Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/362 E. 2023/84 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/362 – Karar No:2023/84
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/362
KARAR NO : 2023/84
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2021
NUMARASI : 2019/397 E-2021/78 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :25.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :25.01.2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında 09/10/2018 tarihli Eğlence Amaçlı Taşınabilir Dikey Rüzgar Tüneli yapım sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin yüklenici, diğer davalıların müteselsil sorumlu davalı şirket ortakları olduklarını, iş bedelinin 902.000,00TL+KDV olarak belirlendiğini, sözleşmeye uygun olarak sözleşmenin imzalandığı tarih olan 09/10/2018 ve 10/01/2019 tarihinde toplam 496.100,00 TL’nın davalıya ödendiğinin, davalının sözleşmede belirtilen işe başlama ve teslimi gereken süreyi çoktan aştığını, teslimde belirtilen tarihin geçmesine rağmen işe başlanılmadığı gibi işin tesliminin de imkansız olduğunun anlaşılması üzerine müvekkilince keşide edilen 19/04/2019 tarihli ihtarla sözleşmenin feshedilerek yapılan ödemenin iadesinin istendiğini, davalı şirket ortaklarının cevabi ihtarlarıyla sorumlu olmadıklarını iddia ettiklerini, ihtarname ve ihtara cevap sürecinde müvekkili şirkete davalı … adına kayıtlı arsanın devredildiğini, yine 24/04/2019 tarihinde 30.000,00TL ile 25/04/2019 tarihinde 10.000,00TL ödendiğini, buna göre davalıların sözleşmeden kaynaklı borçlarına mahsuben 100.000,00TL’nın ödendiğini, sözleşmenin 5.1.7 maddesinde işin gecikmesi halinde günlük 2.500,00TL gecikme cezası öngörüldüğünü, bu gecikme cezasından da davalıların sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere;bakiye 396.100,00TL ödemenin(360.100,00TL’sına 09/10/2018, 36.000,00 TL’sına 10/01/2019 tarihinden )itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline ve sözleşmenin 5.1.7 maddesi gereğince gecikilen her gün için günlük 2.500,TL kazanç kaybı olmak üzere şimdilik 5.000,00TL ‘nın temerrüd tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili:Müvekkili şirket ortakları yönünden davanın husumet nedeniyle reddini, davalı şirket yönünden ise davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek esas bakımından davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince: Davanın rüzgar tüneli yapım sözleşmesinin haklı olarak feshi nedeniyle bakiye ödemenin iadesiyle gecikme nedeni ile kazanç kaybı olarak belirtilen cezai şartın davalılardan tahsiline yönelik olduğu, 09/10/2018 tarihli rüzgar tüneli yapım sözleşmesinin davacı, davalı şirket ve ortakları olan diğer davalıların imzaladığı sözleşmenin sorumluluk başlıklı 10. maddesinde “sözleşme taahhütleri ve sorumluluk açısından taraflar birbirlerine karşı ve her iki tarafın şirket ortakları müteselsilen sorumlu olacaktır” hükmünü içerdiği, bu sözleşmeye istinaden davacı tarafından toplam 496.100,00TL ödendiği, davalılar tarafından toplam 100.000,00 TL iade edildiği çekişme konusu olmayıp çekişmenin davalı … ile …’nin sözleşmeyi hangi sıfatla imzaladıkları sözleşmeden sorumlu iseler sorumluluklarının niteliği, sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak fesh olunup olunmadığı, haklı olarak fesh olunmuşsa davacının iadesini isteyebileceği ödeme tutarı ile kazanç kaybı altında cezai şart istenip istenemeyeceği üzerinde toplandığı, rüzgar tüneli yapımına ilişkin sözleşmenin iş sahibi şirketlerin sorumlulukları başlıklı 5.2. maddesinde iş bedelinin %40’ı olan 360.800,00 TL’nın sözleşmenin imzalanmasına müteakip %15’i olan 135.300,00 TL’nın sözleşmenin imzalandığı tarihten 3 ay sonra, kalanının ise işin tamamlanmasını takiben 3 iş günü içinde şirkete ödeneceği, kabul testlerinin tamamlanması ile birlikte toplam tutar üzerinden fatura kesilerek %18 KDV tutarının final ödeme ile birlikte ödeneceği, işin tesliminin ise sözleşmesinin imzalanmasından sonraki 6 ayın sonu olarak belirlendiği, fesih ihtarnamesinin tarihi olan 19/04/2019 tarihi itibari ile davalıların haklı nedene dayalı süre uzatımı istemedikleri, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair usulüne uygun delil sunulmadığı, davalılar vekilinin 25/01/2021 tarihli dilekçesi ve ekinde sunduğu belgeler davacının edimlerini yerine getirmediği objektif imkansızlık nedeni ile edimlerin yerine getirilmediğinin delili olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, sözleşmenin yüklenicisinin davalı şirket olup ödemelerin davalı şirkete yapılmış olduğunu, sözleşmenin sorumluluk başlıklı 10. maddesinde belirtilen sorumluluğun 6098 sayılı TBK’nın 163. maddesine göre müşterek ve müteselsil sorumluluk olması nedeniyle davalılar … ve … iade edilmeyen paradan ve kazanç kaybı olarak belirtilen cezai şarttan müştereken ve müteselsilen şirketle birlikte sorumlu oldukları, davalı şirketin belirlenen sürede edimlerini yerine getirmediğinden sözleşmenin 8.1. maddesine göre yapılan ödemeden bakiye kısmın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iadesini talep edebileceği, sözleşmenin 5.1. maddesinde işin süresinde bitirilmemesi halinde günlük 2.500,00TL cezai şart belirlendiği, davacının 6098 sayılı TBK’nın 179/2.maddesine dayalı bu cezai şartın tahsilini talep etmiş ise de sözleşmede belirlenen cezai şartın ifaya bağlı cezai şart olup davacı sözleşmeyi fesh ettiğinden kararlaştırılan kazanç kaybı niteliğindeki cezai şartı isteyemeyeceği, toplanan delillere göre taraflar arasında rüzgar tüneli yapım sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin davacı tarafından haklı olarak fesh edildiği, bu nedenle davacının bakiye 396.100,00TL’yi davalılardan müşterek ve müteselsilen talep edebileceği, davacı ilk ödeme olarak 09/10/2018 tarihinde 360.800,00TL, 135.300,00TL’nın ise 10/01/2019 tarihinde yaptığı fesihten sonra davalı şirketin 100.000,00 TL’yi çeşitli tarihlerde iade ettiği, bu ödemenin davacının yaptığı ilk ödemeden mahsubu ile 260.800,00 TL’na ödeme tarihi olan 09/10/2018, bakiyesine ise 10/01/2019 tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği, sözleşme fesh edildiğinden ifaya bağlı cezai şart niteliğindeki gecikme cezasının davacı tarafından talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 396.100,00 TL’nin 260.800,00 TL’sine 09/10/2018, bakiyesi 135.300,00 TL’sine ise 10/01/2019 tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının kazanç kaybına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi ile ilgili tüm yasal koşulların somut olayda gerçekleştiğini, dolayısıyla mahkemenin bu yöndeki kararının tamamıyle isabetli olduğunu, mahkemenin kazanç kaybı ile ilgili taleplerinin reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesindeki talepler ve tüm davalılar bakımından temerrüt olgusu hakkındaki bilgi ve belgelerin, emsal yargısal karar örnekleri ve sair diğer açıklamaların sunulduğunu, bedel iadesi ile birlikte gecikilen her gün için kazanç kaybı talepleri için tüm yasal koşulların yerine getirildiğini, gecikme tazminatı ile ilgili dava dilekçesinde sundukları açıklama ve yasal dayanaklardan TBK’nın 118 maddesi ile 125/1 ve 126. madde hükümlerinin Yargıtay HGK’nın 12.05.2010 tarihli ve 2010/244-2010/260 sayılı kararının da nazara alınarak, davalı yüklenicinin temerrüde düştüğü, kararlaştırılan vadede borcunu ifa etmediği, alacaklı iş sahibi müvekkilinin zarara uğradığı ve bu zararın da davalı yüklenicinin temerrüdünden kaynaklandığının kabulü ile kazanç kaybı ile ilgili taleplerinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Eğlence Amaçlı Dikey Rüzgar Tüneli yapım sözleşmesinin 09.10.2018 tarihinde müvekkili … A.Ş. ile davacı arasında tanzim edildiğini, bu sözleşme ile müvekkili şirketin Türkiye’de ilk kez üretilecek, Ar-Ge projesi niteliğinde bir ürünü geliştirme ve üretme yükümlülüğü altına girdiğini, bu yükümlülük kapsamında projenin tasarımının öğretim üyesi uçak mühendisi … ve 4 mühendis tarafından dört aylık özverili bir çalışma ile tamamlandığını, bu başarılı tasarım neticesinde davacı firmanın fikri mülkiyet hakkının müvekkili firmaya ait olacak ürünün yurt içi ve yurt dışı satış distribütörlüğünü almak istediğini, bunun için görüşmeler devam etmekte iken müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düştüğünü, mahkemenin gerekçeli kararda belirttiği gibi sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğini, müvekkilin Ar-Ge kapsamında geliştirdiği proje ve bu projenin getirildiği noktanın ekonomik değerine ilişkin herhangi bir mahsuplaşma olmadığını, sözleşme konusu projenin en önemli ve en külfetli kısmı olan projenin tasarımı safhasının 4 mühendislik bir ekip tarafından 4 aylık bir çalışma sonucunda başarıyla noktalandığını, yani müvekkilinin işe başlamaması gibi bir iddianın gerçeklikten uzak ve ispata muhtaç olduğunu, mahkemece müvekkilinin projeye verdiği emeğin yok sayılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 24.6.2013 tarih, 2012/4017 E. ve 2013/4118 K. İlamında da belirtildiği üzere fesihten sonra iadesi istenen ödemeden yapılan üretimin mahsubu gerektiğini, mahkemece mahsup yapılmaksızın kurulan hükmün yüksek mahkeme içtihatlarına aykırı olduğunu, müvekkilleri … ve …’nin müvekkili şirkete olan sermaye taahhütlerini yerine getirdiklerini, şirket borcundan ötürü bu davaya muhatap edilmelerinin yasaya aykırı olduğunu, mahkeme ilamında müvekkilleri … ve …’nin söz konusu borçtan müteselsilen sorumlu tutulduğunu, ancak sorumluluklarının dayanağı olan hukuki gerekçenin ortaya konmadığını, adı geçen müvekkillerinin sözleşmenin tarafı olmadıklarını, kişilerin taraf olmadıkları bir sözleşmeyle borç altına sokulmalarının borçların nispiliği ilkesinin ihlali niteliğinde olduğunu, müvekkilleri sözleşmenin tarafı olmadığına göre sorumluluklarına sebebiyet verebilecek tek hukuki gerekçenin kefalet olduğunu, mahkemece bu sorumluluğun kabul edilmesinin de açıkça yasaya aykırı olduğunu, zira mahkemece müvekkillerinin sorumluluğuna dayanak olarak sözleşmenin 10. maddesi hükmünün gösterildiğini, bu hükmün müvekkillerinin kefil sıfatıyla sorumlu tutulması bakımından yeterli olmadığını, zira kefalet sözleşmesinin nitelikli şekle bağlı bir sözleşme olduğunu, TBK’nın 583. maddesinde kefaletin şeklini ortaya koyduğunu, oysa kanuni şekle uygun olarak tanzim edilmiş bir kefalet sözleşmesinin söz konusu olmadığını, şekle aykırılığın yaptırımının kesin hükümsüzlük olup mahkemece re’sen takdire alınması gereken bu husus değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, kurulan hükmün açık kanun hükmüne aykırı olduğunu, mahkemece ülkedeki ve dünyadaki ekonomik vaziyetin müvekkilinin projeyi tamamlamasına etkisine ilişkin beyanlarının değerlendirilmediğini, ekonomik koşullar mücbir sebep niteliğinde olduğundan cezai şartın işletilmemesi gerektiğini, davalı şirket ortaklarının firmanın girdiği ekonomik krizi çözebilmek ve borçlarını ödeyebilmek amacı ile şahsi mal varlıklarını dahi sattıklarını, elde edilen parayla firmanın borçlarının ödenmeye çalışıldığını ve firmayı ayakta tutabilecek faaliyetler için kullanıldığını, sonuçta her iki tarafın da kayıplar içinde olduğunu, hatta müvekkilinin görünenin aksine özgüven ve iyiniyetle yüksek teknolojik işlere kalkışmasından başka kabahati olmamasına rağmen daha büyük zararlara uğramış olması değerlendirilerek hakkaniyete uygun bir karar verilmesi gerekirken müvekkillerinin ekonomik mahvına sebep olacak şekilde karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalı gerçek şahıslar haklarındaki davanın husumet nedeniyle, davalı şirket hakkındaki davanın esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 09/10/2018 tarihli Eğlence Amaçlı Taşınabilir Dikey Rüzgar Tüneli Yapımı konulu eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılardan alınması gereken 27.057,59 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL, 59,30 TL, 59,30 TL ve 6.586,50 TL olmak üzere toplam 6.764,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.293,19 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödenen istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 25.01.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır