Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/559 E. 2023/342 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/559 – Karar No:2023/342
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/559
KARAR NO : 2023/342

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2021
NUMARASI : 2020/680 E-2021/254 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit ve Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :22.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :23.03.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak istemlerine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı ….Şti vekili: Taraflar arasında .. Fen Lisesi Yapım işine dair 04/11/2015 tarihli sözleşmenin imzalandığını ve aynı tarihte yer tesliminin gerçekleştirildiğini, Ankara 24. Noterliğinin 20.11.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiği, ve söz konusu ihtarnamenin davalıya 23.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede sözleşme hükümlerine göre 3 gün içerisinde işin ifasına başlanılmasının talep edildiğini, davalının ise Kırıkkale 5. Noterliğinin 26.11.2015 tarih ve… yevmiye numaralı olup müvekkiline 03.12.2015 tarihinde tebliğ edilen cevabi ihtarnamesiyle yer teslimi yapılmaması nedeniyle işin feshedildiğini bildirdiğini, davalının kendi kusuru ile işin ifasından kaçındığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3-e maddesi hükmüne göre “Taşeron işi tamamlamadan bırakıp gittiği taktirde müteahhite 50.000,00 TL tazminat ödeyecektir.” ayrıca yine taraflar arasında ki sözleşmenin 3-g maddesine göre “işin belirtilen tarihte tamamlanmaması halinde günlük 1.500,00 TL para ceza uygulanacaktır.” hükümlerine göre davalının sözleşmeyi yer teslimi yapılmasına rağmen yer teslimi yapılmamasını gerekçe göstererek sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi nedeniyle belirtilen sözleşme maddelerine göre tazminat ve cezai şart ödemeye mahkum edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin işin ifası hususunda sözleşme hükümlerine göre davalıya …A.Ş. … Şubesine ait … çek numaralı 15.02.2016 tarihli 100.000,00 TL bedelli, … çek numaralı 15.02.2016 tarihli 100.000,00 TL bedelli, …çek numaralı 15.02.2016 tarihli 50.000,00 TLbedelli olmak üzere toplam 250.000,00 TL bedelli 3 adet çek verdiğini, davalı tarafça da müvekkiline … Şubesi’ne 16/02/2015 tarihli … numaralı ve 250.000,00TL bedelli teminat çekinin verilmiş olduğunu ve bu teminat çekinin teslimi hususunda mahkemece tevdii mahalli tayinine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek müvekkili şirketin davalıya verdiği toplamları 250.000,00TL olan 3 adet çek yönünden müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin müvekkiline iadesine, taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddelerine göre fazla hakları saklı olarak şimdilik 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, davalı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, alacak kalemlerinin haksız fesih tarihi olan 03/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Müvekkilinin sözleşmedeki edimini yerine getirememesinin sebebinin davacı tarafın binanın altyapısını hazırlamaması olduğunu savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince: Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabul edilerek 20/01/2016 tarihli müteferrik karar ile davaya konu çek için … Şubesinin tevdi mahalli olarak tayinine karar verildiği, taraflar arasındaki 04/11/2015 tarihli yer teslim tutanağı örneği ve tarafların ihtarname örneklerinin, davaya konu işin bitimi ile SGK bildirimi belgesine ilişkin SGK İl Müdürlüğünün cevabi yazısının ve davacı şirketin davaya konu iş ile ilgili olarak açtığı işyeri sicil dosyası örneğinin dosya arasına alındığı, davalı vekilinin ıslah dilekçesi vererek ikinci tanık listesi ile bildirdiği tanıkların dinlenmesini talep ettiği, mahkemece HMK.’nun 118. ve 176. maddeleri uyarınca ıslah harcı ve teminat yatırmaları için davalı vekiline kesin süre verildiği, davalı tarafça öngörülen kesin süre içerisinde usulüne uygun bir teminat mektubu sunulmaması sebebiyle davalının ıslah yolu ile tanık dinletme talebinin kabul edilmediği, davalı şirketin ana sözleşme örneğinin Ticaret Sicil Müdürlüğünden celbedildiği, taraflar arasındaki 01/11/2015 tarihli sözleşme uyarınca davalıya sözleşmede belirtilen süre içinde yer tesliminin gerçekleşip-gerçekleşmediği, davalı şirketin sözleşmeyi feshetmesinin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı, davacının davaya konu … Bankasına ait çekler sebebiyle davalıya borçlu olup olamayacağı, davacının sözleşme uyarınca davalıdan cezai şart talep edip edemeyeceği hususlarında eser sözleşmeleri konusunda uzman ve İnşaat Mühendisi Akademisyen bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek 26/12/2017 tarihli raporun alındığı, mahkemece verilen ilk karar duruşmasına Hazine vekilinin de katıldığı ve davacı şirket hakkında KHK kapsamında incelemeler yapıldığını dosyaya asli müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini talep ettiği ve mahkemece de asli müdahale talebinin reddine karar verildiği, ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda davacı şirketin KHK kapsamında kapatılan şirketlerden olup olmadığının araştırılarak esas hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği ve bunun üzerine mahkeme dosyasının 2020/680 Esas sırasına kaydı yapılarak bu dosya üzerinden yargılamaya devam edildiği, davacı …. Şti’nin KHK kapsamında kapatılan şirketlerden olup olmadığının araştırılması hususunda Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve Maliye Bakanlığı’na müzekkereler yazıldığı, gelen müzekkere cevaplarından da anlaşılacağı üzere davacı şirketin KHK nedeniyle kapatılan şirketlerden olup, Hazine’ye devredildiği, bu doğrultuda mahkemece Maliye Bakanlığı’nın davacı olarak dava ve duruşmalara kabulüne karar verilmesi gerektiği, davanın takip öncesi menfi tespit ve cezai şart talepli olduğu, davacının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı tarafa yer teslim tutanağı düzenlenerek inşaat alanının teslim edildiğini ancak, davalının inşaat faaliyetlerine başlamadığını, davalı tarafa söz konusu inşaat yapımı işi için verilen çekler sebebiyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitini ve ayrıca sözleşmenin 3/g maddesi uyarınca cezai şarta hükmedilmesini istediği, taraflar arasında imzalanan 01/11/2015 tarihli sözleşmeye göre davacı şirketin yüklenicisi olduğu … Fen Lisesi Yapımı İşinin projelerine uygun olarak yapımının taşeron olarak davalı şirkete bırakıldığı, davacının işe başlamasına dair gönderdiği ihtarnameye, davalı tarafından verilen cevapta, davalının yer teslimi yapılmadığını gerekçe göstererek sözleşmeyi feshettiği, ancak dosyada yer alan yer teslim tutanağına göre davacının sözleşmenin yapıldığı tarih olan 04/11/2015 tarihinde yer teslimini yaptığı, dosyada yer alan SGK kayıtlarının da bu bilgileri doğruladığı, bu sebeple davalı tarafından yapılan feshin haklı olmadığı, davacının Ankara 16. Noterliği marifeti ile 09/12/2015 tarihinde gönderdiği ihtarnamede ve dava dilekçesinde sözleşme bedeli olan 250.000,00 TL’lik çeklerin iadesini talep ettiği, bu durumun davacının da sözleşmenin sona erdiğini kabul ettiğini gösterdiği, sonuç olarak taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği, davalının feshinin haklı bir sebebe dayanmadığı, davalının Kırıkkale 5. Noterliği marifeti ile 26/11/2015 tarihinde gönderdiği cevapta, yer teslimi yapılmadığını, bu sebeple sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, verilen 250.000,00 TL tutarındaki 3 adet çeki iadeye hazır olduğunu bildirdiği, buradan da çeklerin davalıda olduğunun anlaşıldığı, ancak bu çeklerin davacıya iade edildiğine dair davalı tarafın bir delil sunamadığı, davalının işi yapmadığı için ve sözleşmede sona erdiği için çekleri iade etmesi gerektiği, davalı edimini yerine getirmediği ve sözleşme de sona erdiği için işin ifasına yönelik olarak davacı tarafından davalıya verilen davaya konu toplam 250.000,00 TL bedelli çekler sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığı, davacının menfi tespit talebinde haklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 3-e maddesinde yer alan ” … Taşeron işi tamamlanmadan bırakıp gittiği takdirde müteahhide 50.000 TL tazminat ödeyecektir.” sözleşmedeki bu hükmün T.B.K.’ da düzenlenen cezai şart türlerinden dönme cezasına ilişkin olduğu, davalının sözleşmeyi feshetmede haksız olduğu için, davacının sözleşmenin ilgili hükmünde belirtilen dönme cezası niteliğinde olan 50.000,00 TL’yi davalıdan talep etmekte haklı olduğu, tacirler arasında öngörülen cezai şarttan hakkaniyet indirimi yapılıp-yapılamayacağı hususunda Yargıtay’ın son dönem içtihatlarında öngörülen cezai şartın bir tarafın mali olarak yıkımına sebebiyet verecek mahiyette olması durumunda cezai şarttan mahkemece hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirttiği, somut uyuşmazlığa konu sözleşmede öngörülen 50.000,00 TL’ lik cezai şartın taraf şirketlerin inşaat yapımı işi ile uğraştıkları dikkate alındığında fahiş miktarda olmadığı, davalı tarafın ekonomik olarak yıkımına sebebiyet veremeyeceği dikkate alınarak cezai şarttan hakkaniyet indirimi yapılmasının da gerekli görülmediği, davacı vekilinin davasında sözleşmenin 3-e maddesi uyarınca cezai şart talep edecek kısmi dava olarak açtığı, daha sonra sözleşmenin 3-g maddesinde düzenlenen cezai şarta yönelik bir talepte bulunmadığı, mahkemece bu husus dikkate alınarak davacı tarafın cezai şart talebinin de tam kabulüne karar vermek gerektiği, davacı tarafın kötüniyet tazminatı da talep ettiği, davaya konu çekler üzerine mahkemece ihtiyati tedbir konulmuş olduğu, davacının kötüniyet tazminatı talebinin dayanaksız olduğu, kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, …A.Ş. … Şubesine ait keşidecisi …. Şti., lehdarı …. Şti. olan 15/02/2016 tarihli, … numaralı, 100.000,00 TL bedelli, 15/02/2016 tarihli … numaralı, 100.000,00 TL bedelli, 15/02/2016 tarihli …numaralı ve 50.000,00 TL bedelli çekler sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3-e maddesi uyarınca 50.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihi olan 19/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, mahkemece 20/01/2016 tarihinde davaya konu çekler üzerine konulan ihtiyati tedbirin İİK’nun 72. ve HMK’nun 397/2 maddeleri uyarınca karar kesinleşinceye kadar devamına, davacı tarafça ihtiyati tedbir için yatırılan teminatın HMK’nun 392/2 maddesi uyarınca karar kesinleştikten 1 ay sonra davacıya iadesine, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Önceki davacı ….Şti. tarafından müvekkili şirket aleyhine açılmış bulunan alacak ve menfi tespit davasında mahkeme tarafından, eksik inceleme ve yetersiz araştırma yapılmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiğini, yargılama aşamasında müvekkili şirket tarafından sunulan deliller toplanmadığı gibi, davacı şirketin yargılama öncesinde varlığı sadece sözde olarak bilinen FETÖ/PDY üyeliğinin şimdiki aşamada varlığının kanıtlanarak, şirketin kapatılmasına ve Hazine’ye devredilmesine karar verilmiş olmakla, müvekkili şirketin gelinen noktada sözleşmeyi feshetmesinde haklılığının ortaya çıktığını, öncesinde yapılan tüm sözleşmelerin, yükümlülüklerin yok hükmünde olduğundan kararın kaldırılarak, davanın reddi gerektiğini, istinaf mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında duruşmaya katıldıklarını, davacı şirket yetkilisi ya da vekilinin duruşmaya katılmadığını, bu aşamada mahkeme tarafından, Ticaret Odası ve Bakanlığa müzekkere yazılarak davacı şirketin fiili olarak var olup olmadığının araştırılması cihetine gidildiğini, duruşmadan birkaç gün öncesine kadar Bakanlıktan yazı gelmemiş olması nedeniyle, aynı gün başka bir duruşmaları bulunduğundan mazeretli sayılmalarının talep edildiğini, ancak mahkeme tarafından dosyanın karar aşamasında olması nedeni ile mazeretlerinin reddedilerek davanın kabulüne karar verildiğini, mahkeme tarafından sözlü yargılama yapılmadığını, Maliye Hazinesinin davacı yerine geçmesine karşı herhangi bir diyecekleri olup olmadığı sorulmaksızın karar verildiğini, mahkemenin mazeretlerinin reddine karar vermesi, sözlü yargılama yapmaksızın karar vermesi, Maliye Hazinesinin davacı yerine geçmesi karşısında diyeceklerinin sorulmaması hususlarında kanuna aykırılık oluştuğundan kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini, davacı şirketin Bakanlık tarafından kapatılması sonrasında, Maliye Bakanlığının davaya katılarak davacı sıfatını aldığını, Maliye Bakanlığı ile karşılıklı tek duruşmaya girilmeksizin davanın kabulüne karar verildiğini, Maliye Bakanlığının davacı sıfatını alması hususuna da ayrıca itiraz ettiklerini, davacı şirketin kapatılmasının alelade bir durum, usuli bir eksikliğin yerine getirilmesinden imtina etmek vb. nedenlerle olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, önceki davacı ile müvekkili şirket arasında 04.11.2015 tarihinde … Fen Lisesi yapım işine ait mimari ve akustik proje hazırlanmasına dair sözleşme imzalandığını, davacı şirketin Fethullah Gülen cemaatine mensup olması karşısında müvekkili şirket yetkilisinin iş yapmaktan vazgeçtiğini ancak o dönem itibariyle sözleşmenin feshi sebebinin söz konusu cemaate mensubiyet olduğunun belirtilemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, müvekkili şirketin bu nedenle sorumluluğu bulunmadığını, yargılama aşamasında müvekkili şirket tarafından bildirilen delillerin toplanmadığını, ıslah dilekçesi ile birlikte tanık deliline dayanıldığını, ancak mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak teminat karşılığında tanıkların dinlenileceğinin belirtildiğini, teminat yatırılması gerekmeyen bir durumda teminatın yatırılması gerektiği belirtilerek savunma hakkının kısıtlandığını, eksik incelemeye sebebiyet verdiğini, yine davacı tarafından yer teslimi gerçekleşmediğini, sözleşmenin imzalanması ile birlikte yer tesliminin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, yer teslimine ilişkin belgenin sanki sözleşme ekiymiş gibi imzalatıldığını, değilse fiili manada yer tesliminin yapılmadığını, menfi tespit davasına konu çeklerin davacıya iade edileceğinin belirtildiğini, ancak aynı miktarda teminat çeki de davacı elinde bulunduğundan ve davacı tarafından bankaya ibraz edildiğinden, bu çekin davacı tarafından iade edilmesinin talep edildiğini, bu nedenle de çeklerin teslim edilemediğini, davacının elindeki çekler hususunda yeterli araştırma yapılmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit ve alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davanın ilk olarak açıldığı mahkemenin 2016/345 E sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 20/02/2018 tarihli 2018/143 K sayılı kararıyla karar duruşmasına Hazine vekilinin de katıldığı, davacı şirket hakkında KHK kapsamında incelemeler yapıldığı, dosyaya asli müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini istediği, Hazine vekilinin beyanı ve sunduğu belgeler incelendiğinde davacı şirketin TMSF’ ye yahut Hazine’ye devrinin söz konusu olmadığı, davacı şirket hakkında olağanüstü KHK’lar kapsamında araştırmalar yapıldığının anlaşıldığı, davacı şirketin tüzel kişiliği devam etmekte olup mevcut hukuki durum itibariyle davacı Hazine’nin davaya asli müdahil olarak katılmasını gerektirecek bir olgu bulunmadığı gerekçesiyle asli müdahale talebinin reddine, davanın kabulüne, dava konusu çekler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 50.000,00 TL cezai şart alacağının ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup, mahkeme kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemiz 30/09/2020 tarihli 2018/1018E, 2020/938K sayılı kararında özetle; dosya kapsamında mevcut Maliye Bakanlığının 02/03/2018 tarihli yazısında davacı şirketin KHK kapsamında kapatılan şirketlerden olduğu belirtilmiş olmakla, mahkemece bu hususun araştırılarak davada Hazine’nin davacı konumunda olup olmayacağının tespiti ve davacı konumunda olacağının belirlenmesi durumunda Hazine’nin davaya katılımının sağlanarak taraf teşkilinin yapılması suretiyle karar verilmesi gerekirken açıklanan bu hususlar incelenmeksizin Hazine’nin davaya katılım talebi reddedilerek esas hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemesince yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, davacı şirketin KHK nedeniyle kapatılan şirketlerden olduğu ve Hazine’ye devredildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle 6102 Sayılı TTK’nun 4/2 maddesi gereğince miktar veya değeri 500.000,00 TL’yi geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, karar tarihi itibariyle dava değeri nazara alındığında davanın basit yargılama usulüne tabii olduğu, HMK’nun 321/1 maddesinde yer alan düzenleme gereğince taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmeyeceğinin anlaşılmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 20.493,00 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL ve 5.088,10 TL olmak üzere toplam 5.147,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.345,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 22.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan

Üye

Üye

Katip