Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/751 E. 2023/460 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/751 – Karar No:2023/460
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/751
KARAR NO : 2023/460
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI : 2019/221 E-2021/304 K

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/05/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalının, müvekkili şirketin yabancı sermayeli otomotiv firmaları için ürettiği parçaların kalıplarını ürettiğini, davalı tarafın, müvekkili şirkette oluşturduğu güveni suiistimal ederek fahiş fiyat uyguladığının tespiti üzerine durumun düzeltilmesinin istendiğini, devam eden siparişler ve geçmiş dönemde davalı tarafça üretilmeyen siparişlerle ilgili olarak yazışmalar ve toplantılar devam ederken davalı tarafın 31/12/2018 tarihli icra takibine konu faturaları düzenlediğini ve müvekkiline gönderdiğini, taraflar arasında sözleşmelere göre siparişlerin, fatura tarihindeki döviz kurundan faturalandırılacağı kabul edilmesine rağmen, davalı tarafın döviz kurunu 7,00 TL esas alarak fatura düzenlediğini, müvekkili şirketin bu faturaları iade ettiğini, buna rağmen davalının icra takibi yaparak yüksek bedelli faturaları icra takibine konu tutarı müvekkili şirketten talep ettiğini, yine davalı tarafa gönderdiği 08/01/2019 tarihli mail ile sözleşmesiz siparişler için talep edilen fiyatların fahiş olduğunu, teslimi yapılmayan kalıpların faturasının kesildiğini bildirdiğini, karşı tarafın bu maile verdiği 12/01/2019 tarihli cevapta açıkça fiyat anlaşmazlığı sebebiyle kalıpları göndermediğini, …firmasına zor durumda kalınmaması için kalıpları göndereceğini, (yani fatura tarihinde hala kalıpları göndermediğini kabul ettiğini) ancak kesilen ve iade edilen faturaları sisteme alınmasını şart koştuğunu, ortada 12/01/2019 tarihi itibarıyla henüz muaccel olmuş bir alacağın bulunmadığını, davalı tarafın göndereceğini belirttiği kalıplar için ödenen tutar olan 292.917,85 TL’nin davalı tarafın takip çıkışından mahsup edilip, faturalar doğru kur üzerinden hesaplanıp, teslim edilmeyen kalıplar teslim edilseydi taraflar arasında herhangi bir cari hesap alacağı oluşmayacağını, davalı tarafın İzmir mahkeme ve icra müdürlükleri yerine Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1377 takip sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını, davalı tarafın cari hesapta kendisine ödenen tutarı toplam fatura tutarından mahsup etmediğini, davalı tarafın icra takibi ile herhangi bir temerrüt gerçekleşmeden 6.873,27 TL işlemiş faiz talep ettiğini, temerrüt gerçekleşmeden talep edilen işlemiş faizin mesnetsiz olduğunu, yapılan arabuluculuk başvurusunda anlaşma sağlanamadığından, anılan takibin teminatsız olarak durdurulması için Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/270 D.İş sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını, mahkeme tarafından menfi tespit davası açılıncaya kadar takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini belirterek; Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1377 Esas sayılı takip dosyasına konu 373.380,72 TL yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, davanın kabulüne karar verilmesi halinde takibin durdurulup kararın kesinleşmesi ile birlikte takibin iptalini, davalı tarafın kötüniyetli ve haksız takibi nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; D.İş dosyasında verilen tedbir kararının ve iş bu dava ile tedbirin devamına ilişkin verilen kararın İİK’nun 72. maddesine ve HMK’nun 391 ve devamı maddelerine aykırı olduğunu, talep edenin dilekçelerinde kısmi de olsa açıkça borç ikrarı bulunduğunu, davacının, dava dilekçesinde takip tutarının tamamına ilişkin borçlu olmadığının tespitini talep etmesine karşın açıkça cari hesap borcunun 292.917,85 TL olduğunu kabul ettiğini, yanlış kur üzerinden fatura kesildiğine ilişkin itirazında ise açıkça takip konusu 11 adet faturanın sadece 6 tanesine ilişkin sunduğu tabloda da KDV dahil olması gereken rakamın 326.492,43 TL olduğunu kabul ettiğini, net olarak hiçbir dayanak sunulmaksızın muaraza yaratma yönünde birbirleri ile tamamen çelişik iddialar sunulduğunu, tedbir kararı verilerek müvekkilinin mahfına sebep olunduğunu, davacının faturaların hatalı kurdan kesildiği, fiyatların fahiş olduğu, 15/01/2019 tarihinde ödenen 50.000,00 TL’nin mahsup edilmediği, 69.100,00 TL tutarındaki faturaya konu kalıpların teslim edilmediği, temerrüt oluşmadığından 6.873,27 TL faiz talep edilemeyeceği gibi karışık iddialarının çelişkili olduğunu, kabul anlamı taşımamak kaydıyla bir an için davacının tüm iddiaları kabul edilse dahi müvekkilinin davacıdan 169.926,00 TL alacağı bulunduğunu, müvekkilince defalarca yapılan talebe karşılık yapılmayan ödemeler ve verilen tedbir kararı sonrası, müvekkilinin düştüğü finansal zorluk, yapamadığı ödemeler sonrası müvekkilinin iş yapamaz hale geldiğini, imalathanesindeki ekipmanları çok düşük fiyattan satmak, işçilerini çıkarmak zorunda kaldığını, bu nedenle müvekkilinin kalıp ürettiği diğer firmalara karşı da aksayan hizmetler nedeniyle çok büyük itibar kaybına uğrayıp yeni iş alamaz olduğunu, 17/05/2019 tarihinde imalathanenin resmi kapanışının gerçekleştirildiğini, belirterek; öncelikle usul hukuku olmak üzere kanuni dayanağı bulunmayan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, haksız ve hukuka aykırı, kötüniyetli olarak açılan davanın reddini savunmuş; davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatı takdirini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu, uyuşmazlığın; taraflar arasında yapılan kalıp sözleşmeleri gereğince tarafların edimlerini yerine getirip getirmedikleri, davacının bu sözleşme, takip ve faturalardan dolayı davalıya borçsuzluğunun söz konusu olup olmadığı, borçsuzluk söz konusu ise miktarının ne olduğu noktalarında toplandığı, tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucu; davacının yabancı sermayeli otomobil firmalarına ürün üretip sattığı, ancak bu ürünlerin bir kısmının kalıplarını kalıp sözleşmeleri ile davalıya imal ettirdiği, bu kapsamda taraflar arasında dosya içeriğinde yer alan üç adet kalıp sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmelerin konusunun kalıp imalat, tasarım ve revizyona ilişkin olduğu, sözleşmelerin 6. maddesine göre imalatçının teklifte belirtildiği gibi kalıp tasarı onayı verildikten sonra kalıpları 60 gün içerisinde üretmek durumunda olduğu, yine sözleşmelerin 10.4. maddesinde döviz cinsi bedel ile satışı yapılan ürünlerin ödemesinin fatura tarihinde geçerli olan Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirası cinsinden ödeneceğinin öngörüldüğü, tarafların 10/12/2018 tarihi itibari ile defter bakiyelerinin 242.917,85 TL olduğu ve taraf defterlerinin birbiri ile bu konuda örtüştüğü, 31/12/2018 tarihli 11 adet 659.425,30 TL’lik faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerinde ise bu faturaların yer almadığı, taraf defterlerindeki cari hesap farkının bundan kaynaklandığı, faturaların, fatura tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru karşılığından düzenlenmeyip, 46.281,37 TL’lik yüksek miktardan düzenlendiği, davacının da bu faturaları ihtarname ile davalıya iade ettiği, ancak davacı tarafın dosyaya sunulan maillerle bu faturalara konu kalıpların yapım ve imalatı için onay verdiği, yine aynı faturalarla ilgili davacı şirket genel müdürünün 21/01/2019 tarihinde davalıya gönderdiği mail üzerine, davalının gönderdiği mailde, bu mailde belirtilen 31.200,00 TL’lik bedel indiriminin davalı tarafından kabul edildiği, ancak davalının defterlerine bu durumun yansıtılmadığı, yine, 31/12/2018 tarihli ve 59382 nolu 69.100,80 TL’lik faturadaki kalıpların davalı tarafından davacıya teslim edildiğinin kanıtlanamadığı, taraf defterlerinde gözüken davalının davacıya olan borç miktarı ile yukarıda ayrıntılı belirtilen rakamların mahsubu sonucu takip tarihi itibari ile davalı alacağının bilirkişi raporuna göre 219.925,28 TL olduğu, bu rakam ve toplam takip bedeli gözetildiğinde ise takip tarihi itibari ile davacının davalıya neticeten 146.582,17 TL asıl alacak, 6.873,27 TL faiz olmak üzere toplam 153.455,44 TL borçlu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; Eskişehir 3. İcra Dairesi’nin 2019/1377 Esas sayılı dosyasındaki takipten dolayı davacının davalıya 146.582,17 TL asıl alacak, 6.873,27 TL faiz olmak üzere toplam 153.455,44 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili şirket tarafından icra takibinden önce ve 31/12/2018 tarihinden sonra 15/01/2019 tarihinde davalının hesabına gönderilen 50.000,00 TL ödemenin, hesaplama yapılırken dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken icra takibi ve davaya dayanak olmayan faturalar (A59372-76 arası seri nolu faturalar) da esas alınarak A75372- 82 arası seri faturalar yönünden toplam 659.425,30 TL bedel üzerinden hesaplama yapıldığını, oysa davaya dayanak icra takibinde davalının, müvekkili şirket aleyhine 31/12/2018 tarihli ve A59377-82 arası seri nolu fatura bedellerine ilişkin toplam 366.507,45 TL asıl alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, borcun sebebini de 31/12/2018 tarihli ve A59377-82 arası seri nolu fatura bedellerine ilişkin cari hesap alacağı olarak gösterdiğini, üstelik fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmadığını, davalı taraf söz konusu icra takibine sadece A59377-82 arası seri nolu faturaları konu yapmış iken, bilirkişi incelemesi yapılırken, müvekkili şirketin kayıtlarında bile bulunmayan ve icra takibi konusu olmayan A59372- A59373-A59374-A59375-A59376 nolu faturaların da rapora esas alınarak inceleme yapılmış olmasının hatalı olduğunu,(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.04.2018 tarihli, 2017/903 E- 2018/974 K. sayılı ilamı; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/341 E-2013/5453 K. sayılı ilamı) kaldı ki, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aralarındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilmesi ve yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması gerektiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/919 E- 2019/886 K. sayılı ilamı) bunun yanısıra; takip konusu faturaların müvekkilinin ticari defterinde kayıtlı olmamasının, davalının iddia ettiği faturalara ilişkin müvekkili şirketin davalıya borcunun bulunmadığını gösterdiğini, kaldı ki, davalı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp, teslim edildiğinin de kanıtlanamadığını, öte yandan, davalı tarafın tek taraflı fatura düzenlemiş olmasının, alacaklı olduğu sonucunu doğurmadığını, ayrıca mahkemece davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olup, kararın bu nedenle de kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek; mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair verilen kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; tamamen davacının dava dilekçesi dikkate alınarak hatta davacı taleplerinden fazlası dahi gözetilerek hukuki yorumlarla düzenlenen bilirkişi raporunun ve tamamen bu rapora dayalı olarak tesis edilen gerekçeli kararın kabulünün mümkün olmadığını, kararda müvekkilinin alacağından düşülen 28/06/2017 tarihli 31.200,00 TL’lik fatura yönünden; bu faturanın davaya dayanak icra takibine konu edilmeyen ve bedeli önceden ödenmiş bir fatura olduğunu, bu faturaya ilişkin cevap dilekçesinde ayrıntılı açıklama yapıldığını, bu fatura bedelinin alacaktan düşülmesinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere; mali müşavir olan bilirkişinin hukuki yoruma giderek müvekkilinden icra takibinden önceki davacı tarafın indirim talebine karşı şartlı olarak verilen bir indirimin, adeta cımbızla çekilerek hüküm kurulmasının ne hukuken ne de mali olarak mümkün olmadığını, zira, davacı …’ın mailine cevaben gönderilen 22/01/2019 tarihli mailde, bu fatura bedelinin mevcut alacaklardan düşülmesinin ön koşulunun müvekkili tarafından … tarafından tüm borcun nakit ve tek seferde 320.000,00 TL olarak ödenmesi olduğunu, ancak karşı tarafın bu teklifi kabul etmediğini, bu nedenle bu faturadan kaynaklı alacaklarını bakiyeden düşme yükümlülükleri olmadığını, kaldı ki, ön koşul gerçekleşmemesine rağmen mahsup edilen bu faturanın 2017 yılına ait olup, 2017 ve 2018 yılları sonunda muhasebesel mutabakatlarda da bu faturaya hiç bir itiraz olmadığını, 59382 nolu 69.100,80 TL’lik fatura yönünden; bu faturaya konu kalıpların teslim edildiğine dair; bu kalıpların projesine ilişkin kalıpların imalatını başlatan Onay Mailinin, kalıp teslim belgesi irsaliyenin, faturasının, kalıptan üretilen örnek parça fotoğrafının cevap dilekçesi ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin ekinde sunulduğunu, bu belgelerin mahkemece incelenmediği gibi, bu faturaya ilişkin dava dışı 3. kişiye müzekkere yazılması taleplerinin de kabul edilmediğini, bu kalıpların özel siparişe istinaden üretilmiş olup, imalatı tamamlandıktan sonra teslim edilmemesinin mantığının da olmadığını, asıl sebebin, karşı tarafın müşterisi ve bu kalıpları kullanacak olan …. A.Ş.’nin 28/02/2019 tarihinde mail yolu ile projeyi iptal etmesi olduğunu, iptal nedeninin davacının yetersizliği olduğunu, taraflarından kaynaklı olmayan, tamamen karşı tarafın kendilerinden kaynaklı bu iptal neticesinde, bu kalıplara ihtiyaçları kalmadığını, bundan dolayı da ödeme yapmaktan imtina ettiklerini, projenin, kalıplardan bağımsız olarak iptaline ilişkin detayın ilgili firmaya müzekkere yazılarak sorulması taleplerinin ise Mahkemece kabul görmediğini, kur farkı yönünden; davacının dava dilekçesinde takip tutarının tamamına ilişkin borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, aynı dilekçede cari hesap borcunun 292.917,85 TL olduğunu kabul etmesine karşın bilirkişi ve Mahkemenin talebin de ötesine geçerek 219.925,28 TL alacak olduğuna karar verdiğini, kur farkına ilişkin yasal süre içinde mali açıdan faturalara itiraz edilmediğini, mali müşavir bilirkişinin, mali itiraz süresinden hiç bahsetmeksizin 46.281,37 TL kur farkı oluştuğunu iddia ettiğini, buna karşılık davacının yanlış kur üzerinden fatura kesildiğine ilişkin itirazında ise açıkça takip konusu 11 adet faturanın sadece 6 tanesine ilişkin sunduğu tabloda da KDV dahil olması gereken rakamın 326.492,43 TL olduğunu açıkça kabul ettiğini, kaldı ki; bir an için faturalara yasal süresi içinde itiraz edilmiş olduğu varsayılsa dahi; fiyatların sözleşmelere paralel şekilde, gerçek teslim tarihlerindeki Euro kuru üzerinden hesaplanmış olup, burada davacının iddia ettiği üzere sadece fatura tarihindeki kurun üzerinde bir değerden hesaplama yapılarak haksız kazanç peşine düşülmediğini, iddianın aksine dolar kuru 31/12/2018 tarihinde 6,05 TL olmakla birlikte, takibe konu 11 adet faturada hem 6,03 TL altındaki hem de üstündeki farklı değerlerden hesaplama yapıldığını, Mahkeme ve kararına esas raporda sadece üstten değerler ile hesaplama yapılan faturaların belirtilip, bu değerin (6,03) altından yapılan hesaplamalardan hiç bahsedilmediğini, bu durumun gerek matematiksel gerekse de hukuksal olarak kabul edilemez olduğunu, kaldı ki yukarıda da belirtildiği üzere; faturalara süresi içinde itiraz edilmediğini ve fatura içeriklerinin red de edilmediğini, davacının 10/01/2019 tarihinde kargo ile, 15/01/2019 tarihinde de müşavir kanalı ile teslim aldığı faturalara, aradan 19 gün geçmesine rağmen, 29/01/2019 tarihinde bu kalıpları sipariş etmediklerini iddia eden ihbarname ile itiraz ettiğini, alacağın muacceliyet kesbetmediği, 6.873,27 TL faizin talep edilemeyeceği yönünden; bilirkişi kök ve ek raporuna itiraz ve cevap dilekçelerindeki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere fatura bedelleri ve ödemelerin defalarca yazı ile davacı yandan talep edilmiş, hatta pazarlık dahi edilmişken davacı yanın fatura bedellerinin talep edilmediğine ve muaccel olmadığına ilişkin iddiasının doğru olmadığını, bununla birlikte sözleşmeler uyarınca ödeme planı ve ödeme zamanlarının muayyen olarak belirlenmiş olup, davacı yanca bu plana hiçbir zaman uyulmadığını, yani muacceliyet zaten sözleşme ile belirlenmesine ve fatura ile açıkça talep edilmesine rağmen her nasılsa davacı tarafça belirtilen aynı miktar üzerinden hesaplama yapılarak hüküm tesis edildiğini belirterek; mahkemece eksik incelemeye dayalı verilen kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında kalıp imalatını konu alan yıllara sari eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ihtilafsız olup, dava; davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibi adına düzenlenen 31/12/2018 düzenleme tarihli A-59377-82 nolu fatura bedellerine ilişkin cari hesap alacağı belirtilerek yapılan icra takibi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Takip talebi ekindeki faturalar toplamı 372.733,80 TL olmakla birlikte yine takip talebi ekinde sunulan muavin defteri kaydında 01/01/2019 tarihinde borcunun 416.507,45 TL olduğu belirtilerek, 2019 yılı Ocak ayında yapılan 50.000,00 TL EFT ödemesi de mahsup edilmek suretiyle bakiye 366.507,45 TL asıl alacak ve 6.873,27 TL işlemiş faiz yönünden talepte bulunulduğu görülmüştür.
Dosya kapsamı ve taraf beyanları ile; davalı yüklenici tarafından taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında 31/12/2018 tarihli, 659.425,30 TL bedelli toplam 11 adet fatura kesildiği, birbirini teyit eden taraf defter kayıtları ile davalı yüklenicinin bu faturaların düzenlenmesi tarihinden önce toplam 242.917,85 TL davacı iş sahibine borçlu olduğu, dava konusu icra takibi ve takip dayanağı eki muavin defter kaydı incelendiğinde, bu borcun takip tarihi itibariyle davalının 11 adet faturasına ilişkin 659.425,30 TL alacağından mahsup edilerek, bakiyesi 416.507,45 TL olduğu kabul edilerek ve bundan da 2019 yılının Ocak ayında davacı tarafından yapılan 50.000,00 TL ödemenin mahsubu ile takip tarihindeki alacak miktarı üzerinden takip talebinde bulunduğu anlaşılmış olmakla, takip dayanağı muavin defter de dikkate alındığında, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 11 adet faturanın tümü dikkate alınarak inceleme yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu tespitler kapsamında taraf vekillerinin istinaf nedenleri incelendiğinde ve özellikle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 31/12/2018 tarihli tüm faturalar yönünden yapılan incelemede, 59382 nolu faturada gösterilen 69.100,80 TL bedelli kalıp dışında diğer faturalarda gösterilen imalatların teslim edildiğinin, e-mailler ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle ispatlandığının belirtilmesine göre ve Dairemizce de iş bu bilirkişi raporunun bu kapsamdaki tespitlerinin oluşa uygun ve denetlenebilir olduğu anlaşılmakla, yine takibe konu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayıp, bu alacağın tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmış olmasına, bu kapsamda da alacağın likit olmadığının anlaşılmasına göre, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yine 59382 nolu 69.100,80 TL bedelli faturadaki kalıpların davacıya teslim edildiğinin özellikle sunulan irsaliyede davacı yada yetkilisinin imzasının bulunmamasına göre ispatlanamadığının anlaşılmasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin incelenmesinde;
Her ne kadar mahkemece 28/06/2017 tarihli 059354 nolu “tasarım fikstürleri” açıklamalı 31.200,00 TL bedelli faturanın bedeli toplam alacaktan mahsup edilmiş ise de, dosyadaki bu mahsuba dayanak olan davalı yüklenici tarafından gönderilen tarihsiz e-mailde, bu alacağın toplam alacaktan indiriminin şarta bağlandığı ve peşin ödeme yapılması halinde mahsubunun kabul edileceği belirtilmiş olmakla ve peşin ödeme şartı da gerçekleşmediğinden, bu miktarın mahsup kabulü olarak değerlendirilerek alacaktan düşülmesi doğru olmamıştır.
Tüm bu açıklamalar kapsamında davaya dayanak olan Eskişehir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1377 esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından talep edilen 366.507,45 TL asıl alacaktan, bilirkişi tarafından hesaplanan kur farkı 46.281,37 TL ile, 59382 nolu fatura ile bedeli talep edilen ancak teslim edildiği ispatlanamayan kalıpların bedeli olan 69.100,80 TL’nin mahsubu ile davalının takip tarihi itibariyle bakiye alacağının 251.125,28 TL olduğu kabul edilerek, davacının menfi tespit davasının 115.382,17 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile Eskişehir 3. İcra Dairesi’nin 2019/1377 sayılı dosyasındaki takipten dolayı davacının davalıya 115.382,17 TL asıl alacak, 6.873,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 122.255,44‬ TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih ve 2019/221 Esas- 2021/304 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Eskişehir 3. İcra Dairesi’nin 2019/1377 sayılı dosyasındaki takipten dolayı davacının davalıya 115.382,17 TL asıl alacak, 6.873,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 122.255,44‬ TL BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.351,27 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6.376,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.974,86‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 6.376,41 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 19.338,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 38.157,54 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 258,90 TL posta masrafı, 450,00 TL bilirkişi ücreti ile 155,00 TL dosyanın istinafa gönderilmek üzere fotokopi ücreti olmak üzere toplam 908,30 TL yargılama giderinin kabul oranına göre (%32,74) hesaplanan 297,37 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre 432,17 TL’sinin davacıdan, 887,83 TL’sinin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
12-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi Yönünden:
13-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 2.621,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının davacıdan peşin alınan 2.621,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.441,1‬0 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
15-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
16-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır