Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/719 E. 2023/615 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/719 – Karar No:2023/615
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/719
KARAR NO : 2023/615

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2017/304 E-2021/286 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak, tazminat ve teminat senetlerinin iadesi
(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :24.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :26.05.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, tazminat ve teminat senetlerinin iadesi istemlerine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında akdedilen 22.12.2015 tarihli sözleşme ile ihalesi davalı uhdesinde kalan … … şehrinde yaklaşık 550.000 m2 arsa üzerine yapılması planlanan “… Üniversitesi Kampüsü” kapsamında konsept projelerinin … Üniversitesi yetkilileri tarafından onaylanmış toplam 161.200 m2’lik inşaat alanlı rektörlük, kütüphane ve eğitim merkezi, öğrenci kantini, Fen Bilimi Fakültesi, Fen Bilimi Laboratuvarı, İnsan Bilimi Fakültesi, Ekonomi Fakültesi, ekonomi fakültesine dahil kütüphane ve dil laboratuvarı, Hukuk ve Siyaset Fakültesi dahilinde okuma alanı ve kütüphane, Mühendislik Fakültesi, Mühendislik Laboratuvarı, Öğrenci Yurdu binaları ve çevre düzenlemelerine ait mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj, alt yapı uygulamaları, detay projeleri ve tanıtıma yönelik 3 boyutlu görseller işinin müvekkiline verildiğini ve işin kapsamlı olması üniversite bütçesi ve Kuzey Irak’ın savaş tehdidi altında olması karşısında süreyi uzatan ve ödemeleri gösteren ek protokoller yapılarak projelendirilmesi işinin müvekkiline bırakıldığını, sözleşme bedelinin 550.000 $ (ABD Doları) olduğunu, söz konusu projelerin protokol gereği süresinde … Üniversitesi yetkililerine teslim edildiğini ve nihayetinde onaylanarak kabul gördüğünü, müteakiben proje asıllarının da meşakkatli çalışma sonucunda ilgili üniversiteye ve iş sahibi davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin 22.12.2015 tarihli Protokol gereği tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen sözleşmede bahsi geçen alacaklarını alamadığını, davalının işler bittikten sonra ödemeyi durdurduğunu, sözleşmeye göre her türlü ulaşım, konaklama ve sair masrafların davalıya ait olacağı kararlaştırılmasına rağmen sözleşmenin aksine bu masrafları da tek taraflı olarak alacaktan mahsup ettiğini, bakiyesini dahi ödemediğini, müvekkilinin hakedişlerinden 262.099,73 $ (ABD Doları) davalıdan alacağının bulunduğunu, süresinde ödemelerini yapmayan davalı ile süresinde ödemelerini yapmaları karşılığı sağlanan dolar kurunun sabitlenerek Türk Lirasına çevrilmesi şartının da davalının temerrüdü sebebiyle edimini yerine getirmemesinden dolayı geçersiz kaldığını, tarafların bahsi geçen 22.12.2015 tanzim tarihli protokolün 7. maddesine istinaden ekte sureti sunulan 1.350.000 $ tutarında teminat senedini projelerin onayını müteakip geri iade etmek kaydı ile imzalayarak davalıya teminat senedi olarak teslim ettiğini, yine teminaten 01.11.2016 tanzim tarihli, 07.12.2016 vade tarihli, 390.000,00 TL bedelli ve üzerinde “… Projesi Müh. Hizm. Onayı için Teminat Senedi” olarak tanzim edilerek, projelerin onayından sonra iade alınmak üzere teslim edildiğini, senetler üzerinde senet metni içerisinde teminat senedi olarak … Projesi Müh. Hizm. Onayı için teminat verildiğinin açıkça şerh edildiğini, müvekkilince davalıya yapılan tüm ödeme çağrılarının sonuçsuz kaldığını, davalıya 20.02.2017’ye kadar harcamaları gösterir “4M … Harcamaları” başlıklı bir hesap yaparak davalının, alacağı 40.697,00 $ olarak ödeyebileceğini beyan ettiğini ve çizelgeyi müvekkiline yolladığını, taraflar arasında sözleşme ve bedeli hususunda herhangi bir uyuşmazlık olmadığını, ancak sözleşmenin 3.maddesinde işin süresi yönünde net bir anlaşma, uzlaşma söz konusu iken, davalının işin süresine onay süreleri dahil gibi düşünülerek hesaplanmasından kaynaklandığını, halbuki işin süresi hesaplanırken işverence ve asıl iş sahibince toplam onay süreçlerinin ve yeni isteklerinin bu süreçten ayrık tutulduğunu, işin süresinin “işveren ile kararlaştırılacak iş programına göre toplam onay süreleri hariç 3 ay olarak uygulanacaktır” denilmek sureti ile net olduğunu, işin aksatıldığı hususunda herhangi bir temerrüt ihtarının da mevcut olmadığını, tarafların Irak’taki gelişmeler karşısında (olağanüstü haller) bir araya gelerek 01.09.2016 tarihinde yaptıkları protokolle öncelikle 05.10.2016 tarihine kadar projenin tamamlanıp idareye teslimini kararlaştırdıklarını, bu eser sözleşmesinden kalan ve davalı tarafın da imzası ile kabul edilen protokol ile her türlü masraf davalıya ait olmak üzere 642.200,00 TL onay tarihinden itibaren 15 gün içerisinde elden ödeyeceğini, bu protokol karşısında yine de müvekkili davacının üzerine düşen hizmeti aksatmadan yerine getirdiğini, proje ve detaylar taslağının asıl iş sahibi tarafından kabulüne müteakiben projenin tamamlanması işlemlerine başlandığını, davalı ile projelerin 20.11.2016 tarihine kadar … Üniversitesi’ne teslim edileceği yönünde 16.11.2016 tarihinde anlaştıklarını ve protokol imzaladıklarını, yapılan sözleşmeye ilişkin hiçbir ayıp ve gecikmenin söz konusu olmadığını, bir an için gecikmenin söz konusu olduğu düşünülse dahi herhangi bir temerrüt ihtarının da bulunmadığını, müvekkilince hazırlanan projelerin %95 oranı ile kabul ve onaylandığını, onaylanan projelerin derhal hayata geçirilerek davalıya teslim edildiğini, davalıya Ankara 50. Noterliği marifeti ile 06.04.2017 tarih ve 5563 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini ve 07.04.2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, 11.04.2017 tarihi itibarı ile davalının temerrüde düştüğünü, faiz taleplerinin bu tarihten itibaren dikkate alınmasını talep ettiklerini, davalının Ankara 24. Noterliğinin 11.04.2017 tarih ve 12247 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde sözleşmeden doğan tüm borcunu inkar ettiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan hakkedişlerini alamaması davalının müvekkilini beceriksiz, işine sahip çıkamayan bir kişi olarak lanse etmesi nedenleriyle müvekkilinin itibar kaybına sebebiyet verdiğini, bu nedenle manevi tazminat talep ettiklerini, ayrıca davalının cevabi ihtarında alt taşeronlara ödemelerin tamamlandığını belirtmesine rağmen alt taşeronların alacaklarını alamadıklarından müvekkili aleyhine Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2017/7183 sayılı dosyası ile 22.506,94 USD ana para bedelli icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli hareket ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihi itibarı ile alacaklarının 10.000 $ kısmına tekabül eden 36.700,00 TL’nin davalının temerrüde düştüğü tarih olan 11.04.2017 tarihinden itibaren bankalarca uygulanacak en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 10.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, sözleşmenin teminatı olarak verilen 1.350.000,00 $ tutarında teminat senedi ve 390.000,00 TL tutarındaki teminat senedinin sözleşme hükümleri yerine getirildiğinden müvekkili davacıya bila bedel iadesine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 24.01.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, fazla hakları saklı olmak üzere dava dilekçesi ile talep ettikleri 10.000 USD’lik alacak miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah etiğini bildirerek talebini 262.099,73 USD’ye yükselterek, bu miktarın bankalarda uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: 14.01.2014 tarihinde… Şirketi ve davacı şirketten teşekkül etmiş olan iş ortaklığı ile … … şehrinde yapılması planlanan sosyal tesis, binaları, eklentileri, yapılarla ilgili mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj, altyapı konsept ve uygulama projeleri ve tanıtıma yönelik üç boyutlu görseller, animasyon ve gereken ölçeklerde maket işinin sözleşme kapsamındaki teknik verilere, eklere, şartnamelere, proje listesine, iş programına uygun olarak yapma işini tamamlayarak, 1.900.000 USD karşılığı sekiz ayda teslim etmeyi taahhüt ettiğini, daha sonra 10.02.2015 tarihinde sözleşmeye ek olarak projelerin uygulamalarının da yapılacağı, mimari uygulamaların teknik şartnamelerle birlikte hazırlanacağı, statiklerin mimariye uyarlanacağı, elektrik ve tesisat projelerinin yapılacağı, bütün projelerin teknik ve idari şartnamelerinin ve bütün binalarla ilgili akademik raporların hazırlanacağı kararlaştırılarak bu şartların yerine getirilmemesi halinde hakediş yapılmayacağının hüküm altına alındığını, iş ortaklığının edim ve taahhütlerini zamanında ifa etmemesi sebebiyle, edimin gerçekleştirilmeyen kısmına ilişkin mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj, altyapı uygulama ve detay projeleri ve tanıtıma yönelik 3 boyut görseller işinin davacı firma tarafından 22.12.2015 tarihli sözleşme hükümleri kapsamında 550.000 USD karşılığı 3 ayda tamamlanmak üzere üstlenildiğini, sözleşme gereği müvekkilinin yükümlülüklerini ifa ettiği halde davacının taahhüdünü süresinde ifa etmediğini, Kuzey Irak’taki bir üniversiteye bir kısmı tamamlanmış onlarca proje ve çizimi, kısa sürede uygun ücret karşılığı bir başka firmaya tamamlatma ihtimalinin çok düşük olduğunu, bu sebeple müvekkilinin projelerin bir kısmının belli bir aşamaya kadar davacı tarafından getirilmiş olması ve işteki gecikmenin tolere edilmesinin mümkün olmaması sebebiyle eksik ve ayıplı kısmın yine davacı ile görüşerek doğrudan davacının taşeronu olan ve fakat davacı sebebiyle işi yapmadığı bilgisi verilen firmalara tamamlatmak için anlaşmak zorunda kaldığını, bu kapsamda 01.09.2016 ve sonraki tarihlerde …. Şti., … arasında protokoller yapıldığını, bu protokoller ile davacı tarafından da eksik ve ayıplı bırakılan işin bu firmalara tamamlatılması hususunda mutabık kalındığını, halen projelerde kısım kısım eksikliklerin müvekkiline bildirilmekte olup, işin gereği gibi teslim edilmediğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimini gereği gibi ifa etmediğini, haksız taleplerde bulunduğunu, davacı tarafça süre uzatım protokol ve ek protokol yapılmasının sebepleri savaş, üniversite tarafından ödeme yapılmaması vs olarak sayılmış ise de ek protokol yapılması ve süre uzatımının en önemli sebebinin davacının süresinde edimini gereği gibi ifa etmemesi olduğunu, sözleşmeye göre işin süresinin onay süresi hariç 3 ay olduğunu, sözleşme konusu iş için davacının bilgisi dahilinde başka proje firmaları ile çalışılmak zorunda kalındığını, müvekkilinin halen dahi iş sahibi üniversite tarafından giderilmesi talep edilen eksiklikleri tamamlamaya çalıştığını, sözleşmede hangi masrafların müvekkilince yapılacağının yazılı olup, davacı tarafça ikrar edildiği üzere mahsup edilen konaklama vs. masrafların davacı tarafça ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve uygulamanın da bu hükme uygun biçimde gerçekleştiğini, davacının yaptığı işin bedelinin sözleşmeye uygun şekilde ödendiğini, bir an için aksi varsayılsa dahi iddianın aksine dolar kurunun müvekkilinin ödemelerini süresinde yapması şartına bağlanmadığını, dolar kuru sabitlenmiş olup, aksi iddianın kabul edilemeyeceğini, teminat senedi konusundaki iddianın da yerinde olmayıp, teminat senedinin edimin ifası sürecinde, edimin geç, eksik ve ayıplı ifasından doğacak zararlar için verildiğini, davacının dahi protokolde kararlaştırılan kesin vadede projenin teslim edildiğini iddia edemediğini, buna göre teminat senedinin paraya çevrilme koşullarının doğduğunu, senet iadesi talebini reddi gerektiğini, davacının iddiasının aksine davacının ifa edemediği sözleşme konu iş bilgisi dahilinde başka proje firmalarınca tamamlatıldığından bu firmalara da ödeme yapıldığı nazara alındığında sözleşme konusu iş, sözleşme bedeli ve ödemeler konusunda çekişme bulunduğunu, hatta protokoller gereği iş süresinde teslim edilmezse ödenen iş bedelinin iadesinin talep edileceği hükmü karşısında davacının alacaklı değil borçlu olduğunu, bu bedellerle ilgili dava açma hakkını saklı tuttuklarını, davacı ile sözleşmeden sonra imzalanan tüm protokollerin davacının ihtar edildiğini ortaya koyduğunu, davacının taşeronlara para ödenmediğini, müvekkili aleyhinde 22.506,94 USD bedelli takip başlatıldığını iddia etmiş ise de müvekkilinin zamanında ve eksiksiz yapılan tüm işin bedelini ödediğini, davacı iddialarının ve manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını belirterek, davacıya ödenen bedellerin iadesi talebi saklı kalmak kaydıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve sözleşme uyarınca verildiği iddia edilen teminat senetlerinin iadesi istemine ilişkin olduğu, öncelikle her ne kadar davacı ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebinin USD cinsinden olduğunu iddia ederek talep sonucunu USD cinsinden artırmış ve müteakiben yabancı para alacağını güncel döviz kuru üzerinden TL’ye çevirmiş ise de, dava dilekçesi ile yabancı para cinsinden olan alacağını açıkça TL cinsinden talep eden davacının TTK. 99 maddesi gereğince var ise, alacağını dava tarihi itibariyle TL cinsinden talep edebileceğinin kabul edildiği, bu kabulden hareketle, mahkemeye ibraz edilen 23.11.2020 tarihli bilirkişi heyet raporu çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraflar arasında akdedilen 22.12.2015 tarihli sözleşmede iş teslim süresinin onay tarihinden itibaren 3 ay olarak kararlaştırılmasına rağmen müteakiben akdedilen 01.09.2016 ve 16.11.2016 tarihli protokoller ile nihai teslim süresinin 20.11.2016 olarak davacı tarafından taahhüt edildiği, … Üniversitesi’nin 01.11.2016 tarihinde düzenlenen yazısı ile işin %95’inin tamamlandığının belirtilmesi karşısında davacının sözleşme kapsamındaki edimini 20.11.2016 tarihine kadar tamamen ifa ettiğini ispat edemediği, bu suretle sözleşme kapsamındaki işin %95’inin davacı tarafından ifa edildiği, böylelikle anahtar teslim götürü bedel olarak belirlenen sözleşme kapsamında davacı alacağının (550.000 USD sözleşme bedeli X %95= )522.500 USD olduğu, davacının kabulünde olan ve dava tarihine kadar yapılan 287.900,27 USD davalı ödemesi mahsup edildiğinde, davacının bakiye alacağının 234.599,73 USD ve, dava tarihi itibariyle USD kurunun 3.67 TL olması karşısında TL cinsinden 860.981,00 TL olduğu, her ne kadar davacı defterlerine işlenmemiş olsa da, davalı defterlerine kayıtlı olan 23.12.2015 tarihli 100.000,00 TL, 01.05.2016 tarihli 120.000,00 TL ve 30.06.2016 tarihli 120.000,00 TL ödemenin davacı hakediş alacağından mahsubu gerektiği, böylelikle nihai olarak davacının talep edebileceği hakediş alacağının 520.981,00 TL olduğu kabul edildiği, her ne kadar davalı, davacı adına 3.kişilere yaptırmış olduğunu beyan ettiği dava tarihine kadar 390.500,00 TL alacağı olduğunu iddia etmiş ise de, toplam 12 kalemden ibaret 390.500,00 TL’ nin, davacı tarafından kabul edilen 287.900,27 USD alacağın içerisinde yer aldığı bilirkişi raporu ile sabit olmakla, 390.500,00 TL ödemenin yeniden davacı hakediş alacağından düşülmesinin mümkün olmadığı, ayrıca 01.11.2016 tarihi itibariyle işin %95’inin tamamlanmış olduğu ve bu miktar üzerinden davacı hakediş alacağının tespit edildiği nazara alındığında, 01.11.2016 tarihinden ve özellikle dava tarihinden sonra yapılan toplam 366.900,00 TL ödeme ile yapılan iş ile ilişkisi tespit edilemeyen 14.151,50 TL (… ödemesi)’nin hakediş alacağından mahsup edilemeyeceği, nitekim sözleşme kapsamında kalan işin 3. kişilere yaptırıldığının ispat külfeti davalı da olup, davalı 20.07.2017, 01.11.2017 ve 23.11.2015 tarihli ödemelerin davacı hakediş alacağının hesabına esas teşkil eden %95’lik iş kapsamında yapıldığını, ayıplı imatlar için ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediğinin mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda kabul edildiği, yine her ne kadar davalı … Üniversitesi’ne iş kapsamında 150.000,00 USD cezai şart ödediğini beyan ederek, ödenen cezai şartın davacı hakediş alacağından mahsubunu talep etmiş ise de, … Üniversitesi tarafından tahakkuk ettirilen cezai şartın davalı tarafından 18.04.2016 tarihinde ödendiği, davacının 22.12.2015 tarihli sözleşme kapsamında ilk ödeme yükümlülüğünün 23.12.2015 tarihinde başladığı, sözleşmenin 8.maddesine göre ilk ödeme ile sözleşmenin yürürlüğe gireceğinin belirtildiği, davalının 23.12.2015 ve 05.01.2016 tarihli sözleşme kapsamındaki ödemesini süresinde yerine getirmediği, bu bağlamda kendi edimini ifa etmeyen davalının cezai şart alacağının mahsubunu talep edemeyeceği gözetilerek, davalının savunmasına itibar olunmadığını, böylelikle davacının dava tarihi itibariyle talep edebileceği hakediş miktarının 520.981,00 TL olduğu, Ankara 50. Noterliği’nin 06.04.2017 tarih ve 5563 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalının temerrüte düştüğü, tebliğ tarihi olan 07.04.2017 tarihine ihtarnamedeki 3 günlük atıfet süresi ilave edildiğinde davalının 11.04.2017 tarihinde temerrüte düştüğü, tarafların tacir, ihtilafın ticari iş mahiyetinde olması sebebiyle davacının avans faizi isteminde bulunabileceği gözetilerek, 520.981,00 TL’ye 11.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının teminat senetlerinin iadesi istemiyle açmış olduğu davayı 13.07.2017 tarihli celsede geri alması, davalı vekilinin ise 26.10.2017 tarihli celsede davanın geri alınmasına muvafakat ettiğini beyan etmesi karşısında teminat senetlerinin iadesi talebi ile açılmış olan davanın HMK. 123. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, yine sözleşmeye aykırılığın davacının kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilemeyeceği nazara alınarak davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 520.981,00TL’ye 11.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, teminat senetlerinin iadesi talebi ile açılmış olan davanın HMK. 123. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Taraflar arasında düzenlenen sözleşme bedelinin 550.000 USD olduğu ve ödemelerin ise ödeme günündeki kur baz alınarak ödeneceğinin belirtildiğini, dava dilekçesinde talebin döviz cinsindin olduğunu, dava dilekçesinin son sayfasında yer alan sonuç kısmındaki 10.000 USD’nin karşılığının Türk Lirası belirtilmiş olmasının dava harcının tespitine yönelik olup, talep anlamına gelmediğini, keza ıslah dilekçesinde de dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 Amerikan Doları olan talebin 252.099,73 Amerikan Doları daha arttırıldığını ve hüküm kurulurken döviz üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesinin açık bir şekilde talep edildiğini, bu nedenle alacağın ABD doları olarak belirlenmesi ve ödeme günündeki rayiç ve kur üzerinden ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece 23.11.2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığını ve bu raporda yapılan tespitlerin olduğu gibi gerekçe haline getirildiğini, ancak mahkemece dosyada mevcut diğer bilirkişi raporları ve somut deliller irdelenerek bu bilirkişi raporuna neden üstünlük tanındığına dair yeterli bir açıklama ve gerekçe bulunmadığını, taraflarca rapora itiraz edildiğini, itirazların değerlendirilmesi amacıyla ek rapor alındığını, kök rapor ve ek rapor arasında farklı tespit ve değerlendirmeler bulunduğunu, aynı şekilde 23.11.2020 tarihli rapor ile daha önce aldırılan raporlar arasında da çelişkiler bulunduğunu, bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde Amerikan Doları üzerinden yapılan tespitlerin dava tarihindeki kur üzerinden Türk lirasına çevrilerek hesaplama yapıldığını, bununla birlikte gerekçede davacı defterlerine işlenmemiş olsa da davalı defterlerine kayıtlı olan ve davalıya yapılan 23.12.2015 tarihli 100.000,00TL, 01.05.2016 tarihli 120.000,00 TL ve 30.06.2016 tarihli 120.000,00 TL ödemenin davacı hakediş alacağından mahsubunun gerektiği belirtilerek davacının talep edebileceği hakediş alacağının 520.981,00 TL olduğu değerlendirmesinin yapıldığını, 08.12.2020 tarihli dilekçe ekinde sunulan belgeden de görüleceği üzere mahsubu yapılması gerektiği belirtilen iki adet çek aslının 01.09.2016 tarihinde davalı şirkete iade edildiğinin anlaşıldığını, bu itibarla söz konusu iki adet çek bedeli olan toplam 240.000,00 TL tutarın müvekkili şirkete ödenmediği ve aynı şekilde çeklerin de müvekkili şirket uhdesinde bulunmadığından çek bedellerinin alacaktan mahsup edilmesine ilişkin değerlendirmenin bu yönüyle hatalı olduğunu, aynı şekilde bilirkişi raporunda 23.12.2015 tarihli makbuzla ödenen 100.000,00TL nin 22.12.2015 tarihli sözleşme akdedildikten sonra ödendiği için sözleşme kapsamında yapıldığının değerlendirildiğini, tarafların önce 14.01.2014 tarihinde Kuzey Irak bölgesindeki … şehrinde yapılması planlanan muhtelif binaların statik, mekanik, altyapı, peyzaj gibi işlerin yapılması konusunda 1.900.000 USD bedel üzerinden anlaştıklarını, daha sonra 22.12.2015 tarihinde yeni bir sözleşme ile … Üniversitesi Kampüsünün yapımı kapsamındaki çeşitli binaların statik, mekanik, elektrik, peyzaj, alt yapı uygulamaları işinin yapımı için 550.000 USD bedel üzerinden anlaştıklarını, davalı şirket tarafından 23.12.2015 tarihli makbuz ile ödenen 100.000,00 TL tutarındaki bedelin 14.01.2014 tarihli sözleşme kapsamında ödenmiş olup, dava konusu 22.12.2015 tarihli sözleşme ile bir ilgisi bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getiren müvekkili şirketin hakkı olan alacağını davalı şirketten alamaması, bunun için de Kuzey Irak bölgesinde gerek ihale makamı gerekse de resmi kurumlar nezdindeki girişimlerinin davalı tarafından asılsız ve mesnetsiz iddialarla engellenmesi, davalı şirketin kendi sorumluluğunda bulunmasına rağmen sözleşme konusu işin süresinde bitirilmemesinden müvekkili şirketi sorumlu tutarak algı operasyonları yapması neticesinde müvekkili şirketin yasa ve mevzuata aykırı faaliyetlerde bulunan, sözleşme gereği üstlendiği yükümlüklerini yerine getirmeyen bir konuma sokulduğunu, bu durumun müvekkilinin ticari itibar ve haysiyetine ciddi manada zarar verdiğini, manevi zarar oluştuğunu, mahkemece eksik ve yetersiz gerekçeyle bu talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacının sözleşmeden kaynaklı edimini süresinde yerine getirdiği, yani işi süresinde ve eksiksiz biçimde teslim ettiğine dair tek bir delil bulunmadığı gibi raporda da hiçbir tespite yer verilmediğini, ancak mahkemece davacının işi % 95 oranında tamamladığının kabul edildiğini, bu kabulün hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda taraf defterleri ve diğer deliller incelendikten sonra işin % 95 ‘inin bittiği kabul edilerek bu doğrultuda bir hesaplama yapıldığını, mahkemece bu tespite itibar edildiğini, ancak bilirkişi raporunda projenin idare onayının da bulunmadığı tespitine yer verildiğini, bu iki tespitin çelişkili olduğunu, idare tarafından proje onayının verilmemiş olması ve müvekkili şirkete gecikme cezası kesilmiş olmasının işin davacı tarafından süresinde ve eksiksiz yapılmadığının en önemli ispatı olduğunu, mahkemece bu hususa ilişkin itiraz ve değerlendirmelerinin dikkate alınmadığını, ortada bir kabul ya da iş bitimini ispatlayan belge bulunmadığı halde soyut gerekçelerle işin süresinde yapıldığı kabulüne dayalı biçimde yapılan hesaplama ile davacının alacaklı olduğu sonucuna varılmasının yerinde olmadığını, diğer yandan bir bilirkişiye atılan mailin yapılan yazışmalar, görüşmeler, dosyaya haberleri olmadan sunulan ancak bilirkişi tarafından incelendiği anlaşılan sair evrak nedeniyle dosya kapsamına ve bu kapsamda tanzim olunan raporların usulüne uygun tanzim edilmediğini, bu raporlara istinaden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça sunulan belgenin kendilerine tebliğ edilmeden, belge aslı talep edilmeden, belge altındaki imza kendilerine sorulmadan, bankadan ödeme yapılıp yapıldığı araştırılmadan, kendilerince ödenen hiçbir bedelin davacının usule aykırı tutulduğu anlaşılan defterlerine işlenmediği gerçekliği karşısında kabul edilerek hesaba dahil edilmemesinin eksik araştırma ve hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu, bu rapora dayalı biçimde karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, kendisine yapılan 100.000,00 TL ödemeyi dahi inkar edebildiğini, davanın alt taşeronlara yapılan tüm ödemelerin davacının bilgisi dahilinde işin yürütülmesi amacıyla yapıldığını ortaya koyduğunu, alt taşeron ödemelerinin de hesaba dahil edilmesi gerektiğini, kararda kesin hesap, kesin hesaba itirazın hiçbir şekilde irdelenmediğini, sözleşmelerin, protokollerin, kapsamlarının 3.kişilere yapılan ödemelerin beyanların değerlendirilmediğini, mahkemece işin %95’lik kısmının bitirildiği kabul edilirken dava dışı … Üniversitesi tarafından, dava dilekçesi ekinde sunulan tarihsiz yazıyla 1 Kasım 2016 tarihi itibariyle işin %95’lik kısmının tamamlandığına dair tercüme yorumun esas alındığını, bu yazıda yapılan işlemin sadece teslim olup kabulün gerçekleştirilmediğinin açık olduğunu, öncelikle bu yazının sıhhatinin araştırılması taleplerinin, gerçekten böyle bir yazı varsa kapsamının ne olduğunun, işin %95 seviyesine ne zaman getirildiğinin bir müzekkere vasıtasıyla … Üniversitesi’nden sorulması taleplerinin karşılanmadığını, bir an için böyle bir yazının gerçekten var olduğu varsayıldığında ise %95 tamamlanma oranının sözleşmenin konusu olan 161.200 m2 inşaat alanlı kampüs binalarının proje çizimlerinin sözleşmede kararlaştırılan bedeli olan 1.372.754 USD üzerinden hesaplanması gerektiğini, zira yazı konusu işin tamamı olup bakiye bedel olan 550.000 USD üzerinden hesaplama yapılarak daha az eksiklik varmış gibi az kesinti yapılmasının da hatalı olduğunu, davacının cezai şart tahakkukuna kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini ve cezai şarttan sorumlu olduğunu, davacıyla önce 14.1.2014 tarihinde 1.900.000 USD bedelli bir sözleşmenin yapıldığını daha sonra 10.2.2015 tarihinde sözleşme yapıldığı, ancak davacının ve ortağının işi zamanında teslim etmemesi sebebiyle, edimin gerçekleştirilmeyen kısmına ilişkin mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj, altyapı uygulama ve detay projeleri ve tanıtıma yönelik 3 boyut görseller işinin davacı firma tarafından 22.12.2015 tarihli sözleşme hükümleri kapsamında 550.000 USD karşılığı, 3 ayda tamamlanmak üzere üstlenildiğini, sözleşme gereği müvekkilinin yükümlülüklerini ifa ettiği halde davacının taahhüdünü süresinde ifa etmediğini, dava konusu işin, bir kısmı tamamlanmış onlarca proje ve çizimi varken, kısa sürede, uygun ücret karşılığı bir başka firmaya tamamlatılma ihtimali olmadığını, bu sebeple müvekkilinin, projelerin bir kısmının belli bir aşamaya kadar davacı tarafından getirilmiş olması ve işteki gecikmenin tolere edilmesinin mümkün olmaması sebebiyle, eksik ve ayıplı kısmı yine davacı talimatı ile, bilgisi ve onayıyla doğrudan davacının taşeronu olan ve fakat davacı sebebiyle işi yapmadığı bilgisi verilen firmalara iş yaptırabilmek için ödeme yapmak zorunda kaldığını, yani işin devamı esnasında müvekkili mecbur kaldığından ek protokoller yapmak zorunda kaldığını bu nedenle zarara uğradığını, davacının Mart 2016’da edimini ifa ile eseri teslim edeceğini taahhüt etmiş olup Aralık 2016 tarihi itibariyle dahi eserin teslim edilemediğinin anlaşıldığını, hal böyle olunca, Mart 2016 tarihi itibariyle edimin ifasının imkansız olduğunun anlaşılması halinde müvekkilinin davacının ihlal ettiği sözleşme hükümleri ile bağlı olmadığını, davacının 14.01.2014 tarihli sözleşme ile işi onay süreleri hariç 3 ayda yani 14.04.2014 tarihinde yapıp teslim etmeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüdünü ifa edememesi üzerine yapılan 01.09.2016 tarihli protokol gereği sadece 70.000,00 TL ödeme yapılacağı ve 05.10.2016 tarihinde teslim gerçekleşmezse ödenen 70.000,00 TL bedelin iade edileceğini, teslim gerçekleşirse bakiye 642.200,00 TL’nin onay tarihinden itibaren 15 gün içinde elden ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davacının taahhüdünü ifa edememesi nedeniyle 16.11.2016 tarihli protokol ile 16.11.2016 tarihinde 70.700,00 TL ödeneceği; projelerin 20.11.2016 tarihine kadar teslim edilmez ve onaylanmazsa bu bedelin de geri ödeneceğinin hüküm altına alındığını, dosya kapsamından, yazı içeriğine itiraz etmekle birlikte davacı tarafa sunulan yazışmalardan dahi 20.11.2016 tarihi itibariyle dahi teslimin veya onayın gerçekleşmediğinin anlaşıldığını, buna göre sözleşme ilişkisinin kurulduğu 2014 tarihinden 2017 tarihine kadar gereği gibi işi teslim edemeyen, gecikmeye düşen öncelikli edim yükümlüsünün bizzat davacı olup müvekkilinin ödeme borcunun muaccel olmadığını, bu nedenle davacı tarafça 05.01.2016 tarihinde yapılacağı kararlaştırıldığı iddia olunan 20.000,00 TL ödemenin yapılmaması nedeniyle müvekkiline keşide edilen bir ihtarname veya gönderilen talep yazısı bulunmadığını, zira davacının o tarihe kadarki gecikmelerden doğrudan sorumlu olduğu, o tarihe kadar işin çok büyük bir kısmı yapılmadığı halde sözleşme bedelinin büyük kısmının ödendiği gerçekliği karşısında öncelikli edim yükümlüsünün müvekkili değil davacı olduğunu, aksi varsayılsa dahi sözleşmenin daha sonra iki protokol ile ödeme şekli, vadesi ve miktarına ilişkin hükümleri tadil edilmiş olup bu tadilat gereği ödeme şekline uygun ödeme yapıldığını, tam da bu noktada protokollerde yapılan ödemelerin teslim şartına bağlandığı, teslimin ise taahhüt edilen tarihte yapılmadığı gerçekliği karşısında ödenen 70.000,00 ve 70.700,00 olmak üzere 140.700,00 TL bedelin de müvekkiline iade edilmesi ve bu amaçla hesaba dahil edilmesi gerektiğini, … firmasına yapılan 100.000 USD’lik ödemenin davacı hesabından mahsup edilememesinin hatalı olduğunu, bu firmaya yaptığı hizmetinin bedeli davacı tarafça ödenmeyince diğer alt taşeronlarla yapılan anlaşmalarla aynı usulle müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalındığını, davacının işi süresinde yapmadığını, bu nedenle hiçbir alacağa hak kazanamadığını, 01.09.2016 ve sonraki tarihlerde ……Ltd Şti.ile protokoller yapılmak zorunda kalındığını ve bu protokollerde davacı tarafından da eksik ve ayıplı bırakılan işin bu firmalara tamamlatılması konusunda mutabık kalındığını, davacı tarafından yapılması gerekip de yapmadığı işlerin müvekkilince yaptırılmış olup buna göre; statik projesinin … firmasına (…) , mekanik projesinin …)firmasına, elektrik projesinin ……Ltd Şti’ne, mimari projenin …..Ltd Şti.’ne yaptırıldığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimini gereği gibi ifa etmediğini, bilirkişi heyeti tarafından davacının edimini yerine getirmiş gibi kabul edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişiler tarafından müvekkili şirketin edimini yerine getirmemesi nedeniyle idareye ödemek zorunda kaldığı cezayı davacı alacağından mahsup edemeyeceği sonucuna varılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının işi geciktirdiği hususu tartışmasız olup müvekkilinin bu gecikme nedeniyle ödemiş olduğu 150.000USD cezai şartın davacı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıdan alacaklı bulunduğunu, 01.09.2016 tarihli protokolle ödemenin TL cinsinden belirlenerek sabitlenmiş olup USD üzerinden hesap yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bir an için aksi varsayılsa dahi kurun 3.80’den hesaplanmasının hatalı olduğunu, ayrıca 16.11.2016 tarihli protokolde de bakiye bedelin 70.700,00TL’ye indirilmiş olmakla bu tedavül işlemi perçinlenmiş ve bakiye alacağın projenin 20.11.2016 tarihinde teslim edilmesi kaydıyla şarta bağlı olarak 70.700,00 olarak belirlendiğini ve ödendiğini, buna rağmen alacağın USD olarak talep edilmesi ve bu doğrultuda hesap yapılmasının hatalı olduğunu,16/11/2016 tarihli en son protokolde davacının projeyi en son 20.11.2016 tarihinde teslim edeceği ve kendisine 70.700,00 TL ödeneceğinin belirlendiğini, davacının imzasını taşıyan bu protokolün yok sayılması, müvekkilinin davacıya ödemesi gereken son miktarın 70.700,00 TL olarak belirlenmesi ve ilgili ödemenin de davacıya 16.11.2016 tarihinde yapılmış olmasına rağmen müvekkilinin borçlu çıkarılmasının hukuka aykırı olduğunu, buna ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, bu itirazları nazara alınmayarak USD üzerinden hesaplama yapılacaksa da kabul anlamına gelmemekle birlikte davacıya ödenen bedelin ödeme tarihindeki kur üzerinden tedavülü ile hesaptan mahsubu gerekirken aksi doğrultudaki kararın hatalı olduğunu, dosyadaki bu çelişkilerin giderilmesinin haksız zenginleşmeye sebebiyet verilmemesi adına davacının projelerin asıl müellifleri olan alt projecilerle yaptığı bütün sözleşmeleri, ödemeleri dosyaya kazandırılmadan, ek rapora itirazda bildirdikleri eksiklikler tamamlanmadan hüküm tesisine elverişli olmayan bir karar verildiğini, projeleri çizen asıl eser sahiplerinin müellifleri alt projeciler olup işin teslim edilmemesi üzerine davacı talebi ve yönlendirmesi ile müvekkilinin projeleri teslim alabilmek amacıyla bu kişilere ödeme yapmak durumunda bırakıldığını, bu ödemelerin bir kısmının davacı tarafça dosyaya sunulan hesapta da ikrar edilmiş olmakla artık taraflar arasındaki üçlü ilişkinin davacı tarafın da kabulünde olduğunun mahkeme içi ikrar yoluyla ortaya konduğunu, davacı tarafın dosyaya ibraz edilip de kendilerine tebliğ edilmeyen bütün dilekçelerine karşı beyanda bulunmak üzere süre verilmesini, … Üniversitesi’ne müzekkere yazılarak, 150.000 USD cezai şartın kesilip kesilmediği, … isimli firma yetkilisi …’in davacının talimatıyla proje kapsamında imalat yapıp yapmadığı, işin teslim alınıp alınmadığı, teslim alınmışsa ne zaman teslim alındığı, işin kabul edilip edilmediği, kabul edilmişse ne zaman kabul edildiği, işin %95’lk kısmının ne zaman bitirildiği, 29.2.20217 tarihli yazıda ifade edilen hususun neye ilişkin olduğu, sözleşmeye ait proje dosyasının bir suretinin çıkartılarak dosyaya gönderilmesini, davacıdan alt projecileri ve proje müellifi olan …, …, …, … firmaları ile yaptığı bütün sözleşmeleri ve ödeme belgelerini dosyaya ibraz etmesinin istenmesini ve isticvapını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde itirazlarını karşılar şekilde ek rapor tanzimini talep etmelerine rağmen taleplerinin karşılanmadığını ve nihayetinde eksik araştırmaya dayalı, hatalı, hüküm tesisine elverişli olmayan bir bilirkişi raporu tanzim edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tazminat ve teminat senetlerinin iadesi istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’.nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 35.588,21 TL istinaf karar harcından peşin alınan 8.897,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 26.691,16 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 24.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip