Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/399 E. 2022/1326 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/399 – Karar No:2022/1326

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/399
KARAR NO : 2022/1326

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2017/470 E-2020/775 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat, Teminat Mektubunun İadesi
(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve teminat mektubunun iadesi talepli davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında 15.01.2015 tarihli satış ofisi kaba yapı işlerine ilişkin sözleşme ile 16.02.2015 tarihli ofis ve avm kaba yapı işlerine ilişkin sözleşmelerin akdedildiğini, davalının her iki sözleşmeyi 09.04.2015 tarihli ihtarnameyle sözleşmelerin 36.2. maddesine istinaden sebep göstermeksizin feshettiğini, belirtilen maddenin TBK 20, 24 ve 25. maddeler ile TMK 2. maddeye aykırı olduğunu, müvekkilinin sözleşmeler gereğince, kamp tesisi kurulumu için 254.237 TL, inşaat için alınan hırdavat ile araç kiraları, nakliye ve işçi yemek ücretleri için 198.313 TL, işçilik ücretleri için 134.550 TL, teknik ofis maaş ödemesi için 40.000 TL, kamp yeri kira bedeli için 19.200 TL, dinamit patlatmaları için güvenlik gereğince işin durdurulduğu süredeki maliyet nedeniyle 9.344 TL, teknik ofis gideri için 15.000 TL, kalıpların sökümü istif ve sevkıyatı için 21.667,75 TL harcama yaptığını, sözleşme damga vergisi için 102.250,92 TL’nin müvekkiline yüklendiğini, inşaat alanında kalan malzemeler bedelinin 47.369 TL olduğunu, ayrıca müvekkilinin hak edişlerdeki yüklenici karının 18.214 TL olduğunu ve 10.000 TL yüklenici karından yoksun kaldığını öne sürerek 870.144,76 TL tazminat ile 10.000 TL yoksun kalınan yüklenici karının tahsiline ve 23.02.2015 tarihli 539.298,08 TL tutarlı teminat mektubunun iadesine karar verilmesini dava etmiş; kısmi ıslah ile kar kaybına ilişkin talebini 1.617.894, 24 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili özetle; müvekkilinin yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesine, gecikmeksizin projeleri teslim etmesine ve yer teslimi yapmasına rağmen davacının eksik malzeme ve iş gücü temini nedeniyle işleri sözleşmede belirlenen süreler içerisinde tamamlayamadığını, çalışan sayısının talep edilen rakamlara ulaştırılamadığını, personel organizasyonunda yetersiz kalındığını, davacının yazılı ve sözlü olarak birçok kez uyarıldığını, siparişlerde gecikme yaşandığını, davacının sözleşmelerin imzalanmasından sonra mali zorluk içerisine girdiğini, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/383 esas sayılı dosyasında iflas erteleme talebinde bulunduğunu, davacıya kayyım atandığını, müvekkilinde ciddi bir güvensizlik oluştuğunu, sözleşmenin 36. maddesi gereğince müvekkilinin en az 10 gün önceden haber vermek kaydıyla neden göstermeksizin sözleşmeyi feshetme hakkının bulunduğunu ve müvekkilinin bu maddeye istinaden 09.04.2015 tarihli ihtarname ile davacı tarafça yapılan imalatlar bedelini yapılan avans ve diğer ödemelerden mahsup ederek artanın ödenmesi için davacıya süre tanındığını, fesih bildiriminde bulunulduğunu, davacının kendi kusuru nedeniyle yapmış olduğu masrafları talep edemeyeceğini, talep edilen kalemlerin sözleşme kapsamında yapılmış harcamalar olup olmadığının da belirlenecek nitelikte bulunmadığını, sözleşmelerin 44.1 maddesi gereğince damga vergisi sorumluluğunun yüklenicide olduğunu, tarafların tacir olması, davacının uzmanlık alanındaki bir işi yapması sözleşmelerin serbest iradeler ve müzakereler sonucu imzalanmış olması nedenleriyle davacının genel işlem şartı iddiasının doğru olmadığını, davacı tarafın aynı tarihlerde belirttiği projelerde de işler yapması sebebiyle dava dilekçesine ek yapılan faturaların sözleşmeye konu iş kapsamında olduğunun belirlenemeyeceğini, sözleşmelerin feshinden sonra davacının kullanmadığı malzemeleri götürdüğünü savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Açıklanan hukuki gerekçeler ışığında; mahkememize ibraz edilen bilirkişi heyet raporu çerçevesinde davacının her bir talebinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmiştir. A) Davacının yoksun kalınan karın tahsili amacıyla açmış olduğu dava yönünden yapılan değerlendirmede; 15.01.2015 tarihli “… Satış Ofisi Kaba Yapı İşleri” isimli sözleşmenin 85.003,21-TL + KDV bedelli sabit birim fiyatlı sözleşme ve iş teslim süresinin 30 gün olup, en geç işin 28.02.2015 tarihinde teslim edilmesi gerektiği, işin 28.02.2015 tarihinde teslim edilmesi gerekir iken sözleşme kapsamında 31.03.2015 tarihinde düzenlenen 1 nolu hakedişte yapılan imalat bedelinin 40.849,41-TL + KDV olduğu, bu suretle işin yaklaşık %48’inin tamamlandığı, yine 16.02.2015 tarihli “… Projesi 1. Etap Ofis ve AVM Kaba Yapı Projesi” isimli sözleşmenin 10.785.961,61-TL + KDV bedelli sabit birim fiyatlı sözleşme ve iş teslim süresinin 380 gün olup, en geç işin 01.03.2016 tarihinde teslim edilmesi gerektiği, sözleşme kapsamında 31.03.2015 tarihinde düzenlenen 1 nolu hakedişte yapılan imalat bedelinin 40.419,59-TL + KDV olduğu, bu suretle işin yaklaşık %0.37’sinin tamamlandığı, bu suretle davacı yüklenici tarafından her iki sözleşmenin iş programında gecikmeye sebebiyet verildiği, her ne kadar davacı tarafından gecikmenin davalının projede yaşadığı kararsızlıklardan kaynaklandığı iddia edilmiş ise de, davalı tarafından davacıya gönderilen 07.03.2015, 11.03.2015, 15.03.2015 tarihli e-maillerde eksik personel ile çalışıldığının tespit edildiği beyan edilerek davacının uyarıldığı, yine 24.02.2015, 04.03.2015, 19.03.2015, 11.03.2015 tarihli e-maillerde davalının davacıyı iş programının gerisinde kalındığı belirtilerek, henüz yapılmayan işler sayılarak işin hızlandırılması konusunda davacının uyarıldığı dikkate alındığında davacının anılı savunmasına itibar edilemeyeceği, davacının sözleşme kapsamında ek süre verilmesini gerektiren bir nedenin ileri sürülmediği dikkate alındığında, davalının iş bitim süresindeki gecikme sebebiyle sözleşmeyi TBK. 473. maddesi uyarınca haklı nedenle feshettiği kabul edilmiştir. Nitekim TBK. 124. maddesi gereğince davalı tarafından süre verilmesinin sonuca etkili olmayacağı dosya kapsamı ile sabittir. Sözleşmenin feshinde davalının kusursuz davacının ise kusurlu olması karşısında davacının müspet zarar kapsamında kalan ıslah ile miktarını artırdığı 1.617.894,24-TL kar mahrumiyeti ile dava dilekçesinde davacı şirket tarafından düzenlenen hakedişlerde yer aldığını iddia ettiği 18.214,00-TL’nin tahsili talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle yoksun kalınan kar yönünden açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmiştir B) Davacının menfi zararın tazmini talebi ile açmış olduğu dava yönünden yapılan değerlendirmede; Davacı şirketin sözleşmeler kapsamında kamp tesisi kurulumu için 254.237,00-TL, damga vergisinden kaynaklanan 102.250,92-TL, işçi ücretinden kaynaklanan 134.550,00-TL, teknik ofis çalışan maaşından kaynaklanan 40.000,00-TL, kamp yeri kira bedelinden kaynaklanan 19.200,00-TL, teknik ofis genel giderinden kaynaklanan 15.000,00-TL, hırdavat, araç kiralama, nakil, işçi yemek ücretinden kaynaklanan 198.313,00-TL, ihtarname sonrası satış ofisi sökümü için yapılan masraftan kaynaklanan 21.667,75-TL, güvenlik gerekçesiyle işlerin durdurulmasından kaynaklı 9.344,00-TL zarar talebinin menfi zarar kapsamında kaldığı, davacının müspet zarar ile birlikte menfi zarar talebinde bulunamayacağından anılı zarar kalemleri için açılmış olan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Kaldı ki, davacının talep etmiş olduğu yoksun kalınan kar kesinti yöntemine göre belirlenir. Kesinti yönteminde, yoksun kalınan kar, yapılamayan işin sözleşmeye göre bedelinden yüklenicinin yapması gereken zorunlu harcamalar ile bu süre içerisinde başka bir işten sağlayacağı ya da kasten sağlamaktan kaçındığı kazanç miktarının mahsubu ile bulunur. Davacının yoksun kalınan kar ile birlikte anılı zarar kaleminin hesabında dikkate alınması gereken zorunlu harcama bedellerini ayrıca talep etmesi mümkün değildir. Yine, her ne kadar davacı şantiye sahasında kalan malzemelerden kaynaklanan 47.369,00-TL zararını davalıdan talep etmiş ise de, şantiye sahasında mülkiyetinde bulunan malın kaldığını, şantiyede kalan malın davalı tarafından mal edinildiğini, zararın miktarını ispat edemediğinden, ispat edilemeyen anılı zarar kalemi yönünden açılan davanın reddi gerekmiştir. C) Davacının teminat mektubunun iadesi yönünden açmış olduğu dava yönünden yapılan değerlendirmede; 16.02.2015 tarihli sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin … A.Ş.’ye ait 20.02.2015 tarihli 539.298,08-TL’lik teminat mektubunu davalıya verdiği, teminat mektubunun süreli olup, 23.02.2017 tarihine kadar geçerli olduğu, 11.08.2015 tarihinden sonra açılan işbu davada yargılama esnasında teminat mektubun süresinin dolduğu saptanmakla, teminat mektubunun iadesi yönünden açılan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmek gerekmiştir. Yargılama giderleri yönünden yapılan değerlendirmede ise 16.02.2015 tarihli sözleşmenin 30.1.2 maddesi uyarınca teminat mektubunun iadesi için yüklenici olan davacının SGK’dan “borcu yoktur” belgesi alması gerektiği halde davacının davadan önce sözleşmenin 30.1.2 maddesindeki yükümlülüğünü yerine getirdiğini iddia ve ispat edemediği, bu suretle teminat mektubunun iadesi yönünden davanın açılmasına haksız davranışı ile sebebiyet verdiği gerekçesiyle yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması gerektiği” gerekçesiyle “Teminat mektubunun iadesi yönünden açılan davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davacının yoksun kalınan karın tahsili ve zararının tazmini için açmış olduğu davanın ayrı ayrı REDDİNE,” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının sözleşmeleri feshederken sözleşmelerin 36.2 maddesine dayandığı, neden göstermediği, bu nedenle savunmasında 36.2 madde dışında bir nedene dayanmasının mümkün olmadığı, karar gerekçesinde bu hususun tartışılmadığı, gerekçe bulunmadığından gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, bilirkişinin hukuki görüş bildirmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, TBK 473 madde hükmüne ilişkin yorumun da hatalı olduğu, taraflarca ara vadeler belirlenmedikçe işin yavaş ilerleyip ilerlemediğinin objektif olarak ve somut olayın özellikleri gözetilerek saptanacağı, bilirkişi raporunda davalının açıkça yapılacak iş revizyonundan bahsettiğinin tespit edildiği, müvekkilinin de davalının projeyle ilgili kararsız olduğunu öne sürdüğü, işin esaslı bir proje tadilatıyla başka bir yükleniciye yaptırıldığı, zarar kalemlerine ilişkin bilirkişi raporundaki hesaplamaya dair itirazların nazara alınmadığı, müvekkilinin inşaat alanına sokulmadığı, malzeme ve ekipmanın inşaat alanında kaldığı hususunda ayrıca bir ispat beklenemeyeceği, davalının işe başlanmasını ve yapılmasını engellediği bir durumda işin yapılma oranının belirleyici olamayacağı, bilirkişinin müspet ve menfi zararın aynı anda talep edilemeyeceğine dair tespitinin hem yanlış hem de görevini aşan bir husus olduğu, müvekkilinin iflas erteleme sürecinde ve iflas sonrasında mevcut durum itibariyle ticari defterlerine işlemesi mümkün olmadığından faturaların ticari defterlere işlenmemiş olmasının müvekkili aleyhine delil olamayacağı, teminat mektubunun iadesi ile ilgili değerlendirmenin de hatalı olduğu nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve teminat mektubunun iadesi talepli olup, mahkemece davanın reddine ve teminatın iadesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında özellikle taraflar arasındaki her iki sözleşmenin 36.2. maddesi kapsamında davalı yüklenicinin davacıyı her iki sözleşme yönünden de iş programının gerisinde kalındığı noktasında temerrüde düşürdüğü gibi, 15.01.2015 tarihli satış ofisi kaba yapı işlerine ilişkin sözleşme kapsamında işin 28.02.2015 tarihinde tamamlanması gerekirken işin bitirilmediğinin anlaşılmış olmasına, bu nedenle davalının sözleşmenin 36.2. madde gereğince fesihte haklı olduğunun, bu madde hükmü ve dosya kapsamı itibariyle kar kaybına ilişkin talebin reddi ile 30. madde gereğince teminat mektubunun iadesi talebi hakkında verilen kararın sonucu itibariyle doğru olduğunun anlaşılmasına ve davalı yüklenici tarafından sözleşme kapsamında ödenen avans ve damga vergilerinin bedelinden davacı hak edişlerinin mahsubuyla fazla ödemenin iadesi yönündeki ihtarı sonrasında davacı tarafça 555.977,40 TL avansın tamamının iade edilmiş olması, bu nedenle hak ediş alacağını talep etmekte haklı olmadığının da anlaşılmış bulunmasına, sözleşmenin ifası kapsamında iş alanında malzeme kaldığı iddiasını ispatlayamamış olmasına, yine davalı tarafça sözleşme haklı nedenlerle feshedildiğinden davacı tarafça talep edilen dava konusu diğer menfi zarar kalemlerinin talep edilemeyeceğinin anlaşılmış bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır