Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/478 E. 2022/782 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/478 – Karar No:2022/782

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/478
KARAR NO : 2022/782
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : 2013/796 E-2021/38 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki sözleşmeler uyarınca müvekkilinin davalı/borçlu şirketin ”… ”, ”…” ,”…” ve ”…” işlerini yaptığını ve bitirdiğini, …’nin parasal değerinin 40.591,00 TL olduğunu, taraflarına hiçbir ödeme yapılmadığını, … bedeli olan 263,057,40 TL’den bakiye 21.367,40 TL alacağının ödenmediğini, … için iş bedelinin 50.000,00 TL + 9.000,00 TL KDV toplam 59.000,00 TL’den bakiye 9.000,00 TL’nin ödenmediğini, … İşi bedelinin 118.000,00 TL’den bakiye 41.000,00 TL’nin ödenmediğini, yapılan işler karşılığı düzenlenen faturaların davalı şirkete teslim edildiğini ve faturalara itiraz edilmediği gibi borcun da ödenmediğini, ödenmeyen alacakları için Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14920 E sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, müvekkili lehine %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davanın itirazın iptali davası olup, alacak bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinin icra takibi yapıldığı tarihteki koşullara göre yapılması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerde ödemenin onaylı iş programında yer alan iş kalemlerine ait ödemelerin idarece yapılmasına paralel olarak 10 gün içinde mühendise (davacı) ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, takip tarihi itibariyle teslimin de söz konusu olmadığını, davacının işin bir kısmını tamamladığını, yarım kalan işin diğer taşeronlara yaptırıldığını, davacının cari hesabı kendi kayıtlarına göre yaptığını, ancak gerçeğe aykırı hesap yapıldığını, taraflar arasında sadece davacının mahkemeye sunduğu sözleşmelerin bulunmadığını, 2019-2010 tarihinden itibaren gelen ve müvekkili şirketten alınan fazla ödemeden 99.440,00 TL’nin hesaba katılmadığını, bu miktarın cari hesaptan mahsup edilmesi gerektiğini, davacının kendi kusuru nedeniyle Isparta ilindeki işi hatalı yapması nedeniyle raporların geç onaylandığını, işi yarım bırakması nedeniyle idare tarafından 55.000,00 TL ceza kesildiğini ve bu cezanın davacı tarafından ödenmesi gerektiğini, takas mahsup talebinde bulunulduğunu, davacının bir kısım işlerinin yer aldığı hakedişlerin onaylanarak 25/11/2013 tarihinde ödendiğini, tamamlanan işlere ait faturaların davacı tarafından düzenlenmediğini, muaccel olan alacağın ödeneceğinin bildirildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmelerinden kaynaklanan akti ilişki bulunduğu, uyuşmazlığın, davacının edimini eksiksiz yerine getirip getirmediği, buna göre takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı ve davalı tarafça dava dışı idare tarafından kesilen para cezasının davacı alacağından mahsubu gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, mahkemece alınan 10/07/2020 tarihli raporun dosya kapsamına ve denetime uygun olması nedeniyle hüküm tesisinde esas alındığı, ‘…’, ”…” ve ”…” kapsamında taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde, iş kalemlerine ilişkin olarak yapılan idarece yapılan ödemeleri müteakip davalı tarafından davacıya 10 gün içerinde ödeme yapılacağına ilişkin hüküm bulunduğu, bu kapsamda Kastamonu işi için 3 no’lu hakedişin 11.11.2013 tarihinde yani takip tarihi olan 21.10.213 tarihinden sonra düzenlenmiş olduğu, …’nin ise takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olduğu, Zonguldak İşi için 09/04/2013 tarihinde hak ediş düzenlendiği, sözleşmede tanımlanan iş kalemlerinin bir kısmının tamamlanmamış olduğu, buna göre bu iş bakımından 41.000,00 TL için takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığı, ”…’ yönünden ise sözleşmede ki bir kısım iş kalemlerinin bir kısmının tamamlanmamış olduğu, buna göre 21.367,40 TL’nin takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, davalı vekilinin 55.000,00 TL ceza kesintisinin mahsubuna ilişkin talebinin ise idarece yapılan ceza kesintisinin yükleniciye iade edilmesine karar verilmesi nedeniyle mahsup talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, ‘…” kapsamındaki alacağın takip tarihi ile muaccel hale geldiği anlaşılan 9.000,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne, alacak eser sözleşmesinden kaynaklandığından ve likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; taraflar arasında …, …, … ve … kapsamında yapılan sözleşmeler nedeniyle düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğini, Kastamonu ilindeki iş nedeniyle sözleşme bedeli olan 40.591,00 TL’nin hiç ödenmediğini, Isparta ilindeki iş nedeniyle bakiye 21.367,40 TL’nin ödenmediğini, Kilis ilindeki iş nedeniyle bakiye 9.000,00 TL’nin ödenmediğini, Zonguldak ilindeki iş nedeniyle 41.000,00 TL’nin ödenmediğini ve toplam 111.958,40 TL’nin ödenmemesi nedeniyle icra takibi yapıldığını, müvekkilinin işi yapıp teslim ettiğini, müvekkiline yapılacak ödemenin gölet işinin tamamen bitirilip, işin kabulünü beklemediğini, taraflar arasındaki sözleşmelerde
“onaylı iş programında yer alan iş kalemlerine ait ödemelerin idarece yapılmasına paralel olarak 10 -15 gün içerisinde mühendise ödeme yapılacak ve ödemelere müteakip fatura kesilecektir.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, onaylı iş programında yer alan, ilk sıralardaki iş kalemlerinin müvekkili şirketin yaptığı işler olduğunu, dolayısı ile asıl işsahibi (…) tarafından, davalıya yapılan ödemelerden de müvekkiline ödeme yapılması gerektiğini, ödemeden sonra fatura düzenleneceğini, müvekkilinin işi 2012 yılında bitirip teslim ettiğini, davalının iş sahibinden aldığı ilk hakedişleri izleyen 10-15 gün içerisinde ödeme yapması gerekirken ödeme yapmadığını, müvekkilinin işi yapmadan, gölet planlama ve proje işine başlanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin yaptığı işin ilk işler olması nedeniyle ilk hakedişlerde de müvekkili şirkete ödeme yapılması gerektiğini, Kastamonu, Kilis, Zonguldak’daki işlere ilişkin sözleşmelerde yukarıda belirtildiği şekilde ödemenin nasıl yapılacağına ilişkin düzenleme bulunduğunu, Isparta ilindeki iş için müvekkilinden teklif istemesi üzerine teklifin aynen kabul edildiğini ve öteki sözleşmelerin bu iş için de kabul edilmesi konusunda mutabık kalındığı, faturalar ile muacceliyet arasında bir ilişki bulunmadığını, buna rağmen fatura düzenlendikten sonra faturalara dayalı olarak takip yapıldığını, davalı şirketin iç yazışmalarının dosyada bulunduğunu, mahkemece bu belgelerin değerlendirilmediğini, taraflar arasında dava konusu işlere ait davalı tarafın istemi üzerine düzenlenen mutabakat yazılarının bulunduğunu ve bunların dosyaya sunulduğunu, faturalar düzenlendikten sonra ve icra takibi tarihinde işlerin bitirildiğini, alacağın muaccel olmadığına ilişkin itirazın gerçek olmadığını, mutabakat metinlerinde davalının borcu kabul ettiğini, KDV hariç borçları ödediğini, müvekkilinin mutabakat yazılarına gerekli şerhleri koyarak mutabakat iradesini yansıttığını, bu hususun hiç tartışılmadığını, dava tarihinden sonra hiç iş yapılmadığı halde kastamonu için 28/04/2015 tarihinde 34.400,00 TL ödendiğini, bakiye (40.591,00-34.400,00 =) 6.192,00 TL’nin ödenmediğini, Isparta için 03/02/2017 tarihinde 18.107,97 TL ödendiğini, bakiye (21.367,40- 18.107,97) 3.259,43 TL’nin ödenmediğini, Kilis için 27/05/2014 tarihinde 9.000,00 TL ödendiğini, Zonguldak için 16/01/2015 tarihinde 41.000,00 TL ödendiğini, takibe konu asıl alacak olan 111.958,00 TL’den 102.507,97 TL’sinin ödenmiş olduğunu, bakiye (6.191,00+3.259,03) 9.450,03 TL’nin ödenmediğini, davalı şirketin bu ödemeleri takipten sonra yaptığını, bunun da işlerin tam ve eksiksiz yapıldığı, bu nedenle itirazın haksız olduğunun bir ikrarı olduğunu, mahkeme kararının bilirkişilerin eksik inceleme ve değerlendirme sonucu düzenlenen raporlarına dayandığını, müvekkilinin işi yaptığını, müvekkilinin işi bitmeden diğer işlerin yapılamayacağını, eksik iş olsaydı bunun başkasına yaptırılıp müvekkilinin alacağından mahsubunun gerekeceğini, oysa müvekkilinin takipten sonra iş yapmadığı gibi takip tarihinden sonra ödemelerin yapıldığını, takipten sonra 9.450,03 TL dışındaki tüm ödemelerin yapıldığını, davalının itirazında eksik iş olduğu ve alacağın muaccel olmadığını belirtmesine rağmen sonradan bu ödemeleri yaparak itirazında haksız olduğunun ortaya çıktığını, dosya ile yapılan inceleme ve değerlendirmelerin tümünün davalının savunma ve belgeleri üzerinden yapıldığını, 55.000,00 TL’ye ilişkin sorumluluğun davalıya ait olduğunu, 99.400,00 TL ile ilgili konunun müvekkili şirketle bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olduğu, takipten sonra yapılan ödemeler için ödeme tarihine kadar faiz işletilmesi ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; taraflar arasında yapılan sözleşmeler kapsamında ”onaylı iş programında yer alan kalemlerin idarece yapılmasına paralel olarak 10 gün içerisinde mühendise ödeme yapılabilecektir.” hükmünün bulunduğunu, davacının bu hükmü yok sayarak muaccel olmayan bir alacak için takip yaptığını, takip tarihi itibariyle işin tesliminin dahil gerçekleşmediğini ve idare tarafından ödeme yapılmadığını, mahkemece alınan 29/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, muacceliyet yönünden hatalı değerlendirmelerde bulunulduğunu, bilirkişi raporuna yapılan itiraz üzerine alınan ek raporlarda ise itirazlarının karşılanmadığını, muacceliyete ilişkin eksik inceleme ve değerlendirmelerde bulunulduğunu, davacının edimlerini yerine getirmediğini, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın kaldırılması gerektiğini, edimlerinin yerine getirildiği davacının ispat etmesi gerektiğini, dava devam ederken sözleşmelerin gereği yerine getirildikçe ve alacaklar muaccel hale geldikçe davacıya ödemeler yapıldığını, icra takip talebine dayanak belge olarak gösterilen faturalar dışında ticari defterleri incelenerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, itirazın iptali davasında takip talebindeki belgenin dikkate alınması gerektiğini, mahkemece ticari defter ve kayıtlar incelenerek 9.000,00 TL bakiye alacak bulunduğu yönünde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yapılan itirazların mahkemece değerlendirilmediğini ve yargılama devam ederken yapılan ödemelerin hüküm kurulurken göz ardı edildiğini ve davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olunduğunu, bilirkişi raporunda davacının dava dışı ortağına yapılan 99.440,00 TL ödemenin davacı şirket ile fiili bağlantı bulunmadığı, dava dışı şahsın borcunun şirket tarafından üstlenildiğine dair yazılı beyan olmadığından bu ödemenin davacıya yapılıp yapılmadığının taktirinin mahkemeye ait olduğu görüşünün sunulduğunu, mahkemece hüküm kurulurken bu ödemenin değerlendirmediğini ve mahsup edilmediğini, mahsuba engel bir hususun bulunmadığını, ancak mahkemece mahsup hususuna ilişkin bir inceleme yapılmadığını, 99.440,00 TL’nin …Ltd.Şti.’nin yetkilisi …’a ödendiğini, buna rağmen bilirkişilerce fiili irtibat olmadığı sonucuna varıldığının belirtilmesinin ve buna göre hüküm kurulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 9.000,00 TL’nin yargılama devam ederken muaccel hale geldiği ve ödendiği hususunun dikkate alınmadığını, bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesinin mükerrer ödemeye sebebiyet vereceğini, yine davacı şirketin hesabına 22/05/2012 tarihinden 10.000,00 TL tutarlı EFT yapıldığı hususunun bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, … projenin borçlarına avans ödemesi olduğunu, bunun da düşülmesi gerektiğini, bu nedenle davanın tamamen reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hükmedilen bedelin KDV olarak belirtilmesi gerektiğini, dava değerinin 113.963,00 TL olup, davanın 9.000,00 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle müvekkili lehine reddedilen 104.963,00 TL üzerinden nispi vekalet ücreti olan 13.921,49 TL’ye hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükmün tashihine ilişkin talebin reddedildiğini ve redde ilişkin ek kararın da kaldırılması gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı ile davalı şirket arasında ”… ”, ”…” ,”…” ve ”…” işlerinin yapımı konusunda taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu ihtilafsız olup , davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
Davacı taşeron yukarıda belirtilen sözleşmeler kapsamında …’nin sözleşme bedelinin 40.591,00 TL olduğunu, taraflarına hiçbir ödeme yapılmadığını, … sözleşme bedeli olan 263,057,40 TL’den bakiye 21.367,40 TL alacağının ödenmediğini, … için iş bedelinin 50.000,00 TL + 9.000,00 TL KDV toplam 59.000,00 TL’den bakiye 9.000,00 TL’nin ödenmediğini, … İşi bedelinin 118.000,00 TL’den bakiye 41.000,00 TL’nin ödenmediğini belirterek, ödenmeyen bu hakediş alacakları yönünden Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2013/14920 E sayılı dava dosyası ile 111.958,00 TL asıl alacak ve 2.005,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 113.963,00 TL yönünden davalı aleyhine icra takibi yapıldığını ve davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali talebinde bulunmuştur
Davalı vekilince, taraflar arasındaki sözleşmelerde, ön ödeme yapılabilmesinin ön koşulunun sözleşmede yer alan onaylı iş programında yer alan iş kalemlerine ait ödemelerin idarece yapılmasına paralel olarak yapılacağının kararlaştırıldığını, buna göre de idare tarafından müvekkili lehine ödeme yapılmış olması gerektiğini ve bu nedenle alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olmadığını ayrıca idarenin kestiği 55.000, TL ceza ve taraflar arasındaki daha önceki hukuki ilişkiden kaynaklanan 99.440 TL fazla ödeme nedeniyle takas mahsup itirazında bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece,davalının hak edişlerinden idare tarafından ceza kesintisi yapılmadığı, dava konusu Kilis ilindeki iş dışında kalan diğer sözleşmelerden kaynaklanan alacakların takip tarihi ile muaccel olmadığından bu alacak kalemlerine ilişkin talebin reddine ve Kilis ilindeki iş yönünden muacceliyet şartının bulunduğu gerekçesiyle talebin kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki tüm sözleşmeler açısından sözleşme bedelinin ödenmesinin onaylı iş programında yer alan iş kalemlerine ait ödemelerin idarece yapılmasına paralel olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı hususu dosya kapsamı ve dosyadaki taraf beyanlarından sabit olup, takip ve dava konusu yapılan alacak kalemleri yönünden davalı tarafça yargılama sırasında davacı tarafa mutabakat metni gönderildiği ve mutabakat metinlerindeki meblağların takip ve dava konusundaki alacak kalemleri ile aynı olduğu, davacı tarafından da mutabakat metinlerinin miktar olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Yine davacı tarafça davalıya gönderilen mutabakat metinlerinden sonra yapılan yargılama sırasında davacı tarafça dava konusu Kastamonu ili işi kapsamında bu işin bedeli olan (34.400,00 TL + 6.192,00 TL) 40.591,00 TL’den KDV dışındaki 34.400,00 TL’yi 28/04/2015 tarihinde davacıya ödediği, Isparta ili işi kapsamında takip konusu yapılan 02/10/2013 tarihli faturadaki (18.107,97 TL+ 3.259,43 TL) 21.367,40 TL alacağın KDV dışındaki 18.107,97 TL’yi 03/02/2015 tarihinde davacıya ödediği, Kilis ili işi kapsamında takip konusu 9.000,00 TL’yi ise 27/05/2014 tarihinde davacıya ödediği, Zonguldak ili işi kapsamında ise takip konusu 41.000,00 TL’yi 16/01/2015 tarihinde davacıya ödediği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında alınan ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre Kilis ili işi dışındaki diğer takip ve dava konusu olan sözleşmeler yönünden, takip tarihi itibariyle dava dışı idare tarafından davalıya ödeme yapılmamış olması nedeniyle alacağın muaccel olmadığı anlaşılmış ise de, Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın yeni dava ve ihtilaflara sebebiyet verilmeksizin, yargılama aşamasında oluşan şartlara göre usul ekonomisi yönünden sonuçlandırılması gerektiğinden, eldeki davada yargılama aşamasında takip ve davaya konu tüm sözleşmeler yönünden davalı tarafça yargılama aşamasında mutabakat belgeleri gönderildiği ve yine yargılamada takip ve dava konusu Kastamonu ili işi kapsamında 6.191,00 TL KDV hariç 34.400,00 TL’nin, Isparta ili işi kapsamında 3.259,43 TL KDV hariç 18.107,97 TL’nin , Kilis ili işi kapsamında 9.000,00 TL’nin , Zonguldak ili işi kapsamında ise 41.000,00 TL’nin ödediği, ödenmeyen KDV kalemi yönünden ise hukuki ihtilafı devam ettirdiği, bu kapsamda yargılama aşamasında taraflar arasında uyuşmazlığın kısmen de olsa giderilmesi yönünde iradenin oluştuğu, bu çerçevede mahkemesince taraf iradeleri ve usul ekonomisi de dikkate alınarak taraflar arasındaki ihtilafın esastan giderilmesi gerekirken, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığı gerekçesiyle yeni dava ve uyuşmazlıklara sebebiyet verecek şekilde hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
HMK’nın 297. maddesine göre taraf iddia ve delillerinin değerlendirilerek, gerekçe oluşturulmak suretiyle hüküm kurulması gerekir. Bu kapsamda davalı vekilinin savunmasında taraflar arasında sadece takip ve davaya konu sözleşmelerin olmadığı, 2019- 2010 tarihinden itibaren gelen ve müvekkili şirketten alınan fazla ödeme bulunduğunu, fazla ödemenin 99.440,00 TL olduğu ve bu miktarın da mahsup edilmesi gerektiği belirtilerek takas isteminde bulunulmuş, ayrıca idarenin davacının kusuru nedeniyle müvekkilinin hakedişlerinden kestiği 55.000,00 TL cezanın mahsubu gerektiği savunulmuş ve mahkemece davalının cezai şarta ilişkin mahsup talebi hakkında değerlendirme yapılarak karar verildiği anlaşılmış ise de, davalının takasa konu 99.440,00 TL talebi yönünden herhangi bir gerekçe yazılmadığı gibi, bu mahsup talebi hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadığından karar usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu açıklamalar kapsamında, mahkemesince itirazın iptali davasına konu tüm sözleşmeler yönünden davacının talep edebileceği bakiye alacağın, bu alacaklar kapsamında davalı tarafça gönderilen mutabakat belgesi ve yapılan ödemeler yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle her bir sözleşme yönünden davacı talebine ilişkin esas hakkında hüküm oluşturulması, takip tarihi itibariyle muaccel olmayan alacaklar yönünden faiz işletilip işletilemeyeceği, işletilmesi kanaatine varılması durumunda, davalı yönünden temerrüdün oluştuğu tarihin belirlenmesi, takip tarihi itibariyle davalının itirazında her bir sözleşmedeki alacak kalemi yönünden haklılık ve dava açılmasına sebebiyet verip vermeme durumu değerlendirilerek, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karara bağlanması ve yine davacının bakiye alacağı belirlenirken davalı tarafın mahsup talebi yönünden de değerlendirme yapılarak gerekçe oluşturulmak suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, taraf vekillerinin sair istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulü gerekmiştir.
Kabule göre de mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, reddedilen miktar üzerinden davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, gerekçe gösterilmeksizin maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ve davanın kısmen kabulüne karar verilen 9.000,00 TL yönünden, davalı tarafça yargılama sırasında 9.000,00 TL’nin ödendiği anlaşıldığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi gereğince dava ya da takipten sonra alacağın bir kısmının ödenmesi halinde, ödenen miktar ve tarih belirtilerek yapılan ödemenin icra müdürlüğünde infaz aşamasında dikkate alınmasına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, bu husus belirtilmeksizin karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,

2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2021 tarih ve 2013/796 Esas- 2021/38 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

5-Davalı tarafından yatırılan 155,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip