Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/377 E. 2023/99 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/377 – Karar No:2023/99

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/377
KARAR NO : 2023/99

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
NUMARASI : 2017/194 E-2020/706 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2023

Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalının Avrupa Birliği destekli KKTC Güzelyurt ve Bostancı bölgesi kanalizasyon ve içme suyu şebeke yenileme işini üstlendiğini, işin bir kısmını dava dışı …. Şirketine taşere ettiğini, bu şirketin de yine bazı işleri müvekkiline taşere ettiğini, müvekkilinin işi büyük ölçüde bitirdiğini, ancak davalının dava dışı …. Şirketine ve dolayısıyla müvekkiline iş bedelini tam olarak ödemediğini, bunun üzerine …. Şirketinin mahkemeden aldığı kararla işi durdurduğunu, davalı şirket ortağının müvekkilinin alacağını kendilerinin karşılayacağını taahhüt ettiğini,… Belediye Başkanının arabulucu olduğunu, davalı şirketin meblağ kısımları yazılı ancak tarih kısımları boş olan iki adet çeki yediemin olarak belediye başkanına verdiğini, 125.000 EURO tutarlı çekin müvekkili için verildiğini, işin tamamlanıp bitirilmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını, belediye başkanının davalıya e-posta gönderdiğini ve ihtarname keşide ettiğini, çeki müvekkiline teslim ettiğini, ibrazında imza uyuşmazlığı nedeniyle bankanın ödeme yapmadığını, İstanbul 34. İcra Müdürlüğünün 2014/4273 sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/180 esas sayılı dosyasında çek yaprağının boş ve imzasız olarak kaybedildiği yönünde asılsız iddialarda bulunduğunu, müvekkilinin şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, …’ün şirket sahibi, …’ın çift imza ile davalı şirketi temsile yetkili olduklarını, …’nun ise şirket koordinatörü olduğunu, haklarında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/202 esas sayılı ceza davasının açıldığını, belirtilen çekin davalı şirket tarafından üstlenilen borç nedeniyle müvekkiline verildiğini, …’nun belediye başkanına gönderdiği e-postada çeklerin muhataplara verilmesi ve makul keşide tarihleri yazılması beyanında bulunduğunu, yine ceza davasında şirket yetkilileri … ve …’ün bazen bilgileri dahilinde …’ün çek keşide ettiğini beyan ettiklerini, ceza davasında tanık olarak dinlenen belediye başkanı … ile …. Şirketi yetkilisi … …’nun yapılan toplantıda davalı şirketin borcu üstlendiğini ve çeki yediemin sıfatıyla belediye başkanına vermiş olduğunu beyan ettiklerini öne sürerek çek bedeli olan 125.000 EURO’nun TBK 99/son madde gereğince fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden faiziyle tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.

Davalı vekili özetle; Avrupa Birliği KKTC’yi tanımadığından belediye başkanının şahsı üzerinden işlemlerin yürütüldüğünü, belediye başkanının ısrarı nedeniyle müvekkilinin işin bir kısmını dava dışı …. Şirketine taşere ettiğini, 11.05.2010 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, …. Şirketinin de işin bir bölümünü davacıya taşere ettiğini, …. Şirketinin 31.01.2011 tarihinde teslim etmesi gerekirken 13.12.2011 tarihinde geçici kabul seviyesine getirebildiğini, müvekkilinin …. Şirketine işin tamamı yapılmış gibi iş bedelini ödediğini, ayrıca sözleşme dışı işler için 479.000 EURO ödediğini, müşavir firmanın eksik ve kusurlu işleri tespit ederek 13.12.2011 tarihli geçici kabul tutanağını düzenlediğini, taşeronun uyarılara rağmen eksiklikleri yerine getirmediğini ve… Mahkemesinden tedbir kararı alarak müvekkilinin de tamamlamasına engel olduğunu, müvekkilinin 950.000 EURO tutarlı kesin teminatının irat kaydedilmesi durumuyla karşılaştığını, belediye başkanıyla yapılan görüşmeler sonucunda …. Şirketi için 350.000 EURO, davacı şirket için 125.000 EURO bedelli çeklerin keşide edilerek belediye başkanına ulaştırıldığını, müvekkilinin eksik ve kusurları tamamladığını, 09.10.2013 tarihinde kesin kabulün yapıldığını, belediye başkanının 21.10.2013 tarihinde çeklerin ödenmesi hususunda e-posta gönderdiğini, müvekkilinin iş bedellerinin ödendiğini cevaben bildirdiğini, davacı şirketin çeke gerçeğe aykırı olarak keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 30.01.2014 yazmak suretiyle takibe koyduğunu, keşide yeri ve tarihi boş olduğundan belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığını, müvekkilinin belirtilen çeki belediye başkanının tehditleri, kesin nakit teminatının irat kaydedilmesi ve ihalelere katılmaktan yasaklanma tehdidiyle verdiğini, müvekkilinin davacı şirkete borçlu olmadığını, davacı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, iş bedelinin …. Şirketine fazlasıyla ödendiğini, …. Şirketinin davacıya olan borcunun müvekkili tarafından üstlenildiği iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Davalı şirket savunmasında, dava konusu çekin korkutulma sonucunda tanzim edilerek karşı yana verildiğini, bu nedenle geçersiz olduğunu iddia etmekte ise de, dava konusu çekin bankaya ibraz aşamasındaki keşide tarihi 30/01/2014 olup, mevcut dava ise 14/03/2017 tarihinde açılmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 39. Maddesi uyarınca korkutulma sonucunda sözleşme yapan tarafın korkutmanın etkisinin kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemez ise sözleşmeyi onamış sayılır. Söz konusu çek davalı savunmasına göre, kendi sözleşmesinin tarafı olan dava dışı şirketin işin durdurulmasına ilişkin ilgili mahkemeden alınan kararın kaldırılması amacıyla verilmiş olup, mahkeme kararının kaldırılmasını ve işin kesin kabulünün yapılmasına karşın, aradan 1 yıldan çok daha uzun bir süre geçtiği halde çekin korkutulma sonucu verildiği iddiasıyla iadesi istemine ilişkin yasal prosedür taraflarınca işletilmemekle bu savunma haklı görülmemiştir. İddia, savunma, istinaf aşamasından geçerek kesinleşen Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/202 esas 2017/389 karar sayılı 12/12/2017 ilamı taraflarca delil olarak dayanılan belgeler ve dosya kapsamı bütün olarak değerlendirildiğinde; Davalı şirketin Avrupa Birliği destekli KKTC… ve Bostancı bölgesi kanalizasyon hatlarının döşenmesi ve içme suyu şebeke yenileme işini ana yüklenici sıfatıyla üstlendiği, işin bir bölümünün dava dışı … … Ltd. Şti ne alt yüklenici bu şirketinde davalı şirkete yine işin bir bölümünün yapımını taşeron sıfatıyla sözleşmeye dayalı olarak verdiği, dava dışı şirketin tarafına gerekli ödemenin yapılmadığı gerekçesiyle mahkeme kararına istinaden işin yapımını durdurduğu, Belediye Başkanının aracılığıyla işin tesliminde ve kesin kabulünde ödenmek üzere dava konusu 125 000 euro bedelli çekin davacı şirkete , 350.000,00 EURO bedelli çekin ise dava dışı şirkete verildiği, işin tamamlanıp Avrupa Birliğince kabulünün yapıldığı ve ana yükleniciye iş bedelinin ödendiği, davalı şirket tarafından işin bizzat kendisi tarafından tamamlandığı iddia edilmekte ise de davalı ve dava dışı şirketlerin üstlenmiş oldukları edimi işin kesin kabulü yapılmış olmakla yerine getirmiş olduklarının kabulü gerektiği, aksi yönde bir kanıtın (işin eksik yapıldığına ilişkin mahkemece aldırılan tespit raporu vs. nin) sunulmadığı dikkate alınarak usulünce davacının alt yüklenici sıfatıyla edimini bütünüyle ifa ettiği ve iş bedeli olarak verilen çekte yazılı tutarı hak ettiği anlaşılmakla ve mahkememizce de bu yönde kanaat edinilmekle yine çekin dava tarihi itibariyle unsurları tam olarak düzenlenmiş olmakla aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak eksik kısımlarının doldurulduğu kesin delillerle davacı tarafça kanıtlanamamış” olduğu gerekçesiyle “1-Davacının davasının kabulü ile, 125.000 Euro alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4 a maddesinde düzenlenen faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında iş ilişkisi bulunmadığının defalarca dile getirilmesine rağmen bu hususta inceleme yapılmadığı,
mahkeme kararının gerekçesiz olduğu, tarafların ticari defterlerinin incelenmediği, davacının …. Şirketinin taşeronu olduğu, müvekkili ile sözleşme ilişkisi bulunmadığı, ihaleye ilişkin belgelerin, müvekkili ile dava dışı …. Şirketi arasındaki sözleşme ile ödemeye ilişkin belgelerin kesin hakediş raporlarının ve ticari defter kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi suretiyle davacının müvekkilinden alacaklı olup olmadığının tespiti gerektiği, ceza davasında verilen kararda müvekkili ile davacı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığının açıkça tespit edildiği, keşide yeri ve tarihi içermediğinden çekin kambiyo senedi vasfı taşımadığı, davacı tarafın da dava dilekçesinde çekin keşide yeri ve tarihi boş olarak verildiğini belirttiği, gerçeğe aykırı olarak doldurulması nedeniyle müvekkilinin şikayeti üzerine icra hukuk mahkemesinin ödeme emrinin iptaline karar verdiği, Belediye başkanının baskısı, kesin nakdi teminatın gelir kaydedilmesi ve ihalelerden yasaklanma tehlikesi nedeniyle çekin verildiği, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/719 esas sayılı davasında müvekkili şirket hakkında konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verdiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 34.248,04 TL istinaf karar harcından peşin alınan 8.562,21 TL’nin mahsubu ile bakiye 25.685,83 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 27/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır