Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/580 E. 2023/402 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/580 – Karar No:2023/402
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/580
KARAR NO : 2023/402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2021
NUMARASI : 2018/809 E-2021/144 K

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :05.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :05.04.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı tasfiye memuru vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında 2012 yılında …nolu parseller ve o civarda alınacağı belirtilen yerlerin krokileri verilerek davalı şirket mülkiyetinde olan ve gelecekte satın almayı düşündüğü parsellerin de bu tasarıma katıldığını, 122.543m2 alan içerisinde mağazalar, süpermarket, sinema, foodcourt, restoran, kafe, eğlence merkezi vs. bulunduran Alışveriş Kompleksi mimari avan proje çizimi işinin görüşmeler ve mail yazışmaları ile talep edilmesi üzerine müvekkili ile davalı arasında bu şekilde proje işi bağlantısı kurulduğunu, bu proje için müvekkili şirket tarafından hazırlık etüt projeleri ve çeşitli ön proje çalışmaları yapıldığını, bu çalışmaların aşamalarında da davalıya bilgi verilip, görüşleri alınarak müvekkili tarafından çeşitli mimari etütler yapıldığını ve 1/500, 1/200 ölçekli ön projelerin hazırlandığını, işveren ve mal sahipleri ile defalarca müzakere edilerek revizyonları yapılarak … ve Ticaret Merkezi alışveriş kompleksi mimari avan projesi ve üç boyutlu projelerin hazırlandığını, 27 Kasım 2012 tarihinde projeleri üç boyutlu görünümleri de hazırlanarak 3-4 Aralık 2012 tarihli mailler ile işverene projelerin tesliminin sağlandığını, tüm etüt ve ön proje işlemlerinin tamamlanmasına rağmen davalı tarafından hiçbir bedelin ödenmediğini, mimarlar odası 2016 yılı asgari ücret tarifesine göre müvekkilinin hizmeti karşılığı 323.514,00TL olarak hesaplatıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının isteği üzerine 2012 yılında müvekkilince hazırlanan AVM ve Ticaret Merkezi mimarı avan projesi çizimi işi karşılığı şimdilik 5.000,00 TL’nın işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket tasfiye memuru vekili: Davacının iddialarını kabul manasına gelmemek kaydıyla 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/97E. sayılı dosyasında verilen ihya kararının eldeki dosya için de geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ihya kararının davacının benzer iddialarla müvekkili aleyhine ikame etmiş olduğu Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/999E. sayılı ve Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/971E. sayılı dosyalarına ilişkin olduğunu, bu nedenle taraf teşkilinin sağlanması için öncelikle işbu dava açısından verilmiş bir ihya kararının dosyaya sunulması gerektiğini, 2016/999E.sayılı dosyada …nolu parselin mimari proje çizimi bedelinin alınamadığı iddialarıyla dava açıldığını, davalı şirketin fesih tarihinden çok sonra ihya edilmesi nedeniyle şirket kayıtlarına ulaşılmakta güçlük çekildiğini, söz konusu dosyalardaki iddiaların aynılık arzetmesi, tarafların aynı olması ve delil toplama güçlüğü bulunmasından dolayı tüm dosyaların birleştirilerek görülmesi gerektiğini, esas bakımından ise davacının AVM kompleksi gibi detaylı bir projeyi yazılı bir sözleşme olmadan çizdiği beyanının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca davacının yazılı sözleşme olmadan sözde ücrete tabi olarak yaptığı iş için hiçbir fatura, ihtarname vs. ticari kayıt da ibraz etmediğini, yine belirtilen dava dosyalarında 2009 yılında çizim yaptığını ve fakat ücretini alamadığını iddia etmesine karşın her nedense parasının almadığı halde hizmet vermeye devam ederek 2011 yılında eldeki davayı ikame etmesinin genel yaşam tecrübesine aykırı olduğunu, müvekkilinin tasfiye memuru olduğu davalı şirketin ortaklarının şahıslarına ait … parselde bir arazinin mevcut olduğunu, davacı ile burada çalışma yapmak üzere görüşüldüğünü ve anlaşma sağlandığını, sözleşmenin bir örneğini ekte sunduklarını, geçen zamanda davacının kendisine yeni iş kazandırmak amacıyla hiçbir ücret tabi olmaksızın belirtilen mahkemelerdeki dava konusu yerler ile eldeki davadaki dava konusu yerler için bila bedel ön çalışma yapmak istediğini beyan ettiğini ve bir kısım çizimleri kendiliğinden yaptığını, daha sonrasında davacının haksız, kusurlu ve bir kısmı da suç teşkil eden fiilleri nedeniyle sözleşmesi yapılan … parsel işine ait sorunlar çıkmasından ötürü davacı ile ilişiğin kesildiğini, bu konuda da devam eden davaların bulunduğunu, işbu durum karşısında davacının kötüniyetli olarak kendisi hakkında görülen davalarda lehine delil yaratma amacı ile eldeki davayı ikame ettiğini, nitekim taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmaması, davacının iddialarını destekleyen hiçbir ticari kayıt fatura vb. ibraz edememesi, sözde çizimin resmiyet kazanması için gereken mimarlar odası ve belediye tasdikine dair hiçbir belge sunulamaması, alacak iddiası için, davacı hakkında davalar ikame edilene kadar hiçbir ihtarname vb.nin dosyaya kazandırılamaması, 2012 yılında yapıldığı iddia edilen iş için hiçbir kayıt sunulmadan 2019 yılında ücret talebinde bulunmasının davacının iddiasının haksız olduğunu ortaya koyduğunu, davacının yaptığını iddia ettiği ön çalışma mahiyetindeki çizimlerin yeni iş bağlaması isteğinden ötürü bila bedel yaptığı çizimlerden ibaret olup bunlar için ücret talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, alınan bilirkişi raporunda davacının yazılı bir sözleşme olmadan projesini çizdiği 2012 yılında 248.762,00TL, dava tarihi 2016 yılı itibariyle 323.514,00TL bedeli bulunan ve güncel fiyatı yani 2019 yılı Mimarlar Odası Asgari Fiyat Listesine göre 492.623,00TL olan bedelin yasal faiziyle ödenip ödenmeyeceği konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunun değerlendirildiği, kural olarak eser sözleşmesinin, zorunlu şekil koşuluna bağlı olmadığı, sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de; davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, talep miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK’nun 200. maddesine göre, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibin beşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamayacağı, davacının sunmuş olduğu mail kayıtları ve davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun sabit olduğu, davalının bu ilişkinin …’da yapılması planlanan projeye ilişkin olduğunu beyan ettiği, davalı tarafından dosyaya ekli mail kayıtları ve davalının “davacı ticari kaygılarla iş kazanmak amacıyla amiyane tabirle şuralar içinde proje çizip reklam yapayım nasılsa beğenirlerse sözleşme yapar paramızı kazanırız, düşüncesiyle hareket ettiği açıktır.” beyanı birlikte değerlendirildiğinde davalının işin ilk aşamasından itibaren çizimlerden haberdar olduğu ve yönlendirmede bulunduğunun anlaşıldığı, TTK gereği tacirlerin yaptıkları işler karşılığında ücret isteme hakkına sahip oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüne, 5.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı şirket tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davanın, davacı şirket tarafından 2012 yılında birden çok parsel için mimari avan projesi çizildiği ancak bedelinin alınamadığı iddiasına ilişkin olduğu, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle itirazda bulunduklarını, dosyaya konu hakkında, davacının işbu dava ile eş zamanlı olarak benzer soyut taleplerle açtığı Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesindeki davaların da zamanaşımından reddedildiğini, buna karşın davanın zamanaşımından reddine karar verilmemesinin isabetsiz olduğunu, davanın müvekkili şirketin usulüne göre tasfiye edilerek tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra ikame edildiğini, buna karşın mahkeme tarafından davacıya tüzel kişiliğin ihyası için işlem yaptırılmadığını ve fakat başka bir dosya nedeniyle var olan Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/97E. sayılı dosyasındaki ihya kararının esas alındığını, oysaki 8.ATM’nin karar gerekçesine bakıldığında ihya kararının, Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesi’nin 2016/999E. sayılı ve Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/971E. sayılı dosyalarına ilişkin olduğunun sabit olduğunu, kapanışı yapılan bir şirketin, ihya kararı ile tekrardan tümden hayat kazanmadığını ve fakat sadece ihya sebebi ile sınırlı olarak kendisine ehliyet tanınmakta olduğunu, hâl böyle olunca ihyanın sınırlı olmasından ötürü başka mahkemelerden verildiği bildirilen ihya kararlarının eldeki dava için geçerli sayılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle taraf teşkilinin usulüne uygun olarak sağlanması için öncelikle işbu dava açısından verilmiş bir ihya kararının dosyaya sunulması gerektiğini, bu hususlar yerine gelmeden dosyanın esastan karara bağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ehl-i fen olan bir tacir olduğunu, bu nedenle AVM kompleksi gibi detaylı bir projeyi yazılı bir sözleşmeden olmadan çizdiği beyanının ticari hayatın olağan akışına aykırı olup davacının tacir olarak yazılı sözleşme olmadan sözde ücrete tabi olarak yaptığı iş için hiçbir fatura, ihtarname vs. ticari kayıt ibraz etmediğini, yine davacının celbi talep edilen 13.ATM ve 6.ATM’deki dosyalarında 2009 yılında çizim yaptığını ve fakat ücretini alamadığını iddia etmesine karşın her ne dense parasını almadığı halde hizmet vermeye devam ederek 2011 yılında üçüncü kez çizim yaptığını ileri sürek eldeki davayı ikame etmesinin genel yaşam tecrübesine aykır olduğunu, müvekkilinin tasfiye memuru olduğu şirketin ortaklarının şahıslarına ait , …, … parselde bir arazinin mevcut olduğunu, davacı ile burada çalışma yapmak üzere görüşüldüğünü ve anlaşma sağlandığını, geçen zamanda davacının ticari hayatın olağan akışı gereği kendisine yeni iş kazandırmak amacıyla hiçbir ücrete tabi olmaksızın dava konusu yer için bilâ bedel ön çalışma yapmak istediğini beyan ettiği ve bir kısım çizimleri kendiliğinden yaptığını, daha sonrasında davacının haksız, kusurlu ve bir kısmı da suç teşkil eden fiilleri nedeniyle sözleşmesi yapılan … parsel işine ait sorunlar çıkmasından ötürü davacı ile ilişiğin kesildiğini, bu konuda devam eden davaların bulunduğunu, davacının kötü niyetli biçimde kendisi hakkında yürüyen davalarda lehine delil yaratma amacıyla eldeki davayı ikame ettiğini, öte yandan dava konusu çizimlerin ücrete tabi ek-1’de sunulan sözleşmenin tarihinin dava konusu yapılan işlerden sonraki bir tarihe gelmesi, (ücretini alamayan birisinin yeniden çizim yapması beklenemeyeceğinden) bugüne kadar ki tüm hizmetlerine karşılık olarak anılan sözleşmenin yapıldığını ortaya koyduğunu, davacının yaptığını iddia ettiği ön çalışma mahiyetindeki çizimlerin tamamen ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına uygun olarak kendisinin hiçbir ücrete tabi olmaksızın yeni iş bağlaması isteğinden ötürü bilâ bedel yaptığı çizimlerden ibaret olduğunu, bunlar için ücret talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı şirket tasfiye memuru vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6 maddesi gereğince(818 sayılı BK.126/4md.), kural olarak eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
Dava konusu somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte davacı tarafça 2012 yılında kurulduğu iddia edilen eser sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğu ve dava tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği hususları belirlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle …’da şirket yetkilisinin işi için bir sözleşme olduğu, bu kapsamda dava konusu iş için de anlaşma olduğu tevil yollu kabul edilmiş olmasına, …’da yapılan işin sözleşmesi nedeniyle dava konusu işin ücretsiz yapılacağına dair savunmanın ispatlanamamasına, davalı yanca bir kısım işlerin işe yaramadığı belirtilmiş ise de, bir kısım işlerin yapıldığının kabul edilmiş olmasına ve davada talep edilip mahkemece hüküm altına alınan miktara göre davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL istinaf karar harcından peşin alınan 256,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 85,39 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 05.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır