Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/578 E. 2023/246 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/578 – Karar No:2023/246
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/578
KARAR NO : 2023/246

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2018/347 E-2021/109 K

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/03/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin cam balkon işleri yaptığını, davalı şirkete ait iş yerinin katlanır cam sistemlerinin yapımı hususunda m²’si KDV hariç 650,00 TL üzerinden anlaşma sağlandığını, müvekkili şirketin üstlendiği işi eksiksiz ve tam olarak yerine getirdiğini, iş sonunda davalı şirkete fatura kesildiğini ancak ödemenin yapılmadığını, birçok kez ödemenin yapılmasının talep edildiğini ancak davalı şirketin bedeli ödemekten kaçınması üzerine alacağı tahsil amacı ile Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20613 sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı şirket tarafından takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamını ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak şartıyla icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılan anlaşma gereği davacı şirketin müvekkiline ait iş yerine katlanır cam sistemi yapmayı taahhüt ettiğini ancak işin süresi içinde yapılmamasına karşın davacı şirket sahibi ve yetkilisi …’un hesabına 9.500,00 TL ödeme yapıldığını, daha sonrasında ayıplı iş ve hatalı montaj neticesinde cam mekanizmasında arıza meydana geldiğini, meydana gelen arızanın derhal davacı şirkete bildirildiğini ancak davacı şirket tarafından herhangi bir tadilat onarım yapılmadığını, müvekkili şirketin meydana gelen arızayı kendi imkanları ile tamir ettirdiğini ve 2.500,00 TL tutarında maddi bir külfet altında kaldığını, bununla birlikte meydana gelen arıza sebebi ile dışarıya yayılan ses ve gürültü neticesinde Çankaya Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü tarafından müvekkili şirket hakkında tutanak tanzim edildiğini belirterek; davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacak talebiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi olduğu, taraflar arasında davalıya ait iş yerinde cam balkon yapılması hususunda eser sözleşmesi bulunduğu hususunda uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın; davacının eser sözleşmesi gereği edimini tam olarak ifa edip etmediği, süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olup olmadığı ve takip talebinde belirtilen miktarda faize hükmedilip edilemeyeceği, davacı yararına icra inkar davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilip edilemeyeceğine ilişkin olduğu, ayıbın eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade ettiği, TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerektiği, dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesinde eserin ayıplı olduğunun ve bu ayıbın gizli ayıp olduğunun belirlendiği, mahkemece dinlenen tanık beyanlarından ayıp ihbarının iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerektiğine yönelik düzenleme karşısında süresinde yapıldığının kabulü gerektiği, bu halde ayıplı imalâtın bedelinin mahsubu gerektiği, bu nedenle davalının eseri ayıplı haliyle kabul ettiğinin kabul edilemeyeceği, ayıp halinde iş sahibinin haklarının 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlendiği, bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik haklarının sözleşmeden dönme, bedeld6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlendiği, bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik haklarının sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme hakları olduğu, tespit edilen ayıba göre davalının bedelden indirim hakkının kabul edilmesi gerektiği, davacının edimine karşılık bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere bakiye 22.001,11 TL iş bedelinin olduğu, takip talebinde faiz de istenip davaya da konu edilmişse de takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne Ankara 10. İcra Dairesinin 2017/20613 sayılı dosyasına yapılan itirazın 22.001,11 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu bedel üzerinden kaldığı yerden devamına, dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatı talebinin ve reddedilen kısım yönünden davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; dosya kapsamında müvekkili şirkete ihbar yapıldığı yönünde tanık beyanları dışında başkaca bir delil bulunmadığını, tanıkların ise davalı şirketin hâlihazırda çalışanları olduklarını, bu durumun sonucu olarak davalı tanıklarının yanlı beyanda bulunabileceklerini, YHGK’nun 2017/1633 Esas-2017/1013 Karar sayılı ilamından da açıkça anlaşılacağı üzere ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması gerektiğini, mahkemece gizli ayıbın yazılı delille ispatlanması gerektiği hususu gözardı edilerek tanık beyanları doğrultusunda ayıp ihbarının süresinde yapıldığının dolayısıyla gizli ayıptan kaynaklı 2.500,00 TL bedelden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hatalı olması nedeniyle bu yönüyle hükmün bozulması gerektiğini, mahkemece, davalı şirket yetkilisi tarafından müvekkili şirket yetkilisinin hesabına gönderilen 9.500,00 TL ödemenin davaya konu faturalara binaen gönderildiğinin kabul edildiğini, mahkeme tarafından söz konusu ödemelerin davaya konu faturaya binaen yapıldığı yönündeki tespitinin hatalı olduğunu, davalı şirket yetkilisi tarafından yapılan ödemelerin faturaya ilişkin olarak yapılmadığını, kaldı ki ödeme dekontlarında söz konusu faturaya binaen ödeme yapıldığına ilişkin bir açıklama da olmadığını, ayrıca söz konusu ticaretin taraflarının davacı ve davalı şirketler olduğunu, davalı şirketçe faturaya binaen yapıldığı iddia edilen ödemelerin, şirket hesabına değil şahıstan şahısın hesabına yapıldığını, dolayısıyla ödemelerin faturaya binaen yapıldığı hususunu kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, eğer davalı şirket yetkilisi tarafından yapılan ödemeler faturaya ilişkin yapılmış ise davalı şirketin ticari defterlerinde müvekkiline olan borcun 24.501,11 TL olarak görülmesi gerektiğini, ancak davalı şirket kayıtlarında borcun 27.001,11 TL olarak görülmekte olup çelişki bulunduğunu, BK’nın 101. maddesinin davaya konu somut olayda uygulama imkânı olmadığını, tarafların tacir olup, 6102 Sayılı TTKnın 1530/2 maddesi uyarınca davalının ihtarsız temerrüde düştüğünü, dolayısıyla davalı yana ihtar çekilmeyerek temerrüde düşürülmemesinden dolayı işlemiş faiz talep edilemeyeceği şeklindeki kararın kanuna aykırı olduğunu, mahkemece her ne kadar alacağın likit olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı istenemeyeceğine hükmedilmiş ise de yukarıda izah edildiği üzere alacağın miktarının açık ve likit olup, borç miktarının davalı şirketçe bilinmemesi durumu olmadığını, mahkeme kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olup bozulması gerektiğini belirterek; mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararına karşı istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesini, bu mümkün değil ise davanın kısmen kabulü yönündeki kararın kaldırılarak yeniden inceleme yapılması amacıyla dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemenin söz konusu hükmünün hukuka uygun olmakla beraber, ayıbın niteliği ve oranı ile ilgili hükme esas alınamayacak yeterli ve doğru teknik incelemenin bulunmadığı bilirkişi raporundaki ayıba ilişkin hesaplamanın hükme esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, zira bilirkişi kök raporunda inşaat mühendisi bilirkişi tarafından davalı tarafından yapılan işteki tek ayıp motor olarak belirtilmesine rağmen tüm mekanizmanın ayıplı olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan keşifte de bu husus açıkça görülmüş olmasına rağmen raporda bu hususa yer verilmediğini, rapora taraflarınca itiraz edilmesine karşın, ek raporda da itirazlarını karşılar nitelikte bir incelemeye yer verilmediğini, bilirkişi heyetince ya yeterli teknik inceleme yapılmadığını, ya da söz konusu incelemelere raporda yer verilmediğini, taraflarınca sisteminin tamamında gizli ayıplar bulunduğunun daha önce belirtildiğini, mahallinde yapılan incelemede bilirkişiye de izah edildiğini, ayıbın; davacı şirket tarafından mekanizmanın gereği gibi çalışması için gerekli olan nitelikte ve kalitede malzeme ve ekipman kullanılmamış olmasından kaynaklandığını, cam kapama sisteminde kullanılan giyotin camların ebat ve ağırlık olarak böyle bir mekanizmanın gerektiği gibi çalışmasına engel olacak nitelikte olması, söz konusu giyotin camların açılıp kapanmasını sağlayan tüp motorun bu camların ağırlığını taşıyacak güçte olmaması ve camın her açılış kapanışında, kapasitenin üzerinde yük binmesinden dolayı motor aksamında yer alan parçaların hasar görmesi nedeni ile söz konusu sistemin bugün bile çalıştırabilir halde olmadığını, aksamı zarar gören ve camların ağırlığını kaldırma kapasitesi olmayan motor nedeni ile camlar hareket halindeyken düşüp kırılmakta olduğunu, müvekkilinin ilk önce bu durumun motordaki arızadan kaynaklı olduğunu düşündüğünü, bu nedenle her ne kadar tüp motor üçüncü bir şirkete(davalı tarafından ayıpın giderilmesine ilişkin bir işlem yapılmamış olması nedeni ile) değiştirilmiş ise de, aynı durumun yeni tüp motora rağmen tekrarlandığını, bunun üzerine, sistemin gereği gibi çalışması için mekanizmanın yeni baştan yapılması gerektiğinin anlaşıldığını, mevcutta camların düşmemesi için müvekkili tarafından camların sabitlenmek zorunda kalındığını, yani asıl ayıplı olan hususun, hiç bir motorun kaldıramayacağı ağırlıkta ve nitelikte cam kullanılmış olması olduğunu, bu hususta inşaat mühendisi bilirkişi tarafından rapor ve ek raporda hiçbir inceleme yapılmadığını, inşaat mühendisinin uzman olmaması nedeniyle dosyanın makine mühendisi bilirkişiye gönderilmesinin talep edildiğini ancak mahkemece bu talepleri dikkate alınmadan karar verildiğini, müvekkili tarafından mekanizmanın yenilenmesi için harcaması gerekli olan masrafların davacının ayıptan kaynaklı tazminat yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmesi ve davacının yükümlülüğü kapsamındaki tazminat miktarının davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği miktardan mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca TBK’nın 97. maddesi gereğince, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerektiğini, istisna sözleşmelerinde; ödemezlik def’inin ayıba karşı tekeffül hükümleri ile birlikte uygulanabilmesinin mümkün olduğunu, somut olayda da, davacı yüklenici tarafından eser sözleşmesinden kaynaklı eseri ayıpsız meydana getirme ve ayıpsız olarak teslim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden, davacının sözleşme bedelini talep hakkı bulunmadığını, mahkemece bu hususların da değerlendirilmediğini belirterek; yapılacak istinaf incelmesi sonucunda itirazları doğrultusunda; davanın kısmen kabulü yönündeki kararın ortadan kaldırılarak müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine ve kötüniyet tazminatı takdirine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için faturaya dayalı olarak yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, davacı tarafından düzenlenen ve davalıya gönderildiği anlaşılan, ayrıca takibe de konu olan 01/09/2017 tarihli “motorlu katlanır cam sistemleri” açıklamalı 28.814.50 TL + 5.186,61 TL KDV olmak üzere toplam 34.001,11 TL bedelli fatura her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olup, taraflar arasında bu kapsamda akdi ilişkinin kurulduğu ve işin yapılarak teslim edildiği, bedelinin de bu fatura miktarı kadar olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu kabul kapsamında davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle, toplam 34.001,11 TL iş bedelinden, ayıplı imalatın giderim bedeli olarak gösterilen 3.kişinin faturası bedeli olan 2.500,00 TL ile, davalı şirket temsilcisi tarafından davacı şirket temsilcisinin hesabına yatırılan 9.500,00 TL düşülmek suretiyle 34.001,11 TL – (9.500,00 TL + 2.500,00 TL = 12.000,00 TL) = 22.001,11 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, faiz, icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı yüklenici vekili; taraflar arasındaki akdi ilişki kapsamında imal edilen motorlu katlanır cam sisteminin davalı iş sahibine usulüne uygun olarak yapılıp teslim edildiğini, usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunulmadığını belirterek; iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı iş sahibi vekili ise davaya cevap dilekçesinde; davacının yapmış olduğu ayıplı iş ve hatalı montaj neticesinde katlanır cam mekanizmasında arıza meydana geldiğini, meydana gelen arıza sonrasında katlanır cam motorunun ve camların müvekkili tarafından başka bir firmaya tamir ettirilmek zorunda kalındığını, müvekkilinin 2.500,00 TL tutarında maddi külfet altında kaldığını savunmuştur.
Mahkemece, mahallinde inşaat mühendisi bilirkişi ile yapılan keşif sonrası, bilirkişi tarafından düzenlenen 15/05/2019 tarihli raporda, imalatın mevcut durumu hakkında herhangi bir açıklama yapılmaksızın; mahkemece sistemin mekanizmasında ayıp olup olmadığı, ayıp nedeniyle oluşan zararın ne olduğu konusunda görev verildiği, dosyadaki dava dışı … …Sistemlerine ait “tutanaktır” başlıklı belgede 25/04/2018 tarihinde yapılan tespitte plastik tutucuların görev yapmadığı, motorun zorlanmadan dolayı diş sıyırdığı, giyotinin yere düştüğü, bu nedenle 1 adet camın kırıldığının belirtildiği, tamiratı yapan firma tarafından değiştirilen tüp motorun taşınmaz mahallinde bulunduğundan imalatın bu kısmında gizli ayıp olduğu ve imalatlara ait kesilen 2.500,00 TL’lik faturanın da uygun olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora taraf vekillerince itiraz edilmiş, bunun üzerine mahkemece Borçlar Hukuku nitelikli hesap bilirkişisi, inşaat mühendisi (kök raporu düzenleyen bilirkişi) ve mali müşavir bilirkişilerden heyet oluşturularak dosya üzerinden ek rapor alınmıştır. Ek raporda da imalatın mevcut durumu hakkında açıklama yapılmaksızın ayıp ihbarı, ayıbın bedeli ve ödemelere yönelik rapor düzenlenmiş, tarafların teknik itirazları karşılanmamıştır.
6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1). Yine TBK’nın 479/1 maddesi hükmüne göre iş sahibinin bedel ödeme borcu, aksi kararlaştırılmamışsa, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir.
Yargıtay yerleşik içtihat ve uygulamalarında, iş bedelinin tamamının yüklenici tarafından taşerona veya iş sahibince yükleniciye ödenmesi halinde eksik ve kusurların giderim bedeli hüküm altına alınabilir ise de, iş bedelinin ödenmemiş olması halinde eksik ve kusurların giderim bedeli değil, eksik ve kusurlar gözetilerek yapılan işin fiziki oranı belirlenip iş bedeline uygulanarak mukayese edilmesi sonucu eksik veya fazla ödemenin belirlenmesi gerektiği kabul edilmektedir. (Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2016/2999 Esas-2017/4504 Karar, 02/11/2016 tarih ve 2016/1760 Esas-2016/4501 Karar sayılı kararları) Somut olay incelendiğinde de, iş bedelinin tamamının yüklenici tarafından ödenmediği sabittir.
Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir (HMK 282/1).
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece alınan kök ve ek raporda, imalatın mevcut durumu ve varsa ayıbın niteliği tespit edilmemiş, davalı iş sahibi vekilinin; mevcutta camların düşmemesi için müvekkili tarafından camların sabitlenmek zorunda kalındığı, yani asıl ayıplı olan hususun, hiç bir motorun kaldıramayacağı ağırlıkta ve nitelikte cam kullanılmış olması olduğu yönündeki itirazları karşılanmamış, iş bedeli hesaplaması da yukarıda belirtilen kurallar kapsamında yapılmamıştır.
Teknik yönden yetersiz ve tarafların itirazlarını karşılamayan bilirkişi kök ve ek raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; dava ve sözleşme konusu motorlu katlanır cam sistemleri konusunda uzman bir makine mühendisi bilirkişi ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılarak, yukarıda açıklanan kurallar kapsamında imalatta ayıp olup olmadığı, varsa niteliği ve yapılan imalatın kullanım amacına uygunluğu hakkında tarafların itirazlarını da karşılar şekilde rapor almak, ayıbın varlığının tespit edilmesi halinde yukarıda açıklanan kurallara göre davacı yüklenicinin talep edebileceği iş bedelini belirlemek, rapora itiraz edilmesi halinde itirazları karşılar nitelikte ek rapor alarak, yapıldığı kabul edilebilecek ödemeler varsa düşüldükten sonra sonucuna göre karar vermektir.
Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,

2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2021 tarih ve 2018/347 Esas- 2021/109 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 375,72 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-Taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 01/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır