Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/452 E. 2023/259 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/452 – Karar No:2023/259
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/452
KARAR NO : 2023/259

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI : 2018/600 E-2021/209 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
KARAR TARİHİ :08.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :09.03.2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili şirketin, davalı …. Şti.’den Taş Kırma ve Eleme Tesisini İçeren Ekipman satın aldığını ve satın alınan tesis için 23.07.2014 tarihli sözleşme akdedildiğini, söz konusu sözleşmeyle; satın alınan taş kırma ve eleme tesisinin ihtiva edeceği özellikler ve işletme randımanının kayıt altına alındığını, sözleşmeye konu Taş Kırma ve Eleme Tesisini içeren Ekipman için aleyhine tespit talebinde bulunulan şirket tarafından 07.09.2015 tarihli ve KDV hariç 1.300.000,00TL tutarında proforma fatura tanzim edildiğini, bu faturaya istinaden … A.Ş. ile 08.09.2015 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye konu Taş Kırma ve Eleme Tesisini İçeren Ekipmanın sahaya montajından itibaren sürekli olarak sorunlar verdiğini ve hiçbir zaman sözleşmede taahhüt edilen randıman ve verimlilikte çalışmadığını, tesisin tamamının ayıplı olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin maddi ve manevi kayba uğradığı gibi tesisteki ayıbın, iş ve işçi güvenliğini de tehdit ettiğini, tesisteki ayıplı işlerin giderilebilmesi için müvekkili şirket tarafından masraf yapıldığını, tesisteki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğunu, müvekkilince tesinin işleyebilmesi için oldukça yüklü miktarda masraf yapıldığı gibi halen de yapılmaya devam edildiğini, yapılan masraf ve işlere ait faturaları ekte sunduklarını, bu kapsamda diğer davalı şirket (….Şti.’nin yan firması durumunda olan) ……Ltd.Şti.’den yedek parça ve servis hizmet alındığını, bu firmadan alınan parça ve servis hizmetlerinde de sorunlar yaşandığını, tesisin mevcut haliyle kullanılmasının mümkün olmadığını ve müvekkilince tümden yenilenmesine gidileceğinden müvekkilince delil tespiti talebinde bulunulduğunu ve Kahramanmaraş 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/159 D.İş esas sayılı dosyasında 15/11/2017 tarihinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda üretimin sözleşmede belirlenen miktara ulaşmadığının ve meydana gelen üretim kaybından dolayı aylık oluşan zararın 137.280,00TL olarak belirlendiğini, davalı … şirketinin rapora itiraz ettiğini, ancak itirazlarının yerinde olmadığını belirterek her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu tesisin taraflar arasında akdedilen sözleşmede taahhüt edilen randımanda çalışmaması nedeniyle müvekkili şirketin günlük ve aylık üretim kayıplarından dolayı uğradığı zararlardan şimdilik 25.000,00TL’sının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline, tesiste ortaya çıkan ayıplar ile müvekkili şirketin tesisin faaliyetlerini devam ettirebilmesi için bugüne kadar yaptığı masraflar, tesisin yenilenmesi için gereken masrafların ve bu kapsamda ortaya çıkan maddi zararın şimdilik 25.000,00-TL’sının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … şirketi ile … şirketinden müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……Ltd.Şti.vekili: Davacı ile müvekkili şirket arasında KDV hariç 1.300.000,00 bedel karşılığında müvekkili tarafından imal edilecek ekipmanlar (taş kırma tesisi )için 23/07/2014 tarihinde sözleşme imzalandığını, davacı şirketin talebi doğrultusunda önce proforma fatura düzenlendiğini ve müvekkilince imal edilen ekipmanların dava dışı … A.Ş.’ye satıldığını, davaya konu teslimatın bir kısmı 14.09.2015 tarihinde yapılırken, diğer kısmının davacının ertelemesi üzerine 18.04.2016 ve 27.06.2016 tarihlerinde gerçekleştiğini, her halükarda işbu davanın açıldığı tarih itibariyle 2 yıllık zamanın dolduğunu ve zamanaşımının gerçekleştiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davaya konu ekipmanları dava dışı … A.Ş.’ye sattığını ve faturasını yine anılan leasing şirketi adına düzenlediğini, yalnızca ekipmanların kurulumu, leasing şirketinin 09.09.2015 tarihli yazısı üzerine davacı şirketin adresine yapıldığını, ancak ekipmanları müvekkilinden satın alarak mülkiyeti elinde bulunduran kişi dava dışı leasing şirketi olduğundan davacının müvekkilinden hak talep etmesinin mümkün olmadığını, sözleşmeye konu ekipmanların ayıplı olduğunu ileri süren davacı tarafın, ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, gizli ayıp iddiasının da gerçekçi olmadığını, zira kurulumun başından beri var olan bir ayıbın gizli bir ayıp olduğundan bahsedilemeyeceğini, ayrıca davacı şirketin, müvekkiline herhangi bir teknik şartname sunmadığını, müvekkili şirketin, davacı şirkete imal edip montajını yapacağı ekipmanların yalnızca teknik özelliklerini ve fiyatlarını sunduğunu ve davacı şirketin de bunu onayladığını, akabinde davacının talebi üzerine ekipmanların listesini içeren proforma faturanın düzenlendiğini ve bu ekipmanların … A.Ş.’ye satıldığını, dolayısıyla gerek 23.07.2014 tarihli sözleşme gerekse 07.09.2015 tarihli proforma faturanın, yalnızca satılacak ekipmanların özelliklerini içermekte olup, teknik anlamda bir proje olmadığını, bahsi geçen ekipmanların müvekkili tarafından kurulur kurulmaz davacı tarafından hemen çalıştırılarak yaklaşık 40 ton taşın beş dakika içerisinde kırıldığını ve gerekli denemelerin yapıldıktan sonra davacı şirket tarafından kabul edildiğini, dolayısıyla sözleşmede yer alan saatte 350 tonluk kırma kapasitesi miktarının da üzerinde bir randımanla gerçekleştiğini, davacının istenilen randımanı alamıyorsa bunun imalattan değil davacının kullanımından kaynaklandığını, 2017/159 D.İş sayılı dosyada hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmemekle birlikte bahsi geçen raporda dahi müvekkilince yapılan ekipmanların ayıplı imal edildiği gibi bir tespitin yapılmadığını, bazı montaj hatalarından bahsedildiğini, kaldı ki davacının pek çok kez parça değişikliğini yaptığını bildirdiğine göre bahsedilen montaj hataları gerçek ise bu değişimler sırasında meydana geldiğini, müvekkili şirketin diğer davalı … şirketi ile ticari, hukuki vb.hiçbir ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Dosya içerisinde toplanan deliller, taraf vekillerinin beyanları, bilirkişi raporları, D.iş dosyası, sözleşme sureti, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde, davacı tarafın dava dilekçesine belirtilen iddiaları teknik incelemeyi gerektirdiğinden alanında uzman bilirkişi heyetinden aldırılan ilk bilirkişi raporu ile davacı tarafından Kahramanmaraş 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/159 D.iş sayılı delil tespiti dosyasından aldırılan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi ve davalıların garanti süresinin tespit edilmesi, bu tespit edilecek garanti süresi içerisinde davacı tarafın ayıp ihbarında bulunma zorunluluğu olmadığı dikkate alınarak meydana gelen varsa ayıpların garanti süresi içerisinde oluşup oluşmadığı, ayıpların kullanıma bağlı olarak meydana gelip gelmediği, ayıpların niteliği ve varsa oluşan ayıplar nedeniyle davacının oluşabilecek zararının tespiti maksatlı aldırılan ve hükme esas teşkil eden rapora göre, davacının iddialarının aksine ekipmanın dava konusu sözleşmede belirtilen verimlilik ve randımanda çalışmamasının davalı … şirketinin imalat ve montaj hatasından kaynaklanmadığı, aksine ekipmanın aşırı yük altında çalışmaya zorlanması, aşınan malzeme ile ekipmanın ağır çalışma şartlarına bağlı olarak değişiklik gerektirmesi, bir kısım malzemenin tesis kurulumunu yapan davalı şirkete haber verilmeksizin değiştirilmesi, işletmede düzenli olarak kayıt altına alınması gerekirken bakım ve onarım çalışmalarının kayıt altına alınmaması ve yapılmamasından kaynaklandığı, tesiste oluşan arızaların normal kullanıma bağlı olduğu, tesiste imalat ve montaja bağlı olarak gizli ayıp sayılacak bir duruma rastlanılmadığı, tesisin ilk kurulumu sonrası ekipmanlarda değişiklik olduğundan davacı tarafından Kahramanmaraş 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/159 D.iş sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceğinin tespit edildiği, sözleşmede eser için garanti verilmiş ise, yüklenici yasanın aradığı ayıp ihbar sürelerine bakılmaksızın garanti süresinde meydana gelen ayıplarını gidermekle yükümlü olduğu, bilirkişilere ara kararla yüklenen görev doğrultusunda tedarik edilen malzeme ve ekipman için sağlanan garanti sürelerinin her birinin tespit ettirildiği, bilirkişilerce de tespit edildiği üzere garanti süresi içinde arızalanan PDK01 Darbeli Kırıcının 4 diskli rotoru ve mili, rotor yataklama bilya takımı, rotor kilit takımı ve mil yataklar takımlarının davalı … şirketi tarafından değiştirildiği, bunun dışında davalı … şirketi tarafından sözleşme konusu ürün için sağlanan garanti süresi ile davacıya yedek parça ve servis hizmeti sunan davalı … şirketinin verdiği garanti süreleri içinde tesiste arıza ya da sorun olduğuna dair davacı tarafından bir bildirimde bulunulmadığı, tesisin işletilmesinden kaynaklı zamanla aşınan ve garanti süresi biten hareketli parça ve motorların değiştirildiğinin mahkemece aldırılan her iki bilirkişi heyet raporunda da tespit edildiği, davacının garanti süreleri içinde normal kullanıma bağlı olmayan üründe meydana gelen herhangi bir arıza ya da sorun bildirimi olmadığı gibi tespit olunan bir kısım arızanın da garanti süreleri geçirildikten sonra ortaya çıktığı, bunlar için de ayıp ihbarında bulunulması gerekmeyen garanti süresi dışında davacının davalılara yukarıda belirtilen yasanın aradığı süre içinde ayıp ihbarında bulunduğuna rastlanılmadığı, garanti süresi geçirildikten sonra ve işletmenin devamlılığı için davacı tarafından dava dışı şirketlere yapılan ödemelerin davalılardan tahsilinin mümkün olmadığı, hal böyleyken mahkemece son aldırılan yargısal denetime ve somut olayın gelişimine uyan heyet bilirkişi raporuna itibar edilerek davacı tarafın davalılardan … yönünden kurulumu ve imalatı yapılan tesisin ayıplı olduğu, sözleşme şartlarına göre yeterli verimlilikte olmadığı, diğer davalı … şirketi yönünden ise sağlanan yedek parça ve servis hizmetinin ayıplı ve sorunlu olduğu, davacıyı zarara uğrattığı yönündeki iddialarını ispatlayamadığı, bu suretle davacı tarafından tesisin işlemesi için yapıldığı anlaşılan dosyaya belgeleri sunulan masrafların davalılardan tahsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davacının davasının yerinde bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, sözleşmeye konu taş kırma ve eleme tesisini içeren ekipmanın sahaya montajından itibaren sürekli olarak sorunlar verdiğini ve hiçbir zaman sözleşmede taahhüt edilen randıman ve verimlilikte çalışmadığını, tesisin tamamının ayıplı olduğunu, tesisteki ayıplı işlerin giderilebilmesi için müvekkili şirket tarafından yüklü miktarda masraf yapıldığını, bu kapsamda diğer davalı şirket olan … şirketinden yedek parça ve servis hizmeti alındığını, ancak bu firmadan alınan yedek parça ve servis hizmetinde de sorunlar yaşandığını, tesisin baştan itibaren sözleşmede taahhüt edilen verimlilikte ve randımanda çalışmadığını, tesiste gizli ayıp niteliğinde birçok aksaklık ortaya çıktığını, delil tespiti istemiyle açılan Kahramanmaraş 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/159 D.iş sayılı dosyasında bilirkişi heyeti tarafından 15.11.2017 tarihinde kırma eleme tesisinde keşif icra edildiğini, bilirkişi heyetinin tesisin tamamını gezerek ekipmanların sözleşmede belirtilen şartları taşımadığını tespit ettiğini, mevcut delil durumundan anlaşılacağı üzere dava konusu taş kırma ve eleme tesisini içeren ekipmanın iş sağlığı ve güvenliğini tehdit etmesi, sözleşmede taahhüt edilen verimlilik ve randımanda çalışmaması nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut hiçbir veriye dayanmayan tamamen varsayımsal ifadeler kullanılmak suretiyle birtakım değerlendirmeler yapıldığını, keza raporun sonuç kısmında yer alan dava konusu tesiste büyük ebatlarda taş kırıldığı veya dava konusu tesiste ağır çalışma şartlarının uygulandığı gibi hususların heyet tarafından dosya kapsamındaki hangi verilere dayanılarak belirtildiğinin açıklanmadığını, bir takım hayali varsayımlar üzerinden düzenlenen raporun hükme esas alınmasının ilgili kararı da maddi dayanaktan yoksun kıldığını, ayrıca konuyla ilgili mahkemece 2017/159 D.iş sayılı tespit dosyasında alınan 29.11.2017 tarihli bilirkişi raporunun göz ardı edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen ilgili tesisteki ünitelerin ağır iş kapsamında çalıştığından dolayı hasarların meydana gelebileceği tespitine itimat edilse dahi vida deliklerinin birbirini karşılamadığı gerekçesi ile yeniden deliklerin açılarak montaj işlemi yapılması hususunun yüksek titreşim ve darbelere karşı dayanma gücü gerektiren gövdenin dengesini bozduğundan yine ayıplı ürün tesliminin gündeme geleceğini, … Darbeli Kırıcının üzerinde gözle görülebilir nitelikte mevcut eksen kaçıklığı dikkate alınmaksızın gövdenin yumuşak ve darbelere karşı ezilmesinin normal bir işletme süreci olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişilik müessesesinin yetki ve görevlerinin aşılarak hukuki değerlendirmeler yapıldığını, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda dosyanın esasına ilişkin hukuka uygunluk denetimi yapılmasının mevzuata aykırı olup, bu rapora dayanılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusunun çözümüne katkı sağlayacak nitelikte farklı heyetten veya bağımsız bir kuruluştan rapor alınması gerektiği ve bu doğrultuda TÜRKAK tarafından akredite edilmiş ve madencilik alanında uzman bir kuruluş tarafından rapor aldırılmasını talep etmelerine rağmen bu taleplerinin mahkemece kabul görmediğini, keza dosyada mevcut 05.06.2020 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında da madencilik alanında uzman bir kuruluş tarafından hazırlanmış bir raporun alınması gerektiğine değinildiğini, mevcut çelişkiler giderilmeksizin eksiklikler tamamlanmadan hüküm kurulduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır