Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/725 E. 2023/498 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/725 – Karar No:2023/498
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/725
KARAR NO : 2023/498

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI : 2018/722 E-2021/79 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.04.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talepli davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalının yüklenicisi olduğu konut inşaatı işi kapsamındaki belirttiği spor tesislerinin yapımının müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşme ile KDV dahil 200.000 TL bedelle müvekkiline taşere edildiğini, sözleşmenin 7. maddesinde ödeme planının düzenlendiğini, davalının 50.000’er TL bedelli üç adet çek vermesinin ve bu çekler karşılığında teminat olarak müvekkili tarafından aynı bedelli teminat senedi verilmesinin, teminat senedinin müvekkili olan diğer davacılar tarafından ciro edilmesinin kararlaştırıldığını, işin tam olarak yerine getirildiğini, davalının 30.11.2015 tarihli 50.000 TL bedelli çeki müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında alacağının kalmadığını, ancak belirtilen 30.07.2015 tanzim tarihli, 150.000 TL tutarlı teminat senedinin davalı tarafça iade edilmediğini ve 2018/9969 sayılı dosya ile icra takibine konulduğunu, müvekkiline ait banka hesaplarının bloke edildiğini, takibin müvekkilinin ticari itibarını zedelediğini öne sürerek takibin iptaline, müvekkilinin icra takibine konu teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı şirketin anahtar teslimi yapmayı kabul ettiğini, garanti süresinin 5 yıl olduğunu, müvekkilinin ödemeleri zamanında ve tam olarak yaptığını, imalatın tekniğine uygun yapılmadığını, henüz teslim edilmediğini, müvekkilinin tarafı olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince arsa sahiplerine karşı sorumlu olduğunu, arsa sahiplerinin son dört dairenin tapusunu vermediklerini, ayıplı imalatı kullanmadıklarını, bildirim üzerine davacı şirketin 2016 yaz aylarında ayıbı gidermeye çalıştığını ancak başaramadığını, imalatın tekniğine ve amacına uygun yapılmadığını, sahada çökmeler meydana geldiğini, onarım sonrasında sahanın yeniden kullanılamaz hale geldiğini, ihbara rağmen davacının ayıbı gidermediğini, müvekkilinin keşide ettiği 09.02.2018 tarihli ihtarnameyle ayıbın giderilmesini, aksi halde bononun takibe konulacağını bildirdiğini, davacının müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin icra takibi başlatmak zorunda kaldığını, takipten sonra da sahanın 2018 yılı Eylül ayında yeniden inşa edileceğinin sözlü olarak taahhüt edildiğini, bu nedene fiili haciz uygulanmadığını savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “taraflar arasında “… İnşaatı İşi Kapsamında ;1 adet Mini futbol 1 adet Tenis kortu ,1 adet çok amaçlı spor alanı sahalarının yapımı” konusunda sözleşme imzalandığı, sözleşmenin teminatı olarak davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine verilen 30/07/2015 tanzim tarihli ve 150.000,00 TL bedelli senedin davalı tarafından icra takibine konu edildiği, dosya içerisinde toplanan tüm deliller ve bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının, yüklendiği sözleşmede tanımı yapılan işleri tamamlayıp davalı iş sahibine teslim ettiği, teslimden sonra futbol zemininde çökmeler meydana geldiği, çökmelerin meydana gelmesi üzerine, davacının futbol sahasında tekrar çalışma yapıp düzelttiği, ancak yine çökmelerin meydana gelmesi üzerine taraflar arasında ihtilafın oluştuğu, Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2018/9969 E sayılı dosyasıyla takibe konu edilen 30.07.2015 tanzim tarih ve 150.000,00.TL bedelli senedin, davacı tarafından davalıya, aralarında akdedilen dava konusu sözleşmenin teminatı olarak verildiği, futbol sahası yapım şartnamesinde belirtilen “6.3.1. Altyapı başlıklı maddesi ve 6.3.4. Zemin Kaplama başlıklı maddesinde belirlenen taahhüdün davacı tarafından yerine getirilmiş olup, sıfır kotu üzerindeki futbol sahasının hatıl içine serilen iri blokaj malzemesinin çökmesi sonucu değil de sıfır kotu tesviyesinin alt kotunda kalan dolgu malzemenin iyi sıkıştırılmamasından kaynaklı bölgesel boşlukların zeminden sızan suyun etkisiyle çökmesi sonucu saha içerisinde de bölgesel çökmelerin olduğu, zemindeki çökmelerin, davacı yüklenicinin ayıplı imalatından kaynaklanmadığı, davalı iş sahibinin, sözleşme ve sözleşmenin teminatı olarak verilen 30.07.2015 tanzim tarih ve 150.000,00 TL senede dayalı olarak davacıdan talep edebileceği bir alacak bulunmadığı, icraya konulan ve davalı tarafça tahsil edilmek istenen teminat senedinin sözleşmenin 7. Maddesi gereğince davacıya verilen çekler için alınmış olup işin tamamlanmasıyla davacıya iade edilmesinin kararlaştırıldığı ancak iş tamamlanıp teslim edilmesine rağmen davacıya teslim edilmediği anlaşıldığından davanın kabulü ile, davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2018/9969 Takip sayılı dosyasına konu senetten dolayı, davacı tarafın davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine aşağıdaki şekilde davanın kabulü yoluna gidilmiştir. Her ne kadar davacı taraf kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de davalı tarafın kendi aleyhlerine haksız ve kötüniyetli olarak takip başlattığı yönünde delil sunamadığı ve davalı tarafın davacının edimini tam olarak yerine getirmediği için senedi icraya koyduğu anlaşıldığından davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin…” reddi gerektiği gerekçesiyle “1-DAVANIN KABULÜ İLE; davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2018/9969 Takip sayılı dosyasına konu senetten dolayı, davacı tarafın davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, -Davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çökme nedenini belirlemek için keşif yapıldığı, bilirkişilerin sondaj, alt katman gözlemi, ses, elektronik dalga göndermek gibi yöntemler uygulamadıkları, sadece görsel olarak tespit yaptıklarını belirttikleri, işin tekniğine uygun yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, rapordaki bölgesel çökme olduğuna dair tespitin gerçeğe aykırı olduğu, yaklaşık 6 dönümlük alan içerisinde 50 m² kısmın çöktüğü, davacının işi bu kısımda tekniğine uygun yapmadığı, raporda çökmenin boşluğa bağlı açıklandığı, raporun gerçekçi olmadığı, davacının tekniğine uygun dolgu maddesi ile sıkıştırma yapmadığı, davacının ilk ayıbı giderdiği, ikinci kez çökme olduğunda sözlü ve yazılı uyarılara rağmen gidermekten imtina ettiği, bir başka yüklenicinin işi tekniğine, amacına uygun sıkıştırmalı yaptığı, artık çökme oluşmadığı, çökmenin tarafların kabulünde olduğu, çökme sebebinin ihtilaflı bulunduğu, davacının tamir etmekle imalatın tekniğine uygun yapılmadığını kabul etmiş olduğu, sözleşmede imalatın hangi işlemler yapılarak gerçekleştirileceğinin belirlendiği, 18×40 m ebatlı bir alanın sadece bir kısmında yaşanan çökmenin teknik olarak açıklanamadığı, davacının işi tamamladığını, teslim ettiğini gösterir belge sunamadığı, zira müvekkili tarafından dava dışı kişiye gidertilmiş olduğundan keşifte çöken alanın görülemediği, işin uzmanı olan davacının dolgu ve diğer alt yapıda sorun olduğunu müvekkiline bildirmediği, dolguda sorun varsa müvekkiline bildirmesi gerektiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talepli olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda davacı …. Şirketi taşeron, davalı şirket yüklenici olup, davalının yüklenicisi olduğu site inşaatı kapsamındaki mini futbol, tenis kortu ve çok amaçlı spor alanı (basketbol ve voleybol) tesislerinin yapımının 29.07.2015 tarihli sözleşme ile davacıya taşere edildiği çekişmesizdir. İş bedelinin KDV dahil 200.000 TL olarak belirlendiği, sözleşmenin yedinci maddesinde davalı yüklenicinin 50.000’er TL bedelli üç adet çek vermesinin, davacı taşeronun bu çekler karşılığında teminat olarak aynı tutarda bir senet vermesinin, senedin … ve … tarafından ciro edilmesinin, senet üzerinde herhangi bir ibare olmamasının ve iş bittikten sonra kesin hesap çıkarılarak davacı taşeronun alacağı için 30.11.2015 vade tarihli çek verilmesiyle, teminat olarak alınan senedin iade edilmesinin kararlaştırıldığı, davalı tarafça 50.000’er TL bedelli üç adet çekin verildiği, çek bedellerinin ödendiği, bu çekler nedeniyle davacı taşeron tarafından düzenlenip, diğer davacılar tarafından da imzalanan 150.000 TL bedelli bono senedinin iş bedelinin teminatı olarak verildiği, sözleşmeyle kararlaştırılan tenis kortu ile çok amaçlı spor alanı tesislerinin eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim edildiğinin çekişmesiz olduğu anlaşılmaktadır.
Futbol sahasında çökme meydana geldiği, tesisin yapıldığı zeminin davalı tarafça oluşturulduğu, davalı taraf da işin uzmanı olduğundan davacının uyarı yükümlülüğünün bulunmadığı, ancak bildirim üzerine meydana gelen çökme giderilmekle imalatın ayıplı olduğunun davacı tarafça benimsendiği, tüm bu açıklamalar kapsamında davaya konu teminat senedinin sözleşmede taahhüt edilen her üç spor tesisinin imali için çeklerle tahsil edilen 150.000 TL iş bedelinin ve bu işlerin sözleşmeye uygun teslimi taahhüdü ile verildiği anlaşılmış olmakla, ayıplı imal edilen futbol sahası yönünden ayıplı imalat nedeniyle mahsubu gereken meblağın tespitiyle sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1.a.6 madde uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-) Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/01/2021 tarih ve 2018/722 E-2021/79 K
sayılı kararının HMK 353/1.a.6 madde gereğince kaldırılmasına,
3-) Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-) Davalı tarafından yatırılan 2.561,62 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-) Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a madde gereğince KESİN olarak 27.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır