Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/528 E. 2021/772 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 21/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalının yaptığı …. adresindeki inşaatına PVC doğrama işi yaptığını ve yerine teslim ettiğini, bu iş karşılığında 35.003,52 TL bedelli 20/06/2015 tarihli fatura kesildiğini, fatura bedeli ödenmediği gibi davaya konu icra takibine haksız olarak itiraz edilip takibin durdurulduğunu, faturaya konu işin yapılarak davalıya teslim edildiğini, faturada geçen adreste yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşif ile bu durumun doğrulanacağı gibi tanıklarla da işin teslim edildiğinin ispatlanacağını, davalı şirketin itirazını haklı gösterecek bir durumun olmadığını, ayıp ihbarının zamanında ve usulüne uygun yapılmadığı gibi akdi ilişki ve malın tesliminin inkar edildiğini, alacağın tamamının likit ve muaccel olduğunu ileri sürerek, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Davacı tarafından Çubuk İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile haksız bir icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacı tarafa kesinlikle hiçbir borcu bulunmadığını, icra takibine konu faturanın sonradan düzenlendiğini, faturanın müvekkili ile bir alakasının bulunmadığını, faturanın varlığından icra takibi başladığında haberdar olunduğunu ve faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, açılan davayı husumet yokluğundan dolayı kabul etmediklerini, davacının muhattabının eğer aralarında sözleşme var ise dava dışı …. olduğunu, davacının dava dışı bu kişilerle aralarındaki sözleşme gereği aynı alacağı tahsil etmek için Ankara 3. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, fakat borçlulardan …’nın senetteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini ve Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesinin … sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkili tarafından davacıya verilen bir iş olmadığını, bu hususta tanık dinlenilmesine muvafakatlerinin olmadığını, davacının icra inkar tazminatı talebini kabul etmediklerini, davacının icra takibini kötü niyetli olarak açtığını, müvekkili ile hiçbir bağlantısı ve hukuki ilişkisi olamamasına rağmen müvekkilinden faturaya istinaden talepte bulunduğunu ve icra takibi başlattığını, temerrüt oluşmamasına rağmen icra takibinde faiz talebinde bulunulmasının hukuka uyarlık göstermediğini, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının davalının yapımı üstlendiği inşaat işinin OVC işlerinin yapıldığını ileri sürdüğü, davalının ise bu hususta davacı ile aralarında bir sözleşme bulunmadığı, söz konusu işi dava dışı yüklenicilere yaptırdığını savunduğu ve buna ilişkin sözleşmeyi sunduğu, gerçekten de davalı tarafından ibraz olunan sözleşmeden davalının davacının yaptığını iddia ettiği işin yapımı konusunda dava dışı yüklenicilerle sözleşme imzalandığının anlaşıldığı, esasen bu hususun cevaba cevap dilekçesinde belirtildiği gibi davacının da kabulünde olup, davacıya bu işi dava dışı alt yüklenicilerin taşere ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda davacının yaptığı iş bedelinin ancak kendi akidi olan dava dışı yüklenicilerden talep edebileceği, asıl işverenden talepte bulunamayacağı, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine, kötü niyet tazminatı oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın ödenmemesine ilişkin olduğunu, mahkemece işin ifasının tespitine ilişkin hiç bir delilin toplanmadığını, bilirkişi incelemesi ve taşınmaz üzerinde keşif yapılmadığını, davalıya ait inşaatta PVC doğrama işinin yapılarak teslim edildiği hususu davalı tarafından kabul edilmiş ise de ödeme sorumluluğunun kendisinde olmadığını belirten davalının işin müvekkili tarafından yapıldığını kabul etmiş olduğunu, yapılan işin tespiti için keşif yapılması ve bilirkişi raporu alınmasının zorunlu olduğunu, işin teslimine ilişkin keşfin yanında uyuşmazlık konusu faturanın ve ticari ilişkinin tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, BA/BS formalarının incelenmediğini, mahkemece HMK’nın 31.maddesindeki “Hakimin davayı aydınlatma ödevi”ne aykırı davranıldığını, HMK’nın 27. maddesinin 2. fıkrasının b bendindeki adil yargılanma hakkınının da ihlal edildiğini, davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca sorumlu olduğunu, davaya konu iş doğrudan davalı adına akit edilmemiş ise de davalı yararına yapıldığından sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davalının sorumlu olduğunu, yapılan iş bedelinin davalı tarafından ödenmediği gibi aracı firma tarafından da ödenmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilli ile davacı arasında bir sözleşme olmadığından açılan davanın reddi yönünde verilen kararın tamamen usul ve yasaya uygun olduğunu, ancak mahkemenin davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmediğini, oysaki herhangi bir sözleşme ve borç olmamasına rağmen ve bunu bildiği halde, fatura düzenlemek suretiyle icra takibi başlatılmasının davacının kötü niyetli hareket ettiğinin açık göstergesi olduğunu, bu nedenle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, mahkemenin kötüniyet tazminatının reddine dair verilen karar hariç olmak kaydıyla onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalının istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK”nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır