile mahkemenin dava dışı iş sahibi ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin iş bedeline göre yaptığı değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacının da dava dilekçesinde ” IP Santral Sistemi Kurulması mal alım işlerinin Montaj ve İşçilik işlemlerinin müvekkili tarafından yapılması için 147.500,00 TL bedel üzerinden anlaştıklarını” ifade ettiğini, dolayısı ile tüm montaj ve kurulum işleminin davacı tarafça yapılacağının tarafların kabulünde olduğunu, ancak bu noktada davacı tarafça fatura dışında montaj ve işçilik işlemlerinin yapıldığına dair hiçbir delil sunulamadığını, davacının tek bir personelinin dahi sözleşme konusu işin yapılması gereken yerde bulunmadığını, tüm işin müvekkili çalışanları tarafından yapıldığını, bu sebeple de davacının ne bir personel kaydı ne de bir kabul tutanağı sunabildiğini, takibe dayanak faturanın iş tamamlanmadan, işe başlangıç aşamasında düzenlendiğini, dolayısı ile işin tamamlandığına karine teşkil etmesinin mümkün olmadığını, uygulamada da faturanın hizmetin verilmesinden önce tanzim edilebileceğinin kabul edildiğini, iş bu davaya konu faturanın da, taraflar arasında şifai sözleşmenin yapılmasının hemen ardından, edim ifa edilmeden ve vadeye kadar ifanın ikmaline rahatlıkla yetecek süre mevcutken 14/06/2018 tarihinde kesilerek kargo aracılığıyla müvekkili davalı şirkete gönderildiğini, müvekkilinin “ticari ahlak ve teamül gereğince” davacının ahdine vefa ederek sözleşme konusu işi öngörülen vadede ifa edeceği yolundaki haklı düşünce sebebiyle faturaya 8 günlük sürede itiraz etmediğini, kaldı ki, o aşamada fatura içeriğine itiraz edilecek bir gerekçenin de olmadığını, işin 16/07/2018 tarihinde geçici kabulü tamamlandıktan sonra müvekkili şirket tarafından 25/07/2018 tarihli 090387 numaralı fatura düzenlenerek dava dışı … Büyükşehir Belediyesi’ne gönderildiğini, görüleceği üzere, davacı yanca iş daha tamamlanmadan ve kabulü yapılmadan başlangıç aşamasında 14/06/2018 tarihinde takip konusu faturanın düzenlendiğini, Yargıtayın müstekar kararlarına göre davacının fatura konusu işi yaptığını ispat etmesi gerekmekte olup, davacının fatura konusu işi yaptığını ispat edemediğini, işin yapılıp yapılmadığı ve kim tarafından yapıldığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmış olup, 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu işlerin müvekkili şirket tarafından yapıldığının ispatlandığını, mahkemece, belediyeden gelen çalışan kayıtları arasında davacı şirketin çalışanının bulunmadığının tespit edildiğini, kaldı ki, ilgili tarihte davacı şirketin SGK’lı personeli dahi bulunmadığını, SGK kayıtlarının celbi ile bu hususun ispat edilebileceğini, nitekim SGK’lı personeli bulunmayan davacı şirketin işi hangi personelle yaptığının da ispata muhtaç olduğunu, hal böyle iken işin yapılacağı yere hiç bir personelini yönlendirmeyen, yönlendirebilecek bir personeli bulunmayan davacı şirketin bu montaj işini ne şekilde yaptığının mahkemece gözardı edilmesinin hatalı olup, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, mahkemece sadece takibe dayanak faturanın ticari defterlerde kayıtlı olmasına dayanılarak hüküm tesis edildiğini, oysa defterlerde mevcut kayıtların aksinin her türlü delille ispatının mümkün olup, sunulan ticari defter ve kayıtlar, müvekkili şirketin personellerinin otele giriş ve çıkış tarihlerini gösterir otel kayıtları, … … otelinin faturaları, 06/07/2018 tarihli müvekkili şirket çalışanı …’in imzasında hazır bulunduğu geçici kabul tutanağı ve SGK kayıtları ile adi karinenin aksinin ispatlandığını, davacının ödeme yapılmaması hususunda müvekkili şirketin kötü niyetli olduğunu ispat edemediğini, müvekkili şirket çalışanlarınca tüm işin yapıldığını, faturanın işe başlama tarihinden önce kesildiğini, davacı şirket ve müvekkili şirket arasında bir hakediş mutabakatı mevcut olmadığını tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, alacağın yargılamaya muhtaç olduğunu, hal böyle iken müvekkili aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar karar verilmesini, haksız icra takibi başlatılması ve dava ikame edilmesi nedeniyle %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar/kötü niyet tazminat takdirini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı olarak iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eser sözleşmesi, yüklenicinin (iş bu dava yönünden taşeronun) bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin (iş bu dava yönünden yüklenicinin) de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesinde kural olarak yüklenici (iş bu dava yönünden taşeron), sözleşme ve yasaya uygun gerçekleştirdiği imalât miktarını, iş sahibi (iş bu dava yönünden yüklenici) ise yaptığı ödemeleri kanıtlamakla yükümlüdür.
Eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı ve işin tamamlanmış olması durumunda, işin yüklenici (iş bu dava yönünden taşeron) tarafından yapılıp teslim edildiği karine olarak kabul edilmektedir. İşin tamamlanmış olmasına rağmen, yüklenici (iş bu dava yönünden taşeron) tarafından eksik bırakıldığı başkasına tamamlattırıldığı iddiasında bulunulması halinde, eser sözleşmesinin aksi üçüncü kişilerden alınan belgeler ve tanık beyanlarıyla ispatlanmış sayılamaz. Aksinin ispatı iş sahibinin (iş bu dava yönünden yüklenici), işin ifası sırasında, yükleniciyi (iş bu dava yönünden taşeron) çekmiş olduğu bir ihtarla temerrüde düşürmesi veya işin ifasına başlanmadığı veya eksik bırakıldığına dair yaptırdığı delil tespiti ile mümkün olacaktır. (Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 15/06/2017 tarih ve 2016/3587 Esas-2017/2569 Karar sayılı kararı)
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Tüm bu açıklamalar, mahkemesince yapılan yargılama, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller ve Yargıtay yerleşik içtihatları birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında, davalının yükleniminde bulunan IP Santral Sisteminin Kurulması işlerinin montaj ve işçiliğinin davacı tarafından yapılması hususunda sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu tarafların kabulünde olup, davalı tarafça davacının işi yapmadığı, kendisi tarafından tamamlandığı savunulmuş ise de, davacı tarafça işin bedeli için düzenlenerek gönderilen faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, süresinde bu faturaya itiraz edilmediği gibi, davalının, sözleşmenin ifası aşamasında davacı tarafça işe başlanmadığı, başlanılmaması halinde kendisi tarafından tamamlanacağı yönünde herhangi bir ihtar veya tespitinin de bulunmadığı anlaşılmış olmakla, işin davacı taşeron tarafından yapıldığının kabulü doğru olup, davalı tarafça aksi usulüne uygun delillerle ispat edilememiş olmakla, mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararda dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.075,73 TL istinaf karar harcından peşin alınan 3.400,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.675,73‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır