Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/556 E. 2023/313 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/556 – Karar No:2023/313
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/556
KARAR NO : 2023/313

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
EK KARAR TARİHİ : 11/03/2021
NUMARASI : 2019/564 E-2021/72 K

DAVACI
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …- E-TEBLİGAT

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2023
Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın reddine dair kararına karşı davacı vekilince, yine mahkemenin davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair 11/03/2021 tarihli ek kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin ortopedik ve tıbbi malzemeler sattığını, cihazların üretiminin davalı …. Şti. tarafından yapıldığını, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/558 Esas- 2018/200 Karar sayılı dosyası ile …. Şti.’nin ürettiği ve satması için müvekkili şirkete vermiş olduğu bilateral bacak cihazı nedeniyle müvekkiline maddi manevi tazminat davası açıldığını, iş bu davanın, taraflarınca …. Şti.’ne ihbar edildiğini, … Ltd. Şti.’nin kusuru nedeniyle müvekkilinin İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi davacısı …’a 67.426,12 TL ödediğini, bileteral bacak üretiminin davalı yanca gerçekleştirilmiş olup, müvekkilinin bu hususta kusuru bulunmadığını, davalı yanın kusuru nedeniyle müvekkili tarafından ödenen miktarın tahsili amacıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10847 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davacı tarafça icra takibinde belirtilen borç aslına, işlemiş ve işleyecek yasal faiz ile tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, her ne kadar taraflarına tebliğ edilmese de iş bu itiraz sonucu davalının takibi durdurduğunu, davalı borçlunun sadece tahsili geciktirmek, borcu ödememek ve icra takibini sürüncemede bırakmak için kötü niyetle takibe itiraz ettiğini belirterek; borçlunun haksız itirazının iptalini, alacağın likit, borçlu tarafından bilinen bir alacak olması dolayısıyla %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10847 Esas sayılı icra dosyasının takip dayanağının İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/558 Esas- 2018/200 Karar sayılı ilamı olup, işbu ilam ile davacı yanın dava dışı hastaya 11.221,72 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verildiğini, davacı yanın iddiasının aksine müvekkili şirketin dava dışı …’ta meydana gelen rahatsızlıkta herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkili şirketin protez ortez sistemleri, karbon ayak sistemleri, bağlantı adaptörleri, adaptör tüpleri, tüp adaptörleri, laminasyon çapaları, protez diz ve kalça eklemleri, astarlar, pin kilit sistemleri, ventiller ve valfler, kozmetik köpükler, çocuklar için protez parçalar, dirsek eklemleri, el örtüleri, üst ekstremite protez parçaları, koşu sistemleri, diz üstü setleri, diz altı setleri, ortez setler tasarımı ve imalatı gibi konularda faaliyet gösteren yerli üretici bir firma olduğunu, müvekkili şirketin yapmış olduğu bütün üretimlerin kalite belgeleri ile garanti altına alındığını ve standartlara uygun olduklarının onaylandığını, davacı yanın dava dilekçesinde de ikrar ettiği gibi uygulayıcı firma olduğunu, müvekkili şirketin ise alıcılar tarafından kendisinden talep edilen ürünleri üretmek ve bunu uygulayıcı firmaya teslim etmekle yükümlü olduğunu, üretim aşamasında müvekkilinin üretilen cihazın hastaya ve hastanın reçetesine uygunluğunu denetleyemeyeceğini, hasta ile ilgili ölçüm yapamayacağını, bu hususlarda sorumluluğun tamamen uygulayıcı firmaya ait olduğunu, ancak davacı yanın dava dışı hastaya karşı üstlenmiş olduğu bu edimini yerine getirmediğini, dava dışı hastaya her iki tarafı için … Bel Kemerli (ithal) Yürüme Cihazı kullanma gerekliğinin reçete edildiğini, fakat davacı yan tarafından bu cihaz yerine yerli üretim cihaz uygulandığını, ancak bu hususta hastanın bilgilendirilmediğini, davacı yanın yerli üretim yapan müvekkili şirketten ithal cihaz sipariş etmesinin mümkün olmadığını, bu durumun davacı yanın bilgisi dahilinde olduğunu, bu nedenle dava dışı hastaya takılan cihaz ile ilgili müvekkili şirkete atfedilecek bir kusur bulunmadığını belirterek; davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, kesinleşen mahkeme kararı gereği ödenen bedelin rücuen tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/558 sayılı dosyasındaki karar ve 01/08/2018 tarihli protokol uyarınca ödenen bedelin rücuen tahsili için 67.426,12 TL asıl alacak için takip yapıldığı, davalının borca ve takibe itiraz ettiği, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda; ithal yürüme cihazının kullanım kolaylığı ve hafifliği nedeniyle tercih edildiği, düşmenin kullanılan cihazdan kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin olarak cihazın tetkik edilemediği, dosyaya davalı tarafça sunulan sertifikaların kullanılan cihazın yeterliliğini göstermeyeceği, mevcut durumda yerli üretim ile ithal üretim farkından hasarın oluştuğu söylenemezse de ithal bacak yürüme cihazını hastaya sunmanın davacı firmanın sorumluluğunda olduğuna ilişkin görüş bildirildiği, davacı vekilince; protezin kendilerine iade edilmediği, kullanan şahısta olduğu, ondan temin edilmesi konusunda bildirimde bulunulduğu, ancak ilgili şahsın vefat ettiğinin görüldüğü, davacı tarafından süresi içinde böyle bir delile dayanılmadığı gibi; Asliye Hukuk mahkemesinde cihazın ayıplı olduğu değil, davacının kullanma kusurundan dolayı düştüğünün ileri sürüldüğü ancak bu iddiasını da ispatlayamadığı, ilgili protezin üretim kusurunun bulunduğuna ilişkin dayanak kararda herhangi bir iddia ve tespit de bulunmadığı, davacının ilgili şahsı bildirmeyerek reçete edilen ithal üretim cihazı yerine yerli üretim yürüme cihazı temin ederek SGK’dan ithal üretim cihaz bedeli tahsil ettiği, davalı tarafından üretilen cihazın ayıplı olduğunu ispat yükünün davacıda olduğu, bunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davalı vekilinin hüküm kurulmayan kötüniyet tazminatı talepleri yönünden HMK’nın 305/A maddesi uyarınca talepte bulunması üzerine 11/03/2021 tarihli ara kararı ile davacının takibi kötüniyetli yaptığı ispatlanamadığından, mahkemeye bu konuda kanaat gelmediğinden, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda, hastanın düşmesinin davalı tarafça üretilen malzemeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kullanılan malzemenin yeterliliği ve kullanım hatasının bulunup bulunmadığına karar verebilmenin ancak cihazın tetkik edilerek anlaşılacağı bu nedenle dosya içeriğindeki belgelere göre karar verilemeyeceği sonucuna ulaşıldığını, her ne kadar davalı tarafça zararın malzemelerden kaynaklı olmadığı, bunun uygulayıcı firma olarak müvekkili şirketin kusuru olduğu iddia edilmiş ise de, müvekkili şirket bakımından bu iddiaların kabul edilemez olduğunu, önceki beyanlarında da belirtildiği üzere davalı yanın müvekkilinin tazminat ödemesine sebebiyet veren ürüne ait belgeleri sunmadığını ve sunmuş olduğu belgelerin iş bu dava açısından delil niteliği bulunmadığını, bahse konu yürütme cihazının kullanımı gereği çok parçalı bir yapıya sahip olup her bir malzemesinin incelikle birleştirilmesi gerektiğini, aksi takdirde yürüme esnasında bacağın bükülmesi durumunda takılma yada herhangi bir problemle karşılaşılabileceğini, söz konusu yaralanmanın da uygulamadan ziyade bu sebeple oluşabileceği hesaba katılarak müvekkili şirkete yönelik tam kusur atfedilmesinin iyi niyetten uzak olduğunu, yine 04/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda kişiye üretilerek takılan uzun bacak yürüme cihazının yeterliliğine davalının sunduğu belgeler ile karar verilemeyeceği görüşünün belirtildiğini, davalının satışını gerçekleştirdiği ürünün meydana getirdiği zarardan doğrudan sorumlu olduğunu, hastada oluşan zararın yürütme cihazının uygulanışı sebebiyle değil, cihazın malzemelerinde bulunan kusur sebebiyle gerçekleştiğini, zararın davalının üretim hatası nedeniyle meydana geldiğini, müvekkili şirketin söz konusu işleme yalnızca aracılık ettiğini, ayrıca kabul etmemekle birlikte hastanın polio sekeline bağlı olarak kas güçsüzlüğü olması sebebiyle bu tür hastalarda genellikle düşme riskinin fazla olduğunu, bu durumdaki hastaların uygun cihaz kullansalar ve her türlü önlemi alsalar dahi düşme riski olacağını belirterek; mahkeme kararının kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 11/03/2021 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunda; yerleşik Yargıtay içtihatlarına ve doktrindeki görüşlere göre alacaklının alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine giriştiği durumlarda kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacı yanın müvekkili şirketin alıcılar tarafından kendisinden talep edilen ürünleri üretmek ve bunu uygulayıcı firmaya teslim etmekle yükümlü olduğunu, üretim aşamasında müvekkilince üretilen cihazın hastaya ve hastanın reçetesine uygunluğunun denetlenemeyeceğini, hasta ile ilgili ölçüm yapamayacağını bu hususların tamamen uygulayıcı firmanın sorumluluğunda olduğunu davacı yanın çok iyi bildiğini, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07/05/2019 tarihli 2013/558 Esas- 2018/200 Karar sayılı dosyası kapsamında davalı olan işbu davanın davacısının cevap dilekçesinde özetle dava dışı hastanın düşme ile meydana gelen zararında hastaya takılan ürünün ithal ya da yerli üretim olmasının bir önemi olmadığını ifade ettiğini, anılan yargılamada montajı gerçekleştirilen ürünün ayıplı olduğuna dair herhangi bir iddiada bulunmadığını, önüne gelen doktor raporunda dava dışı hastaya ithal yürütme cihazı uygulanması uygun görülmüş iken, yerli ürün üretimi yapan müvekkili şirketten üretim talebinde bulunan, bu ürünü dava dışı hastaya uygulayan ve bu hususta hastayı bilgilendirmeyen ayrıca yerli ürün uyguladığını bildiği halde haksız bir şekilde SGK’dan ithal ürün ücretini tahsil eden ancak daha sonra SGK’nın bu durumu fark etmesi üzerine aradaki farkı iade etmek zorunda kalan ve tüm bu hususlara rağmen müvekkili aleyhine haksız bir şekilde icra takibi başlatan davacı şirketin kusuru ve kötü niyetinin açık olduğunu belirterek; mahkemenin 03/02/2021 tarih ve 2019/564 Esas-2021/72 Karar numaralı ilamında yer alan gerekçeyle çelişen ve gerekçelendirilmeksizin kötüniyet tazminatı taleplerinin reddedildiği 11/03/2021 tarihli ek kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını davacı yan aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle ödenmek zorunda kalınan maddi ve manevi tazminat bedelinin rucuen tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair kararına karşı davacı vekilince, yine mahkemenin davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair ek kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemece verilen gerekçeli karar ile ek kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin karara, davalı vekilinin mahkemenin 11/03/2021 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğine davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğine davalıdan ek kararın istinafı yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır