Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/432 E. 2022/1292 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/432 – Karar No:2022/1292

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/432
KARAR NO : 2022/1292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI : 2016/627 E-2021/86 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından düzenlenen irsaliyeli faturanın 13.03.2016 tarihinde borçlu şirketin çalışanlarından biri tarafından teslim alındığını, müvekkili şirketin fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle Ankara 33.Noterliği kanalıyla davalı borçluya ihtarname gönderdiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme üzerine müvekkilinin stand tasarımlarını borçlu şirkete mail attığını, borçlu şirketin ise tasarımın ölçülerini ve son halini içeren maillere itiraz etmediğini, müvekkilinin sipariş edilen standı hazırladığını fakat davalı şirket tarafından teslim alınmadığını, TTK’nın 18/2 maddesi gereğince davalının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, TTK’nın 21/2 maddesine göre faturayı alan kişinin aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmadığı takdirde içeriğini kabul etmiş sayıldığını, davalının 8 günlük itiraz süresini kaçırdığını, 13.04.2016 tarihinde teslim edilen faturaya itiraz edilmediği gibi fatura borcunun ödenmediğini, bu nedeniyle müvekkilince başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek , itirazının iptaline, davalı borçlu aleyhine asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava dilekçesinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini, müvekkilinin adres değişikliğini ticaret sicil gazetesinde yaptırmasına rağmen eski adresine yapılan tebligatlar ile sürdürülen yargılamada savunma hakkının açıkça ihlal edildiği gibi geçersiz tebliğ işlemleri ile sürdürülen yargılamanın geldiği aşama itibariyle ve davayı öğrenme tarihi de dikkate alınarak davaya cevap dilekçesi sunulduğunu, taraflar arasında takibe konu faturaya ilişkin bir iş, işlem ve/veya hizmet hususunda yazılı veya sözlü bir anlaşma bulunmadığını, faturanın süresi içerisinde iade edildiğini, taraflar arasındaki yazışmaların iş ve işlemlerin herhangi bir delil niteliği taşımadığını ve bunların faturaya konu işlemler için yapıldığına dair delil bulunmadığını, müvekkilinin talebi üzerine yapıldığı iddia edilen herhangi bir ürünün müvekkili tarafından teslim alınmadığını, ispat yükü kendisinde olan davacının varsa ürettiği ürünü teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini, müvekkiline ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep edilmiştir.
Mahkemece; davacı tarafça, davalı şirkete stand tasarımı ve imalatı yaptıkları, davalı şirketin yapılan tasarıma itiraz etmediği, yapılan işin bedeli olarak düzenlenen 17.908,76 TL lik faturanın davalı şirketin elemanına tebliğ edildiği, süresinde fatura bedeli ödenmeyince davalıya noter vasıtasıyla ihtar çekildiği, davalının fatura bedelini ödememesi üzerine icra takibi başlatıldığının iddia edildiği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığının davacının dayandığı mail görüşmelerinden ve davalı şirket yetkilisinin isticvabından anlaşıldığı, davaya konu standın teslim edilmediğinin davacının da kabulünde olduğu, iş sahibinin bedel ödeme borcunun 6098 sayılı TBK’nın 479. maddesi uyarınca eserin teslimi anında muaccel olduğu, eser sözleşmelerinde taraflar arasında aksi kararlaştırılmamışsa eserin teslim yerinin menkullerde yüklenicinin bulunduğu yer olduğunu, (Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması- Muammer Öztürk, Zeki Gözütok, Ankara 2018, syf: 134) ve davaya konu standın halen davacı yedinde olduğu, davalının siparişin iptal edildiği iddiasında bulunmuş ise de, buna ilişkin delil sunmadığı, davacının standı teslime hazır ettiği yaptırılan bilirkişi raporundan anlaşıldığı, taraflar arasında eserin önceden bedelinin belirlenmediği, davalı yanın davacının gönderdiği faturanın davalı yanca iade edildiği, bu nedenle teslime hazır hale getirilen eserin 6098 sayılı TBK’nın 479. maddesi uyarınca yapıldığı yer ve zamandaki değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak bedelinin değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu fatura bedelinin eserin değerine uygun olduğunun bildirildiği, eserin niteliği gereği üçüncü kişilere satılmasının da mümkün olmadığı, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; icra inkar tazminatı talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İİK’nın 67/2.maddesinde belirtilen icra inkar tazminatı koşullarının somut olayda müvekkili şirketin davalı şirkete özel üretim yapması, bu ürünün satış bedelinin fatura tutarı kadar olduğu ve davalının faturayı iade etmediği hususları gözönüne alındığında bilirkişi raporlarında da yer aldığı üzere davacının fatura karşılığı alacağa hak kazandığının ortada olduğunu, bu nedenle alacağın likit olup, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken reddine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkiline çıkarılan tebligatın adreste tanınmadığı belirtilerek iade edildiğini ve mahkemece aynı adrese TK’nın 35.maddesi gereğince ilanen tebligat gönderdiğini, daha sonraki tüm tebligatların da ilanen yapılarak yargılamaya devam edildiğini, müvekkilinin dosyanın tevdi edildiği bilirkişinin defter inceleme talebi ile aranması üzerine haberdar olduğunu, oysa müvekkili şirketin değişen adresinin 06/05/2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanının yapıldığını, dava tarihinin ise 21/07/2016 olduğunu, bu nedenle eski adresine yapılan tebligatlar ile sürdürülen yargılamada savunma hakkının ihlal edildiği gibi geçersiz tebliğ işlemleri ile yargılamaya devam edildiğini, usulsüz tebligat nedeniyle ön inceleme duruşmasına katılamadıklarını, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini, taraflar arasında takibe konu edilen faturaya ilişkin herhangi bir yazılı veya sözlü akdi ilişki bulunmadığını, faturaya süresi içinde iade edildiğini, davacı tarafından, taraflar arasında yapılan yazışmaların davaya konu faturaya dair iş ve işlemler hususunda olduğu iddia edilmiş ise de, herhangi bir delil niteliği taşıması mümkün olmayan yazışmaların bu faturaya konu işlemler için yapıldığına dair de delil bulunmadığını, müvekkiline teslim edilen herhangi bir ürün olmadığını, ispat külfetinin davacıda olup, teslimi kanıtlaması gerektiğini, faturanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, davacının ticari defterlerini ibraz etmekten kaçındığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla taraflar arasında böyle bir sözleşme kurulduğu varsayılsa dahi müvekkiline ürün teslimi yapılmadığını, davacıya ödeme yapılması yönünde hüküm tesis edilirken müvekkiline teslime yönelik bir hüküm kurulmamasının isabetsiz olduğunu ve bu nedenle de davacının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı olan mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davalıya yapılan dava dilekçesi ve ön inceleme duruşmasını bildirir meşruhatlı davetiye tebliğinin usulsüz olmasına karşı davalı tarafça daha sonra verilen cevap dilekçesinin mahkemece kabul edilerek davalı tarafından bildirilen ticari defterlerin ve delillerin incelendiği, icra takibine konu faturanın davalıya tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediği, davalının cevabi ihtarda siparişin iptal edildiğini belirttiği ancak buna ilişkin savunmasını kanıtlayamadığı, mahkemesince de isabetli olarak kabul edildiği üzere taraflar arasında sözlü olarak akdedildiği anlaşılan sözleşme kapsamında yapılan imalat bedelinin usul ve yasaya uygun olarak yargılamayla belirlendiği ve davalı tarafça teslim alınmaktan kaçınılan ürünlerin talebi halinde davalıya teslim edileceğinin tabi bulunmasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 302,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 221,80 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 1.209,08 TL istinaf harcından peşin alınan 59,30 TL+ 243,20 TL olmak üzere toplam 302,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 906,58‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraf vekillerince yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır