Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/662 E. 2023/404 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/662 – Karar No:2023/404
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/662
KARAR NO : 2023/404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2021
NUMARASI : 2018/340 E-2021/295 K

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)
DAVALI-KARŞI DAVACI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)
ASIL DAVAKONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :05.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :05.04.2023
Davacı vekili tarafından açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin asıl ve alacak istemlerine ilişkin karşı davada mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı- karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında 28/04/2015 tarihli 312.000,00TL bedelli İmalat, Montaj ve İşletmeye Alma Sözleşmesinin imzalandığını, davalının bu sözleşme ile müvekkiline çimento silosu yaptırdığını ve çimento silosunu Cezayir’e yolladığını, buna dair Gümrük Beyannamesini sunduklarını ve beton santralinden yedek parça aldığını, bu nedenle icra takibinin dayanağı olan faturaların düzenlendiğini, ancak davalı tarafından sözleşme bedelinin 131.265,00TL’lık kısmının ödenmediğini, yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek davanın kabulü ile Ankara 18. İcra Dairesinin 2018/4188 sayılı icra takibine davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın en az %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Müvekkilinin Cezayir ülkesinde konut inşaatı yaptığını, hazır beton kalıplarının dışarıdan alınması yerine müvekkilince imal edilmesinin planlandığını ve bu nedenle davacı ile 28/04/2015 tarihli İmalat, Montaj ve İşletmeye Alma Sözleşmesi adı altında sözleşmenin imzalandığını, sözleşme konusunun 6 adet, 300 tonluk çimento silosu imalat, montaj ve devreye alınması, sözleşme bedelinin ise 312.000,00 TL olduğunu, işin teslim süresinin sözleşmenin 3.maddesinde “peşin ödemeyi müteakip 45 – 50 gün sonra teslim edilecektir”şeklinde düzenlenmiş ise de ödemeye ilişkin 5.maddesinde 312.000,00TL tutarın tamamının leasing ile peşin ödeneceğinin yazılı olduğu, leasing ödemelerinin mal teslim edilmeden leasing firmaları tarafından yapılmadığı tacir olan tarafça bilinmekte olup karşı tarafın sözleşmenin yapılmasıyla birlikte derhal işe başlayıp en yakın zamanda işi teslim etmek zorunda olduğunu bildiğini ve bu konuda sözlü olarak da uyarıldığını, müvekkilinin yapılacak işle ilgili olarak davacıya 25/06/2015 tarihli 100.000,00TL bedelli çeki 14/05/2015 tarihinde verdiğini ve 09/06/2015 tarihinde 5.000,00TL, 15/06/2015 tarihinde 15.000,00TL bedelli ödemeleri yapmasına rağmen davacının işi geciktirmeye başladığını, bunun üzerine tarafların yeniden bir araya gelerek taraflar arasında 22/06/2015 tarihli ek sözleşmenin imzalandığını, ek sözleşme yapıldıktan birkaç gün sonra davacının 6 adet silo gövdesini teslim etmesi gerekirken 26-27/06/2015 tarihlerinde toplam 3 adet silo gövdesini teslim ettiğini, diğer parçaları ile kalan 3 adet siloyu teslim etmediğini, davacının 6 adet silo ve parçalarını bir bütün halinde teslim ve monte etmek zorunda olduğunu, sözleşmenin imalat dışında montaj ve devreye almayı da içerdiğini, öte yandan davacının teslim ettiği konteynerlara yüklenen 3 adet silonun da ayaklarının, vida ve cıvatalarının da bulunmadığını, teslimat günlerinin sürekli değiştirildiğini, her defasında nakliye ve konteyner kiralayan müvekkilinin kira parası ödemek zorunda bırakıldığını, mail ortamında davacıya ihtarların gönderildiğini, Cezayir’e 6 adet silonun naklinin gemiyle yapılacağını, davacı tarafça daha önceden teslim edilen 3 adet silo gövdesinin son 6. silo teslim edilene kadar konteyner ve tırlarda limanda bekletilmek zorunda kalındığını, 6 adet silonun gemiye yetişmemesi nedeniyle önceden teslim edilen 3 adet silo için konteynerler kiralandığını, masraflar yapıldığını(6350Dolar+1900Dolar+202Dolar), ayrıca limanda bekletildiğinden antrepo masrafı da ödenmek zorunda kalındığını(743 Dolar+1800Dolar), yine davacının hatalı tartı ve çeki listesi düzenlemesi nedeniyle de dava dışı lojistik firmasına kesilen yansıtma faturası nedeniyle 470 Dolar ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davacı tarafından sözleşme konusu işin süresinde yerine getirilmediğini, montaj ve devreye alınma işleminin müvekkili tarafından Cezayir’de dışarıdan bedeli müvekkilince ödenerek yaptırılmak zorunda kalındığını(10.867,92 Dolar+25.500Dolar), sözleşme gereğince edimin ifasının en geç 03/07/2015 tarihinde gerçekleştirilmesi gerektiğini, ancak davacının işi geç ve eksik ifa ettiğinden 4 aylık gecikmeye bağlı olarak müvekkilinin dışarıdan 3100m3 hazır beton almak zorunda kaldığını ve bu nedenle müvekkilinin 87.735 Dolar zarar uğradığını, davacıya ödenen miktarın toplamda 350.816,28TL olduğunu, bu miktarın ödenmesinin sebebinin taraflar arasında ayrıca … İmalatına ilişkin 80.000,00TL+KDV bedelli sözleşme bulunduğunu, davacının bu sözleşme kapsamındaki edimlerini de eksik yerine getirdiğini ve bu nedenle müvekkilinin zararı oluştuğundan tarafların bir araya gelerek müvekkili şirketin uğradığı zararda mutabık kalınması nedeniyle taraflar arasında bu zamana kadar hukuki bir işlem yapılmadığını, üç yıl gibi uzun bir zaman sonra davacının kötüniyetli olarak alacak iddiasında bulunduğun belirterek asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, karşı davada ise açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı olarak 100.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsilini istemiş, 03/12/2018 tarihli dilekçesi ile taleplerini açıklayarak silolar için ödenen konteyner ücretleri, hatalı tartı ve çeki listesi nedeniyle ödeme, müvekkilince temin edilen cıvatalar, harcanan montaj masrafları için yapılan ödemeler olarak toplam 95.000,00TL, edimin geç ifası nedeniyle 4 aylık gecikmeye bağlı olarak müvekkilinin dışarıdan hazır beton alması nedeniyle uğradığı menfi zarar olarak 5.000,00TL olmak üzere toplam 100.000,00TL’nın tahsilinin istenildiği belirtmiş, karşı davacı vekili 17.03.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle karşı davadaki 100.000,00 TL’lik talebini 9.433,57 TL daha artırarak 109.433,57 TL’na yükselterek bu miktarın faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davalı vekili;Karşı davacı tarafından ileri sürülen hususların mesnedsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin yaptığı işin karşılığı olan 312.000,00TLbedelin tamamının ödenmesini beklemesinin ticari hayatın gereklerine ve de sözleşmenin 3.maddesine uygun olduğunu, kaldı ki finansal kiralama şirketi ile sözleşme yapılması halinde bile sözleşme gereğince, müvekkiline ödemenin peşin olarak yapılması gerektiğini, yapımı tamamlanan siloların vakit kaybetmeden karşı tarafa yollandığını, 26-27/06/2015 tarihli sevk irsaliyelerinden de görüleceği üzere teslim edilen siloların cıvatalarının, zincirlerinin, ayaklarının vs. yollandığının görüleceğini, bu konuda ileri sürülen iddiaların yerinde olmadığını, kaldı ki sözleşmenin 6.maddesi gereğince montaj ekipmanlarını sağlama yükümlülüğünün zaten müvekkiline ait olmadığını, 26/06/2015 ve 27/06/2015 tarihli üç sevk irsaliyesi ile toplam 4,5 parçalı silonun yollandığını, daha sonra karşı taraftan ödeme yapılmasının beklendiğini, sonraki teslimatların ise yapılan geç ödemelerden kaynaklı olarak 21/08/2015 ve 01/09/2015 tarihlerinde yapıldığını, ayrıca karşı tarafın sürekli teslimat günlerini değiştiğinden ve her defasında konteyner kiraladığından bahsetmiş ise de sözleşmenin 6.maddesi gereğince siloların nakliyesinden zaten karşı tarafın sorumlu olduğunu, müvekkiline 312.000,00TL bedelin 131.265,72TL’lık kısmı ödenmediği halde yine de 6 adet silonun tamamının müvekkili tarafından teslim edildiğini, karşı davacı tarafından kiralanan geminin sadece taraflar arasındaki iş için kullanılmak amacıyla kiralanmadığını, başka firmalardan satın aldığı malzemeleri de taşımak için kullanıldığını, dolayısıyla geminin limanda bekletilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, geminin götüreceği tüm malzemelerin yüklenmesi beklendiği için bu hususun müvekkiline karşı ileri sürülmesinin açıkça kötü niyeti gösterdiğini, kaldı ki altı adet silo için devasa büyüklükteki gemi ayarlanmasının ve sadece silolar için gemi bekletilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olup hiçbir ticari usule de uygun olmadığını, hatalı tartı ve çeki listesi konusundaki iddianın da yerinde olmadığını, montaj için gerekli tüm parçaların müvekkilince karşı tarafa teslim edildiğini ve montaj için Cezayir’e müvekkili şirket elemanı olarak …’in yollandığını ve bu kişinin bilgilerinin mail yoluyla karşı tarafa iletildiğini, taraflar arasındaki … İmalat sözleşmesinin dava konusuyla alakasının bulunmadığını, farklı bir hukuki ilişki olduğunu, söz konusu sözleşmeden kaynaklı edimlerin müvekkilince tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, ıslaha karşı ise zamanaşımı ve esas bakımından ıslah talebinin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl davanın eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen iş bedeli için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, karşı davanın aynı sözleşme kapsamında eksik ve kusurlu işler ile gecikme nedeniyle uğranılan zararın giderilmesine yönelik alacak davası olduğu, Ankara 18. İcra Dairesinin 2018/4188 sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … tarafından davalı … hakkında faturalardan kaynaklanan ve ödenmediği belirtilen alacak yönünden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 30/03/2018 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 02/04/2018 tarihli dilekçesi ile icra takibine konu borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, taraflar arasında 28/04/2015 tarihinde imzalanan İmalat, Montaj ve İşletmeye Alma Sözleşmesine göre, …’ın yüklenici, …’nın işveren, sözleşme konusunun 6 adet 300 tonluk çimento silosunun imalat ve montajının yapılması, teslim süresinin 45 – 50 gün, sözleşme bedelinin her bir silo için 52.000,00 TL olmak üzere toplam 312.000,00 TL, nakliye ve nakliye sigortası sorumluluğunun işverene ait, montaj sorumluluğunun yükleniciye ait olduğu, 22/06/2015 tarihli ek sözleşmeye göre ise, teslim tarihinin 03/07/2015 olarak düzeltildiği ve bu süre içinde teslimat yapılmaması halinde sözleşmenin fesh edilmiş sayılacağı ile …’ın herhangi bir hak talebinde bulunamayacağının ve …’nın uğramış olduğu zararları talep edilebileceğinin kararlaştırıldığı, 05/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile 03/01/2020 tarihli ek raporuna karşı taraf vekillerinin itirazları da değerlendirilmek suretiyle dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olarak 21/01/2021 tarihli bilirkişi raporu ve 08/03/2021 tarihli ek raporu ile, taraflar arasında imzalanan ek sözleşme hükümleri dikkate alındığında sözleşme konusu işin gecikmesine ilişkin sorumluluğun …’da olduğunun, asıl dava yönünden …’ın herhangi bir alacağının bulunmadığının, sözleşme ve ek sözleşme kapsamında sözleşme konusu işin gecikmesinden …’ın sorumlu olduğunun kabul edilmesi halinde …’nın 109.433,57 TL zararını talep etme hakkının bulunduğunun tespit edildiği, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, taraflar arasında 28/04/2015 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşme kapsamındaki işin yapılmasının gecikmesi üzerine ise 28/06/2015 tarihli ek sözleşmenin imzalandığı, asıl sözleşme kapsamında ödemelerin peşin olarak yapılmasının kararlaştırılmasına rağmen ek sözleşme ile verilen ek süre içerisinde sözleşme konusu siloların … tarafından imalatının tamamlanmaması halinde sözleşmenin feshedileceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, … tarafından sözleşme konusu iş bedeli için kısımlar halinde olacak şekilde toplam 350.816,28 TL olarak ödeme yapıldığı, buna karşılık olarak …’ın ek sözleşme ile işin geciktiği hususunu kabul ettiği gibi işin gecikmesinden kaynaklanan zararları da gidermeyi kabul ettiği, sözleşme konusu siloların imalatı ile yerinde montajı sorumluluğunun …’a, montaj sırasında gerekli olan ekipmanların sağlanması sorumluluğunun ise …’ya ait olduğu, ancak … tarafından montaj işleminin yapılmaması nedeniyle … tarafından montaj işleminin yerinde piyasadan hizmet alınmak suretiyle yaptırıldığı, ayrıca sözleşme konusu işin gecikmesi nedeniyle … tarafından yerinde piyasadan beton alımı yapıldığı, …’a ait olan montaj işleminin … tarafından namı hesaba yaptırıldığı, işin gecikmesinden kaynaklı şekilde …’nın piyasadan temin etmiş olduğu hazır beton nedeniyle zararının 109.433,57 TL olarak bilirkişiler tarafından hesaplandığı, …’nın işin gecikmesinden kaynaklanan şekilde uğramış olduğu zararı taraflar arasında imzalanan ek sözleşme hükümleri uyarınca talep hakkının bulunduğu, … tarafından sözleşme konusu iş kapsamında … sorumluluğunda olan montaj işlemine ilişkin bedelin düşülmesi halinde bakiye ödenmesi gereken iş bedelinin bulunmadığı, işin gecikmesi nedeniyle …’nın piyasadan almış olduğu hazır beton nedeniyle ise bilirkişiler tarafından tespit edilen zararı taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ek sözleşme kapsamında talep hakkının bulunduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 109.433,57 TL alacağın karşı dava tarihi olan 22/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı – karşı davalı ….AŞ’den alınarak alınarak davalı karşı davacı … …AŞ’ ne verilmesine karar verilmiştir.
Davacı- karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Karşı taraf … AŞ, ayıplı/ eksik iş yapıldığını belirtmiş ise de müvekkiline usulüne uygun herhangi bir eksik veya ayıplı iş ihbarı bulunmadığını, karşı dava konusu edilen zararın ancak sözleşmenin feshi ile birlikte talep edilebileceğini, davalının sözleşmeyi feshetmediğini, herhangi bir ihbarda da bulunmadığını, ayrıca davalı … A.Ş’nin iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağından sonra delil ve belge sunduğunu, bu belgelerin hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, kaldı ki sunulan belgelere muvafakatlerinin bulunmadığını, … A.Ş.’nin davasını ispatlayamadığını, 21/01/2021 tarihli bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ayrıca davalı … tarafından 24.01.2020 tarihli dilekcesinde montaj işleri ve beton tedarikine ilişkin faturaların aslına uygun bir şekilde yeminli tercüman vasıtasıyla Türkçeye çevrildiği 26.09.2017 tarihinde dosyaya kazandırıldığını beyan ettiğini, ancak davanın esasının 2018 olması, dosya muhteviyatında bu faturaya da rastlanılmamış olması da gözetilerek dosyanın bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ayrıca ek bilirkişi raporunda davalının 26.09.2019 tarihli dilekçesinin ekinde sunduğu 03/2015 nolu faturanın esas alınarak dava konusu işin montajına ilişkin olduğunun değerlendirildiğinin belirtildiğini, ancak savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında delil listesinin sunulması için verilen süreden çok sonra sunulan yeni delile muvafakat edilmediği halde delil niteliğinde olmayan faturaya itibarla rapor tesisinin hukuka aykırı olduğunu, karşı dava ispatlanamadığından reddi gerektiğini, peşin ödemeyi zamanında ve eksiksiz yapmayan karşı tarafın kusuru nedeniyle teslimatın geciktiği ve bu gecikmeden dolayı müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini, faturanın kayıtlara alınmasının ve hatta düzenlenmesinin dahi borcun doğumu için şart olmadığını, davalı tarafından malın teslim alındığı konusunda itiraz bulunmadığına göre davalının müvekkiline borçlu olduğunu, davalı tarafından ayıplı ve/veya eksik iş yapıldığı belirtilmiş ise de müvekkiline bugüne kadar yapılan eksik veya ayıplı ifa, iş ihbarı bulunmadığından davalının buna yönelik beyanlarına itibar etme imkanı bulunmadığını, davalı tarafından 1571 numaralı faturanın, bu fatura içeriğindeki bakım onarım adı altında belirtilen 54.900,00 TL tutarındaki kısmı nedeniyle kabul edilmediğini belirttiğini, bakım onarım hizmeti verilmediğinin iddia edildiğini, cevap dilekçesinde gerek yeni sözleşme ile temini konusunda anlaşması sağlanan siloların gerekse bakım onarım işlerinin yürütülmesi için müvekkili şirket tarafından Cezayir’e personel temin edildiğinin belirtildiğini, bu hizmetin verilmediğini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için kabul edilebilir olsa dahi, bu faturanın kalan tutarı olan 110.182,00 TL’lik tutar bakımından müvekkili şirkete borçlu olduğunun karşı tarafça ikrar edilmiş olduğunu, yani karşı tarafın bu tutar ile 1570 numaralı faturanın bakiye tutarına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, ayıplı ve/veya eksik iş yapıldığı belirtilmiş ise de müvekkiline bugüne kadar yapılan eksik veya ayıplı ifa, iş ihbarı bulunmadığını, bilirkişi ek raporunda, müvekkili şirkete gönderildiği iddia edilen e-postalardan bahsedilmiş ise de, bu e-postaların tek taraflı gönderilen yazışmalar olması, gönderimlerinin haklılığını ortaya koymaya yeterli olmadığını, müvekkilinin işin gecikmesine veya eksik ya da hatalı yerine etirilmesi hususlarına dayanak oluşturmayacağını, öte yandan, bilirkişi ek raporunun davalı- karşı davacının tazmin talepleri yönünden yapılan hesaplamaya da itibar edilebilmesinin mümkün olmadığını, davalı- karşı davacının temin ettiği malzemelerin, müvekkilinin iddia edilen gecikmesinden kaynaklandığı, zaruri nedenle malzeme temini yoluna gidildiği hususunun ispatlanamadığını, öte yandan Cezayir’den yapılan malzeme teminine ilişkin belgelere, Cezayir’de rayiç bedel araştırması yapılması imkanı bulunmadığından tespit edilen ve hesaplamaya dahil edilen miktarlara da itibar edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi ek raporundaki bu hesaplama ve tespitlerin objektiflikten uzak, farazi, varsayıma dayalı olup denetime de elverişli olmadığını, yine bilirkişilerce farazi olarak tesisin %25 kar ile çalıştırılabileceği belirtilmiş olup, bu tespitin dayanağının da kesinlikle mevcut olmadığını, Cezayir’de çalıştırılan bir beton/çimento tesisisin kar oranının nasıl hesaplandığı ve tespit edildiğini anlamanın mümkün olmadığını, zira Türkiye’de dahi hiçbir tesisin %25 kar oranlarıyla çalışamadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava itirazın iptali, karşı dava ise alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı- karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır (HMK md 120). 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (md 2). Yargı harçları (1) sayılı Tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (md 15). (1) sayılı Tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (md 28). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (md 32). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.).
Somut olayda, asıl davaya konu icra takip talebinde 131.265,00 TL asıl alacak ile 30.068,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 161.333,68 TL’nin tahsili talep edildiği, borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edildiği, dava dilekçesinde dava değerinin 131.265,00 TL olarak belirtildiği ancak dilekçenin sonuç bölümünde icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen “hakimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında davacı tarafa süre verilerek davacının davadaki talebinin ne miktar olduğu, icra takibindeki işlemiş faizi de kapsayıp kapsamadığı açıklattırılarak sonucuna göre belirlenecek dava değeri üzerinden Harçlar Kanunu gereğince hesaplanacak peşin karar ve ilam harcının yatırılması için davacı tarafa süre verilerek harcın yatırılması halinde işin esası incelenerek karara bağlanmak, aksi halde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince bir karar verilmek gerekirken açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yargılama yürütülerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Karşı dava yönünden ise; Davacı vekili dava dilekçesinde 100.000,00 TL talepte bulunmuş ve bu miktar üzerinden harç yatırmıştır.03/12/2018 tarihli dilekçesi ile taleplerini açıklayarak silolar için ödenen konteyner ücretleri, hatalı tartı ve çeki listesi nedeniyle ödeme, müvekkilince temin edilen cıvatalar, harcanan montaj masrafları için yapılan ödemeler olarak toplam 95.000,00TL, edimin geç ifası nedeniyle 4 aylık gecikmeye bağlı olarak müvekkilinin dışarıdan hazır beton alması nedeniyle uğradığı menfi zarar olarak 5.000,00TL olmak üzere toplam 100.000,00TL’nın tahsilinin istenildiği belirtilmiş, talebini bu şekilde açıklamıştır.
Karşı davacı vekili 17.03.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle 08/03/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda asıl dava kapsamında davacı … şirketinin müvekkili şirkten herhangi bir alacağının bulunmadığı ve karşı dava kapsamında ise müvekkili şirketin … şirketinden toplam 109.433,57 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiğini belirterek 100.000,00 TL’lik alacağını 109.433,57 TL’na çıkartmış ve artırılan 9.433,57 TL için ıslah harcı yatırılmış ise de dayanılan bilirkişi raporunda 109.433,57 TL olarak hesaplanan miktar beton imalatına ilişkin olup, davacı tarafça dava dilekçesindeki beyanlar ve talep açıklama dilekçesi ile beton imalatına ilişkin talebini 5.000,00 TL olarak belirttiği, ıslah dilekçesiyle toplam alacağı 109.433,57 TL belirttiği, karşı davacıya ıslah ettiği kalem ve miktarlar da açıklattırılarak sonucuna göre harç ikmali noktası da değerlendirilerek ve sonucuna göre esas hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken harç hususu dikkate alınmayarak eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.04.2021 gün ve 2018/340 E., 2021/295 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı- karşı davalı tarafça asıl ve karşı davaya için yatırılan 59,30 TL ve 1.869,00 TL peşin istinaf karar harçlarının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı- karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harçlarının ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 05.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
Üye…

Üye…

Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır