Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/453 E. 2021/766 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2020
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 21/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkili ile davalı arasında, …. ve infaz kurumları ve tutukevleri personeli eğitim merkezi gecekondu dönüşümü ile altyapı ve çevre düzenlemesi inşaatı işi sözleşme dosyasının 25/02/2010 tarihinde akdedildiğini, ilgi sözleşmeye ek idari şartname, özel idari ve teknik şartname, mahal listeleri ve proje özel teknik şartnamesinin işbu sözleşmenin 8.maddesi uyarınca ayrılmaz ekleri olarak kararlaştırıldığını ve taraflarca imzalandığını, müvekkilinin ilgi sözleşme uyarınca üstlendiği işi yerine getirdiğini ve 03/05/2013 tarihinde geçici kabul tutanağının, 19/08/2016 tarihinde kesin kabul tutanağının imzalandığını, müvekkiline tespit edilen noksanların giderilmesi için 16/01/2017 tarihine kadar kesin süre verildiğini, noksanların müvekkili tarafından giderildiğini ve davalı kuruma onaya sunulmasının akabinde kayıt ve imza altına alındığını, taraflar arasında kesin kabulün gerçekleşmesinin akabinde ise davalı kurum tarafından sözleşme gereği müvekkilinden alınan teminatın iadesinin 70.000,00 TL nakit teminat hariç olarak yapıldığını, ancak davalının 70.000,00 TL nakit teminatı haksız ve hukuki olarak müvekkiline iade etmekten kaçındığını, müvekkilinin Ankara 25. İcra Dairesinin… sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davalının …. sayılı ilamsız takip dosyasına yapmış olduğu haksız itirazının 70.000,00 TL üzerinden iptaline, alacağın likit olması ve davalının kötü niyetli olması nedeniyle davalının alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; …. taahhüdünde yapımı tamamlanan “…, 1 adet ticaret merkezi, 1 adet ceza ve infaz kurumlan ve tutukevleri personeli eğitim merkezi gecekondu dönüşüm ile altyapı ve çevre düzenlemesi inşaatı işi” kapsamında İdareleri ile …. tarafından 25.02.2010 tarihinde imzalanan sözleşmenin Özel İdari ve Teknik Şartnamenin “İskan Ruhsatı ve Sonrası İşlemlere Ait Özel Teknik “Şartname” başlıklı 12.maddesinin 12/4 İrtifak hakkı tesisi bendi gereğince yüklenicinin irtifak hakkı tesisi işlemini zamanında tamamlamadığından eksik” iş için belirlenen 20.000,00-TL tutarının kesin hesabından kesilmesi gerektiğini, söz konusu dava dilekçesinde geçen 70.000.00- TL bedelin 20.000.00-TL’sinin trafo tesisine giden yeraltı elektrik kablosu güzergâhına ilişkin irtifak hakkı tesisi işleminin tamamlanmamasından kaynaklı olduğunu. bakiye bloke bedelinin mesnedinin ise davacı-alacaklı ile akdedilen sözleşmenin parçası Özel İdari ve Teknik Şartnamenin 12. ve devamı maddeleri olduğunu, sözleşmenin parçası mahiyetindeki mahal listelerinin incelenmesinden de görüleceği üzere yüklenicinin sorumluluğundaki işi yapmadığını ,bu nedenle takibe itiraz edildiğini, geçici ve kesin kabul tutanaklarının onanmasının yüklenicinin sorumluluğundaki ve yükümlülüğündeki işleri yaptığını göstermediğini, kurum ve 3. kişilere karşı idareyi sorumlu duruma düşürmekte olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasındaki 25/02/2010 tarihli ” …, 1 Adet Ticaret Merkebi 1 Adet Ceza Ve infaz Kurumlan ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezi Gecekondu Dönüşümü ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi inşaatı işi” sözleşmesi yapıldığı, sözleşme ve ekleri gereğince davacının üstlendiği irtifak hakları tesisinin ve …. imalat ve teslimlerinin gerçekleştirilmediği, gecikmeye davalının eksik iş ve işlemlerinin engel olunduğuna dair davacı tarafça bir delilde sunulmadığı, geçici ve kesin kabulün yapıldığı, yapım sürecini etkilemeyen sözleşme ve şartnameler dâhilinde yapılması zorunlu olan irtifak haklarının tesis edilmemesi ve ….ve trafo imalat ve teslimi işlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle davacının bu konudaki edimlerin ifasında eksik – ayıp bulunması ihtimaline binaen davalı kurumun nakit teminattı bloke tutmasının haklı sebebe dayandığı, bilirkişi raporu, taraflar arasındaki sözleşme, eksik imal ve teslimi doğrulayan davalının Beyoğlu 57.Noterliğinden 22.09.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, müşavir firmanın 27.01.2020 tarihli yazısı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, tarafların şartları oluşmayan icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İrtifak hakkı tesisinde müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin anılan irtifak haklarını sağlaması için önce belli bir inşa ve imalat aşamasına gelmesi gerektiğini, ancak davalı kurumun müvekkilli tarafından irtifak haklarının tesisi için gerekli işlemlerin yapılmasına müsaade etmeden, dava konusu yerin tapularını satın alan maliklere teslim ettiğini ve kat mülkiyetini kurduğunu, tapu devri yetkisinin müvekkilinde olmadığı gibi kat mülkiyetinin kurulmasının da müvekkilin eli ile olmadığını, işbu tasarrufun davalıya ait olduğunu, davalı kurumun bu kötü niyetli yaklaşımına karşın müvekkilinin, kat mülkiyeti kurulduktan sonra da davalının iddia ettiği irtifak hakkını kurmak için büyük çaba sarf ettiğini ancak müvekkilinin tüm çabalarına karşın 10 kadar kat maliki vekaletname vermeyi kabul etmediği için irtifak tesisinin sağlanamadığını, davalının kat maliklerine tapularını teslim edip kat mülkiyeti kurmadan önce, irtifak hakkı tesisi için gerekli vekaletnameyi kat maliklerinden almadığını bu konuda da müvekkillinin elinde olmayan bir şekilde işin ifasını imkansız hale getirdiğini, mahkemece atanan bilirkişilerin, yapılan incelemeler neticesinde davalı idarenin vermiş olduğu cevap dilekçesindeki beyanların dahi benzerlik göstermesinin ilgili bilirkişi raporu dayanak alınarak verilen kararın ne denli hatalı ve eksik olduğunu ortaya koyduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eki konumundaki özel idari ve teknik şartnamedeki şartların gerçekleşmesi ile müvekkilli tarafından talep edilen teminat iadesi arasında hiçbir bağ bulunmadığını, davalının iddia ettiği ve taraflar arasında akdedilen ilgi sözleşmenin eki olan özel idari ve teknik şartnamenin hiçbir maddesinde, anılan teknik şartnamedeki koşulların gerçekleşmesinin teminat iadesi için bir ön şart olduğu kaydının yer almadığını, yine aynı şekilde müvekkilinin tamamlamış olduğu projelere ilişkin düzenlenen geçici ve kesin kabul tutanaklarına davalı tarafından herhangi ihtirazi kayıt konulmadığını, kararın hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 22/05/2019 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticari niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerinde görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesi’nce re’sen incelenir.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve mahkemenin uyuşmazlığı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla çözmesi için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davacı yüklenici tacir olup, uyuşmazlık konusu işi, ticari işletmesi ile ilgili olarak yapmıştır. Davalı …. ise Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2016 tarih ve…. Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; 5018 sayılı Kamu Yönetimi Mali Kontrol Kanunu’nda I sayılı listede üçüncü sırada genel bütçe kapsamında kamu idareleri arasında gösterilen Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ek 1. maddede de … Başbakanlığa bağlı ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olduğu belirtilmiştir. Bu Kanun’da … görevleri, gelir ve giderleri gösterilmiş olup, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsü olduğuna dair düzenlemeye de yer verilmediği gibi ek 3. maddede… personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiştir. 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ek listede kamu iktisadi teşebbüsleri sayılmış olup bunlar arasında … bulunmamaktadır. Bu kurallar karşısında kamu idaresi olan Başbakanlığa bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olarak faaliyet gösteren … iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş olmadığı ve tacir sıfatı bulunmadığı açıktır. 2985 sayılı Kanun’un ek 1. maddenin e bendi ile konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere ve finans kurumlarına ortak olmak … görevleri arasında sayılmış ise de bu hüküm … tacir sayılmasını gerektirmemektedir. 6102 sayılı TTK’nın tüzel kişiler başlıklı 16. maddesine göre ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere … kurduğu veya ortak olduğu şirketler yönünden tacir sıfatı, kurulan veya ortak olunan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan şirkete ait olup bunları kuran veya ortak olan …’ye ait değildir.
Yapılan bu açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, Ticaret Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasının incelenerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2020 tarih ve… sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır