Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/449 E. 2023/260 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/449 – Karar No:2023/260
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/449
KARAR NO : 2023/260

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : 2018/388 E-2021/44 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak, Teminat mektubunun iptali
(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :08.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :09.03.2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında imzalanan 16/10/2017 tarihli “…Tarım Ürünleri Deposu ve Müştemilatı Tesisleri Yapım İşine Ait Tip Sözleşme” gereğince Uzunköprü/Edirne, Lüleburgaz/Kırklareli, Babaeski/Kırklareli, Merkez/Aksaray ve O.S.B./Şanlıurfa’da inşa edilecek lisanslı tarım ürünleri deposu ve müştemilatı tesisleri yapım işinin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, sözleşmenin götürü bedel sözleşme ve işin bedelinin 109.000.000,00 TL olduğunu, sözleşmenin 12.maddesinde “Bu iş için, sözleşme bedelinin %20’si kadar avans teminat mektubu karşılığı avans verilebilir” hükmünü içerdiğini, müvekkilince bu madde hükmüne güvenilerek davalı lehine 21.800.000,00 TL’lik teminat mektubu düzenlendiğini, davalı şirketin bu bedeli ödeyemeyeceğini beyan etmesi üzerine taraflar arasında mutabık kalınan 2.700.000,00 TL’lik nakit avans alındığını, davalı şirket tarafından Uzunköprü/Edirne ve Babaeski/Kırklareli işleri için 26/10/2017 tarihinde ve O.S.B./Şanlıurfa işi için 20/10/2017 tarihinde yer teslimi yaptığını, ancak yer tesliminin yapılması akabinde yerle ilgili var olan imar problemleri nedeniyle davalı şirket tarafından inşaat çalışmalarına başlanılamadığını, yer teslimi üzerinden yaklaşık iki ay sonra 19/12/2017 tarihinde O.S.B./Şanlıurfa’da inşaat çalışmalarına başlanıldığını, ancak müvekkilince davalıya yazılan 31.10.2017-02.02.2018 döneminde yazdığı yazılarla, O.S.B./Şanlıurfa’da inşaat çalışmalarına başlanıldığı, diğer yerler için yer teslimi ediminin gereği gibi yerine getirilmediği ve O.S.B./Şanlıurfa’daki inşaat imalatları ile ilgili ödemelerde aksaklık yaşandığı hususlarının davalı tarafa bildirildiğini, bu aşamada yer teslimi yapılan yerlerden Uzunköprü/Edirne’de inşa edilecek bina ve müştemilatları ile ilgili olarak 06/04/2018 tarihinde, sözleşmenin imza tarihinden 172 gün sonra inşaat çalışmalarına başlanabileceğinin müvekkiline bildirildiğini, ancak Uzunköprü Belediyesi ile yapılan görüşmelerde söz konusu yer için inşaat izninin alınmasının fiilen mümkün olmadığı, bu iznin alınabilmesi için davalıya ait bazı binaların yıkılması gerektiği yönünde bilgi edinildiğini, müvekkilince gönderilen Ankara 24.Noterliği’nin 25/04/2018 tarih ve…nolu ihtarnamesi ile Lüleburgaz/Kırklareli ve Merkez/Aksaray için hali hazırda yer tesliminin yapılmadığı, yer teslimi yapılan Babaeski/Kırklareli için inşaata başlanması yönünde herhangi bir talimatın verilmediği, Uzunköprü/Edirne ile ilgili olarak inşaat başlama talimatı verilmişse de inşaata başlanmasının fiilen mümkün olmadığı, sözleşmenin imzalanması üzerinden geçen 6 aylık süreye rağmen O.S.B./Şanlıurfa dışında diğer yerlerle ilgili yer teslimi yükümlülüğünün yerine getirilmediği bildirilerek, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içinde sözleşme kapsamındaki tüm işler için sözleşme konusu imalatları yapmaya hukuki ve fiili olarak uygun nitelikteki yerlerin teslimi, aksi halde hukuki hakların kullanılacağının davalı tarafa ihtaren bildirildiğini, ancak davalı tarafça yer teslimi ediminin gereği gibi yerine getirilmediğini, müvekkilince davalıya gönderilen Ankara 24.Noterliğinin 16/05/2018 tarih ve … sayılı ihtarnamede, 16/10/2017 tarihli sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilince sözleşmeye güvenilerek bir kısım harcamaların yapıldığını, davalının kusurlu davranışları ile feshe neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, hükümsüz kalan sözleşmenin yapılmasından kaynaklı sözleşme masraflarına yönelik olarak şimdilik iş bu sözleşmeye ait 16/10/2017 tarihinde ödenen 1.033.320,00 TL damga vergisi tutarının ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkili şirketçe sözleşme konusu işler için alınan malzeme bedeli olan 6.254.000,00 TL’dan 2.700.000,00 TL avans bedeli düşüldükten sonra bakiye 3.554.000,00 TL’nın 27/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkili şirketçe Şanlıurfa ilindeki iş yerinde yapılan iş bedeli karşılığı toplam 1.000.000,00 TL harcamanın işin yapım tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
… Şube tarafından davalı lehine düzenlenen 02/04/2018 tarih … nolu, 2.700.000,00 TL bedelli ve 13/10/2017 tarih … nolu 6.540.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve yargılama sonucunda iptallerine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 27/01/2021 tarihli duruşmadaki beyanında, davayı açtıktan sonra 2.700.000,00 TL bedelli teminat mektubunu davalının nakde çevirdiğini, buna yönelik iptal taleplerini nakde çevrilme tarihinden itibaren bedelinin avans faizi ile tahsiline ilişkin istirdat davasına dönüştürdüklerini, 6.254.000,00 TL alınan malzeme bedeli talebi bakımından ise süreç içerisinde dava dışı üçüncü kişiden bu bedelli malı almadıklarını, firmaya bedelini de ödemediklerini, bu sebeple yargılama sırasında 2.700.000,00 TL avans bedeli düşüldükten sonra 3.554.000,00 TL’lik taleplerinden feragat ettiklerini, 2.700.000,00 TL’nın davalı tarafça avans olarak müvekkiline ödenmiş olduğunu, davalının da daha sonra bu avans bedelini 2.700.000,00 TL’lik mektubu nakde çevirerek tahsil etmiş olduğunu, bu mektup bedelinin istirdat davasına dönüşen davadan da feragat ettiklerini, bu şekliyle taleplerinin 1.033.320,00 TL damga vergisi bedeli, 1.000.000,00 TL iş bedeline (hafriyat) konu alacağın tahsili ve 6.540.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının iptali isteğine yönelik olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili: Müvekkili şirketin …’nin iştirak şirketi olduğunu, davacının haklı nedenle feshinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin ifasına ilişkin süreyi 330 günlük teslim süresini 5 grup iş için ayrı ayrı yer teslimi yapıldığı andan itibaren başlatacağını, davacı tarafa 3 grup yer için yer teslim tutanağı ile teslimler yapıldığını, kaldı ki sözleşmenin 11. maddesinde 5 grup iş için ayrı ayrı belirlenecek iş programından ve buna ilişkin hakediş ve ödeme durumlarından bahsedildiğini, müvekkilinin kendisine tahsis edilen/işlemleri devam eden ihale konusu olan yerler için davacıya 18.04.2018 tarihinde vermiş olduğu cevabi yazıda 18.06.2018 tarihine kadar ihale konusu yerlere ilişkin yer teslimlerinin yapılacağını belirttiğini, ancak davacının sözleşmenin feshinin son çare olması ilkesine aykırı olarak ve müvekkilince belirtilen 18.06.2018 tarihine kadar beklemeyerek sözleşmeyi feshettiğini, bu feshin hakkın kötüye kullanılması amacını taşıdığını, davacı tarafın sözleşmenin imzalanmasından itibaren 330 günlük sürenin 221 günü geçmesine rağmen yer teslimi yapılmamıştır beyanının gerçek dışı olduğunu, bu sürenin yer teslimi yapılmayan yerlerle ilgili sözleşme uyarınca başlamadığını, davacının basiretli tacir olarak davranmadığını ve sözleşmeye uygun edimlerini ifa etmediğini, müvekkili şirketin, ihale konusu iş yerleri ile ilgili olarak Edirne/Uzunköprü bölgesini 26.10.2017 tarihinde, Kırklareli/Babaeski bölgesini 26.10.2017 tarihinde, Şanlıurfa/OSB bölgesini ise 20.10.2017 tarihinde yer teslimi yaparak tutanakla teslim edildiğini, 3 grup yerin teslimine ilişkin bu durumun davacı tarafça da kabul edildiğini, davacının söz konusu yerlerle ilgili sözleşmesel yükümlülüklerini (iş programı, projeler vb) ifa etmediğini, ayrıca Şanlıurfa/OSB bölgesinde de belirtilen iş programının çok gerisinde imalat yaptığını, davacının müvekkili adına herhangi bir imalat yapmadığını, mal ya da iş gerçekleştirmediğini, dosya kapsamında sunulan faturaları kabul etmediklerini, davacının hem işyerlerini tutanakla teslim aldığını, hem de yer teslimi yapılan yerlerin imalata uygun olmadığını ifade ettiğini, bu durumun çelişki de oluşturduğunu, davacı iddialarının yerinde bulunmadığını, alacaklının temerrüdü şartlarının oluşmadığını, temerrüdün oluşması için alacaklının edimin ifasından kaçınmış olması gerektiğini, oysaki sözleşme kapsamında yer teslimi için kesin vade olarak bağlayıcı bir tarih söz konusu değil iken müvekkilinin davacı tarafın gönderdiği ihtara cevabında 18.06.2018 tarihine kadar yer teslimlerinin gerçekleşeceğini belirttiğini, müvekkilinin bu haliyle sözleşmeye riayet ettiğini, ifadan kaçınmadığını, kesin vade belirterek ifa için gereken süreyi davacıya bildirdiğini, davacı tarafın, kendisine yapılan bildirimden bir ay sonra gönderilen ihtarname ile müvekkiline ifa için 5 günlük süre verdiğini ve sözleşmenin feshini talep ettiğini, bu durumun hakkın kötüye kullanılması olduğunu, müvekkilinin vermiş olduğu mehil sona ermeden yapılan temerrüde düşürme istemi ve akabindeki feshin geçerli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın taraflar arasında düzenlenen …Tarım Ürünleri Deposu ve Müştemilatı Tesisleri Yapım İşine Ait Tip Sözleşmesinin davacı tarafça haklı olarak feshedildiği iddiası ile malzeme bedeli, iş bedeli, ödenen damga vergisi bedeline konu alacağın tahsili, sözleşme uyarınca davalıya verilen iki adet teminat mektubunun iptali isteğine ilişkin olduğu, davacı vekilinin yargılama sırasında 24/10/2018 tarihli oturumdaki beyanında teminat mektuplarından 2.700.000,00 TL bedellinin nakde dönüştüğünü belirterek nakde dönüşme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili isteğinde bulunduğu, bilirkişi heyetlerinden raporlar ve ek raporların alındığı, davacı vekilinin yargılama sırasında beyanında, 1.033.320,00 TL damga vergisi bedeli, 1.000.000,00 TL iş bedeline konu (hafriyat) alacağının tahsili ve 6.540.000,00 TL bedelli teminat mektuplarının iptali isteği dışındaki dava kısımlarından feragat ettiğini bildirmekle ve vekaletnamesinde feragat yetkisi olduğu, feragata yetkili olduğu anlaşılmakla davacının açmış olduğu 3.554.000,00 TL değerli alınan malzemeye yönelik davası, 2.700.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iptali iken istirdata dönüşen davasının feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, davacının açmış olduğu iş bedeline konu (hafriyat) alacak davası, damga vergisinden kaynaklı alacak davası ve 6.540.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iptali davası ile ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 16/10/2017 tarihli yüklenicisi davacı olan …Tarım Ürünleri Deposu ve Müştemilatı Tesisleri Yapım İşine ait sözleşme düzenlendiği, sözleşmenin türü ve bedelinin 5.madde de belirtilmiş olup, 109.000.000,00 TL götürü bedel üzerinden akdedildiği, iş gruplarının Uzunköprü/Edirne, 24.176.200,00 TL bedelli Lüleburgaz/Kırklareli, 21.516.600,00 TL bedelli Babaeski/Kırklareli, 34.542.100,00 TL bedelli Merkez/Aksaray, 11.325.100,00 TL bedelli O.S.B./Şanlıurfa, 17.440.000,00 TL bedelli olarak kararlaştırıldığı, işe başlama ve bitirme tarihinin 8.maddede düzenlenmiş olup, buna göre sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 5 gün içinde her iş yeri için ayrı ayrı yer teslimi yapılarak işe başlanılacağı, yüklenicinin taahhüdünün tümünü, işyeri teslim tarihinden itibaren 330 takvim günü içinde tamamlayarak geçici kabule hazır hale getirmek zorunda olduğu, sürenin hesaplanmasında, havanın fen noktasından çalışmaya uygun olmayan dönemi ve resmi tatil günleri dikkate alındığından ayrıca süre uzatımın verilmeyeceğinin düzenlendiği, teminata ilişkin hükümlerin 9.maddede kararlaştırılmış olup 9.1.1 maddesi uyarınca 6.540.000,00 TL bedelli kesin teminatın yüklenici tarafından verildiği, kesin teminatın ve ek kesin teminatın geri verilmesi hususunda Yapım İşleri Genel Şartnamesindeki hükümlerin uygulanacağının kararlaştırıldığı, dosya kapsamından; Şanlıurfa işine ait iş programında yer teslimi yapılan 20/10/2017 tarihinde işe başlanılması ve 18/12/2017 tarihine kadar proje onaylarının tamamlanmasının öngörüldüğü, 19/12/2017 tarihinde başlayan inşaat işlerinin 206 gün içerisinde 12/07/2018 tarihinde tamamlanmasının hedeflendiği, siloların montajına 09/02/2018 tarihinde, taşınma ekipmanları ve diğer çelik işlerinin montajına 23/02/2018 tarihinde başlanılması gerektiği, davacı tarafça davalıya 16/05/2018 tarihli ihtarname gönderilip 5 gün süre verildiği, ihtarnamenin bitiş tarihi 21/05/2018 tarihi olup bu tarihte davanın açıldığı, bu tarih ve iş programı dikkate alındığında, iş programına göre inşaat işleri kapsamında gösterilen silo montajları ile diğer çelik işlerinin montajının büyük bir kısmının tamamlanmış olması gerektiği, ancak sadece inşaat kazısının yapıldığı, davacı tarafından hazırlanan ve davalıya sunulan iş programında yer alan yapım iş süreleri dikkate alındığında davacı yüklenicinin Şanlıurfa işini gerektiği gibi yürütmediğinin anlaşıldığı, Babaeski işi ile ilgili olarak davacı yüklenicinin edimlerini onaya sunulan iş programındaki gibi yerine getirmediği ve işe sözleşmede ön görüldüğü biçimde başlamadığı ve ilerletmediğinin anlaşıldığı, Babaeski ve Şanlıurfa işleri dışındaki Merkez/Aksaray, Lüleburgaz/Kırklareli ve Uzunköprü/Edirne işleri ile ilgili olarak bu işlerde yaşanan 211 günlük gecikmelerde yüklenici davacı firmanın kusurunun olmadığı, idari şartnamede ihale sürecinde öngörülen 90 günlük süre esas alınarak 90 gün sonunda tekliflerin geçerlilik süresinin dolduğu, yüklenicinin rızası olsa dahi sürenin en fazla 180 gün olabileceği, bu yerler için 211 günlük bir gecikmenin olduğu ve bu işlere ilişkin sözleşmede öngörülen sürelerde yer tesliminin yapılmadığı, fiyat farkı olmayan bir sözleşmede gecikmeden dolayı artan maliyetin karşılanamaması karşısında davacının sözleşmeyi feshinin haklı olduğu kanaatine varıldığı, 5 ayrı iş için tek sözleşme yapıldığı, sözleşmenin bütün olarak ele alınması gerektiği, bu durumda 3 yerle ilgili durum da nazara alınarak davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği sonuç ve kanaatine varıldığı, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususunun hukuki değerlendirme içerip teknik yön itibariyle alınan bilirkişi raporlarında bu hususa ilişkin aykırılık olsa dahi dosya kapsamı itibariyle hukuki değerlendirme mahkemeye ait olmakla bu durumun iki rapor arasında çelişki olarak değerlendirilip yeni bir rapor alınmasının gerektirir bir husus olmadığı gibi ilk raporda hesaplamaya yönelik bir incelemenin ve değerlendirmenin de olmadığının anlaşıldığı, davacı tarafça sözleşmenin feshinin haklı olduğunun kabulü nedeniyle sözleşme uyarınca yapılan masraflar ve iş bedelinin (hafriyat) istenebileceği, bu kapsamda yapılan inceleme ve değerlendirmede davacı tarafça sözleşme uyarınca 1.033.320,00 TL damga vergisi ödenmiş olup, sözleşmenin haklı olarak feshi nedeniyle menfi zarar kapsamında isteneceği, ancak tek sözleşme içerisindeki 5 ayrı yer ve bu 5 ayrı yerin bedelleri kapsamında sözleşme tarihi itibariyle sözleşme bedelinin yıllık binde 9,48′ ine isabet etmekte olup, Şanlıurfa ve Babaeski işyerleri dışındaki yerler için haklı fesih durumu ve bedele yönelik ödemede nazara alınarak bu işyerlerine konu sözleşme bedelinin binde 9,48’ine isabet eden miktarın iadesinin yerinde olduğu, buna göre Uzunköprü/Edirne 24.476.200,00TL, Lüleburgaz/Kırklareli 21.516.600,00 TL ve Merkez/Aksaray 11.325.100,00 TL olmak üzere toplam 57.017.900,00 TL’nin binde 9,48′ ine isabet eden damga vergisi tutarı 540.529,69 TL damga vergisine konu alacak talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmakla damga vergisinden kaynaklı alacak davasının bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, dava tarihi öncesi itibariyle temerrüt oluşmadığından alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, bu kalemden fazlaya ilişkin isteğin reddine karar vermek gerektiği, davacının iş bedeline (hafriyat) konu alacak davası ile ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre sözleşmenin feshinin haklı olması durumunda hafriyat masrafı adı altında yapılan giderin iadesi gerektiği, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda hafriyata yönelik miktarın 697.722,37 TL olarak belirlendiği, diğer masraf olarak yapılan hesaplamaların ise dava konusu kalemler içerisinde yer almadığı anlaşılmakla iş bedeline konu davanın 697.722,37 TL üzerinden kısmen kabulüne, dava tarihi öncesi itibariyle temerrüt oluşmadığından alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, bu kalemden fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerektiği, davacının 6.540.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun iadesi/iptali isteği ile ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre kesin teminatın iadesinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin uygulanacağının sözleşmede kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında üç yer olan Uzunköprü, Lüleburgaz ve Aksaray için işe başlanılamadığı davacının kusurunun bulunmadığı, tek bir sözleşme olma durumu da nazara alındığında sözleşmenin bütün olarak ele alınması gerektiği, bu yerler için kesin kabul yapılacak bir durumun da olmadığı, SGK borcuna yönelik bir iddianın bulunmadığı, iptal koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla 6.540.000,00 TL teminat mektubunun iptali davasının kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davacının 3.554.000,00 TL değerli alınan malzemeye yönelik davasının feragat nedeniyle reddine, davacının 2.700.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iptali iken istirdata dönüşen davasının feragat nedeniyle reddine, davacının iş bedeline (harfiyat) konu davasının kısmen kabulü ile 697.722,37 TL’nin 21/05/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu kalemden fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının damga vergisinden kaynaklı alacak davasının kısmen kabulü ile 540.529,69 TL’nin 21/05/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının … Şube tarafından düzenlenen 13/10/2017 tarih … mektup nolu 6.540.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iptali davasının kabulü ile teminat mektubunun iptaline karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İstinafa konu kararda OSB/ Şanlıurfa işinin müvekkili şirketçe gerektiği gibi yürütülmediğine ilişkin mahkeme kararının dosya içeriği ve olayların gelişim biçimine aykırı, kabul edilemez ve buna dayalı olarak da damga vergisi taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, iş programının süresinde ve usulünce yer teslimi yapılması şartı ile geçerli olup usulünce bir yer teslimi yapılmadığı gibi gerekli fiili ve hukuki eksiklikler giderilmediğinden iş programına davalının kusuru nedeniyle uyulamadığını, buna rağmen mahkemece uyulması mümkün olmayan iş programındaki sürelere göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, bu konuda ayrıntılı itirazları sunulmuş ise de mahkemece bunların dikkate alınmadığını, OSB/Şanlıurfa işi için süresinde ve usulünce yer teslimi yapılmadığını, parsellerin tevhit işlemleri yapılmadan, mevcut eksiklikler ve sözlü talimat ile işe başlanıldığını, yer teslimindeki gecikmeler nedeniyle iş programına uyulamadığını ve süre uzatımının gerekli hale geldiğini, bu durumda mahkemenin bu durumu değerlendirmesi ve uyuşmazlığı buna göre çözümlenmesi gerekirken, sanki sözleşmede belirtilen sürede ve usulünce yer teslimi yapılmışçasına sonuçlara varıldığını ve müvekkili şirkete inşaatı bitiremediği gerekçesiyle kusurlu görülmesinin hatalı olduğunu, ayrıca Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından davalıya gerekli tahsislerin yapılmadığını, gerekli tahsisler yapılmadan ihaleye çıkılması ve sonrasında yer teslim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davalı tarafın tam kusurlu olduğunu, Şanlıurfa OSB bölgesi için arsa tahsisi belgesinin 20.04.2018 tarihinde alınmış olduğundan fiili işe başlama tarihinin bu tarih olduğunu, ayrıca mahkemenin revize edilmemiş iş programındaki işe başlama tarihlerini dikkate aldığını ve gecikildiğini söylemiş ise de, dikkate alınması gereken hususun işe başlama değil bitirme tarihleri olduğunu, bunların 08.07.2018 ve12.07.2018 tarihleri olup fesih tarihinin 16.05.2018 olduğu dikkate alındığında ortada bir gecikmenin olmadığını, Şanlıurfa OSB bölgesi için betonarme imalatlara da başlanmış olup iş programının gerisinde kalındığı belirlemesinin eksik ve yanıltıcı olduğunu, revize edilmemiş iş programında nşaat işleri olarak belirtilen imalatlar içerisinde hafriyat imalatının tamamlandığını, betonarme imalatlarına da başlandığını, bu hususun da mahkemece değerlendirilmesi gerekli olup işe 20.04.2018 tarihinde başlanılabildiği gözetildiğinde gecikme kanaatinin eksik ve yanıltıcı olduğunu, iş programında yer alan silo siparişinin verildiğini, bilirkişilerin bu hususun yerine getirilmediğine ilişkin tespitlerinin dayanaktan yoksun olduğunu, iş programı kalemlerinden biri olan silo siparişi ile ilgili olarak 28.03.2018 tarihinde … firması ile sözleşme yapıldığını ve 50 takvim günü ile 105 takvim günü içerisinde silo malzemelerinin peyderpey teslimi kararlaştırıldığını, bu sözleşmeye istinaden 23.03.2018 tarihinde tedarikçiye 3.210.000 TL avans ödemesi yapıldığını ve dekontun mahkemeye sunulduğunu, davalı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin feshi sonrasında ve bu fesih durumu gerekçe gösterilmek suretiyle söz konusu malzeme satın alma sözleşmesinin de tedarikçi tarafından fiili olarak feshedildiğini, bu konunun da davalık hale geldiğini, bu hususun mahkemece gözetilmediğini, Şanlıurfa OSB bölgesinde yer alan işin arsa tahsis belgesinde arsanın 4562 sayılı OSB kanununun geçici 9. maddesi gereği tahsis edildiği belirtilmiş olup ilgili maddenin tamamen bedelsiz arsa tahsisi üretim tesisi olmak kaydı ile verildiğini, davalıya gönderilen 15.02.2018 tarihli yazı ekindeki vaziyet planında, sözleşme kapsamında olmamasına rağmen vaziyet planında üretim tesisinin planlandığını, sözleşme gereği yapılacak olan silo tesisinin tamamen depolamaya yönelik bir tesis olduğu için iş bitiminde yapı kullanma izin belgesi alınamayacağını, yani bu haliyle işin fiilen süresinde teslim edilmesi halinde dahi bu haliyle yapı kullanım izni alınamayacağından, işin sözde yavaş ilerlemesinden idarenin zarar görmesinin söz konusu olmadığını, bu nedenle gecikmenin somut olayda bir etkisi olmayıp aksi kanaatle verilen kararın kaldırılması gerektiğini, mahkemece işin zamanında bitirilip bitirilemeyeceği, süre uzatım gerekip gerekmeyeceği gibi konularda gerekli inceleme yapılmadan, yalnızca iş programının gerisinde kalınması nedeniyle müvekkili şirkete kusur atfının hatalı olduğunu, karar gerekçesindeki Babaeski/Kırklareli işine öngörüldüğü şekilde başlanılmadığı ve ilerletilmediği iddiasının da dayanaktan yoksun olduğunu, Babaeski/Kırklareli’de inşa edilecek silo yerinin ancak …İl Meclisinin 03.04.2018 tarihinde… sayılı kararı ile onayladığı imar planı neticesinde silo yapılaşmasına uygun hale geldiğini, ancak buna rağmen emsal çok düşük olduğundan, istenen büyüklükte silo yapılıp yapılamayacağı hususunun açıklığa kavuşmadığını, bu durumun müvekkiline davalı tarafından 04.05.2018 tarihli ihtarnameyle bildirilerek Babaeski bölgesinde inşaatın başlatılmasının istendiğini, ancak bahse konu ihtarnamede tüm bölgeler için yer teslimi yapılmamış olduğundan hareketle müvekkilince 16.05.2018 tarihli fesih ihbarnamesi gönderilmek suretiyle sözleşme haklı nedenle feshedildiğini, aktarılan hukuki durumdan açıkça anlaşıldığı üzere, Babaeski/Kırklareli’de inşa edilecek silo için teslimi yapılan yerin imar probleminin sözleşmenin imzalanmasından 6 ay sonra ancak çözülebildiğini, fakat diğer yerlere ilişkin tahsis/mülkiyet/imar sorunlarının devam etmesi nedeniyle davalı tarafından yer tesliminin yapılamaması üzerine sözleşme müvekkilince haklı olarak feshedildiğinden, Babaeski bölgesinde de işe başlanmamış olduğu göz önünde bulundurulduğunda Babaeski/Kırklareli’de işin başlamamış olmasından müvekkilini sorumlu tutmanın hukuken olanaksız olduğunu, mahkemece sözleşmeyi haklı nedenle feshedildiği ve sözleşmenin 5 ayrı iş için ayrı ayrı düzenlenmeyip bir bütün olarak ele alınması gerektiği kabul edildiği halde damga vergisi alacağının her bir iş için ayrı ayrı değerlendirilmesi ve kısmen tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından hafriyat bedeli istenebileceği ve fakat yapılan masrafların istenemeyeceği gerekçesiyle kısmen kabul kararı verilmesinin de hatalı olup istenilen ve ispatlanan bir kısım masrafların reddine dair verilen kararın kaldırılması gerektiğini, dava dilekçesi incelendiğinde müvekkil şirket tarafından imal edilen ve davalı yanın malvarlığına giren yararlı bu imalat için harcanan yaklaşık bedel 1.000.000,00 TL. olup bu bedelin tahsilini istediklerinin açık olduğunu, buna rağmen mahkemece yalnızca hafriyat bedeline hükmolunmasının hatalı olduğunu, kaldı ki bilirkişi raporu incelendiğinde, bir kısım harcamaların OSB/Şanlıurfa için yapılan hafriyata/iş bedeline yönelik olduğunu, buna rağmen bilirkişi raporları ile sabit olan ve Şanlıurfa işi yapılan 11.800,00 TL proje bedeli, 7.092,37 TL iş makinası kira bedeli, 15.566,11 TL işçi maliyetinden oluşan harcamaların kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin davalı tarafı ihtarname ile temerrüde düşürdüğünden avans faizinin dava tarihinden değil ihtar tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesi gerektiğini, mahkemece davalı tarafa çektikleri ve davalıyı 3 gün süre vererek temerrüde düşürdükleri hususunun da mahkemece gözden kaçırıldığını, davanın kabul ve reddedilen kısımları dikkate alındığında, müvekkili şirket yararına eksik, davalı yararına fazla vekalet ücreti takdir edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacı tarafça kararda tahkikat aşamasına kadar sunulmadığı sabit olan ve 1. bilirkişi raporu ile ek raporunda dosyada olmadığı sabit bulunan evrakların, sonradan eklenmesi suretiyle talepte bulunulan hususlarda, muvafakat vermemelerine rağmen, delil olarak değerlendirilmesinin ve ayrıca mahkemenin sözleşmenin feshi için sözleşmeye konu iş bakımından orantılama yapmak suretiyle hareket etmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında belirlendiği üzere 5 iş kalemi bakımından davacı tarafın kendisine teslim edilen yerleri dahi sözleşme kapsamına uygun imal ya da ifa edemediğini, davacı tarafa, her iş kalemi için yer tesliminden itibaren sürelerin ayrı ayrı başlatılacağının sözleşmede belirtildiğini, davacının hiç bir zaman teslim almadığını iddia ettiği yerlerle ilgili sözleşmeyi feshediyorum, diğer yerleri tamamlayacağım şeklinde irade göstermediğini, davacının işe başladığı iş kalemi (2 yer) bedelinun toplam ihale bedelinin % 47’sini oluşturduğunu, mahkeme tarafından 3 bölge için yer teslimi yapılmadığının belirtildiğini, ancak 2. bilirkişi raporunda sabit olduğu üzere, Uzunköprü bölgesinde davacının teslim almadığını iddia ettiği yerde işçi çalıştırdığını ve işçi bedelini müvekkili firmadan tahsil etmeye kalktığını, o halde mahkeme tarafından Uzunköprü alanının da tesliminin yapıldığının kabul edilerek 3 bölgenin teslim edildiği, ancak süresine ve sözleşmeye uygun iş yapılmadığının kabulü gerektiğini, ancak mahkemenin Uzunköprü bölgesine ait bu durumu müvekkili aleyhine yorumladığını ve sözleşmenin feshinde davacıyı haklı gördüğünü, oysa ki oranlama yoluyla sözleşmenin feshi haklı olacak ise 3 bölgenin yer tesliminin yapıldığı kabul edilerek sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespiti gerektiğini, mahkemenin 5 kalem işten 2 ‘sinin başlanıp, 3 iş kalemi başlanmadı diye oran kurup sözleşmenin feshini haklı olarak göstermesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin feshine ilişkin daha somut ve nesnel beyan ve gerekçelerin olması gerektiğini, davacı tarafın teslim almadığı bir alanda nasıl taşeron kaydı açarak sigortalı işçi çalıştırdığını, bunun bedelini müvekkili firmadan tahsil etmeye konu kıldığı sorusunun mahkeme tarafından araştırılmadığını, davacı tarafın herhangi bir imalat yapmadan, imalata hazırlık masrafı yapmadan, sözleşmeye konu işlerle ilgili hiç bir edim, harcama vs yapmadan bu bedelleri talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının sözleşmeye uygun teslim aldığı yerlere dahi hiç bir imalat yapmadığını, davacı tarafın ihale öncesi ve sonrasında taşınmazların durumunu bilmesi, fiyat farkı verilmeyeceğini öğrenmesi ve buna göre sözleşmeyi imzalamasının hiç değerlendirmediğini, incelemediğini, sözleşmeye konu taşınmazlar bakımından gelen yazı cevaplarında taşınmaz imar durumlarının sözleşmeye konu yapılaşmaya müsait olmadığına dair bir cevap bulunmadığını, gelen yazı cevaplarına göre davacının, sözleşmeye konu taşınmazların inşaat yapmaya uygun olmadığına dair beyan ve isnatlarının geçerliliğini kaybettiğini, davacının haklı feshetmeye ilişkin geçerli sebebinin bulunmadığını, dosya kapsamında celbedilen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı teslim aldığı yerlerde süresinde hiç bir imalat yapmadığını, bu nedenle müvekkilinin sözleşmeyi fesih hakkı mevcut iken sözleşmenin devamı yönünde irade kullanıldığını, ancak davacı tarafın, sözleşmeyi en başından itibaren ifa etmeme şeklindeki iradesinin değerlendirilmediğini, davacının sadece fiyat farkı ödenmesini talep etmekten başka bir iş yapmadığını, davacı tarafın şartlarını bildiği bir sözleşmeyi basiretli tacir olarak imzaladığını, sonrasında da bu şartları ilk defa öğrenmiş gibi davranmaya çalıştığını, bilirkişinin de bu beyanlar doğrultusunda hareket ettiğini, davacının kendisine ilk teslim yapılmasına müteakip çelik silo siparişleri için proforma fatura düzenlettiğini ve mahkeme dosyasına ibraz ettiğini, bu durumun davacının iş için ek maliyet oluşmadan sipariş hazırlığı yaptığını ancak teslim aldığı işleri de geciktirerek amacının sözleşmeyi ifa etmek olmadığını, ek bedel talep ederek, sözleşme konusu işten daha fazla kar sağlamak olduğunu ortaya koyduğunu, mahkemenin dosya kapsamında davacının kendisi ile çelişki oluşturduğu hiç bir durumu değerlendirmediğini, dosyayı sadece sözleşme fesih beyanına indirgemeye çalıştığını, rapor ile davacının çelişkisinin ortaya konulduğunu ancak çelişkinin giderilmediğini, mahkemenin hükme esas alınan bilirkişi raporundaki çelişkili durumu davacı lehine yorumladığını, sözleşmenin haklı fesih şartlarını oluşmasına yönelik yorum yaptığını, oysaki raporda teslim edilen iki yerin olduğunu, teslim edilmedi gözüken üç yerin olduğunu mahkemenin kabul ettiğini, ancak söz konusu raporda işçilik masrafı olarak Uzunköprü bölgesi için de davacı firma işçi çalıştırdığının tespit edildiğini, o halde bu yer ile ilgili olarak davacıya teslimin mevcut olduğunu, mahkemenin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, bu durumun teslim edilen yer sayısını ve sözleşme bedeli miktarını etkilediğini, bilirkişi raporunda, davacının tazminini talep edebileceği miktarlar bakımından hesap kalemlerinin belirtildiğini, bilirkişinin teslim alınmadı olarak beyan ettiği Uzunköprü şantiye alanında, davacının personel çalıştırdığını davacı tarafta yaptığı defter incelemesi ile tespit ettiğini, yer teslimi yapılmayan, taşeron kaydı ya da kayıt açılmayan bir yerde davacının işçi çalıştırmasının mümkün olmadığını, bu durumun mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, müvekkili tarafından davacı tarafa gönderilen Ankara 22. Noterliğinin 04.05.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde de belirtildiği üzere Uzunköprü arazisi de ihtarname tarihinden önce davacı tarafa teslim edildiğini, nitekim davacı tarafın teslim aldığı şantiye arazisi için personel çalıştırdığını, taşeron/iş yeri kaydı oluşturduğunu, ancak bilirkişinin müvekkili firmaya Uzunköprü’de çalıştırılan işçi/işçiler için yapılan masraf ve maliyeti yansıtmasına rağmen, taşınmazın teslim alınmadığından bahisle davacı tarafı mesul tutmaması, inceleme yapmaması ve müvekkiline kusur atfetmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının, Uzunköprü şantiye alanını teslim aldığı ve işi yapmadığının, geciktiğinin tespiti gerektiğini, kaldı ki Uzunköprü arazisinin teslim alındığının ortaya çıkması durumunda, teslim alınan ile alınmayan yerler arasındaki sayı ve sözleşme bedeline göre yapılan oranlama değişeceğini, damga vergisi iadesi bedelinin dahi bundan etkileneceğini, hatta sözleşmenin haklı nedenle fesih şartının uygunluğu durumunun da değişebileceğini, davacının sözleşme nedeniyle ödediği damga vergisi bedelinin iade edilmesi gerektiği şeklinde verilen kararın Damga Vergisi Kanunu ve diğer yasal mevzuata aykırı olduğunu, kaldı ki gerekçeli kararda, damga vergisinin hangi gerekçe ile iade edileceğine ilişkin bir açıklama da yapılmadığını, sözleşme hükümlerine göre düzenlenmemiş hiç bir ödeme evrakının müvekkilinden talep edilemeyeceğini, ortada işin yapıldığına dair bir tespit, yapıldı ise projesine uygun yapıldığına dair bir değerlendirme de olmadığını, davacının müvekkili tarafından kontrol edilemediğini, projesine uygun imal edilip edilmediği bilinmeyen iş ve işlemler bakımından sorumlu tutulduğunu, bu durumu kabul etmediklerini ve muvafakat vermediklerini, bilirkişilerin yaptıkları yorumla yapılan her iş karşılığı faturanın doğru ve sözleşmeye, projeye uygun olduğunu kabul ettiklerini, sözleşme imzalanmış bir işte, verilen tekliflerin geçerlilik süresinden bahsetmenin temel hukuk kurallarına aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla teminat mektubu bakımından iptalin sadece müvekkilinin teslim edilmediği yerlere ilişkin orantılama yöntemi yapılarak karar verilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlere bilirkişi ek raporuna itiraz etmek, iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermek ve 2. heyetin raporunda açıklamadığı ve itiraz edilen beyanları gidermek üzere yeni heyete tevdii ile yeni rapor tanzimini talep ettiklerini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve teminat mektubunun iptali istemine ilişkin olup mahkemece verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 16/10/2017 tarihli “…Tarım Ürünleri Deposu ve Müştemilatı Tesisleri Yapım İşine Ait Tip Sözleşme” gereğince Uzunköprü/Edirne, Lüleburgaz/Kırklareli, Babaeski/Kırklareli, Merkez/Aksaray ve O.S.B./Şanlıurfa’da inşa edilecek lisanslı tarım ürünleri deposu ve müştemilatı tesisleri yapım işine ilişkin KDV hariç 109.000.000,00 TL götürü bedelle sözleşme imzalanmış olduğu, sözleşmenin 8.maddesi gereğince her yer için ayrı ayrı iş yeri teslimi yapılarak işe başlanacağı, yüklenicinin taahhüdünün tümünü iş yeri teslim tarihinden itibaren 330 takvim günü içinde tamamlayarak geçici kabule hazır hale getirileceğinin kararlaştırıldığı, yine sözleşmenin 9.maddesi gereğince sözleşmeyle kararlaştırılan işlerin tamamı için 6.540.000,00 TL’lık kesin teminat mektubunun verileceğinin kabul edildiği görülmüş olup, sözleşme konusu işlerden OSB/ Şanlıurfa ve Babaeski/ …işlerine ilişkin yer teslimlerinin yapılarak işe başlanıldığı, diğer üç iş için yer tesliminin gerçekleştirilemediği, davacı tarafça tüm işlere ilişkin sözleşmeyle kararlaştırılan kesin teminat mektubunun davalıya verildiği hususları ihtilafsızdır.
Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle mahkemesince yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporu, toplanan deliller ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı yüklenicinin yer teslimi yapılan iki işe ilişkin yapmış olduğu imalatlar itibariyle iş programınını gerisinde kaldığı, her ne kadar sözleşmede sürenin yer teslimlerinden itibaren başlayacağı belirtilmiş ise de sözleşmenin götürü bedel sözleşme olması, tüm iş için 330 gün süre kararlaştırılmış olup sözleşme tarihinden itibaren davacının fesih ihtarına kadar geçen süre nazara alındığında ve davalı tarafça da yer tesliminin yapılamamış olması nedenleriyle tarafların sözleşmenin fesihle sonuçlanmasında ortak kusurlu olduklarının anlaşılmasına, davacı tarafça keşide edilen ihtarname 16.05.2018 tarihli olup, ihtarnamede 3 iş günü süre tanınması ve dava tarihi dikkate alındığında faizin dava tarihinden başlatılmasının da dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşılmış olmasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’.nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 531.332,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 132.833,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 398.499,30 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır