Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/371 E. 2023/81 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/371 – Karar No:2023/81
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/371
KARAR NO : 2023/81

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
NUMARASI : 2019/15 E-2021/116 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın iptali ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :25.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :26.01.2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca … İnşaatları işinde işverenin işletmesi ve taahhüdü altındaki işin PVC zemin kaplama malzeme ve montaj işlerinin yapılmasının müvekkili şirket tarafından yüklenildiğini, müvekkili şirketin keşide ederek davalıya tebliğ ettiği fatura bedellerinden davalının ödemiş olduğu avans tutarı mahsup edildikten sonra müvekkilinin bakiye 147.814,72TL alacağı kaldığını, bu tutardan da davalı şirketin keşide etmiş olduğu ve hesap özetinde yer alan alış faturaları ve davalı şirketin 08.06.2015 tarihli 4.277,15TL tutarındaki çek bedeli düşüldükten sonra son bakiye müvekkili şirketin alacağı olarak 29.870,44TL kaldığını, davalı borçlu şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12905 sayılı dosyasında takip yapıldığını, davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, en az %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili: Dava konusu icra takibinin tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti olmayan adi şirkete karşı başlatıldığını, ödeme emri ve takibin geçersiz olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan işi taahhüt ettiği sürede tamamlamadığını, bu nedenle hesaplanacak gecikme cezası tutarının davacı isteminden takas ve mahsubunu talep ettiklerini, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını belirterek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, takip konusu faturalar nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, takipte taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ayıp iddiasının dinlenebilir olup olmadığı, takas mahsup koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu, davacının defter ve belgelerinin incelenmesi için talimat yazılarak mali müşavir bilirkişiden alınan 31/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davaya konu alacağın cari hesap bakiyesine dayanağı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2014 yılında başladığı, davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının defterlerinde davalıdan 29.870,45 TL alacaklı olduğunun bildirildiği, talimat ile alınan rapor ile davalı kayıtları ve tüm dosya kapsamında inceleme yapmak üzere mali müşavir, inşaat mühendisi ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşan heyetten alınan 28/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davaya konu alacağın cari hesap bakiyesine dayanağı, davacı tarafından keşide edilen hakediş alacağının davalı iş ortaklığının kayıtlarında yer aldığını, tarafların ticari defter kayıtlarının birbiriyle örtüştüğü ve uyumlu olduğu, davacının işi yapıp davalı iş ortaklığına teslim ettiği ve işin idare tarafından geçici ve kesin kabullerinin yapıldığı, kabulden yaklaşık bir yıl sonra işte bozulmalar meydana geldiğinin bildirildiği, yapılan inceleme de meydana gelen bozulmaların davacının kullandığı malzeme veya işçiliğinden meydana gelmediği, zaman içerisinde zeminde meydana gelen hareketliliklerden meydana geldiği, sonradan ortaya çıkan ayıpların davacının kusuru ile oluşmadığı, davalı tarafın eksik ve ayıplı işler nedeniyle 3. kişilere yaptırılan iş olduğuna dair dosyaya herhagi bir bilgi veya belge sunmadığı, tüm dosya kapsamında ve taraf kayıtları üzerinde bu hususta bir tespitin yapılamadığı, davacının davalıdan 2.270,53 TL cari hesap bakiye alacağı ile 27.599,90 TL hakedişlerden nakit kesilen teminat olmak üzere toplam 29.870,43 TL alacaklı olduğu, bu itibarla davacının icra takibine vaki itirazın iptali isteminde haklı olduğunun bildirildiği, mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında, taraflar arasındaki eser sözleşmesi nedeniyle yapılan işe ilişkin faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı yanca yapılan bir kısım ödemelerden sonra davacıya takip tarihi itibariyle 29.870,43 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğunun tespit edildiği, her ne kadar davalı yanca dava konusu takibe dayanak yapılan eserde ayıp olduğu, ayıp ve eksik bırakılan işler nedeniyle nama ifa yapıldığı, mahsup yapılması gerektiği savunulmuş ise de, davacının yaptığı işte meydana gelen bozulmaların davacının kullandığı malzemeden veya işçilikten kaynaklanmadığı, eserin uygulandığı zeminde zaman içerisinde oluşan olağan bir durum olduğu ve davacının kusuru ile meydana gelmediği, eserin davacının üstlendiği işten kaynaklı olarak ayıplı olduğuna dair ve davalı iş ortaklığı tarafından davacının üstlendiği iş ile ilgili eksik bıraktığı ve 3. şahıslara nama ifa olarak yaptırılan bir iş olduğuna dair davalı yanca usulüne uygun bir delil sunulmadığından davalının bu yöndeki savunmalarının yerinde görülmediği, sonuç itibariyle davacının davalıdan 2.270,53 TL cari hesap bakiye alacağı ile 27.599,90 TL hakedişlerden nakit kesilen teminat olmak üzere toplam 29.870,43 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, bu durum karşısında davacının takipte haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, takip konusu faturaya dayalı alacak likit olduğundan ve takip tarihi gözetilerek İİK’nun 67/2 maddesi gereğince hükmolunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12905 sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 29.870,43 TL asıl alacak üzerinden devamına, davacı asıl alacağına takip tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, hüküm altına alınan 29.870,43 TL’nin % 20’sine karşılık gelen 5.974,09 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalının koşulları bulunmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:Mahkemenin sadece ayıplı imalatla ilgili bir açıklama yaparak icra takibi ve dava tarihlerinde iadesi muaccel olmayan teminatı neden muaccel kabul ettiğini, müvekkillerinin gecikme cezası alacağının neden alacaktan mahsup edilmediğini ve cevap dilekçesindeki sair takas-mahsup iddialarının neden kabul edilmediğini açıklamaksızın, gerekçesiz ve dosya içeriği delil durumuna, hukuka ve mevzuata aykırı karar verdiğini, davacının talep ettiği tutarın, sözleşmenin 8.3 maddesinde kararlaştırılan teminat bedeli olduğunu ve tarafların işbu teminatın kesin kabulün onaylanmasından sonra davacıya iade edileceğini kararlaştırdıklarını, icra takibi ve dava tarihlerinde kesin kabul onayının henüz yapılmadığı açık olmasına rağmen muaccel olmayan bedelin kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının sözleşmenin 8.3 maddesinde vermeyi taahhüt ettiği %5 oranındaki teminat senetlerini vermediğini, müvekkilinin bu teminatı davacının her bir hakedişinden %5 kesinti yaparak aldığını, bu durumu bildiğinden 9-10 ay bekleyen davacıya, 22/09/2015 tarihli ihtarnamesinde bedel talep edince müvekkilince 01.10.2015 tarihli ihtarla durumun hatırlatıldığını, bu ihtarlar tarihinde kesin kabul onaylarının da henüz yapılmamış olduğunu, ki davacının bu aşamada da teminat senetlerini teslim edip nakit teminat kesintisini iade alabilecek olduğunu, oysa davacının bunu tercih etmediğini, teminatın hakedişlerinden %5 kesintiyle alınmasına rıza gösterdiğini, ihale makamı idarenin 11.09.2019 tarihli cevabında bildirdiği tarihlere göre Gaziantep ve Van şantiyesindeki işlerin kesin kabullerinin 16.12.2016 tarihinde, Kayseri ve İzmir şantiyesindeki işlerin kesin kabullerinin 21.12.2016 tarihinde onaylanmış olduğunu, davacının hakedişlerinden %5 kesinti şeklinde teminat alındığı ve işbu teminatın davacının sözleşmesinin 8.3 maddesindeki teminat olmakla bu maddedeki teminatın muacceliyeti ve iadesi şartlarına bağlı olacağı, dolayısıyla kesin kabul onayı yapılmadan ve iadesi şartları oluşmadan davacının işbu tutarın iadesini talep edemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte kaldı ki sözleşmenin 9.1 maddesinde davacıya hakedişlerinin ödenmesinin taşerona ait tüm yükümlülüklerin yapılmış olması şartına bağlanmış olduğunu, davacının sözleşmesinin 8.3 maddesindeki teminat senetlerini müvekkiline teslim etmediği sürece kesin kabul onayına kadar hakediş de talep edemeyeceğinin açık olduğunu, teslimde geciktiği açıkça tespit edilen davacının talebinden gecikme cezası borcunun mahsup edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, işlerin süresinin sözleşmenin 7.maddesinde kararlaştırıldığını, sözleşmenin tarihinin 20.05.2014 olup + 6 hafta = 01/07/2014 ve 30 gün sonrasının 01/08/2014 tarihi olduğunu, Van-Kayseri-İzmir işlerinin teslim tarihlerine dair bir belge sunmayan davacıınn Gaziantep’teki işlerini 24/10/2014 tarihinde yani 84 gün gecikmeyle teslim ettiğine dair belgeyi bizzat kendisinin sunduğunu, sözleşmesinde davacının herhangi bir şantiyedeki işlerini geç teslimi halinde geciktiği her gün için 1.000,00 TL cezanın hakedişlerinden sözleşme bedelinin %10’nu geçmeyecek şekilde kesileceğinin ve kesintinin davacıya hiçbir ihtarda bulunmaya ve hüküm almaya gerek kalmaksızın yapılabileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin davacıya fatura veya hakediş bedellerini ödemesinin ceza istemek hakkından vazgeçtiği veya feragat ettiği anlamına gelmeyeceğinin de sözleşmede kabul edildiğini, ayrıca davacıya kesin kabulden önce gönderilen 05.02.2015 tarihli ihtarda cezaların işletildiğinin bildirildiğini ve fazlaya dair hakların da saklı tutulduğunu, ayrıca davanın dahi kesin kabul onayından önce olduğunu, 28.01.2021 tarihli raporda davacının Gaziantep Alma Merkezi işlerinde gecikmeye girdiğinin gayet net bir şekilde tespit edildiğini, hukuki olmayan şekilde belgeleri olmadığından bahisle raporda mahsup yapılmadığını, mahkemece mahsup hususunda gerekçe belirtilmediğini, kararın delil durumuna, tarafların sözleşmesine, usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, davacının imalatlarındaki ayıplardan sorumlu olduğunu, raporun varsayıma dayalı olduğunu, sözleşmesi eki Yapım İşleri Genel Şartnamesinin (YİGŞ) davacıyı bağlayıcı olduğunu, davacının Gaziantep’teki imalatlarındaki ayıpların geçici ve kesin kabul arasındaki teminat süresinde meydana geldiğini, davacıdan imalatlarındaki ayıpları düzeltmesinin istenildiği ve davacının işbu ayıplar teslim ettiğiniz zeminden kaynaklı oluşmuş diyerek düzeltmediğini, bu hususun dosya içeriğiyle sabit olduğunu, TBK’nın 112.maddesine göre kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğinin ispat yükünün davacıda olduğunu ve davacının işi ifa ederken zeminde çatlak olup olmadığını ispat edemediğini, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının, işi yapması için müvekkilinin teslim ettiği zeminde ayıp olduğuna dair bizzat 15.02.2016 tarihli ihtarda kendisinin de kabulünün olduğunu, davacının işbu kabulüne rağmen imalatlarında oluşan ayıpların sebebine dair varsayım ile hareket edilerek ayıplardan davacının sorumlu olmadığının söylenemeyeceğini, davacının, imalatlarındaki ayıpların davacının değil müvekkilinin düzelttiğini, davacının kendisine kusur yüklenemeyeceğini ispat edemediğini, 24.4.2019 tarihli dilekçe ekindeki tutarın davacı isteminden mahsubunu, bu talepleri uygun görülmezse TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca mahsup yapılmasını talep ettiklerini, davacının teminatı istediğini ve gecikmeye girmiş olup müvekkillerine borçlu durumda olduğunu, ayrıca cevap dilekçesinde sair sözleşmesel cezaları da ödemesi gerektiğini, bu durumda müvekkilleri aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilemeyeceğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece verilen 2016/685E,2017/239K sayılı 06/04/2017 tarihli kararı ile adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı, takibin ortaklığı oluşturan tüzel kişileri ayrı ayrı yöneltilmesi gerektiği ve aksi durumda usulüne uygun ve geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği, itirazın iptali davası açılabilmesi için usulüne uygun bir icra takibinin bulunması dava şartı olup, adi ortaklığa yöneltilmiş geçerli bir takip bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, davacı vekilinin istinafı üzerine Dairemizin 2017/795E, 2018/1347Ksayılı 20/12/2018 tarihli kararı ile davalı borçlu ortak girişimi oluşturan …. Şti. tarafından vekâletname verilen avukat tarafından takibe itiraz dilekçesi sunulduğu gibi eldeki itirazın iptâli davasında da aynı vekil tarafından davaya yanıt verildiği, bu durumda takibin ortak girişimi meydana getiren şirketlere karşı yapıldığı ve davanın da yine ortak girişimi meydana getiren şirketlere karşı açıldığı, dolayısıyla taraf teşkilinin sağlanmakla mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup mahkemesince davanın esası incelenerek hüküm kurulmuştur.
Davacı ile davalı taraf arasında, … İnşaatları işinde PVC zemin kaplama malzeme ve montaj işlerinin yapılması konusunda 22/05/2014 tarihli sözleşmenin düzenlendiği, davacının taşeron, davalı tarafın ise yüklenici olduğu, davalıların oluşturduğu ortaklık adına davacı tarafından işçilik ve malzeme bedeli olarak düzenlenen 30/10/2014, 31/10/2014 ve 17/11/2014 tarihli faturalara dayanılarak 29.870,44TL bakiye fatura alacağı nedeniyle Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12905 sayılı dosyasında 24/05/2016 tarihinde icra takibi başlattığı, süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğu, davanın İcra İflas Kanunu’nun 67.maddesinde yer alan bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dosya kapsamı ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile düzenlenen bilirkişi raporlarından davaya konu icra takibine dayanak gösterilen faturaların her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacının işi yapıp davalı iş ortaklığına teslim ettiği ve işin idare tarafından geçici ve kesin kabullerinin yapıldığı, davacının kullandığı malzeme veya işçilikten kaynaklı ayıplı bir imalatın bulunmadığı, işin sözleşme süresine göre geç teslim edildiği, gecikmenin davacıdan kaynaklandığı ve bu nedenle ceza uygulandığına ilişkin savunmaların ispatlanamadığı hususları belirlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.040,45 TL istinaf karar harcından peşin alınan 511,00TL ve 511,00 TL olmak üzere toplam 1.022,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.018,45 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından ödenen başvuru harçları ile yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25.01.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye
Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır