Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/40 E. 2022/1054 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 25.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.10.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkili şirketin Ankara ….ihtiyacının temini işini ihale ile üstlendiğini, müvekkilinin ihale şartnamesinde belirtilen özelliklerdeki malların temini konusunda ihale şartnamesini davalıya e-mail ile göndererek davalı şirketle anlaşma yaptığını ve anlaşma karşılığı davalıya 10.000,00 TL’sı peşinat olmak üzere toplam 17.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından yapılan örnek ürünlerin müvekkilince ihale makamının onayına sunulduğunu, ihale makamı tarafından bildirilen hataların davalı firmaya anlatıldığını, gerekli düzeltmelerin yapılarak ihale şartnamesine uygun bir şekilde malların temin edilmesi ve müvekkiline teslim edilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, davalı tarafından hazırlanan ürünlerin ihale makamına 15.06.2015 tarihinde teslim edildiğini, ancak ihale makamının muayene ve kabul komisyonu tarafından yapılan muayenede ürünlerin ihale şartnamesine uygun olmadığının tespit edildiğini, idarenin müvekkili ile yapılan sözleşmeyi feshederek ürünleri müvekkili şirkete iade ettiğini, durumun e-mail ile davalı firmaya bildirildiğini, müvekkilinin ihale makamınca reddedilen tüm malları iade alınması için … firması aracılığıyla 03.07.2015 tarihinde 1513 numaralı kargo fişi ile davalı firmaya gönderdiğini, ancak davalı firmanın malları iade almaktan kaçındığını, müvekkili tarafından gönderilen yazı ve ihtarların da sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin malların bedeli olarak davalı tarafa 17.000,00 TL ödediğini, müvekkilinin ihale makamına yatırdığı 1.180,00 TL teminatın idarece irad kaydedildiğini, ihale sözleşmesinin damga vergisi olarak 187,57 TL ödediğini, yaklaşık 3.575,00 TL kardan mahrum kaldığını, ürünlerin kolilenmesi için … Pazarlama firmasına 319,00 TL ödediğini, ürünlerin karşılıklı gidiş gelişi için Nakliyeci …’a 1.770,00 TL ödediğini, ihale makamınca reddedilen malların iadesi için Varankoç firmasına 400,00 TL ödediğini, davalıya gönderilen ihtarnameler için notere toplam 252,00 TL ödediğini, tüm bunlar göz önüne alındığında müvekkili davacı şirketin olumlu ve olumsuz tüm zararının toplam yaklaşık 24.682,00 TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL’nın ödeme ve/veya zarar tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, davacı vekili 13/04/2016 tarihli açıklama dilekçesiyle her bir kalem alacak için taleplerini kuruşlandırmış, 19.09.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle de bilirkişi raporuna göre davada talep edilebilecek tutarın 21.108,00TL olarak belirlendiğini, bu tutarı kabul etmemekle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı olarak davadaki taleplerini 21.108,00 TL üzerinden ıslah ettiklerini bildirerek fazla hakları saklı olarak bu miktar alacağın reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili:Müvekkili şirket tarafından teslim edilen fors ve bayrakların davacı şirket tarafından kabul edildiğini, fors ve bayrakların üretiminin müvekkilince numunelere uygun olarak gerçekleştirdiğini, anlaşmaya aykırılığın bulunmadığını, ürünlerin 13/06/2015 tarihinde davacıya teslim edilmek üzere gönderildiğini, davacının teslimden yaklaşık bir ay sonra 07/07/2015 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile haksız olarak hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerine riayet etmeksizin ürünleri iadeye ve zarar talep etmeye çalıştığını, davacı şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/l-c bendinde belirtilen süreler içinde hiçbir şekilde bir ihbarda bulunmadığını, basiretli bir tacir gibi davranması beklenen davacının, dava konusu fors ve bayrakları idareye teslim etmesinin de ürünleri kabul ettiğini gösterdiğini, davacının sözleşme gereğince ödemesi gereken 2.647,00TL bakiye bedeli halen ödemediğini, bu konudaki haklarını saklı tuttuklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince:Davanın eser sözleşmesi gereğince alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, davacının dava dışı Ankara … Komutanlığının fors ve bayrak ihtiyacını temin işini ihale ile üstlendiği, sonrasında davalı ile davacının ihale şartnamesinde belirtilen özelliklere sahip malların üretimi ve temini konusunda anlaştıkları, anlaşma karşılığı davacı yanca davalıya 10.000,00 TL peşin olmak üzere toplam 17.000,00TL ödeme yapıldığı, ihale sözleşmesinin ekinde yer alan ….adı ile detayları verilen şartnamenin 5. ve 6. bölümünün ilk maddesinde ” satın alınacak bayraklar/forslar idare tarafından tutulan milli bayrak alım esas numunesindeki kendi karşılığındaki malzemeleri ile renk ton farkı TS 423-2 EN … madde 2.5’e göre karşılaştırıldığında 5 seviyeden aşağı olmayacaktır” denildiği, mahkemece temin edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 5 seviye örnek numune ile üretimden çıkanların birebir aynı tonda olması gerektiği halde muayene ve kabul komisyonu muayene raporuna göre kumaş renginin alım esas numunesi ile farklılık gösterdiği, bayrakların/forsların ebatında genişliğin tolerans değerinde olduğu ancak boyun 4 cm kısa olduğu, dolayısıyla üretimdeki ayıpların renk farklılığı, fors boylarının kısa olması, forslardaki yıldızın konumu ve şeklinden kaynaklandığından ilk bakışta farkedilecek açık ayıp niteliğinde olduğu, bu suretle davalının davacı ile anlaşıldığı şekliyle edimini yerine getirmediği, TBK md. 474 maddesi gereği iş sahibi, eserin tesliminden sonra imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, nitekim aynı yasanın 477. maddesine göre ise, iş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılacağı, davacı yanca malların muayene edilmeksizin, ihale makamına teslim edildiği, nitekim davacı yanında çalışan ve bu konuda beyanına başvurulan tanık …’in davalının malları kutuda kapalı olarak kendilerine teslim ettiklerini ve kendilerinin kutuları açmadan ihale makamına götürdüklerini, ihale makamının belirlediği muayene gününde açılan kutulardaki ürünlerin ölçülerinin uymaması nedeniyle malların kabul edilmediğini belirtiği, davacının muayene yükümlülüğünü sınırlayıcı bir hükmün idare ile yapılan sözleşmede bulunmadığı, muayene külfetini yerine getirmeyen davacının kendisine 15.06.2015 tarihinde teslim edilen malların ihale makamınca reddedilmesinden sonraki tarih olan 24.06.2015 tarihinde gönderdiği elektronik posta ile ayıp ihbarını yapmış olduğu, bu suretle ayıbın niteliği, davacının eserin teslimiyle birlikte imkanı bulunmakta iken eseri gözden geçirmeden ihale makamına teslim etmesi ve ihale makamının ürünleri kabul etmemesinden sonra ayıp ihbarında bulunması karşısında ihbar mükellefiyetinin davacı yanca süresinde yapılmış kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının eseri bu haliyle kabul etmiş sayılması gerektiği, idare ile yapılan sözleşmede teslim edilen malzemenin teslim, yükleme ve boşaltma işlemlerinden davacının sorumlu bulunduğu,bu nedenlerle davacının itirazlarının dinlenilme koşularının oluşmadığı, tüm olgular, taraf vekillerinin beyanları, bilirkişi raporu, tanık beyanları, müzekkere cevapları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın ayıplı olan eserleri süresinde ayıp ihbarını yapmadığından bu haliyle kabul etmiş sayılacağı, basiretli tacir davranışı içinde olması gereken davacının kendi ihmali/kusuruna dayanarak yapmış olduğu ödemeleri ve kazanç kaybını davalıdan tahsil etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Hükme esas tutulan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, önceki raporlarla arasındaki çelişkinin hükme esas alınacak şekilde giderilmediğini, malların teslim ve muayene yerinin ihale makamı olduğunu, malların kapalı ambalajlarda teslim edileceğini, davalı firmaya ihale şartnamesi verildiğini, malların hangi teknik özelliklerde üretileceğinin şartname ile gösterildiğini, bu şartlarda üretilen ve ambalajlanan malların müvekkili tarafından ambalajlarının bozularak muayene edilmesinin söz konusu olamayacağını, davalı firmanın da malların teslim yerinin ihale makamı olduğunu ve malların ambalajlı bir şekilde ihale makamına teslim edileceğini bildiğini, üretimin de teslimatın da bu şartlarla yapıldığını, nitekim ürünlerin ihale makamı olan …..Şirketi ile 13.05.2015 tarihinde gönderildiğini ve 15.06.2015 tarihinde ürünlerin teslim edildiğini, diğer yandan ürünlerin şartnameye uygun olup olmadığını müvekkili firmanın çıplak gözle ve dokunarak anlamasının mümkün olmadığını, incelemenin teknik olarak yapılacağını, teknik muayenenin ise ihale makamı tarafından yapılacağını ve malların teknik şartnameye uygun olup olmadığının ihale makamınca belirleneceğini, her ne kadar bilirkişi raporunda hataların kolayca fark edilebileceği belirtilmişse de tüm hataların teknik inceleme sonucunda belirlenebilecek hatalar olduğunu, çünkü renk tonlaması, ebatların uyup uymaması, şekillerdeki ölçü koordinatların uygun olup olmadığının teknik inceleme ile ortaya çıkarılacak meseleler olduğunu, ayıbın gizli ayıp olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı firmanın da malların muayene yerinin ihale makamı olduğunu bildiğini, nitekim malların davalı firmadan direkt ihale makamına gönderildiğini, bu konuda kargo ve teslimat kayıtlarına bakılması gerektiğini, hal böyle iken mahkemece ihbarın süresinden sonra yapıldığının kabulü ile davayı reddetmesinin usul ve esas yönünden kanuna aykırı olduğunu, öte yandan tanık olarak dinlenen … beyanında muayene komisyonunda mallar muayene edilip reddedilince aynı gün davalı firmaya telefonla sözlü olarak daha sonra da yazılı olarak ayıp ihbarında bulunulduğunu ifade ettiğini, dolayısıyla ayıp ihbarının zaman geçirilmeden ivedilikle yapıldığını, tanığın bu beyanının bilirkişi ve mahkemece dikkate alınmadığını, tanığın da anlattığı gibi davalı firmaya aynı gün telefonla ayıp ihbarı yapıldığını hemen peşinden 24.Haziran günü e-posta yoluyla yazılı olarak bildirildiğini, bundan da sonuç alınmayınca Ankara 26. Noterliği’nin 07.07.2015 tarih ve … yevmiyesinde kayıtlı ihtarnamesi ile bildirildiğini, 30.03.2017 tarihli duruşmada davalı firma yetkilisi …’ın “…. En son ihale makamı malları kabul etmeyince yine davacı tarafa bizim bayrak firması olmamız nedeniyle kendi adımıza satabileceğimizi söyledik… ” dediğini, davalı firma yetkilisinin bu ifadesinden de malların ihale komisyonunda kabul edilmediğinden kendilerinin hemen haberdar edildiği, böylece ayıbın hemen ihbar ediliğinin anlaşıldığını, sonuç olarak, ayıp ihbarının bir şekil şartı olmadığını, dolayısıyla ayıp ihbarının sözlü de yazılı da yapılabileceğini, tanık …’in ve davalı firma yetkilisi …’ın beyanlarından da anlaşılacağı üzere hemen sözlü olarak ayıbın bildirildiğini, ihale makamının malları müvekkili firmaya ancak 03.07.2015 tarihinde teslim ettiğini, müvekkilinin de malları alır almaz davalı firmaya iade için gönderdiğini, tüm bunlar dikkate alındığında müvekkilinin malları muayene etmediğinden ve ayıp ihbarını davalıya süresinde ihbar etmediğinden söz edilemeyeceğini, mahkemece eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. madde hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 07/05/2015 tarihli e-mail ve ekindeki teknik şartname kapsamında fors ve bayrak imalatını konu alan eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu ihtilafsız olup, davalı tarafından imal edilen söz konusu ürünlerin 15.06.2015 tarihinde dava dışı iş sahibi idareye teslim edildiği, idarece 19.06.2015 tarihinde yapılan muayene ile teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle kabul görmeyerek reddedildiği anlaşılmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 477/3. ( 818 sayılı BK’nın 362/3.) maddesi, “Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.” hükmünü içermektedir.Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474 ( 818 sayılı BK’nın 359), gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. ( 818 sayılı BK’nın 362.) maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. ( 818 sayılı BK’nın 360.) maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iştir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (TBK m.474); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (TBK m. 477). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (TBK m. 147/son ) talep edilebilir. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir…Öte yandan, YHGK’nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün olup, tespit dilekçesinin ya da raporunun tebliği işleminin de ayıp ihbarı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 15.HD.2020/1263E-2021/3148K, 30.06.2021)
Dava konusu somut olayda; mahkemesince dinlenilen davalı şirket temsilcisi … 29/12/2016 tarihli duruşmadaki beyanında davacı tarafça ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle iade edilmek istendiğini, kendilerinin de ürünleri kendi adlarına satabileceklerini beyan etmiş olmakla davacı tarafça ayıba ilişkin sözlü olarak bildirimde bulunulduğu da anlaşılmaktadır.
Taraf beyanları, iddia ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafça ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerektiği ancak sözleşme kapsamındaki iş bedeliyle ödemeler de birlikte değerlendirildiğinde tarafların sözleşmedeki edimlerini tam olarak yerine getirmedikleri anlaşılmış olmakla, davacının ancak sözleşme kapsamında ve sözleşmenin ifası noktasında ödemeleri talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davacının sözleşme kapsamında davalıya ödediği 17.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, bu miktarın davayla talep edilen 1.930,00TL’lık kısmı için dava tarihi olan 07/10/2015 tarihinden, kalan 15.070,00TL’lık kısmının ıslah tarihi olan 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.11.2019 tarih ve 2015/634 E-2019/1156K sayılı kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile 17.000,00 TL’nın 1.930,00TL’lık kısmı için dava tarihi olan 07/10/2015 tarihinden, 15.070,00TL’lık kısmının ise ıslah tarihi olan 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.161,27 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 34,16 TL peşin harç ile 44,40 TL ıslah harcı toplamı olan 78,56 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.082,71TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılmış olan 27,70 TL başvurma, 34,16 TL peşin ve 44,40 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 106,26 TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesi gereğince davada reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.108,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 188,00 TL tebligat masrafı, 442,20 TL talimat masrafı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti ve 22,70 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.752,90 TL yargılama giderinden davadaki kabul oranına göre hesaplanan 2.217,18 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 58,00 TL tebligat masrafından davadaki ret oranına göre hesaplanan 11,28 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
12-Davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 16,50 TL tebligat masrafı ile 51,70 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 216,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır