Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/587 E. 2023/690 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/587 – Karar No:2023/690
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/587
KARAR NO : 2023/690

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
NUMARASI : 2016/188 E-2019/981 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.06.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmelerle davalının yüklenicisi olduğu fuar alanı yapımı işi kapsamındaki bir kısım işlerin müvekkiline taşere edildiğini, müvekkilinin davalı tarafa eksiksiz olarak teslim ettiğini, 02.07.2015 tarihli ve 4 numaralı son ve kesin hakedişin davalı kısım şefi ve proje müdürü tarafından da imzalandığını, kabul edildiğini, müvekkilinin 241.737,46 TL alacaklı olduğunu, 13.01.2016/418 yevmiye numaralı ihtarnameye rağmen ödenmediğini, teminat senedinin de iade edilmediğini müvekkilinin düzenlediği faturaların davalıya teslim edildiğini, davalının süresinde faturalara itiraz etmediğini, başlatılan icra takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu öne sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsili ile teminat senedinin iadesine karar verilmesini dava etmiştir.

Davalı vekili özetle; müvekkilinin yüklenicisi olduğu fuar alanı yapılması işi kapsamında yalıtım vs. işlerinin yapılmasına dair taraflarca üç sözleşme akdedildiğini, muhtelif tarihlerde zeyilnameler düzenlendiğini, müvekkili tarafından imalatların kesin metrajlarına ilişkin kontroller yapılırken davacı tarafça icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin idare ile yaptığı sözleşmenin ayrılmaz parçası olup, davacı tarafça bu sözleşme hükümlerine uyulması gerektiğini, davacının yaptığı imalatlarda hatalar bulunduğunu, eksiklikler olduğunu, belirttiği alanlarda su sızıntısı meydana geldiğini, sözleşmelerde hakedişlerin müvekkili merkezi tarafından onaylanmasını takiben ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, fiilen yapılan imalatların metrajlarıyla hakedişlerdeki metrajların örtüşmediğini, yine belirttiği mahallerdeki imalatların olması gereken pozlar yerine farklı pozlardan fiyatlandırıldığının belirlendiğini, geçici hakedişlerin avans mahiyetinde olduğunu, metraj ve birim fiyatların bağlayıcı olmadığını, işin tamamlanmış ve teminat süresi içerisinde olması sebebiyle delillerin hemen tespit edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasında 08.03.2013, 07.01.2015, 14.01.2015 tarihlerinde toplam üç adet birim fiyat sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşme konuları su yalıtım işlerine ilişkindir. Mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporu ile mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporunda; sözleşmelerde, hakedişlerin idarenin yapacağı hakedişlere paralel olarak şantiye tarafından yapılacağı, tedarikçi ve uygulamacı imzalayıp merkezin onayından sonra ödeneceği taraflarca kabul edildiği, birinci sözleşmeye ilişkin olarak 14 adet, ikinci ve üçüncü sözleşmelere ilişkin olarak 4 adet hakediş tanzim edildiği, sözleşmede her ne kadar hakedişlerin merkez tarafından onaylandıktan sonra geçerli olacağı belirtilmiş ise de toplam 18 adet hakedişin sadece 03.07.2013 tarihli 1 no’lu hakedişin merkez tarafından onaylandığı, diğerlerinin kısım şefi, şantiye şefi, muhasebe ve proje müdürü tarafından incelenerek imzalandığı, taraflarca itirazsız olarak imzalanan hakedişlerden davacının ilk 14 hakedişle toplam 905.048,76 TL + KDV tutarında, devamındaki 4 adet hakedişle de toplam 670.731,84 TL + KDV tutarında imalat yaptığı, mahallinde inceleme yapan bilirkişi kurulunun ise, ikinci ve üçüncü sözleşmeye kapsamında toplam 566.784,86TL + KDV tutarında imalat yapıldığını tespit ettiği, bu tespitlere itibar edilerek yapılan hesaplama da davacının toplam imalatları tutarı; 1. sözleşme kapsamında 905.048,76 TL, 2. ve 3. sözleşmeler kapsamında 566.784,86 TL toplamı 1.471.833,62 TL + 264.930,05TL KDV olmak üzere toplam 1.736.763,67 TL olduğu, defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde; davacı defterleri üzerinde yapılan incelemede; davacının davalıdan bakiye alacağının 241.926,77 TL olarak kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde ise davacıya 243.448,75 TL borcunun bulunduğu, aradaki (243.448,75 TL – 241.926,77 TL) = 1.521,98 TL tutarındaki farkın davacı defterlerinde kayıtlı olan ancak davalı defterlerinde kayıtlı olmayan teminat kesintisinden kaynaklandığı, dolayısı 0,007 Krş fark dışında taraf defterleri birbirini teyit ettiği, defter kayıtlarına göre; davalının davacıya 241.926,77 TL borcu bulunduğu, diğer yandan davalı tarafın davacının düzenlediği faturaları kendi defterlerine kayıt etmiş olup, süresi içerisinde de herhangi bir itirazda bulunmadığı, dolayısıyla davalı tarafın, süresi içerisinde faturaların içeriğine itirazı bulunmadığından davacı şirkete 241.926,77 TL bakiye borcu bulunduğunun tespit edildiği, davacının İzmir 36. Noteri kanalıyla 13.01.2016 tarihinde 00418 yevmiye numaralı ihtarnameyi davalıya göndererek; … Yeni Fuar Alanı Yapılması işinin “Temel ve Perdelerde Uygulanacak sürme yalıtım işinin malzemeli yapılmasına yönelik sözleşmenin yükümlükleri yerine getirildiğini ve 02.07.2015 tarihli ve 4 nolu son hakediş ve kesin hakedişin ile yapılan işlerin teslim edildiğini ve bu hakedişlerde imzası bulunan kısım şefi … ile Proje Müdürü … imzaları neticesinde kabul edildiğini belirterek 241.737,46 TL alacaklarının bulunduğu, bu ödemenin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde yapılmasını talep ettiği anlaşılmakla beraber ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin herhangi bir belgeye dosya içinde rastlanılmadığı, teknik bilirkişilerin tespitlerine göre fiili imalat miktarı 1.736.763,67 TL olup davalının buna karşılık fiilen 1.755.865,90 TL ödemede bulunduğundan bu durumda davalının 19.102,23 TL fazla ödemede bulunduğu tespit edilmiş olup her ne kadar taraf defterlerine göre davacının davalıdan 241.737,46 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiş ise de mahkememizce mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen ve teknik bilirkişilerin tespitlerine göre hesaplanan bedellere itibar edilerek fiili imalat miktarı 1.736.763,67 TL olup davalının buna karşılık fiilen 1.755.865,90 TL ödemede bulunduğu bu durumda davalının 19.102,23 TL fazla ödemede bulunduğu anlaşılmakla davacının davalıdan alacağının bulunmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ayrıca davalı davacının icra takibini yapmakta kötü niyetli olduğunu, ispat edemediğinden davalının kötü niyet tazminatının reddine karar ” vermek gerektiği gerekçesiyle “-Davanın REDDİNE; Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmelerdeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiği, hakediş raporlarıyla, ayrıca 02.07.2015 tarihli 4 numaralı olan kesin hakedişle davalı tarafa teslim edildiği, hakedişin davalı görevlileri tarafından imzalandığı ve kabul edildiği, müvekkilinin 241.737,46 TL alacaklı olduğu, müvekkilinin 13.01.2016/418 yevmiye numaralı ihtarname ile bakiye alacağı ödenmesiyle teminat mektubunun iadesini talep ettiği, düzenlenen faturaların davalıya teslim edildiği, davalının itiraz etmediği, fatura içeriklerinin kesinleştiği, su sızması halinde müvekkiline bildirilmesi gerekirken belirtilen hasarlardan itibaren bir yıl geçmesine rağmen müvekkiline bildirilmediği, müvekkili tarafından keşide edilen ihtara cevap verilmediği, dava açıldıktan sonra hasarlardan bahsedildiği, iddiaların asılsız olduğu, imalatların müvekkili tarafından eksiksiz ve hatasız olarak teslim edildiği, teslimden sonra davalının şantiyede başka taşeronlara yaptırdığı imalatlardan kaynaklı hasarlar olduğunun görüldüğü, üçüncü kişilerin verdiği tahribatlardan müvekkilinin sorumlu olmadığı, davalı tarafın merkezin onayından sonra hakedişlerin ödeneceğini savunduğu, oysa işe başlama tarihinden 22.09.2015 tarihine kadar merkez onayı aranmaksızın müvekkiline 826.804,84 TL ödeme yapıldığı, eksik imalat bulunmadığı, aksine müvekkilinin fazla imalat yaptığı, kusurlu imalat iddiasının da doğru olmadığı, şantiyede çok sayıda taşeron çalıştırıldığı, müvekkili şirketin yaptığı imalatlara zarar verildiği, hatalı inceleme içeren bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu, mahkemece alınan raporlarda müvekkilinin 241.737,46 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, ancak işin tesliminden itibaren neredeyse 2 yıl geçtikten sonra yapılan keşifte tespit edilen m² üzerinden salt birim fiyatlar esas alınarak, malzeme ve işçiliğe ait faturalar değerlendirilmeksizin hatalı tespit yapıldığı, 1.736.763,67 TL’nin imalatların birim fiyatları toplamı olduğu, işçilik ve malzeme fiyatları ile fazla imalatın bu tutara dahil olmadığı, işlemiş faiz talebi mahkemece yerinde görülmemiş ise de, TTK 1530/4 madde gereğince belirlenecek temerrüt süresi esas alındığında işlemiş faiz miktarının 13.693,01 TL olduğu, müvekkilinin keşide ettiği ihtarname ile de davalıyı temerrüde düşürdüğü, tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ticari defterlere kaydedilmesi gereken husustan kaynaklandığı, ticari defterlerin kesin delil olduğu nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; imalat hatalarına ilişkin fotoğrafların dosyaya sunulduğu, ancak bir kısım imalatların ilk bakışta görülemediği, yoğun yağıştan sonra, akıntı sonrası imalatlar kırılarak tespit edilebileceği, bilirkişi kurulunun diğer taşeronların zarar vermesinden kaynaklandığına dair değerlendirmelerinin sübjektif olduğu, 13.10.2017 tarihli ek raporda izolasyonun yer yer yetersiz kaldığının tespit edildiği, bunun hatalı imalattan mı, diğer ekiplerce verilen zarardan mı kaynaklandığının kesin olarak tespit edilemeyeceği, raporların denetime elverişli olmadığı, davacının diğer taşeronlarla iyi münasebetler tesis ederek işlerin aksamasına sebebiyet vermeyecek şekilde koordineli çalışmayı üstlendiği, teslim tarihine kadar imalatları koruma yükümlülüğünün davacıda olduğu, verilmiş bir zarar varsa tespit ettirilmesi gerektiği, müvekkili proje müdürü ile düzenlenen tutanakta belirlenen 35 m² alana ilişkin zarar sonucu yeniden imalat nedeniyle davacıya ödeme yapıldığı, davacının bunun dışında delil, tutanak sunmadığı, yine hatalı imalatlara ilişkin incelemenin eksik yapıldığı, davacının hatalı imalatlarına ilişkin hesaplama yapılmadığı, fiilen yapılan imalata nazaran 19.102,23 TL fazla ödeme yapıldığı tespit edilmiş ise de, davacının müvekkiline 301.546,26 TL borçlu olduğu, davacının alacaklı olmadığını bildiği, kötü niyetli olduğu, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda davacı taşeron, davalı yüklenici olup, davalının üstlendiği inşaat işi kapsamındaki izalosyon vs. işlerin taraflar arasında akdedilen 08.03.2013, 07.01.2015 ve 14.01.2015 tarihli birim fiyatlı sözleşmelerle davacıya taşare edildiği, belirtilen sözleşmelere ilişkin taraflarca birden çok zeyilname düzenlendiği çekişmesizdir.
Düzenlenen bilirkişi raporlarına göre ilk sözleşme kapsamında 14 adet hakediş düzenlendiği, ikinci ve üçüncü sözleşmeler kapsamında ise; 4 adet hakediş düzenlendiği, hakedişlerin taraflarca ihtirazi kayıtsız imzalandığı, davalı tarafça hakedişlerin merkezin onayından sonra ödeneceği savunulmakla birlikte sadece ilk sözleşme kapsamında düzenlenen birinci hakedişin merkez tarafından onaylandığı, imzalanmış olan diğer hakedişlerde merkez onayının bulunmadığı, ancak davalının yaptığı toplam ödemenin merkez tarafından onaylanmış birinci hakediş tutarını aştığı, davacı tarafça düzenlenen 44 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça faturalara süresinde itiraz edilmediği, iade faturası düzenlenmediği, hakediş teminat kesintisi hariç tutulduğunda taraf defterlerine kayıtlı faturaların toplam tutarları arasında fark bulunmadığı, davalının yaptığı toplam ödemelerin ise taraf defterlerine kuruş farkla kaydedilmiş olduğu; yine mahallinde icra edilen keşfe katılan bilirkişilerce davacı tarafça yapılan imalatların üzeri kapatılmış olduğundan yapılıp yapılmadıklarının, sözleşmeye ve tekniğine uygunluğunun kırım yapılmadan belirlenemeyeceğinin, ancak istisnai bazı noktalarda görülebilen imalatın tekniğine uygun yapıldığının ve keşif esnasında çalışmakta olan diğer taşeronların davacı imalatlarına zarar verdiklerinin görüldüğünün rapor edildiği anlaşıldığından belirlenen yetersizlik ve su akıntılarının diğer taşeronlardan kaynaklandığının, davacının alacağının hakedişler ve faturalara göre hesaplanmasının kabulü gerekirken mahkemece hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi; icra takibinde 241.737,46 TL asıl alacak ile 13.693,01 TL işlemiş faiz talep edildiği, dava dilekçesinde ise, sadece asıl alacağın dava değeri olarak gösterilip, bu miktar üzerinden peşin harcın ikmal edildiği, ancak dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde işlemiş faizi de kapsar biçimde itirazın iptali ile takibin karar verilmesi talep edildiğinden HMK 31. madde gereğince davacıya talebi açıklattırılarak talebinin işlemiş faizi de içermesi halinde işlemiş faiz tutarı üzerinden harcın ikmal ettirilmesi ve işlemiş faize ilişkin deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken talep açıklatılmaksızın ve gerektiğinde harç ikmal ettirilmeksizin yargılamanın yürütülmüş olması, yine dava dilekçesinde teminat senedinin iadesi de talep edildiği halde talep hakkında inceleme yapılmamış ve hüküm kurulmamış olması da doğru olmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1.a.4-6 maddeler gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararına göre yargılama yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2-) Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarih ve 2016/188 E-2019/981 K

sayılı kararının HMK 353/1-a.4-6 maddeler gereğince kaldırılmasına,
3-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-) Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-) Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve yatırdıkları istinaf başvuru harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a madde gereğince KESİN olarak 08.06.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır