Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/573 E. 2023/302 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/573 – Karar No:2023/302

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/573
KARAR NO : 2023/302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2020
NUMARASI : 2017/107 E-2020/700 K

ASIL DAVADA
DAVACILAR : 1-…
2-….
VEKİLİ : Av. … -E-TEBLİGAT

DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2023

Asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından asıl ve birleşen davada davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davalarda mahkemece davanın asıl davada bazı talep kalemleri yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına, bir kısım alacak kalemleri yönünden davanın reddine, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili özetle; müvekkili ortak girişim şirketlerinin … kısmi kanalizasyon inşaatı sözleşmesini davalı ile 3.319.317,00 TL bedel üzerinden 02/11/2012 tarihinde imzaladıkladırını ve işe başladıklarını, davalının 06/09/2016 tarihinde yaptığı bildirim ile sözleşme konusu işin süresinde yapılmamasını gerekçe göstererek sözleşmenin feshedildiğini ve oluşan zararın banka teminat mektubunun paraya çevrilerek karşılanacağının bildirildiğini, işe başladıktan sonra çevre, arsa ve taşınmaz maliklerinin işin yapıldığı yerin kendilerine ait olduklarını ve kamulaştırma yapılmadığını bu nedenle de bu taşınmazların kullanılmamasını istediklerini dile getirdiğini, sözleşme kapsamında söz konusu yerlerin kamulaştırılarak güzergahların açılması gerektiğinden davalı tarafa defalarca dilekçe verildiğini ancak kamulaştırma ve güzergah açma işlemlerinin yapılmadığını, yine sözleşme kapsamında belirtilen Karayolları sınırları içerisinde geçen yatay – dikey hatlar ve yatay delgi işleri olmasına rağmen bütün müracaatlara rağmen izin alınamadığını, halen de alınmadığını, davacının dilekçe ile davalıya başvuruları neticesi yeni projenin yapılmasının istendiğini, sözleşme imzalanırken projelerin davalı tarafından hazırlanması nedeniyle yeni proje hazırlanmasının süre kaybına neden olduğunu, bu nedenle yeni maliyetler doğduğunu, bu hususun davalıya bildirildiğini ve davalı tarafından kabul edildiğini, fesih bildirim yazısında davalı tarafından kabul edildiği üzere işin %93,66 kısmının bitirildiğini, yeni proje kapsamında, ilk projede belirtilen terfi merkezi 3 adet olup, davalı tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadığından terfi merkezlerinden birinin iptal edilerek, 2 terfi merkezi üzerinde sistemin çalıştırılmasının düşünüldüğünü, bu nedenle yeniden projelendirme ve pompa güçlerinin hesabının yapılması gerektiğini, çizilen yeni projelerin davalıya verildiğini, tasdik edildiğini ve pompaların siparişinin verilerek, davalı tarafından kabullerinin yapıldığını, ancak davalının pompalar getirileceği zaman işin %100 bitmediğini belirttiğini, bu nedenle ek iş verilmesi gerektiğini ancak davalının ek iş kararı almayarak müvekkilinin mağdur edildiğini, 2015 yılında …’a onaylatılan projeler çerçevesinde hatların yapılıp teslim edilmesine rağmen 2016 yılında … elektrik noktasının projede belirtilen yerden değil de kabinden alınmasının beyan edildiğini, müvekkili tarafından Mart 2016 tarihinde yeniden proje çizildiğini ve kuruma onaylattırıldığı ve söz konusu enerji nakil hattının imalatının tamamlattırıldığını, bu imalattan dolayı 112.000,00 TL + KDV alacağının ödenmediğini, bu durumun fesih gerekçesinde belirtilen 2012 yılından bu yana hiç bir çalışma yapılmadığı beyanı ile çeliştiğini, müvekkilinin yeni proje kapsamında ekstra yapmış olduğu imalat ve hizmetler tutarı olan 112.000,00 TL’yi de ödemediği gibi 15 nolu hakedişi de ödemediğini, buna rağmen işin süresinde yapılmadığından bahisle sözleşmeyi feshetmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, sözleşme kapsamında verilen … Şubesi 02/11/2012 tarihli … Nolu 119.200,00 TL bedelli teminat mektubunun paraya çevrilmemesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalının ödemesi gereken 112.000,00 TL tutarında yeni proje kapsamındaki imalatlar ve yapılan işler nedeni ile 15 nolu hakediş bedelinin ve sözleşme kapsamında belirlenen sürenin dışına çıkılmasının davalı tarafın kusurundan kaynaklanması nedeniyle teminat mektubunun alındığı banka tarafından uygulanan günlük ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davalı bankanın merkezinin Ankara olup, bu hususun Ticaret Sicil Gazetesi’nde 23/03/2011 tarihinde tescil edildiğini, bölge müdürlüklerinin…A.Ş.’ye bağlı olup ayrı bir tüzel kişiliklerinin bulunmadığını, bu nedenle Van Bölge Müdürlüğü’ne yapılan tebligatın geçersiz olup, bu hususun öğrenilmesinden itibaren cevap dilekçesinin sunulduğunu, yetkili mahkemenin de Ankara mahkemeleri olduğunu, revize iş programına göre işin bitiş tarihinin 19/05/2016 olduğunu, davacı yükleniciye çeşitli tarihlerde yazılar gönderilerek, yeterli sayıda araç ve teknik personelle çalışılmaması konusunda uyarıda bulunulduğunu, 27/06/2016 tarihli yazıda ise şantiyede çalışmaların durdurulduğu, işin bitiş süresinin geçildiği ve sözleşmenin 25.2 maddesi gereğince ceza uygulanacağı belirtilerek 15 günlük süre verildiğini, aksi takdirde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, davacının işe başlamadığını ancak ek süre talebinde bulunduğunu, ek süre talebinin de mücbir sebep oluşmadığından reddedildiğini, sözleşmenin feshinin haklı olduğunu, ihale öncesi tespit tutanağında geçiş ve kamulaştırma ile ilgili işlemlerin belediyesince yapılacağının hüküm altına alındığını, davacının bu kapsamda verdiği dilekçelere istinaden … Belediyesi’ne bildirimde bulunulduğunu, belediyenin yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan süre kayıplarının yükleniciye süre uzatımı olarak verildiğini, ilave imalatlardan doğan yeni birim fiyat tutanaklarının yüklenici tarafından onaylandığını, yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmediğini, 25/07/2016 tarihinde davacının hakedişini sunduğunu, ancak yüklenicinin bu tarihte kurumda geçerli bir kesin teminat mektubu olmadığından hakedişi teminat mektubuna ait işlemlerin tamamlanmasına kadar beklemeye alındığını, işin feshedilme nedeninin yüklenicinin maddi olarak acziyet içinde olması ve işlerin eksik yapılması nedeniyle tesisin bir bütün olarak işletmeye alınmamasından kaynaklandığını savunarak, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili özetle; müvekkilleri ile davalı arasında 02.11.2012 tarihinde eser sözleşmesi imzalandığını, davalının haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini, teminat mektubunun paraya çevrildiğini ve müvekkili tarafından aynı konu ile ilgili olarak Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/107 E. Sayılı dosyası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, haksız olarak nakde çevrilen … Şubesi 02.11.2012 tarihli … nolu 119.200,00 TL bedelli ve 02.11.2012 tarih … nolu 80.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının nakde çevrilme tarihlerinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aynı konu ile ilgili olarak Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/107 Esas sayılı dosyasında açılan dava ile iş bu davanın birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili özetle; davacıya çeşitli tarihlerde uyarı yazıları yazıldığını, 24.06.2016 tarihinde istediği ek süre talebinin mücbir sebepler oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davacıya süresi dolan teminat mektubunun süresinin uzatılması talebinin 02.08.2016 tarih 680 sayılı yazı ile bildirildiği halde teminat mektup süresinin uzatılmadığını, yapılan fesih işlemi sonrası mahallinde durum tespitinin yapılacağının davacı bildirildiği halde davacı yüklenicinin durum tespitinde hazır bulunmadığını, fesih sonrası Vakıfbank tarafından verilen iki adet teminat mektubunun (80.000,- +119.200,00) 199.200,00 TL nakde çevrildiğini belirterek , davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edildiği, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan kök rapor ve ek rapor değerlendirildiğinde; davalı tarafından yapılan feshin haklı olduğu, zira her ne kadar davacı taraf kamulaştırma işlemleri yapılmadığından dolayı işini yapamadığını iddia etmiş ise de, söz konusu kamulaştırma işlemlerinin davalı kurum tarafından değil dava dışı olan … Belediyesi tarafından yapılmasının gerektiği, buna ilişkin dosyada tarafların tutmuş olduğu tespit tutanağının bulunduğu, … Belediyesi’nin yapması gerektiği kamulaştırmayı yapmamasından dolayı davalı kuruma herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, bundan dolayı davalı kurumun yapmış olduğu feshin haklı fesih olduğunun belirtildiği, bilirkişi kurulu tarafından belirlenen gerekçenin mahkemece de kabul gördüğü ve davalı kurumun yapmış olduğu feshin haklı fesih olduğu gerekçesiyle mevcut davada dava dilekçesinin sonuç kısmında belirtilen a ve b ‘deki taleplerin davacı tarafından atiye bırakılması, atiye bırakmanın davalı tarafından kabul edilmesi nedeniyle söz konusu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, yine dilekçenin c ve d bentlerindeki taleplerin ise davalı kurumun feshinin haklı olması nedeniyle reddine , birleşen dosyada davacının yapmış olduğu talebin davalı kurumun yapmış olduğu feshin haklı olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine ilişkin kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu ve ortadan kaldırılması gerektiğini, mahkemece verilen gerekçeli kararda; ” … davalı tarafından yapılan feshin haklı olduğu, zira her ne kadar davacı taraf kamulaştırma işlemleri yapılmadığından dolayı işini yapamadığını iddia etmiş ise de söz konusu kamulaştırma işlemlerinin davalı kurum tarafından değil dava dışı olan … Belediyesi tarafından yapılmasının gerektiği, buna ilişkin dosyada tarafların tutmuş olduğu tespit tutanağının bulunduğu, … Belediyesi’nin yapması gerektiği kamulaştırmayı yapmamasından dolayı davalı kuruma herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, bundan dolayı davalı kurumun yapmış olduğu feshin haklı fesih olarak kabul edildiği, bilirkişi kurulu tarafından belirlenen gerekçenin mahkememizce de kabul gördüğü ve davalı kurumun yapmış olduğu feshin haklı fesih olduğu yönünde mahkememizde kanaatin oluştuğu … ” hususunun belirtildiğini, ancak … Belediyesinin ihale makamı olmadığını, müvekkil şirketin bu belediye ile herhangi bir sözleşmesi de bulunmadığını, davalının, hem ihale makamı hem de kontrol makamı olduğunu, mahkemece, dava dışı … Belediyesi’nin kusuru olduğu kabul ederek davanın reddine karar verildiğini, müvekkil şirketlerin herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, müvekkillerinin işin bitirilmesi için olağanüstü çabalar gösterdiğini, işin başlamasından sonra müvekkillerinin, hem davalı idareye hem de ilgili belediyeye defalarca yazılı olarak başvuru yapmasına rağmen gerekli olan kamulaştırma işlemlerinin yapılmadığını, davalının bu nedenle de defalarca müvekkil şirkete süre uzatım için onay verdiğini, müvekkil şirketin tüm bu olumsuzluklara rağmen işe devam ettiğini ve sonuç olarak da işin %96,7 lik kısmını da bitirdiğini, davaya konu işin sözleşme bedelinin, 3.319.317 TL olduğunu, davaya konu iş ile ilgili hakedişler incelendiğinde de görüleceği üzere, yapılan imalatların bedelinin 3.210.363 TL olduğunu, buna eksik kalan miktar olan 404.899 TL eklendiği zaman toplam bedelin 3.615.262 TL’ye ulaştığını, bunun da ihale bedelini aştığını, dolayısıyla iş artışı ( en az %20 ) kararı alınmadan işin bitirilemeyeceğini, müvekkilin yazılı taleplerine rağmen, iş artışı da yapılmadan işin tek taraflı feshine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı idare tarafından, müvekkili şirketlere işin yapılmadığına dair birden çok yazı yazıldığını, davayı açtıktan sonra 15. hak ediş ödemesinin 04.08.2017 tarihinde yapıldığını, davalı idarenin, müvekkil şirketin kusurlu olduğunu varsaymış olsaydı bu hak ediş ödemelerinin yapılmayacağını ancak davalı idarenin kamulaştırma işlemlerini yapmadığını bildiği için müvekkiline hak edişlerini ödediğini, buna rağmen tek taraflı olarak fesih işlemi yaptığını ve müvekkil şirketleri zarara uğrattığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun değerlendirme ve sonuç kısmında; dava konusu işe ait kanalizasyon inşaatı yapımı sırasında hatların geçtiği güzergahtaki her türlü geçiş hakkı, istimlak vb işlerin davalı idare sorumluluğu altında olduğunun belirtildiğini, devamında ise bu işlerin tamamlanamaması nedeniyle müvekkili şirketlerin davalı idareden ek süre talebinde bulunduklarını ve idarenin de süre verdiğini, ayrıca idarenin fiyat farkı da ödediğini belirtiklerini, yine raporda davaya konu işin sözleşmede belirlenen 788 takvim gününden fazla sürdüğü belirtilerek, süre ve fiyat farkından dolayı davalı idarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının beyan edildiğini, bilirkişi raporunda ve dosya kapsamında da açıkça görüleceği üzere davaya konu işin uzamasında müvekkili şirketlerin herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, davalı idarenin kamulaştırma işlemlerini yapmadığını, davalının kusurlu olduğunu ve süre uzatım yoluna gittiğini, revize projeler için bedel ödenmemesine gerektiği yönündeki bilirkişi raporundaki saptamaya katılmadıklarını, 4735 sayılı Kanunun 4. maddesindeki madde hükmünün gözden kaçırılarak, sözleşme maddesinin Kanun maddesinden üstün tutularak yorum yapıldığını, davalının kusursuz olduğuna ilişkin tespitin hukuka aykırı olduğunu, idarenin fesih gerekçesinin işin süresinde bitirilmemesi ve süresi biten teminat mektuplarının güncel olanı ile değiştirilip idareye sunulmaması olarak gösterildiğini, oysa işin uzamasının tek nedeninin davalı idarenin üzerine düşen edimlerini yerine getirmemesinin olduğunu, buna ilişkin tüm bilgi, belge ve evrakların dava dosyası içerisinde bulunduğunu, davalı idarenin kusurlu olması nedeniyle süre uzatımlarını her defasında kabul ettiğini, bilirkişi heyetinin sadece davalı tarafından verilen bilgi ve belgeler üzerinden inceleme yaptığını, davalının aleyhe olan belgeleri bilirkişi heyetine sunmamış olabileceğini, de bilirkişi raporunun ihtimale dayalı olarak hazırlandığını, mahkemece rapora karşı sunulan itirazların da herhangi bir gerekçe belirtilmeden reddedildiğini, talimat yolu ile aldırılan ilk bilirkişi raporu ile bu rapor arasında çelişki bulunduğunu ve çelişkinin giderilmeden karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne, aksi kanaatte olunması halinde dosyanın incelenmek üzere yeniden ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın asıl davada bazı talep kalemleri yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına, bir kısım alacak kalemleri yönünden davanın reddine, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı yüklenici, asıl davada davalı idare ile yapılan sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini belirterek , 15 nolu hakedişten bakiye olan alacağın tespiti ile ödenmesi, sözleşme dışı iş nedeniyle 112.000,00 TL alacağın ödenmesi, teminat mektubunun alındığı banka tarafından uygulanan günlük ücretin tahsili ve sözleşme ilişkisinin devamına karar verilmesi talep etmiş , birleşen davada ise asıl davada talep edilen ihtiyati tedbir kararının verilmemesi nedeniyle paraya çevrilen teminat mektubu bedelleri olan 199.200,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte tahsili talebinde bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki … (…) Kısmi Kanalizasyon İnşaatı işini konu alan 02/11/2012 tarihli sözleşme 6098 sayılı Yasanın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yer tesliminin yapılarak, davacı tarafından işe başlandığı ve yer teslim tutanağının “Diğer Hususlar” başlıklı 6.bendinde “Kanalizasyon inşaatı yapımı sırasında hatların geçtiği güzergah üzerindeki her türlü geçiş hakkı ve istimlak işlemleri, irtifak hakları, zarar – ziyan bedelleri, T.C.K geçişlerine ait işlemler Belediyesince sağlanarak inşaatın yapımı için güzergah hazır hale getirilecektir” hükmünün bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkemece, kamulaştırma işlemlerinin dava dışı … belediyesi tarafından yapılacağı kabul edilerek sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesinin haklı fesih olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karşı verilmiş ise de , dosyadaki delillerin değerlendirilmesi sonucunda sözleşme konusu alanlarda kamulaştırmanın yapılmamasında davacıya atfı kabil bir kusur bulunduğundan söz edilemez . Yine, dosya kapsamı yargılama aşamasında düzenlenen kesin hakediş ve belgelerin incelemesinde sözleşme kapsamında işin % 95 oranının üzerinde tamamlandığı ve yargılama devam ederken 15 nolu kesin hakedişin davalı tarafından ödenmesi nedeniyle davalı tarafından bu alacak kalemine ilişkin talebin atiye bırakıldığı ve YİGŞ’nin sözleşmenin eki olduğu dikkate alındığında Yargıtay Yerleştirme İçtihatlarında kabul edildiği üzere, % 95 ve üstünde tamamlanan işlere ilişkin sözleşmenin feshi hükümlerinin değil, uyuşmazlığa ilişkin tasfiyeye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiğinden , mahkemece sözleşmenin tasfiyesi gerkirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Birleşen dava yönünden, sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin teminat iadesine ilişkin madde hükümleri dikkate alınarak, teminatın iadesi koşullarının oluşup olmadığı incelenerek birleşen davada talep edilen teminat mektubu bedelleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile birleşen davanın reddine karar verilmesi de hatalıdır.
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/11/2020 tarih ve 2017/107 E-2020/700 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Asıl ve birleşen davada davacılar tarafından yatırılan 59,30 TL + 59,30 TL olmak üzere toplam 118,60 TL istinaf karar harcının talep halinde kendilerine iadesine,
5-Asıl ve birleşen davada istinaf talep eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 15/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır